Kayıtlar

İşaretler

Ey Genç ! İşaretler peşinde ol ! Maksadı Rabbi ile "Muhabbet" olana zararı yok !

Nefisle Cihad

Boş bozuk sözleriyle, Evham ve Vesvesesiyle Kalp Huzurunu dağıtmaya başlayıp da Nefsinle Cihad vaki olduğunda, "Galip" İsmini Zikre geç.

Nefs

Nefsimi ancak Seninle, Senin Aşkınla Temizler, Seninle Tenzih ederim.

Hu

Allah, Kelamında, İlminde, Kendisine dışarıdan bakarak "O" diye hitab etmektedir. Bu durumu O'ndan bir Ruh olduğunu bilerek kendi nefsin hakkında derinlemesine bir düşünüver.

İlim

Sen Neydensin ?! Ve Neredesin ?!

Şikayet ~ Sızlanma

Şikayeti bırak ! Şikayeti bırak !

Nefs

Sen Nefs'den ve onun Tabiatının getirdiklerinden ibaret değilsin. İnsan Özünde O'ndan bir Ruh olarak Nefsinin varlığını, Tabiatını aşan bir Zatiyettedir. Kendini o Nefs'den ibaret zannetme çukurundan, belasından kurtar. Misal : Acıkan, yemek isteyen, Nefs'dir ; İnsan Oruç tutar. Narin nazenin olma, gözünü açık tutar Uyanık olursan apaçık görürsün, sıkıntılar belalar Nefs'e gelir Ruh'a değil. Keşfetmeden İnanması güçtür ama derler ya "Ruhum duymadı", Bil ki Hakikat'de durum aynıdır ; Ruh'un dünyadan, dünyevi oluştan Münezzehtir. Bu Hakikat Nefs'in Kafir ve Nankör olduğu halde ve şeytanın Vesveselerine rağmen, Kalb'in Selameti olan İman'ın Özünden gitmemesine benzer : Zira İman'ın Nispeti Hakk'adır, Hakk nasıl kaybolabilir, nasıl bir şeyden habersiz olabilir ! İşte Ruh'un bundan da üstün bir Nispete, Bağa sahiptir, çünkü O, Cenabı Hakkın Zatındandır ve O Zat'ın Katındadır ! Bil !

Aşk

Aşık sevdiğini Sevdiğinden başkasından görmek istemez.. Fakat Seven'de haller başka başka olabilir.

Kahhar

Zatımdan gayrısı Yok olucudur Diyenden gayrısı değil Her gece seni mışıl mışıl Yok iden Her sabah seni ışıl ışıl Var iden

İlim

İlim'de, söyleyeni değil söyleneni tahkik vardır.

Peygamber

Biz cahiller O Peygamberlere ve Dostlarına Sadık olabilseydik, Nasihatlerini tutsa idik, akıllanmak için ne kendimizin ne de başkalarının hatalarına muhtaç olurduk.

Aşk

Sen'de Sana muhtacım. Zatına da Sıfatına da, hem her bir Tecelline de hayranım, kurbanım.

Tanrı ~ Alem

Allah'ı aramakla, Merhamet'i Adalet'i Alem'de aramak arasında fark var !..

Nefs

Yüce Allah, Nefs'in Tabiatını kendisine dönük olarak da Zalim, Cahil ve Nankör kıldı ki, İnsan, O'na ulaşmada kavuşmada, Benliği Ruh'una engel teşkil etmesin.

Düşünce

Düşüncelerini ileri sarar gibi yaparak, hemen bir sonrakine geçerek, takılıp kalanları ve istemediklerini sonraki gelecek olanlarla atlayabilirsin, zihnini kalbini böylece temiz tutabilirsin.

Düşünce

Düşünce nedir ? "Düşünce"dir işte.. Her zaman hakikati taşımaz.

Ayet ~ Tespih - Zikir

Ayet'in iyisi kötüsü olur mu ?! Her şey öyle ya da böyle birer Ayet'tir. O halde Zikir ol Tesbih ol.

Şükür

Şikayeti bırak, Şükret. Olmayanı bırak olan için Şükret.

Zikir

Zikir insanın belini doğrultur, Zikirde Şifa vardır.

Zâti Zikir ~ Vuslat

O'nu, O'nun için An.. Böylece olan Zikir'de Zat'a Vuslat vardır..

Hiç ~ Hiçlik

Yazıktır, bir türlü Yok olamadığı halde, Allah'dan yüz çevirip de, o zihnindeki tasavvur ettiği hiç'e kulluk edene.

Hu

Biz bir şeyi yapamayıp yapamayıp.. olduğunda.. O yaptığı için, seviniriz.

Hu ~ Aşk ~ Şeriat ~ Kulluk

Şüphesiz "Zorlama" yoktur ; O'nun Cazibesine kapılmamak mümkün değildir ! Kafir deniz suyu içer, ve içtikçe susar.. Aşık ise Pervane gibi Ateş'e atılır.. Sonra "Denge" Farz İbadet haline gelir. Herkes O'nun Huzuruna öyle ya da böyle Kul olarak gelir. Şeriat (Yol) nedir ? : "Bilin ki Allah'ın Rahmet ve Merhameti çok, Azabı pek Şiddetlidir." Allah Aşkı nedir ? Cazibesine kapılmak nedir ?... Bu meseleleri  reddeden kimse Kul değil ancak Ahmaktır..

Esma ~ İsimler

Allah'ın İsimlerinden biri Kahhar'dır (Kahredici).. Aşk ile.. Hem de her biçimde..

Hu

Zihin O'nu tutmaya, düşünce elleriyle bir put gibi kavramaya çalışır. Zihnini serbest bırak. Her şeyi İhata eden, Kuşatan, Kayyum olan O'dur.

Din

Ellerin ayakların konuşacağı haberini duyunca gülersin. Ama kafatasının içinde susturamadığın, bir et parçasıdır.

Mânâ ~ Zât Tecellisi ~ Akl-ı Selim - Kalb-i Selim

Şu, bu.. ; anlamları geç, bütün bunların Tek Bir Mânâsı olana gel.. Şüphe duyma bu, Zâtın Tecellisi.. Tecellileri içre, İlahi Huzurunda Kalb-i Selim, Akl-ı Selim ol.

İnsan ~ Cem - Fark ~ İlim

Kamil İnsan, İnsan, Kafir-Müşrik İnsan ; Nihayet'de bu Derecelendirme ile hepsi de Allah'ın Katında "İnsan" olarak Yaratılmış ve İlminde "İnsan" İsmi ile İsimlendirilmiştir, Cem ve Fark edilmiştir. Ahiret'de : Allah Ehli, Cennetlikler ve Cehennemlikler olarak gruplandırılacaklardır.

Din

Kafir Din'i İnsan'a Musallat olmuş bir "Fikir" gibi görür ; onun Din hakkındaki "Fikri" (!) bundan ibarettir. İnsan'ın Tabiat'ı ( doğal olarak burada Fıtrat'ı - Yaratılış'ı demek zorundayız ) hakkında ise tek bir kelam edemez.. Halbuki İnsan asla bomboş bir sayfa olmadığı gibi sırf Hayvan da değildir, Nefs'ine Doğa'sının her noktasından son derece Hakim Yüksek bir Ruha sahiptir. Sen Akli dengesi onun gibi bozulabilen (!?) , sonra onun kadar Kör olabilen bir "Hayvan" da göremezsin ?!.. Hem de bunu kendisini dışarıdan görebilirken-seyrebilirken yapar ! Yani bu anlamda da Yaratılış bakımından Hayvan Tabiatında değildir, yine O Ruh sebebiyle ki onları kıyası kabul olmayan bir hadsizlikte aşar !.. Şımarır !

Rahmet - Rahman ~ Sıfat - Zât

Rahmet'e kul olmakla, Rahman'a Kul olmak arasında fark var.

Ruh ~ Min Ruhi

Şunu hiç unutma ki Özün Ruh'un, O'nun Alem'in Özü olduğu Ruhundandır ; O'na bir adım bir karış mesafe yoktur ! Hem, şu beden kafesi perdesi dahi Latif ' tir , O Latif ' in Mülkü'dür. Kardeşinden sana Müjdeler olsun bu taştan topraktan madde Beden ve Alem'de Düşünce ve Kalp sana Burak olduğundan mâdâ, Allah'ın Ruhu Sana Vuslattır ; Sen Sana Burak'tır. Düşünce gider Kalp gider Beden gider Alem de gider: Ruh gözünü açık tut !

Dua ~ Muhabbet

Dua kabul olsun olmasın "Muhabbet"e gebe değil mi !.. Efendimiz (sav) ayakkabı bağlamayı bile O'ndan istememizi istiyor ! Allah'dan gayrı Kuvvet var mı ?.. Kulluktan güzel Muhabbet olur mu ?..

İşaretler ~ Tecelli

Örneğin her öğün yediriliyorsun, ama Rahman olan Allah'dan İşaret mi bekliyorsun ?.. Sayısız Esma Tecellisi ile çevrilisin yetmiyor ?..

Batıl ~ Vehim ~ Hakk - Hakikat

Batıl, Batıl olması kaydıyla Gerçek'tir. Vehim, Vehim olması kaydıyla Gerçek'tir ; Hakk'ın Tecellilerinin Suretlerindendir.

Kemal ~ Celal - Cemal

Kemal'in yarısı Cemal yarısı Celal'dendir. Burada Cemal derken Zâti Cemali kastetmiyoruz; bize Güzel gelen Sıfat Tecellilerini kastettik.

Kulluk

Allah Musa'yı (as) firavunun sarayında yetiştirdi, bilirsin.

Vuslat

O'nun bir şeyine kavuşmak ile O'na Kavuşmak arasında fark var.

'Neden Böyle ?' ~ Vehim ~ Vuslat - Kavuşma

O'nu bilmediğinde Bilgisizliğin ve Vehmin sana özüne dair korku, zayıflık ve yanlış bilgi vermekten başka bir şey sağlamaz. Zaten Vehmin - vehim olarak - yaratılışdaki işlevi budur.. 'Neden böyle' dersen.. : O Allah Tek'tir bir yere gitmez, yok olmaz, azalmaz, kaybolmaz vb.. O halde ölmeden önce ve öldükten sonra sınırların kalktığı O hakiki "Kavuşma" denen, başka türlü nasıl var olabilir nasıl gerçekleşebilirdi ?.. Sen "Kavuşma" ne demektir nasıl bir şeydir bilir misin ?.. Aşıklık hallerini çağır da sor ! Kaldı ki senin fiziki ve manevi yokluk ve yoksulluğun sana Ganiliğe ve Kudret'e Tam ve Kemalli olarak ulaşabilme imkanı da verir. "..Allah’tan başka kuvvet yoktur.." [Kehf 39] Yoksa kendinde güç vehmetmekle ya Firavun olursun, ya sadece vehmettiğin kadarıyla O'na kavuşabilirsin. Kayıtlanma, Yok ol da Sınırsız Varlığı gör !

Rahmet ~ İlim ~ Aşk

Hakk'ın Rahmeti şu Aşk İlmi olmayaydı Kabe taşlıkta Mecnun putperestlikte bırakalırdı.

Yabancılaşma ~ Yakınlaşma ~ Hakikati Muhammediye

İnsan Mutlak Varlık olmayıp, O'ndan olduğundan, kendisine de başkası kadar Yabancıdır. Ama yine O'nun Yakınlığından dolayı kendisine Yabancılık hissetmez. Zora düşmedikçe ne kendini ne başkasını bilmeye tanımaya ne de gerçek bir yakınlaşmaya gerek duymaz. Zora düşmesinin derecesi kadar yahut işi düştüğü kadar biraz bir şeyler elde eder. Yangın onun boğazına varıp Ruhuna Öz Varlığına kadar yakmadıkça Nefsinin Benliği sönmez. O'nu esaslı olarak bildikçe kendine, kendini bildikçe de esaslı olarak O'na Yakınlaşır. Esaslı bir Yakınlaşma yoksa iş "Tanrılaşma"dır ve sonu Cehenneme varır. Hakikati Muhammediye görülmedikçe Kemalli bir Yakınlaşma mümkün değildir.

Hu

Namaz Sen'den, Peygamber Sen'den, Ahlak Sen'den, Ben Sen'den.. ; Sen'den başka Ne'm var bilmedim ; bu Söz de Sen'den.

Teşbih - Tenzih ~ İstisna

Bir Tenzih ve Teşbih vardır her şeyde, O'na ait. Bir İstisna vardır her şeyde, O'nun için.

İhsan ~ Kulluk

İhsan'ın kıymetine dön, gözün üstünde olduğunu her an edeple hisset. Çok şükret. Geylani hazretlerinin selam olsun buyurduğu gibi "..Yapacaksan Allah için, Allah'a gösteriş yap.." Nasıl bir çocuk anne babasını gözetir küçükken, şimdi öyle yine İhsan'a dön.

Kulluk

Kızdığın halde kaybettiğin oldu mu hiç ?.. Veya kızman gerektiği halde dut yemiş bülbül gibi Kul kesildiğin ?.. Haberi olmayanlar dışında.. farkettirildi mi sana İnsan'ın acziyeti ?... Ne mutlu bize o zaman !

Allah'ı Bilmek - Bulmak

Merhamet, ve ne güzel şeyler var ise öyle.. hepsi.. Sadece konuşmak ile, anlamak ile, veya fiil ile değildir. Zât'en.. Var'dır.. Bilen'e.. Bulan'a...

Sabah Namazı ~ Kulluk

Allah'ın yeni İman verdiği bir kimsenin nuru nasıl parlar ise, Namaz kılana da Sabah namazını vaktinde, farzı sünneti ile, devamlı kılmak, aynı şeyi yapar.

Arzu ~ Kulluk

Arzularının şiddetini azaltırsan O'nun Zâtı ve bütün İsimleri-Sıfatları ile beraber seninle olduğunu görürsün.

Yaratan ~ Müşahede

"Fıtrat" yaratılışa-yaratılmışa nispet olduğu için Yaratanın Müşahedesine perde olur.

Şükür ~ Kulluk

Bir Köpekciğin bir Kuşun su birikintisinden içtiği su için senin şükretmendir, o Şükür.

Zevk ~ Kulluk

Suret aynı kaldığı halde Zevk azalır hatta birden kesiliverir bilmez misin ? O halde ne Zevk Surettedir ne de Kulluk Suretendir. Zevk hangi Surette ise Kafir o Surete o Surette Kulluk eder ; İnsan'ı perde arkasından Avare eden, Kul eden O'dur. Hakiki Kulluk'da Zevk'e İtibar edilmez. Kul Zevkin Ne'de olduğunu bilirse tabi o başka bir Kemal başka bir Zevk.

Samimiyet - İhlas ~ Muhabbet

Şeytan eğer Samimiyet'e (İhlas) sarılsaydı "içindekilere rağmen" sorabilirdi : "Neden böyle yapıyorsun, neden böyle oluyor Rabbim" diyerek. Ve Rabbi ona o hale düşmesine gerek olmadan güzelce açıklar, bildirirdi. "Samimiyet" bu kadar önemlidir.. "Muhabbet" de böylece doğar..

Tesbih ~ Zikir

Zihnini Esmaül Hüsna'ya aç.. Çağrışan çağrışır. Her bir çağrışım Tesbih tanesi. Her bir tanesi başka Esma : Subbuh Allah.. Veli Allah.. Hayy Allah.. Kuddüs Allah.. Baki Allah.. Vedud Allah.. Vedud Allah.. Müteal.. Halim.. Samed.. Vasi.. Veli Allah.. Kuddüs Allah.. Subbuh Allah...  Sebh/Tesbih : Akmak/Yüzmek. Akıp gitmek.

Tesbih

Tesbih Aşk iledir.. Sen Tesbih et, Aşk gelir.. Yalandan da olsa ağlamaya çalış; sonunda ağlıyacaksın.

Yaratılış

Yavruların hepsi de nasıl sevimlidir.

Yanan Ağaç

Muhammedî olan, Yanan Ağaç aramaz.

Fıtrat ~ Perde

Fıtrat, Perde olmuşsa, azıcık arala..

Cemal

Cemal'ini, Güzelliklere ancak dünyevi anlamlarını ve şehvetleri görmeksizin bakarsan seyredebilirsin.

"İnnallâhe meanâ"

'lâ tahzen (Mahzun olma) ; innallâhe meanâ (Allah bizimle beraber)' ; İlim budur. Kal budur. Hal budur. Hüzün budur. Sevinç budur. Aşk budur. Gönül budur. İnanç budur. İman budur. İmtihan budur. Marifet budur. İhlas budur. İhsan budur. Namaz budur. Oruç budur. İbadet budur. Din budur. Sünnet budur.

Ruh ~ Can

Sabah Ruh (Sen) üflenip de Var olup Dirilmeden, Bedendeki Can'ın diriliğin geceki Yok-luğuna faydası var mı ?..

Namaz

Oruç tutmadan İftar'ın Zevkine erilmez. Namaz'ın İftarına da Beş Vakit tamam olmadan erilmez.

Rab ~ Kul ~ Hüküm

Bir Çocuk, eli değmeden uzaktan sırf Düşüncesiyle Ateş'i ellememesi gerektiğini İdrak edebilir mi ? Ateş'in görüntüsü de pek hoştur. Soğukluğu duymadan Ateş'deki Soba'daki faydayı, zararı da hesaba katıp, Doğru bir Hüküm sahibi olabilir mi ? Ateş'ten korkar mı ? Yahut ebeveynine güvenip itimad edip sözünü tastamam tutar mı ?.. Bunlar Misaller, Manalarını Tefekkür için. Su için de aynı geçerlidir ; Deniz'e girmeden sırf Düşünce ile Yüzmek öğrenilir mi ?.. Ki o Deniz'in içindeyiz. Alemlerin Rabbi Allah Muhafaza etsin; O asla Zulmetmez.

Nefs

O'nun da Nefsi var hem de hiç şüphesiz derim, lakin seninki gibi dengesiz başına buyruk değil.

Emir ~ Kulluk

Zorbalar saçma sapan şeyler isterler ve emrettiklerinin gönülsüz olarak yerine getirilmesi umurlarında olmaz. O, dilediğini yapabilirken, bize Emreder, ve Emrettiklerine Gönülden İhlasla uymamızı isterken bizden dilediği şeyleri Kendisinden istetir, Kendisi yapar.. (..Yaratma da O’nun Emir de, öyle değil mi? Âlemlerin Rabbi mübarektir, şanı yücedir.) Araf 54

Nefs - Kalp ~ Celal - Cemal ~ Ruh

Celal'i Nefsinde, Cemal'i Kalbinde ; Ruh'sun Ruhunun kucağında.

Mucize

Sana normal gelen şeyler, fark etmediğin, bir Nefes bile, Hakk katında Mucizedir, Zevk'tir.

Yoktan Varolma ~ Yokluk ~ Enerji

Madde'den Enerji'den ibaretsin de her gece Uyku dediğin şeye dalınca "Yok" olmazsın da ne olursun ?..

Ateizm - Ateist ~ Akıl

Maddesi olmıyan Düşünce dediğin şey koca Bedeni titretir, korkutur, hareket ettirir kaçırır, Dünyayı peşinden sürükler, Rüya, Bedenlerin yorularak yaptığı şeyi kolayca yapıverir, Koku Mide'yi alt üst eder, Alem gören için Bilgi'den meydana gelir, Bilgi'nin Hükmetmediği şey yoktur, Aşk Kalbi yakar yandırır, yerinden çıkarır.. ; örnekler çoğaltılabilir.. Lakin İnsan hala Tanrı'nın Vücudunu, Sıfatlarını, Yaratmasını, şu Alem'in var oluşunu, Rüya'da onunla görmediğini bildiği şu Et Gözünün gördüğünde arar, Madde dediği bir şeyde arar.. Allah Görendir, Duyandır, Bilendir.. Farkında değildir ama Ateist'in ömrü O'ndan kaçmakla hareket bulur, O'ndan kaçmakla geçer !.. Aklın almadığı şeyden, görünmeyen o Aklı ile kaçar !

A Hakk'ın gözbebeği ! ~ Şirk ~ Kulluk ~ Tevhid - Vahdet

A Hakk'ın gözbebeği ! O'ndan Gayrısı Şirk de, Tevhid Seninle olur mu ? Taştan topraktan İlah olmaz da, Eşya, Tecellisiz olur mu ?.. Ruhumdan demiş de, takmış peşimize Nefs'i Hem Halife kılmış bizleri, Veli, Resul, Nebi, Peygambersiz olur mu ?.. Akıl, Fikirsiz olmaz da Kur'an, Vahiysiz olur mu ?.. Melek, Cin, Hayvan, cümle mevcudat; Senli Tevhid olur da, Sensiz Vahdet olur mu ?..

Ruh ~ Vehim ~ Rüya ~ Tecelli

Beden yürür, hareket eder, Ruh Sabit, Kainat coşar, hareket eder. İki otobüs yanyanayken seninkinin hareket ettiğini zannedip de ötekinin hareket ettiğini anladığın gibi. Hoş sen yine su gibi ak, istediğin gibi ol çünkü hepsi de Rabbinin Tecellileridir, Tecelli "Vehim" olmaz. Vehim "Anlam"da olabilir; sonuçta Rüyayı da görürsün gerçekten yaşarsın ama kalkınca onu kötüye yorarsın tabir edersin hata edersin, halbuki hepsini de güzele yormaktır Sünnet olan; zaten Hakk Tabir'i de olabilir onun. Şu Yaşamın hepsi de Rabbinin Tecellisidir kötüye yormak olmaz O'nu.

Anlam ~ Mâna

"Anlam", "Mâna" gibi Kalb'e inmez, nüfuz etmez. Bir zaman Zihninde dolanır, geçici olur.

Müteal, Mütekebbir ~ Kibir ~ Acziyet ~ Sevgi, Muhabbet ~ Kulluk

Sen Müslümansın Hakk'ı neden Kibirli görüyorsun ? Müteal olan O Allah senin gibi Mutlak bir acize neden Büyüklensin, seninle neden uğraşsın ? Zât-en Büyük olan Allah neden İnsan'a bir de Mütekebbir oluyor; neyi ispatlamaya çalışıyor ? Çünkü sen çok güçsüz çok zavallı, çok biçaresin, Her Şeye Kadir olan bir Rabbin var, Bilesin ! Çünkü İnsan çok Kibirli, Kibri kırılsın ki O Sevgi'ye, Muhabbet'e erişebilsin !

Kuran ~ Ayet ~ Hadis ~ Tevhid - Vahdet

Bu Söz Ayet midir, Hadis midir, Peygamberimizin Sözü müdür ?... Hangisidir ! "Mahzun olma, Allah bizimledir.."

Allah'ın İpi ~ Kulluk ~ İlim ~ Marifet

İlim'i Marifetin(l)e sıkıştırmaya çalışma ; Allah'ın İp'i uzundur. Kendin çıktınsa hızlı çıkmışsındır tutunmadığın yerlerden nakıslığın olur, haddini bil; yahut çekilmişsin de hiç hareket etmemişsindir, yine haddini bilmelisin !

Min Ruhi ( Kendi Ruhumdan ) ~ Vahdet ~ Ruh

"Kendi Ruhumdan" ( Min Ruhi ) İfadesi hem "Fizik-Metafizik", hem "Kalbî Mana"yı ( Benim, Benden ) kuşatır. Yani her iki anlamda da "Vahdet"i içerir.

Kulluk

Şeytan ve Nefis sana başkasının günahını haksızlığını gösterip hatırlattıkça sen de "Allah'ım Sen benim günahlarımı bağışla, haksızlığımı gider" de. Uğraşıp Kulluktan uzaklaşacağına tuzağı kendi lehine ters çevirdin gitti.. Neticede Allah'ın Günahları bilmesi yeter...

Ateizm Evrim ~ Allah neden bekledi

Ahmak olan Kafir, boş boş konuşur; İnsan'ın yüzbinlerce yıldır yok olup onca zamandan sonra şimdi şahsının belli bir zaman aralığında var edildiğine bakmaz da, Tanrı varsa neden bunca sene bekledi der. Sanki beklemiş de canı sıkılmış.. Şu Sabırsızlığa, kendini bir şey saymaya bak.. Beni niye beklettin ya der gibi.. Doğru söylüyor, o özünde Hakktan olmasında çok değerlidir ve bu yüzden böyle konuşur, ama O Hakk Tanrı, Şımarıklığı sevmiyor. Onun için onu böyle değersizleştirir de ne dediğini bilmediği halde mantık yürüten bir deli hale sokar.. Sonra kalkar bu bekleyişi de Evrim ismini takıp var saydığı tek bir "Sistem"e bağlar ; Evrim bir Yasa Kanun imiş, "Mutlak"mış.. Bu bir Dogma'dır ve Hakikat sayar, hatta Tanrı yerine koyar da, Din'i Kanun Yasa kabul etmez, İnkar eder. Evrim Kanunu Yasası karşısında iki büklüm olur, ona hiç söz söyletmez, Kulluk eder Ahmak ! "Bilmiyorum" diyene bak ! Güya da İsyankar ! İşte "Ahmaklık" H

Hafıza Kaybı ~ Bilgi ~ Zan - Vehim

Geçici Hafıza Kaybı, Bilgi'nin Yok olması demek olmaz. Zaten Bilgi'yi iyice düşünürsen, Düşünce gibi onun da Maddesi Yok'tur, Kendi değil. Zaten ne Var'dır ? Ve, "Var" nedir ? Hafızadaki Bilgi yok oldu zannedildiği halde tastamam geri gelir ve bu arada Kişinin Varlığı da Bilgi haricinde hiç değişmez ; burada Ruh'un aslına işaret var. Evren'de ise ne Bilgi ne de Varlık bakımından hiçbir Kesinti olmaz. Kesinti var desem bile, elbette Yanlış Anlamak ve Vehim gibi "Zan" olur bu ; "Bilgi" değil. "Bilgi" sahibi olanlar Küfür'den, Hikmetsizlikten (Saçmalıktan) beridirler ; çünkü Vehimin Neticesi ile Hakikat bir arada bulunmaz. Böylece Hakk ve bir şeyin Hakikat olması, hatta Hak ile olması Kafir'e göre Vehim'den ibaret olur ; ne kötü netice ! Allah Merhametine Sığınabilmeyi müyesser kılsın, Cemalini görebilecek Aydınlık bir yüz nasib etsin !

Celal Cemal ~ Teslimiyet ~ Kemal

Acıyı bilmeyen Merhameti tastamam bilebilir mi ? Tükenişi bilmeyen Teslimiyeti tastamam bilebilir mi ? Acıyı da bilirsin.. Merhameti Şefkati de.. Sabrı da bilirsin.. Celali de tastamam Cemali de.. Gereken ne ise, OLur o zaman.

Tekfir ~ Şirk ~ Kulluk ~ Bidat ~ Tasavvuf

Hazreti Peygamber (sav) kendisine 'Anam babam sana feda olsun yaresulallah' denmesini yasaklamamıştır.. Her söz her laf Şirk olmaz. Müslümanın önce Allah'tan başka İlah olamayacağına tastamam İman etmesi gerekir ; etmişse sorun yok, o Kafir bir Doktor olsun, Müslüman Kardeşi olsun herhangi birinden yardım gördüğünde Şuuru "Yalnız sana Kulluk eder yalnız senden yardım dileriz" Ayeti üzeredir ; Yoksa başka bir İlah'tan yardım diliyor başka bir İlah'a sığınmış değildir. Kıt Akı llı olmamak lazım. Kişi önce kendisine bakmalı acaba neden her şeyi herkezi Şirk'te görüyor ?.. Allahtan başka bir İlah var korkusundan olabilir mi ? Gizli Şirkin aslı budur.. Yoksa, Allahtan başka İlah yoktur, olmadı, olamaz ! Bir Tasavvuf Ehli herhangi bir İnsan'a Secde etse bile ona İbadet Secdesi etmez, onun için Namaz kılmaz yani, Allah için Hürmet eder, Saygı gösterir, Meleklerin Adem'e (as) Secdesi gibi ( ! ) ; yahut da birinden yardım istese veya görse

Ruh

Şu "Göz" dediğin Beden itibari ile Sen'den ayrı'dır.. dıştadır.. beden itibari ile iki'dir.. beden itibari ile et'dendir.. Ruh itibarı ile değil.. Şu "Görüş" dediğin.. Gördüğüne göre...

Ruh ~ İnsan ~ Min Ruhi

Allah'ın İnsan'a değer vermesi sırf özünde O'ndan bir Ruh olarak ve bu öze göre de onu Kendi Suretine göre yaratmış olmasındandır. "İnsan"ı Amel'i mi "İnsan" yapıyor ?.. Nefs'i ile de "İnsan" olmadı.. Kalp mi onun değeri ? Lakin biz şimdi Kalp'den değil "İnsan"dan söz ediyoruz.. Keza onu alçaltan da yükselten de Sıfatları yoluyla ancak Rabbi olabilir ; dikkkat et.. Şayet Değer buna göre olmasaydı, bir İnsan "Kafir" ve "Müşrik" olduğunda onun yüzüne bir daha dönüp bakılmazdı.. O'na Merhamet etmek istiyor ?.. Ve Dünya'da oluşu itibari ile karışarak "İnsan" dediğin bu Ruh, Nefsinin özü, Aklının özü, Kalbinin özü ; Bir Varlıktır.. Sivrisinekler gibi Balıklar gibi Denizanaları gibi basit bir donanıma basit bir yaşama az bir Tesbih'e sahip değildir ki ; "Sır" onda.. Sen'de.. Şu "Göz" dediğin Beden itibari ile Sen'den ayrı'dır.. dıştadır.. bede

Ruh ~ Cezbe

Allah (cc) aslı Kendisinden Sırf bir Ruh olan İnsan'ı Dünya'ya indirdikten ve Nefs çamuru ile buladıktan sonra onu nasıl tekrar Kendisine Cezb eder.. ; Ona Kendisini ve özü yolundan ta Kendisini ( Ondan bir Ruh oluşunu) nasıl Hatırlatır.. Onu bu en büyük Sırra nasıl uyandırır.. Mükafat ve Ceza yani Nimet ve Mahrumiyet, Korku ve Ümit yolundan, Nefs'i ile.. Vicdan, İnsaf, Şükür ve İyilik ve Kötülük yolundan, Kalb'i ile.. Yaratılıştaki Deliller, Harikalar Mucizeler, İlim ve Bilim yolundan Akl'ı ile.. Sanat, başından geçen bazı özel vakıalar, Belalar, Rüya, Kurtarılışlar, Sır Gizem.. ; Vahiy.. Aşk ile...

İlim ~ Fitne

"İlim" kayıt kabul etmeyen, son derece geniş, egemen ve kesindir; Müslüman olsun Kafir olsun Fitneyi sevenlerin işi değildir.

Nefs ~ Münafıklık

Kişilerin münafıklığını gözlemeyi bırak, düşüneceksen sende de bulunan o aynı Nefsin münafıklığını gözle; sen ona ne kadar uyuyorsun uymuyorsun onu gözlemle.

Vekil

Eğer nefsinden hala ümidin varsa, yeterince sızıya ateşe ulaşamamışsın, yeterince yanmamışsın demektir.. Ya da hem zavallı, zelilsin de hem nefsinin şânı şerefi peşindesin.. Yoksa nefsini hayatını kendisine teslim edebileceğin kadar Güvenebileceğin bir Vekil'in yok mu ?.. Kudretsiz mi ? Merhametsiz mi ?.. Bu uzaklık bu telaş, O'nun Korkusundan mı ?.. Yoksa O'ndan bu konuda bir işaret mi bir iz mi yok ki peşine düşmezsin..

Kulluk ~ Niyet

Oruc'a nasıl niyetlenirsin de sesin çıkmaz, Sabr'a ve diğer İbadetlere de öyle Niyetlen.

Masiva

"Masiva" kişinin seviyesine göredir. Mesela "Hayvan" kimine göre Necasetten ibarettir. O aynı Hayvan "Hadis"le sabittir, seni Cennet'e de girdirir, Cehenneme de sokar.. Evet.. İşte sen böyle en basitinden de olsa Tefekkür ediver artık "Masiva" nedir..

Zikir ~ SubhânAllah

Nefsin dahil Masiva gördüğün ne varsa şahdamarından daha yakın olandan "Subhânallah" diyerek Tenzih et.

Nefs ~ Şuur

Nefsini susturmaya çabalamaktan vazgeç, Allah ile olduğunun Şuuruna tutun. Dua cümleleri kurmayı bırak, Lütfunu Şifasını, Bereketini kabul et.

Allah

"O", bir ışık hüzmesi değildir.. "O", zaman dilimi olan an değildir.. "O" tanımlanamayan bir cisim değildir.. "O", bir vecd, mutluluk parıltısı da değildir.. "O" her şeyin yaratıcısı olan, benzeri olmayan, Rabbin olan, Kulu olduğun, Gören, Duyan, Dualara İcabet eden.. "Allah" !

Kulluk

Sokakta bi köpeğin havlaması biraz uzun sürse çileden çıkarsın. Uzun uzun onun ölmesini ister. Allah'a göre sen de aynı o köpek gibisin. Duan kabul olsa da köpekçik ölse belki üzülürsün. Merhamet'e gelirsin. Allah seni de onu da hem yaşatıyor hem yok iken varetmiş. Ama sen Allah'a sabredemiyorsun ! Hani erkekler kız gibi olma derler ya. Bu durumda işte biz Kulluk istemeyen Kafir Kullar gibi oluyoruz. Yahut feryad edip durup da dünyadan haberi olmayan bebekler, çocuklar gibi.

Kader ~ Ruh

Oluş, Allah'ın Dilemesi ve Yaratması ile Kader'e bağlıdır. Ruh ise hem Oluş'tan hem Kader'den hür, azadlısıdır; Sevdiği ile Beraberdir.

An ~ Hakk'ın Varlık Nûru

An kafandaki zaman ise, Geçmiş de Gelecek de aynı öyle hayal oldu yok oldu gitti. Ama "Şimdi" dersen, işte Hakk'ın Varlık Nuruna ulaştın.

Sıfat Orucu

Bazen Duygu, Zevk Perhizi, bazen Bilgi, Marifet Perhizi yap; Sıfat Orucu tut. Böylece İnsanlık'dan Dünya'dan çık, Zât'a Vuslat kıl.

Allah Korkusu

Kötü insanın Şerrinden sakınmak ve bunun için yapılan şeyler siyaset değildir, müslüman için bir haktır ve ruhsattır; bazen o kişinin de iyiliği düşünüldüğünde sâfi Marifettir ; Allah Korkusuyla çelişmez. Yalnız Allah'tan Korkarım deyip diline geleni söylemek eline geleni yapmak kırıp geçirmek ise Marifet değil Hamlıktır. Ne yaparsan yap Allah için ve Allah'a Teslim olarak yap, Nefsinle yapma.

Allah'ın Sevgilisi

Allah'ım edepsizlik etmiş olmam inşaallah ama Sevgilin gerçekten çok güzel.. 1090 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ben yanında otururken, bir grub insana ihsanda bulundu. Ancak onlardan benim daha çok hoşlandığım birine hiçbir sey vermedi. Ben: "Falanca ile aranızda ne var (ona niye vermedin)? Allah'a kasem olsun, ben onu mu'min görüyorum!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Müslüman (görüyorum de!)" buyurdu. Sa'd (dayanamayıp) bu kanaatini üç kere soyledi. Resulullah (aleyhissalatu ve sselam) da her seferinde aynı şekilde karşılıkta bulundu. Sonuncu sefer şunu ekledi: "Ben, nazarımda daha sevgili olana hiçbir şey vermezken, yüzü üstü ateşe düşeceğinden korktuğum insanı kurtarmak için ona ihsanda bulunurum (ihsanda bulunmam sevgime ölçü degildir)" Kütüb-i Sitte Buhari, Zekat 3, Iman 53; Muslim, Iman 236, (150), Ebu Davud, Sunnet 16, (4685); Nesa

Tasavvuf ~ Kuran

Sözüm ona "Kurancılar"ın Tasavvuf Büyüklerine burun kıvırdıkları sebeplere bakarsan bu Ayet'e de burun kıvırmaları gerekir ; lakin nefislerinin farkında olmadıkları için kalplerindeki sıkıntıyı farketmezler.. : "De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben kulluk edenlerin ilki olurdum!" [Zuhruf 81]

Tasavvuf ~ Sıkıntılı Sözler (!?)

"Yâ Ali! İnsanlar senin muhabbetinde birleşselerdi, Allah cehennemi yaratmazdı." sav İnsan nefsinde değil de bu sözde bir sıkıntı bulursa, alttaki sözde ondan daha da büyük bir sıkıntı bulur.. "De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben kulluk edenlerin ilki olurdum!"

İnsan

Ne Duyu ne Duygu, ne Akli ne Ruhani Yetenek; ne Sanat ne Bilgi ne Kudret ne de Suret bakımından İnsan'dan daha Üstün tutulmuş bir Mahluk yoktur. Hiçbir Hayvan türü İnsan'daki bu özellikleri böyle şumüllü toplayıp kuşatamazken, İnsan, varlığında bütün Hayvanları hatta Zahirinde ve Batınında bütün Alem'i Dengeli olarak toplar ve kuşatır. İnsan'ı İnsan olarak bu derece tanıyabilen başka bir Mahluk yoktur. Allah'a ondan daha Yakın bir varlık da yoktur. Allah ona "Kendi Ruhumdan" demiş ve Suretini de buna göre yapmıştır; Alem'in Ruhu olmuştur. Ondan daha Yakını olmadığından, Uzaklaştırıldığında da ondan daha zelili, daha bedbahtı olmaz.

Halife ~ Melek ~ İblis

Halifelik için kendileri yerine, yeni bir mahluk meydana getirmesi, "İnsan"ı yaratıp seçmesi, başta Meleklere kendi yaratılışlarındaki Temizlik ve Allah hakkındaki Marifetleri bakımından Kompleks (Girift) ve Kötü geldi. Yani bizi Allah'ın Suretine Yakıştıramadılar. Cinni ise bu durum daha da zorladı, çünkü onların konumları Allah Katında Meleklerden zaten daha farklıydı ve İnsan'a benziyordu. Allah anlıyamadıkları bu Fitne'den onları ikaz ile "Ben sizin bilmediklerinizi bilir im" buyurarak ve Adem'e (as) İsimleri öğrettiğini onlara göstererek Emin kıldı. Lakin Cinlerden olan İblis dayanamadı. İnsan'ın Yaratılışda Allah'dan bir Ruh olması ve bilinmedik İsimlerini bilmesi (İlim) İblis'i Nefsinin elinden kurtaramadı. Aksine bunlar onun için daha da çileden çıkarıcı oldu. Melek gibi Emre amade ve Nur'dan veya Hayvan gibi Aklı, Bilgisi eksik ve Topraktan bir Canlı Mahluk olmuş olsaydı bu durum gerçekleşmezdi.

"Muhammedi Şeriat (Yol) " (Devam)

Düşünenler bir uçta Maneviyatçılar bir uçta kalmışlardır. İkisinin de birliği ile Kemal yalnızca "Muhammedi Şeriat"da mevcuttur; Hamd Allah'a, Selam Resulüne. Hristiyanlık ve Uzakdoğu, Düşünme'yi dışlarken, Akılcılar, Felsefeciler, Kelamcılar, Fıkıhçılar ve son dönemde (güya) Kuran'cılar, Maneviyat'ı dışlarlar. Yahudiler ise zaten Irklarına mensup olmıyanları İnsan'dan saymazlar. Hakk "Muhammedi Şeriat"da O'nun (sav) varisleri olan Tasavvuf Ehlinde Apaçık Aşikardır; Görene !

Hu

Kullarıyla onlara lazım olan surette ve gerektiği şekilde bizzat Muhatab olan Allah ne Mübarektir. Celal ve Cemal sahibidir.

Kalp

Üç boyutlu gözlüğün yok, bu film üç boyutlu değil diyorsun ; Gözlük burnun ucunda olduğu halde gözlüğüm nerede diye aramak gibi.. O üç boyutlu gözlük Kalbinde senin.

Tasavvuf ~ Müzik ~ Mana - Duygu ~ Söz

Kalp Kulağını açık tutanlara Hafler Nota, Kelimeler Melodi, Cümleler bütün bir Şarkı gibi olur. Kalp Kulağı olana, Güzel Sözler de Güzel Müzik gibi, hatta daha da Anlamlı, Duygulu, Etkili gelir ; Allah Kelamı !

Kulluk ~ Varlığın Varlığı

Akıl kesmese de evet, Vallahi her şeye değer O, bilirim.. Yağmur gibi zulme cefa'ya razı olursun, can feda edersin O'na gönüllü.. Ve O Merhametli Şefkatli olan da değil mi ?.. Lazım ise, Kabz ve Bast, Kulluğuna yeter derecede Celal de Cemal de, O'nda !.. Hem hiç bırakmaz da Kulluğu Kuluna, bilirim.. Allah, Kuluna yeter değil mi ?.. Yaratmış Seni, O Varlığın Varlığı, Yeter değil mi ?..

Kulluk ~ Sır ~ Neden Yarattı

Sen muhtaç değilsindir ama "Hediye" sevmez misin ?.. Sen sendeki iyiliği bilirsin ve kimse teşekkür etmese de iyilik edersin..; ama "İyilik"den de "Teşekkür"den de hoşlanmaz memnun olmaz mısın ?..

Hadisler ~ Hz Peygamber (sav)

Hz Peygamber'in (as) maddi manevi yüklenip kaldırdığı yükü Akıl Hayal ile Fikir ile tartamaz, Kıyas edemez. Sonra bilen bilir ki bize Miraç olan bazı bazı yaşadığımız Haller onun normal hali idi. Sen bi de O'nun Miraçlarını düşünüver ! İlmin kapısı Hz Ali Efendimizin (as) basitçe ve sadece dilde ifadeye getirdiği İlminin Nurları Akıl almazdır ki sen bi de Efendimizdeki dile getirilmemiş İlmi düşün. Hadis okumak çok büyük bir zevk çok büyük bir hazine ve nimettir, sahteydi değ ildi sen boşver, oku, sen onları zaten fıkıh için değil, başka bir hüsnü niyetle, başka bir sahih arzu ile okuyacaksın ! Sen O'nu görebilmek için oku ! O'nu seyredebilmek için oku ! Göreceksin, seyredeceksin.. doyamıyacaksın. Çok büyük bir Hayret duyacaksın. Gördükçe duyduğun Sevgi Huzur varlığından taşıcak. Hakikaten bir "İnsan" göreceksin ki benzeri gelmemiş gelmeyecek !... " Biz Resulullah (sav) ile beraberken bize yağmur isabet etti. Efendimiz elbisesini açtı, bede

Kulluk

Pencerenin önüne Kuşlar için su koy yem koy.

Yoga

Zevzeğe ne Yoga'dan fayda var ne Namaz'dan ! Bu noktada haklısın.. Çünkü O'nunla olmak için hiçbir şey yapamayışın ne demek olduğunu öğrenmişsindir.. O halde O'nunla olmanın O'nun İstediği şekilde olması gerektiğini de anlamışsındır.. Bu "Rıza", Bedeni İbadet'den başlayıp tüm vakitleri kuşatan bir Beraberliğe ulaşır. Hatta Hamd O'nadır ki Zâtına Mahrem olursun ! Lakin şunu bil ki o yüksekliğe ulaşsan bile, Habib'ini görmen görecelidir ! Ona uymamak mı ? O işte hiç olmadı !...

Dinlerin Çokluğu - Hakikat'in Birliği - Şeriat - Uzakdoğu Öretileri; Hinduizm, Budizm vs - Kast Sitemi - Reenkarnasyon vs..

"Hakikat"de Aynılık vardır, her Halk, her İnsan, O'nun Huzurunda toplanır toplanacaktır; Dönüş O'nadır ! Lakin "Şeriat" dendiğinde eğer aklına sadece sevmediğin Hacı Hoca İtikadı, Yobazlık geliyor, yani O Yolu Halk'a Nispet ediyorsan, kesinlikle "Doğru Yol"da değilsin. İşin içine Kast Sistemi girer, Reenkarnasyon girer, Altın yaldızlı Papazlar, Günah Çıkarma, İnsanların İneklerin Farelerin Tanrılığı, Putsevicilik daha türlü türlü sapıklıklar abuk sabuk inançlar.. "Muhammedi Şeriat"ı ve Hak Din'i bunlarla bir tutuyorsan sen "Hakikat Bir" filan deme çünkü henüz Hakkı görmemiş, İdrak edememişsin ! Örneğin Uzakdoğu Şeriatında (Yollarında) "İlahi Düşünce" Hakikat'e Ulaşma ve Birleşme bakımından yok sayılır, engel görülerek dışlanır. Hem de bunu onların avam olanları değil Bilge Statüsünde olanları, bilinçli olarak Halka devamlı olarak empoze ederler. "Muhammedi Şeriat"da ise "Felsefe&

İsimler ~ Mütekebbir

Farzedelim "Mütekebbir" İsminin Tecellileri, Taarruzları altındayız ?.. Buna nasıl dayanılır; böyle bir şey var mı yok mu.. Kul bu İmtihan'dan Hakkıyla ve yüzü ak, gönlü pak bir şekilde nasıl çıkabilir, neler yapabilir...

Kulluk

Sen hep Sevilmeyi istiyorsun ? O'nu hep Seviyor musun ? Versin istiyorsun ? O'nun için bir şey veriyor musun ? İstediğini yapsın istiyorsun ? O'nun için bir şey yapıyor musun ? Razı olunmak istiyorsun ? Sen Razı mısın ?

Kulluk

Başkasında gören kendinde de görür. Kendinde görmeyen ise başkasında da görmez. Bu durum ne kendini horlamayı ne Tevazu'yu ne de Lüzumsuz Tevazu'yu gerektirir. Lakin muhakkak ki Şükr, Hamd ve Muhabbet'i gerektirir.

Osho , Eckhart Tolle , Deepak Chopra , Jiddu Krishnamurti vb..

Batı'da ve Uzakdoğu'da tatlı tatlı uzun uzun Ruh'tan bahseden, sanki O'ndan bir Ruh olduklarının idrakine varmış zannedebileceğin pek çok kimseler görürsün. Bunların dürüst ve az da olsa sahih bilgi sahibi olanları, bilincinde olmaksızın sadece "La İlahe" diyebilmiş olanlarıdır. Yani zannetmeyesin ki "İllallah" diyorlar ! "İllallah" diyebilmek için, "La ilahe" Sırrına ermiş olmak yetmez, bilincinde ve fakında olarak Sıdk ile "Muhammeden Resulullah" diyebilmek gerekir ! Nerede o Dürüstlük, nerede o Sıdk !

Kulluk ~ Ruh ~ Muhtaçlık

Muhakkak ki Yüce Allah'ın Varlık ve Yaşam için Beden'e muhtaçlığı olmadığı gibi Ruh'a da muhtaçlığı yoktur, O zaten Ruh'tur, ve Beden'i yoktur.. Kayyum da bizZat O, Hayy da bizZat O ; yani Gayrı değil.. Ve O'ndan bir Ruh olan Senin ise hem Varlık hem Yaşam açısından, bilirsen O'ndan başka hiçbir şeye Muhtaçlığın yok.. Bilmezsen, sınırsız uzun bir kuyruğu olan, boğa yılanı gibi, kavi, pençelerinden asla sıyrılamayacağın, Dev bir Vehim Canavarı arkanda saklanıyor, peşinde ; Bilesin.

Ruh ~ Beden ~ Dün'ya

Kendini Varolmak için "Beden"e Muhtaç görüyorsan.. Hayır ! O yoktu.. ; ve o Beden öldükten sonra da, Yaşamın devam edecek.. İtikadı bozuk olanlardan isen, sana Kuran'dan Şehitlerin öldükten sonraki, şimdiki durumlarını delil gösteririz. Şimdi Sen Varlık için neye Muhtaç olduğunu bir anlasan, zaten sohbeti bu Dünya'dan açmazsın; Yaşam için de gerçekten neye Muhtaç olduğunu anlasan, öyle çok konuşup atıp tutamazsın, dilin tutulur.

Tasavvuf / Ben-lik

"Ben Ben" diyorsun ama : Acıkıyor olan Karnın, Şehvet isteyen Organın, Mülk isteyen Hırs'ın..; Emreden Nefsin.. Köle olan Sen.. : Yani ortada Hükmü olan, iyi ve kötü Emreden her şey Senin dışında ve onların birer "Kölesi" durumundayken.. Sen "Ben" diyorsun.. Hani "Sen" ? Nerede bu "Ben" ?...

Gördüm O'nu.. ~ A'mâ ~ Ruh

Gördüm O'nu.. Karanlıktı, Hiçbir Cisim, Işık ve His yoktu. Kendim diyeceğim bir Cismim yoktu, Hissim yoktu; Yoktum. Ama, vardım. Biz'den başka Hiçbir şey yoktu ve Karanlıktı; ama Görmekti bu. Hiçbir Hal yoktu. Hiçbir Söz, Ses, Düşünce geçmedi aramızda; Bilgi de : Ama Gördüğüm O'ydu.. Ne Boşluktu, ne de sınırsız Genişlik. Yokluktu, ama Gördüğüm O'ydu: O Var'dı. Sonra önüme doğru bir Mesafe açıldı, uzadı; Boşluk olmadan. Sonra, Dönmeğe başladı, Ama bu Cisimsiz Hareketinin içinde O, aynı zamanda Sabit idi. O'ndan sonra, Ben de Dönmeğe başladım, ama, O'nun gibi Sabit idim.. Sonra İkimiz de Dönmeğe başladık, ama yine Hareketin içinde, Sabit, Hareketsizdik.

Tasavvuf ~ Oruç

İftar Vakti geliyor da Oruc'unu Ezan mı açıyor, yemekler, eller, mide vs.., mi İftar ettiriyor sana ? Hayır ! Doyuran, kendisi doyurulmayan, Eşya'nın Faili, Lütfuyla Tecelli etmiş O Allah sana İftar ettiriyor ! Nasıl ellerimiz Oruçken yemeğe uzanmıyor, nasıl unutulup da yediğinde Allah sana yediriyorsa, ellerin ayakların nasıl fiil ediyorsa, öyle !

Nefs ~ Ruh

Ne kadınsın ne erkek. "İnsan"ın kadınlığı ve erkekliği tabiatlarından, doğalarındandır; yani Nefs'in Hakikatlerinden.. Sırrımız da O'ndan ! ; Kim bilmez ki Ruh'un ne erkeği olur ne kadını ! Erkeğe kadın, Kadına Erkek ! Ey Nefislerimizi ve Ruhlarımızı kendisine Kullukla Rabteden ve Kayıtlayan ! Güzelliğin Kendisi olan O Latif ! Her şeyden Münezzeh Allah ne Mübarek ne Yücedir !

Hz Ali ve Yetimler Öksüzler

Bir gün Hz. Ali (a.s), su kırbasını omzuna alıp giden bir kadını gördü. Ona acıdığından ileri gidip su kırbasını alıp onun evine götürdü. Sonra durumunun nasıl olduğunu sordu. Kadın şöyle dedi: “Ali bin Ebi Talib, eşimi memuriyete gönderdi, o da o memuriyette öldürüldü, şimdi bir kaç yetim çocuk bana kalmıştır, onları geçindirmeye de gücüm yoktur. İhtiyaçtan dolayı halka hizmet etmek mecburiyetindeyim. Hz. Ali (a.s) bu sözleri dinledikten sonra evine döndü ve o geceyi sabaha kadar rahatsız bir şekilde geçirdi. Sabahleyin, içi yiyecekle dolu olan bir sepet götürüp o kadının evine doğru hareket etti. Yolun yarısında bazıları Hz. Ali (a.s)’a; Sepeti verin biz götürelim diyorlardı. Ama Hz. Ali (a.s) onlara cevaben; “Kıyamet günü benim amellerimi kim omuzlanacaktır? diye buyuruyordu. Nihayet o kadının evine yetişti, kapıyı çaldı. Kadın - Kim o ? Hz. Ali - “Dün sana yardım edip su kırbasını evinize getiren kimseyim, çocuklarına yiyecek getirmişim, kapıyı aç!” Kadın kapıy

Nefs ile Cihad

Müslümanlar kavga ederek değil, aksine Nefisleri ile Cihad ederek birbirlerinden ayrışsalar; ne güzel olurdu. Öyle değil ama Allahüâlem belki bağışlar da öyle kabul eder. İster Cemal ister Celal yönünden bak Yüce Allah İnsanları bir tek Nefis üzere yaratmıştır; buna arif olmayan zaten bilmez. Bir iddian bir fikrin var ise Nefsine sun, Nefsine söyle; onunla tartış.

Allah'ı Bulmak

Allah'ı bulanlar Mazlum, Masum, Tevbekar, Saf olanlardır. İster Putperest doğsun ister Müslüman; Derinden yönelen, O'nu bulur. “dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete de erdirir).” Rad 27 “Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır.” Şura 13

Nefs ~ Miraç ~ Rıza ~ Aşk ~ Ruh ~ Hû ...

Manevi ruh, manevi yükseklik olarak "O" Esma-Sıfatı ile Lütfedip Tecelli etmeden zorlama, zorlanma, Nefsinle O'na Yakın olamazsın; "Miraç" edemezsin. Bu sözlerin manalarında, bizim için Rıza'sını ve Aşk'ını gizlemiştir. Lakin Özünde, Asli Zâtî Ruhunda O'ndan bir an bile ayrı değilsin, O'nun gayrında da olamazsın ! İşte bu Sırra Uyan ! Nefsine değil O'na, Zâtına Uyanık ol !

Can ~ İnsan Ruhu

Ruh, sırf Can demek değildir. Taş başka, Bitki başka, Hayvan başka.. Kaldı ki "Kendi Ruhumdan Üfledim" buyurduğu "İnsan Ruhu" muhakkak ki bambaşka !

Ruh ~ Nefs ~ Ve Nefs'e Uymak

Sen istemesen de, başına düşünceler üşüşür, sen de onlara kapılırsın di mi ? Şehvet, istemesen de gelir ve sen onun peşine meftun gidersin di mi ? Korkmak istemesen de, ürkersin, ve korkuya kapılırsın di mi ? Sıkıntı Kötülük, ne yapsan geliyor ve Ümitsizliğe kapılıyorsun ? Öfkeleniyor ve Sen istemesen de patlıyorsun di mi ? İşte basitçe gör Sen-Ruh, Nefsin, ve ona Uyman !

Hu

Sivrisinekler dahi O'ndan mahrum değildir !

Tasavvuf ~ Mecaz ~ Mana

Ya, "Söz" dediğin şeriatıyla hakikatiyle zahiriyle batınıyla işte böyle tam, böyle bütün, böyle kemalli olur ! Öyle sırf mecaz mana ile, abuk sabuk, kendi kafana göre, kendini bir şey zannetme ! Biz ikaz edince de bunlar manadan anlamaz zahir ehli deme ! Ahmak, ey "Hakikat Yobazı" ! Öyle deme !.. "Allah Kadir gecesidir. Kadir gecesi, İnsan her geceyi ibadetle geçirsin diye geceler içinde gizlidir ya Allah da öyle gizli. Ey genç, her gece Kadir gecesi değildir ama bütün geceler de ondan hâli değil." Mevlana Celaleddin-i Rumi (ks)

Hakk

Hakk "Cemil"dir.. ve Rabbinden gelen Hakk'tır.

Kuran ~ Mecaz ~ Mana

Bazı şeyleri tecrübe etmemiş, görmemiş, bilmemiş kimseler kimi Ayet'leri bu bilgisizlikleri ile Mecaz Mana'ya, Akıllarına, yahut Bilimsel Gerçeklere ( Göre ?! ) yorarlar ( ve bununla da "Marifet" zannedip övünürler ) ; Bilenler ise Mecaz olmıyan Ayetleri tecrübe ettikleri gördükleri bildikleri için lüzumsuz yere Mecaz Mana'ya yormazlar. Mesela İsa'nın (as) beşikte konuşması hakkında İbn Arabi Hazretleri şöyle misal verir : "..Bazı kimseler beşikteyken, yani henüz bebeklik çağlarında konuşmuştur. Biz ise daha fazlasını görd ük ve dini bir vecibeyi yerine getirmek üzere anne karnında konuşanlara şahit olduk. Annesi hamileyken hapşırmış, Allah'a hamd etmiş, karnındaki çocuk orada bulunanların duyacağı şekilde 'yerhamukillah (Allah sana merhamet etsin)' diye cevap vermişti. Benzer bir misal daha verirsek, benim Zeynep adındaki kızım henüz bir yaşında veya daha küçük bir bebekken annesinin ve dedesinin huzurunda şakalaşmak maksadıyla

Nefs ~ Ruh

Nefis hareketli, canlı, dağıtıcı, Ruh Sabit, Diri, Kayyum'dur.

Güzel

"Güzel" öyle Sırdır ki, Suret Şekil aynı kaldığı halde Güzellik Artmaya devam eder.

Saygı ~ Sevgi ~ Hürmet

Birini Övmek, onda gördüğün güzelliği İkrar ve Tasdik etmek kendini aşağılamayı gerektirmez. Keza bir insana hürmetini saygını yahut sevgini bedeninle göstermen de seni küçültmez.

Kendi Ruhumdan Üfledim ~ Min Ruhi

Adem'in (as) İsimleri öğrenmesini sağlayan Yeteneği Zaman içinde oluşmamış, Örümceğin Ağ örmesi, Arı'nın bal petek yapması yahut bazı hayvanların hemen ayaklanıp koşmasındaki gibi Yüce Allah tarafından Ruhuna hibe edilmiştir. Keza bizim için de yeteneklerimizin kaynağı olan Ruhumuz, Özümüz (Min Ruhi) zaman içinde oluşmaz; (İsa'nın (as) beşikte konuşması, yahut çok ufak yaşta çok yetenekli çocuklarda görüldüğü gibi) Allah'ın üflediği bu Ruhun Pak Nefsinin üzerindeki perdesini erken kaldırılmasıyladır. Allah'ın Batından Özümüze Aslımıza bahşettiği Lütuf çok büyüktür ( Min Ruhi ) : "Ki O, her şeyin yaratılışını en güzel yapan ve insanı yaratmaya, ilk defa tînden (nemli topraktan) başlayandır." [Secde 7] "Sonra, onu dizayn etti ve onun içine (fizik vücud) ruhundan üfledi ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz." [Secde 9]

Nur

Nur'un Zahir'i Suret'in Hakikati, Batın'ı ise Bilgi'nin Hakikatidir.

Oniki İmam ~ Ehl-i Beyt

Oniki İmam hakkında hiçbir bilgim yokken Ali Naki (ks) Hazretlerinin bir Hutbesine rastlamıştım ve konuşma üslubunu Kuran ve Hadislerden tasavvurumda oluşan Meleklerin, Cebrail'in konuşmasına benzetmiştim. Keza Hz Ali (kv) efendimizin ilk rastladığım Hutbesini okurken göğsümde neredeyse dışarı vuracak kadar bir ısınma oluşmuştu. Daha neler anlatayım, nasıl diyeyim ki, Allah sana onları tanıtsın, seni Ehl-i Beyt Sevgisinden ve eşsiz Değerinden nasipsiz bırakmasın, nefsinin şey tanların fitnelerine karşı muhafaza etsin.. Değerli olduğu apaçık olan şeylerin fitneye düşücem diye üstünü kapama, uzak kalma, korkak olma, asıl vehme böyle kapılırsın, lüzumsuz abartma; zira Hz Peygamberi (as) sevmekde bile İmtihan olduğu muhakkaktır. Demem o ki şii değilim ama onlar hakkında konuşurken de çok dikkatli edepli olmalı çünkü onlar yaşattıkları hallerden duygulardan başka İlim, Ahlak, Yükseklik, Miras bakımından da benzersizler; haklarında kesinlikle herhangi insanlarmış gibi konuş

Ruh ~ Suret ~ İnsan ~ Hilafet ~

Hepsi Topraktan Sudan ama, Sanatında İnsan Sureti gibi bir Kemal örneği bulunmaz. Onlarda da bir miktar Bilgi Yetenek görünür ama İnsan'ı Sureti üzere yaratmış. Taş toprak kuş böcekte bile Can var ama Kendi Ruhundan Üflemesiyle Maymun değil "İnsan" olmuş. İsa yapmış da ölüleri diriltir, topraktan kuş heykeline üfler de o hemen canlanır kanatlanır.. Anne yapmış da Seni onun içinde dokuz ayda işler.. Var mı gördün mü ondan başka her yönden Hilafet'e layık bir Varlık Sureti ?! Hem var hem yok, hem yoksul hem zengin, hem vahşi hem uysal, hem her şeyi bilir hem cahil, hem hayvan hem melek; Hem Ruh hem Nefis ! Hem okur yazar da, Vahyettiğini bir de eline kitap olarak tutuşturmuş. Sen şimdi Can nedir, Ruh nedir, Suret nedir bilir misin !? Şu Vahdet'e Şu Hilafet'e bir dal da Yakından bak !

Muhabbet

Yüce Allah seni O'nun karşısında kendini Horlaman için yaratmadı. O Nefsini bil yeter. Ötesi hepsi Rabbi ile Kulu arasında Muhabbet vesilesi.

Tasavvuf ~ Hu ~ O

Yükselip alçalan, çoğalan azalan, gelip de geçen, bazen olan olmıyan; Haşa "O" değildir. Nefsindir o; ne yediğin bilmeden gözü doymıyan, sofraya çağrılan da Huzur'a gelmeyen, Tecellisine doymayıp da ne Zâtını, ne de kendisini bilmeyen.

Varlık O'dur ~ Nefs ~

Varlık O'dur görmezden, Ruhundandır Özün Dünya'a bulamadan, Kalp O ile dolmadan, Doymaz olası Nefis neyin peşinde Bilmez.

Huzur ~ Miraç

Huzur'da olmadan Huzur olmaz. Namaz'da olmadan ise "Miraç" olmaz. "Salat" Namaz'da gerçeklenir!

Ruh ~ Zât

Görmedikten sonra masmavi renkli olsa et gözü ne işe yarar ? Kalp görmedikten sonra da görüş olsa ne fayda ! Ruh yoksa kardeşim zaten ne kalp gözü var ne et gözü var ne de görüş ! Sıfat olup da eşya olmasa ehemmiyeti yok lakin Zât olmasa ne Var ki ey kardeşim !

Tasavvuf ~ Tevekkül ve Sabır

Sabır'da muhakkak ki Mücadele Merhalesi vardır. Lakin "Sabır Mücadele"dir diye ısrar eden Kul Sabr'ın esasta ne olduğunu mücadele edemeyeceği bir durumla İmtihan edildiğinde görebilir. Sabır, Es-Sabr "Allah"tır. Keza "Tevekkül"e 'Çalışmaktır' diyen bir Kul da Tevekkülün esasta ne demek olduğunu ancak böyle bir imtihan ile imtihan edildiğinde anlıyabilir. Allah'ın Rahmet ettikleri müstesna, gerisi "İddia" gibi boş laflardan ibarettir ve dışı Din'e dayanır görünse de muhakkak ki Dünyevidir.

Allah'ın Zâtı-Ruhu / Esma / Sır

Güzelliğin "Beğenmek"de olmadığını gördük. "Güzel" Kendiliğinde Güzeldir, Zıttı olan Çirkinliğe Gerek olmaksızın Zâtiyeti vardır. Allah onu şeytan'ın nefs'in tuzağına yem yapmamıştır; o tuzağa layık görülen ancak zevktir, ve beğenmedir. Konuştuklarımızın konusu Allah'ın Esması olması bakımından her İsmin diğer bir İsme muhtaçlığı olmaksızın Zâtiyeti vardır. Hepsi de "Güzel"dir : "Esmaül Hüsna". Fakat onlar O'nun dilemesiyle Nefsimizde nispetlenerek, ayrılırlar. Sen sana Mutla k Gerekli ve Üstün olanın, Sırrın, "Zât ( Ruh )" da olduğunu anlamalısın : "Ruh ( Zât )" olmadan ne Rabliğin ne Kulluğun ( Min Ruhi ) ne de hiçbir Esma'nın ne Varlığı (Tecellisi) olabilirdi ne bir Hükmü olabilirdi; O Zât'ın Dilemesi var İradesi var Güç Kuvveti de yerinde, her bir şeyleri en Güzel en Mükemmel "Var", lakin, "O Allah ki", "Dilemese" idi meydana gelen hiçbir şey olmazdı.. Kudre

Min Ruhi / Oluş / Fena / Zâti Tecelli ..

Bedeni ( dolayısıyla Nefsini Doğasını ) dizayn ettikten sonra onun içine ( fi-hi [Hicr 29] ) Ruhundan üfledi ki bu ( Beden ) "OL" denilmesi ile Ruh'un Suretteki Arş'ı oldu. Hakikatte ise Kendisinden olan ( Min Ruhi ) Ruh'a yine O'ndan başka bir Sınır ve Arş yoktur. Arifibillah olanlar Zâtından başkasıyla Mutmain bulmaz ki eğer Kul Hakikaten Teslim olup "Beyin" sınırlarından kurtulursa Ruh'a Rabbisinin Emrinden başka bir Tasarruf İmkanı da yoktur. Kul, Halktan, Alemden, Nefsinden, İzafi Sıfatlarından Fena bulup Özünde Sırf bir Ruh olduğu Keşf olunca bu "Hakiki Fena" onun Varlığını Nispet ettiği üzerindeki Oluş Alemi Perdesini sıyırır atar ve O Özünü ( Min Ruhi ) ve tüm Oluşu, Sıfatları, Varlığı, Hakiki Nispeti olan Yüce Zât'da bulur. Artık onun eli ayağı Alemlerden Gani olan Yüce Zât ile Oluş'dan kesilmiştir. Bu Yakınlık Nihai Zâti Yakınlık Makamı olup Ebedi olduğu fakat Tecellisine ne de olsa Uzaklık olduğundan bir zaman sonra A

Düşünce

Duyulmayanlardan biri "İç Sesi".. Görülmeyenlerin Duyulmıyanların başında "Rüya" ve "Düşünce".. Bunlar hep bir "Bilgi".. Alem var-mış gibi, "İnsan" da Bir'dir gibi.. Ama hepsi nevi şahsına münhasır Nefisleri ve Ruhları Tek tek.. Neredeler ? Biri ötekine benzemez; aynı değil.. Ama Ne, neyin aynı olmaz.. Hepsi Duyularınla Şahit kılındığın "Gerçek Bilgi" bunların.. Herkese apaçık görünmede, duyulmada.. Vahyedilmiş hem hep.. Ama Düşünen çok az.. Bilen çok az.. 

Zikir

Sen neticeyi boşver, olmuşu olmamışı bırak, nasıl ne ile ne şekilde zikredersen zikret, Allah'ı Zikretmek için Allah'ı Zikret !

Ol Emri ~ Yaratmak da O'nundur, Emir de ~ Tecelli

Sen Ol Emrini Fiil'de görürsün.. Halbuki bu Tecelli, Sıfat ile Zât'a dönmektedir: "..Yaratmak da O'nundur, Emir de. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne mübarek, ne yücedir." [Araf 54]

Dost

Sırdaş olmayan Dost olur mu..

Hu

Gözden saklıyan Sen.. Kemâli isteyen Sen.. Saklanan Sen.. İsteyene istediğini veren yine Sen..

Halkta Hakkı görmek / Tasavvuf

Kafir'de Müslümanlığı, Müslüman'da Kafirliği görmek..; Halkta Hakkı Müşahede etmek midir..

Kulluk

Günahın teferruatını ayrıntısını değil de Allah'ın Gazabını bilir, Allah korkusuna sahip olursan o senin için daha hayırlı iyi, daha faydalı olur. Razı olacağı şeyleri, Sevapları ise en ince ayrıntısına kadar bütün teferruatını kurcala; ki Kulluktur. Bilesin ki Kulluk "Halvet"tir. Sakın kafirler müminler, insanlar filan diye çoklukla kendini kandırıp aldanmayasın: Allah'dan başka bir tek kişi bulamazsın !

İyiler / İyilik

Evet bunca kötülük, İyileri ayıklamak için. İyilerin Aşığı, kötülerin sahtekarların Ezeli ve Ebedi Kabusudur O. Tuzak kuranların en hayırlısıdır; Dünya hayatı seni sakın aldatmasın ! Ey Rabbim Seni Sevmekten Sana Sığınmaktan başka bir İyiliğe Kudretimiz yok ! Elimizde Senden başka bir şey yok ! Allahım hoşlanmadığın her kötülükten uzak tut, bizi muhafaza et, zalimlerin şerrinden de uzak tut ve koru !

Nefs / Akıl / Din

Nefs ile Akıl bir değildir. Hiçbir İnsan (Çocuk) cinselliği ve eylemini Aklı ile bulmaz; bunu ona doğası (Nefsi) zorlar. Aklın cevheri bozulmasa da hangi açıdan olursa olsun "Nefsine Uyan" bir İnsan'a "Akıllı" denemez. Hele ki bu Temiz olmıyan Akıl "Din"e karşı elbette tamamen kördür. Ve ne kadar Kamil ve Temiz olursa olsun "Akıl" bir "Din" meydana getiremeyeceğini İdrak eder; bu onun Cinselliği Aklı ile bulmayışındaki kadar Apaçıktır.. Ancak İnsan Kalbi onu Kabul edebilir bi r İstidatta yaratılmıştır. "Din" derken İneğe, Fareye, Güneşe, İnsana, Para pula Kadına çeşit çeşit Putlara tapılmasını kastetmiyoruz; bunların "Din" değil, Saf Cehalet olduğu Akıllılar için istisnasız her dönem aşikardı. Yine "Din" derken kendilerini "Dindar" olarak niteleyen kimselerin Ahlaklarını, yahut Dinsiz ama çok Ahlaklıların Akıllarını da kastetmiyoruz. Kim ki Halktan ve Nefsinden geçerek, Doğayı aşar

Tesettür / Estetik

Şort giyen bir Kadın bana göre slip mayo giyen Öküzden daha az Ayı değildir. Bişeyleri anlayamıyan birileri varsa onun için söylüyorum bunu. Fare bile Güzel yaratılmıştır da sana tiksindirici gelebilir.. belki de güzel değildir yani bize göre hakikaten. Mesela yemek masasında.

Niyet

Bir gün de "Bugün Hoşnut olmıyacağı şekilde tek bir söz etmeyeceğim tek bir hareket yapmıyacağım" diye Niyetlen.

Kelam Sıfatı ~ Alah'ın Konuşması ~ Muhabbet

Allah bizimle bizim dilimizce konuşmasaydı yarattığı her şeyin bilgisini bize kelamının kudretiyle bir anda aktarmış olurdu. Ve Rabbin Kulları ile konuşmasından murad sadece öğretmek de değil ama muhakkak ki Muhabbettir. Ve O'nun Kelam Sıfatı Zâti olmasaydı Bilgi'nin aktarımında "Kelam" olmazdı; çünkü Konuşmak öğretmenin tek şekli değildir. Ve "Muhabbet" her türden ilişkiyi kapsar. Ve Konuşmak sadece Ses ile olmadığı gibi, Mana Kelimelerle de Sınırlı değildir.

Ali (kv) ~ Ehl-i Beyt

Aşağıdaki Metnin Hz Ali (ra) Efendimizin dilinden çıktığına, Hz Peygamber Efendimizin (sav) Dünya Krallarına gönderdiği Mektublarından nasıl emin isem o kadar eminim.. Keza "Ali, Fatma, Hasan, Hüseyin"in Özel Değişmez Dairede ( Yani Ayetle Sevilmesi FARZ kılınmış olanların en başta ve kesin olarak onlar ) "Ehl-i Beyt" olduklarından da aynı şekilde Eminim.. Keza Kuran'ın Katışıksız ve Eksiksiz Allah Kelamı olduğundan da aynı bunlardan Emin olduğum gibi Eminim... Muaviye'ye: M ektubunu okuyup, cevap verme konusunda tereddüt içindeyim; görüşümü gevşetip ferasetimi yanlış mı sayayım ! Benden, olmayacak şeyler istedin, mektuplar yazıp gönderdin. Tıpkı, karnı tıka basa dolu olarak yatıp derin uykuya dalan, aldatıcı rüyalar gören, kalktığında ne yapacağını şaşıran, işlerin lehine mi yoksa aleyhine mi çıkacağını bilmeyen kişiye benziyorsun. Sen, o değilsin, fakat, o sana çok benziyor. Allah'a yemin olsun, helakını geciktiren bazı ümitler olmasay

Tekrar / Zikir

Çok bildim dememeli, tekrar etmeli. İslam'da tekrar yoktur zikir vardır. Çokça zikretmeli, çokça tekrar etmeli ki yeniden yeni yeni bilmediklerimizi, göremediklerimizi, kaçırdıklarımızı, anladıklarımızı yine anlamalı, yeniden anlamalı; tekrar etmekten, zikretmekten zikrettiklerimizin Hakikatinden dolayı zevk almalı... Zikir yoksa, bildim deyip tekrar saymak varsa orada çok bildimcilik vardır, zenginliği görememek, basit görmek vardır, öyle olunca tekrardan usanç vardır, yerinde saymak, kısır görmek vardır, zevk yoktur; yani Zikir yoktur.

Zâti Tecelli

Bilene Zâti Tecellidir, bilmeyene bilmem neler ola ?..

Mütekebbir

O'nu Latif ve Mütekebbir olarak göremeyen bilmem acaba "Adam" olur mu ?..

Hatırlama / Ruh

Nasıl Hatırlıyorum ? Bir düğme yok ki parmağımla oraya basayım da işte öyle hatırlıyorum diyeyim.. Parmağımı nasıl oynatıyorum ? Nasıl düşünüyorum ? Nasıl Hatırlıyorum ?..

Hakk

İki kişi de birbirine öfkeleniyor birbirine kötü söz söylüyorsa birbirlerinin aynı olmuşlardır; neden kavga ediyorlar ki ?..

Mahbûb-i Sübhâni

Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Yüce Üstün Makamı yaş aldıkça gözümde daha da netleşiyor... Ne desem az da işte anla övmek geliyor içimden yine de..

Görmek

Görmek Bilmeye perde olabilir ama Bilmek Hakkı Görmeye perde olmaz.

Ayan-ı Sabite / Elest Bezmi

"Ayan-ı Sabite" Yaratıklarının Bilgisinin O'nun "İlminde Sübutudur". Hazret bu yüzden "Ayan-ı Sabite varlık kokusu almamıştır" buyurur. "Elest Bezmi-Ruhlar Alemi" ise böyle değildir; bu demek değildir. Yani Biz (Ruhlar) O Toplanışda Ayan-ı Sabite Alemindeki - "İlim" Boyutundaki İlmi Suretler değildik !

Ruh

Ateş yakmaz; "O yakar" buyurmuşlar.. Ruh O'nundur (Min Ruhi) O'ndandır; "Varlık" O'dur madem, O da Mutlak Azadlısıdır. O halde Nefsi, Sadrı Kalbi, "Vehim"den sakınmak gerek !

Ruh

Sendeki O Ruh (Min Ruhi) Bedeninin Topraktan oluşması gibi yahut neslin Adem Baba'dan (as) gelmesi gibi nesilden nesile gelmez, oluşmaz. 'Ataların dedelerin Ruhu' dedikleri Ruh değildir O. Şu havada buharlanan Nefes değildir O Nefes.. Ateşi harlayan, Dert Üflemesi, Vecd Soluğu değildir.. Üç yıl kesilen Vahiy değil.. Kimlik Hüviyet Şahsiyet.. Dişi değil Erkek değil O Ruh.. Yani O Ruh dediğim: Sen..

Başörtüsü - Tesettür / Tasavvuf

“Nikah ümidi kalmamış, kadınlık halinden kesilmiş kadınlar, ziynetlerini göstermemek şartıyla (dış) elbiselerini çıkarırlarsa suç yok onlara; fakat giyerlerse bu, daha da hayırlıdır onlara ve Allah, her şeyi duyar, bilir” [Nur 60] Eh artık sen yaşlı olmıyan için durumun nasıl olabileceğini aptal değilsen anlarsın.. "Fetvayı kalbinden al" buyurulmuş hani.. Edeb'i kaybetmemiş kimse azıcık sözden hatta Sükuttan, Felsefecinin kırk yıl düşünse yazsa yine de ortaya koyamayacağı şey i görür, anlar, bilir. "..Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıskanır. Allah’ın kıskanması, haram kıldığı şeyi kulun işlemesindendir.." Buhârî, Nikâh 107; Müslim, Tevbe 36. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ 4 “Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı kötülüklerin açığını da kapalısını da haram kılmıştır…” Müslim, Tevbe 33

Elest Bezmi - Kâlû Belâ - Elestü Birabbiküm

Rüya görürsün de unutursun, gün içinde aklına gelir.. Seneler evvel bir şey yaşamışsındır da, hiç yaşamamışsın gibi olmuştur..

Yol

Bizim Yolumuzda (ki O yol tektir) "Slogan" yoktur.

"Ve nefahtu fihi Min Ruhi" (Devam)

"Ve nefahtu fihi Min Ruhi" Ayeti Sırrının Hakikati "HİDAYET" değildir. "Hidayet" şu Ayetlerde Zikredilmiştir : "Ölü iken dirilttiğimiz ve insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir?.." [Enam 122] , "(Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir." [Mücadele 22] "Ve nefahtu fihi Min Ruhi" Ayeti Sırrı Zâti Sırlardandır.. Sonradan olan-oluşan bir şey değildir Kendim den dediği O RUH.. Nasıl Yüce Allah Zat ve Sıfatları Ayrı değil ama Sıfatları kendi içlerinde ve Zatından farklı ve Zatı onlardan değil onlar nasıl Zatından ise, Kendimden dediği O RUH da öylece Zatından ve O RUH'un Nefsi içindeki durumu da aynı O'nun Sıfatları içindeki durumu gibidir. Hidayet dışarıdan gelebilir de O RUH ancak içeride, içeridendir de dışarıdan Nefes Üflemekle gelmez ! Yakına çekilmeyen, O'nu, O Özünü, İslam olmak

Ruh

Sağ ayağının serçe parmağını kımıldat... O serçe senin için Yok hükmündeydi.. Şimdi Beden nedir, Ruh nedir Mecazına girmeden önce bir düşünüver !

Vedud

Rabbimin en yakınındaki İsmini Vedud buluyorum; ne güzel, ne güzel..

Zevk

Ruhlarına Suretler giydirmişsin de, görmedikleri Rablerine İman ettiriyorsun. Allah'ım bu nasıl, ne büyük Zevk!

Adem'e İsimlerin hepsini öğretti

"Ve Adem'e İsimlerin hepsini öğretti.." "ve ona ruhumdan üflediğim zaman.." İki farklı Ayet, iki farklı durumdur. Eğer İsimler yönünden bakarsan iş Allah'ın Esma'sına döner. Ruh yönünden bakarsan iş Allah'ın Zâtına döner. İkisini birleştirirsen ki ya Ruh ya Esma'da birleştirirsin; halbuki bunlar iki farklı yön olduğu muhakkaktır: Yani Zât ve Sıfatlar-Esmaların Aynılığı ve Gayrılığı.. Yüce Allah hakkında bu meselenin derinliğini bilenler bilir. Bu Ayetler ise, Allah'ın Âdem (a s) üzerinden bizim hakkımızda indirdiği Ayetlerdir: “Ve Allah, beşere bir şey indirmedi.” dedikleri zaman O’nun kadrini hakkıyla takdir edemediler.." [Enam 91] Lafta Cem, lafta Fark, bu menzilde yolda kalır; Vahdet ve Tevhid de aynı Kelimeler değildir: Kolay söyleme !

Adem'e Secde

Adem'e Melek'den ve Cin'den istenen Secde Zâtidir (Adem için eğilin), Şahsiyetine değildir, yani Kendi Ruhumdan dediği Ruh'a, Hürmetendir; Kesbedeceği Ulvi Manevi Şahsiyetine, Nefsine değildir. Âdem'in şahsında zürriyetinden cümle ademoğullarına Zâti Hürmet'dir, O Üflenen Ruhadır. Melekler ve Cin ve ileride onun zürriyetinden kendi Özlerini, Sözlerini unutacak olanlar ondaki bu Zâtiyetin dışında Surette olana takıldılar. Kesbî Alçalma ve Yükselmeye yani Dünya'ya, geçici Hilafete, yani Nefsî olana takılı kalıp, Nefislerinin Halifeleri olup, O Ruhu görmezden geldiler, yani Kendi Hürmetlerini kaybettiler, Nurdan ve Zulümattan sayısız perdeler altına Memnuniyetle, Mutlu olarak girdiler, örtündükçe örtünmekteler !

Ruhumdan Üfledim - "ve nefahtu fihi Min Ruhi" (Devam)

Sen "ve nefahtu fihi Min Ruhi" Sırrını Mecaz Mana, Metafor deyip kendi kafana göre Yorumlayıp, Ademoğlundan kimilerine "Ruhsuz" diyebilirsin bunda sorun yok; Lakin kendi kısıtlı Marifetini Mecazını Tasavvuf Büyüklerine ve O Hakk'a Gerçek olarak Nispet etmek Gafletine düşme ! Bak O Hakk Ruhsuz dediğin o Ademoğullarının Hakikatlerine Nispetle onlara Gerçek olarak nasıl Seslenmekte ! Ve meleklere, “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel ! [Kehf 50]

Ruh (Devam)

O'nun Zatı (Ruhu) nasıl İlim boyutunda olan varlık türünden değil ve gerçekte Vücud O'ndan ibaret ise, "Kendi Ruhumdan" dediği Ademoğullarının Ruhları da İlim boyutunda yahut Hayal gibi bir varlık türünden değildir: Buyurulduğu gibi bizZat Kendi Ruhundandır. Zaten bundandır ki onlardan kimini Nefsine uyar, kimini lakayıt, laftan anlamaz, kimini bir acayip, suretten surete, kimini Melek gibi, yabancı, kimini de bu sıfatlarda hayvandan daha aşağı düşmeyi haketmiş, ezelde görülen hesabı infaz edilmiş gibi bulursun. Eğer bu Asli Zati Ruh İnsan'da doğuştan hatta daha öncesinden olmasaydı, ne ömer Hz Ömer olabilirdi ne Ebûl-Hakem Ebu Cehil, hem ne Cennet ne de Cehennem olurdu.

Zat Tecellileri

Samed oluşundan, vesileli değil de Zatından Tecelli edip, sonra da Cömertliğinden, vesileli değil de yine Zatıyla Tecelli etseydi de Gani ve Münezzeh kılsaydı buna engel var mı ? Buna engel olan ancak senin gereksiz Tenzihin, yersiz Tevazun, çokbilmişliğin olabilir. Zati Tecellilere erebilseydin büyük konuşmazdın, Zati Tecellinin Nurlarını da o zaman perdesiz görebilir, anlar bilirdin !

Takva

Nefsinin en büyük korkusu O olmamışken, Kalbin gibi titrememişken.. Takva'dan mı dem vurursun ?

Allah Yolu

Sen Kendini Allah'a Kurban sunmamışken, felsefeden, şiirden, müzikten, Entellektüellikten ne fayda ?

Kafirler ~ Körler ~ Nankörler

Kafirleri (Körleri, Nankörleri) Kalbinden dışarı koymadıkça Hakk'ın yanında rahatlık bulamazsın.

Allah (cc) / Yaratma / Hayal / Ateizm / Ruh

Kendinden daha mükemmelini yaratması diye bişey olmazdı çünkü zaten O sonsuz en mükemmel olan kendisidir. Yaratmayı sen resim yapmak, robot yapmak gibi ve O'nu da yine kendin gibi noksan bir varlık zannediyorsun ki daha güzeli daha kamili olabileceğini düşünüyorsun. Hem O'nun yaratması öyle heykel gibi değildir; şu dünya hayalden "gibi"dir daha göremedin mi.. Hem heykel sureti gibi maddi değildir O, aynısına bölünsün. Kulhuvallahu okumadın mı hiç; Bir, Tek.. Sen kendine hayal en dışarıdan baksan, bu noksan bi bakış olur, çünkü sadece suretini, hani birazını görmüş olursun.. Ama içine baksak, o zaman senin kadar olmasa da tanırız seni di mi, sana yakın oluruz, yabancılık çekmeyiz, düşünsene içindeyiz yani ?.. Ama Yakınlık bu değildir; hem gerek yok, bundan öte ne de olsa mayamız aynı, Sen de Ruh'sun Ben de.. O'nun Ruhundan O'nun Sureti üzereyiz.. Öyle değil mi ?...

Rahman'dan Rahim'e..

Sen sadece, O’na huşû duyan, O’ndan korkanlar için bir uyarıcısın. Naziat 45 O halde onlardan yüz çevir, artık sen kınanacak değilsin. Ve öğüt verip hatırlat. Muhakkak ki tezekkür, mü’minlere fayda verir. Zariyat 54-55 Demek ki İnsan bi mertebeden sonra yerini konumunu tekrar gözden geçirmeli.. Rahman'dan Rahim'e doğru..

Adem Cennette mi Yaratıldı ?..

"Âdem Yeryüzünde Yaratıldı da neden ona 'Sen ve eşin Cennet'e (Cennet) yerleşin' dendi ? Neredeydi ki de (Size göre) Yeryüzüne yerleşin denmiş oldu ? Ve sonra neden yasağı işlediklerinde (Nereden, tekrar) "Yeryüzüne" (Ard) inin dendi ?" diye İddiacı Allame-i Cihanlar'a sorduğumuzda kafaları karışıyor ! Ama Kuran'ı çok iyi biliyoruz demek kolay ! İddialar havada uçuşuyor ! "Benim bir bilgim olmazdı, (insanın yaratılışı hakkında) melekler yüce mecliste tartışırlarken." Sad 69 D e ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” Enam 50 “Bir vakit, Biz peygamberlerden kuvvetli bir söz almıştık; Senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan” Ahzâb 7 Rahman. Kuranı öğretti. İnsânı halketti. Ona, beyanı öğretti. Güneş ve

Ruh ~ Beyin ~ Akıl ~ Uyku ~ Ölüm

Ruh Bedenin çözülüp dağılmasıyla Yok olsaydı, ondan önce Beynin-Aklın çözülmesiyle Ruhun dağılıp Yok olması lazım gelirdi; halbuki Akıl gittiğinde Ruh yine Yok olmaz, Dünya Yok olur; o Ben-lik sahipleri bundan ötürü korkarlar da onlara Ruh Yabancı olur garip gelir, Yokmuş gibi yaparlar. Uyku'da beden kafesi sapasağlam olduğu halde Ruh kuşunu tutamaz da O başka aleme uçar gider, beden bu alemde kalır. Ölüm'de de öyle, ne bu Dünya o Bedeni tutabilir ne de o Beden o Ruhu; o aslına toprağa döndüğü gibi, O Ruh da aslına döner.

Deizm - Ateizm / Ahiret

"Bilmiyordum" demek, "Düşünememişim" demek olur. "Bilgi sana Hazır olarak gelmişti; Uymadın" denildiğinde ise artık "Yalvarmaya" başlarsın. Halbuki Dünya'da O'nun Kulları özenle beş vakit bir ömür Yalvarmışlardı.

Ama'da idi ~ El an öyledir..

Amâ olanlar için Bir Tek Nur var.

Adem Yeryüzünde mi Yaratıldı !

ADEM YERYÜZÜNDE YARATILDI DİYE İDDİA EDENLERİN GÖZDEN KAÇIRDIKLARI, GÖRMEDİKLERİ-GÖRMEK DE İSTEMEDİKLERİ NOKTALAR .. Ve andolsun ki; sizi Biz yarattık. Sonra size suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: “Âdem (A.S)’a secde edin.” dedik. İblis hariç, secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. [Araf 11] İblis'in secde etmemesinden sonra, sadece İblis'e hitaben: “Öyleyse oradan in! Artık orada senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.” buyurdu. [Araf 13] 'Beni azdırdın ben de onları saptıracağım' dedikten sonra tekrar sadece İblis'e hitaben: “Kınanmış (hor görülmüş) ve kovulmuş olarak oradan çık!” dedi. “Elbette onlardan kim sana tâbî olursa, mutlaka sizin hepinizden cehennemi (tamamen) dolduracağım.” [Araf 18] Dikkat ederseniz bu Ayet'de henüz İblis'e tabi olunmamış.. Yani Adem yasağı işlemeden önce, sadece Adem'e Secde Emri'nin yapıldığı "Alem"de sadece Şeytan'a "İn"

Erdem Uygan - Mehmet Okuyan - Caner Taslaman - Emre Dorman ..

Resim
Kur'an ve Resul Yeterli ve Apaçıktır da bir ömür okunup bitmeyecek O Kuran'a göre Hüküm vermede sizin kafalarınız pek Apaçık ve Yeterli olmayabilir ! Kuran'a göre verdiğinizi gördüğümüz tek Hüküm de bugüne dek şundan ibaret: Sizden gayrı İstisnasız her "Mezhep" (Grup) Şirk'de [Zuhruf 37]; Tasavvuf Ehlini bırakın Yer Gök bile size göre Hulül'de ! .. Allah'ı görmeyi arzulayan Koca Musa Peygamber size göre "Laubali" olmalı ! "Hızır" İsmi bile geçmiyor ama "Kul" dendiği halde "Melek" oldu [Âli İmrân 78] ! Peygamberin Dilinden dökülen "SÖZ" oldu da [Casiye 6], Felsefeci'nin, Bilim Adamı'nın iki gün sonra değişecek Fikri "AYET" oldu ! Ve 'Kendisine uyun ki sizi "SEVEYİM" ! ' buyurulan Muhammed (as) size göre "Sevgili" olmadı da ! "Robot Postacı" oldu !.. http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-cennette-mi-yaratld.html http://yunusco

Kader / Tesadüf / Zorunlu

Kader Nefsime bir keresinde tümüyle "Tesadüf" göründü.. Bir keresinde de tümüyle "Zorunlu".. Sadece kuru Bilgi-Bilgisizlikte değildir iş.. Edep, Denge, İtidal, Ahlak gerekir..

Demokrasi

Demokrasi ?.. "Çoğunluğa Göre Hüküm".. Vah babam başımıza gelenler !...

Sırlar / Tasavvuf

En büyük Sırrı "Sen" iken.. Sırların Sırrı "O" iken.. Başkaca Sırlara meyletmek ?... En Edepsiz Ahmakça bir iş !..

Şeytan - Vesvese

Şeytanın attığı Hayal'i sen An'da Gerçeğe getirme. Sen Hak olarak An'da Hakk'a gel. Sen Mülkü olarak An'da Hakk'ın Mülküne gel !

Görmek

Görü-l-meyene göre baş gözü Kör sayılır; Görü-n-ürse ne ala, baştan ayağa Göz-Görüş oldun gitti.

Misal Alemi

Safer efendi (ks) Rüyasında Kabenin şimdi olduğundan farklı sayıda sütunu olduğunu görmüş.. bi tevil de yapamamış.. sonra araştırmış, baya bi zaman geçmiş, meğer bilinen en eski tarihte Kabe aslında o Rüyada gösterildiği sayıdaki kadar Sütuna sahipmiş. İşte bu, "Misal Alemi" için bir Misal olsun sana. Yani uçup giden Hayal gibi değil.. Her Suret O Alem'de saklı, muhafazalı..

İsmail Emre - "Milenyum Peygamberleri" (!)

İnsan kendini çok akıllı zannetmemeli ve halkı çok sevmemeli !.. Yoksa şu hale gelir de kendisini "Milenyum Peygamberi" (!) zanneder: "..Melek diye bir şey yoktur. İnsanlar, eskiden beri melekleri inandıkları için, onların bu kanaatlerini bozmak istememiş. "Âmentü billâhi ve melâiketihî" de olduğu gibi, meleklere îmân lâzım ama, görmek gibi îmân olur mu? Meleğin ne olduğunu bilmeli de öyle inanmalı. "Filân adam melek gibi" derler. "Melek" temiz bilgidir, melekedir, temiz ahlâ ktır. Âdem, "safîyyullahtı". Hangimiz, "Yârabbi! beni saflaştır" desek saflaştırmaz. Saflaştırmaz mı hiç... Bak, boyuna sorduruyor, konuşturuyor. İşte, bu bir saflaşmadır.." "..Âlem deyince, biz, bunu yalnız insanlardan ibâret sanıyoruz. Hayvanlar da bu âleme dahildir. Mikroplar âlemini gözle göremiyoruz. Halbuki, bu gözle görülemiyen mikropların da gıdaları olan mikroplar var. Sağlığımızı temin eden mikroplar Melek, zararlı

Tasavvuf / Zahir - Batın

Güzelim sen "Doğru Sözlü" değilsin, kalkmış 'Allah'ın Tecellisinde her an bir Şan alıyorum - Şe'n üzereyim - Hızır'ım ben' diyorsun.. Gizli'de böyle diyorsun.. Sonra sen bize 'Anlamıyorsun, ben öyle kastetmedim, batıni mana' filan diyorsun.. Yavrum, yapma böyle.. Doğru Sözlü olmadığın gibi, Bağlamların da Doğru'ya Varmıyor.. Bir de üstüne şu Batıni İddia'ları bırak.. Etme..

Tasavvuf - Hızır Musa - Zahir Batın

Kendisini "Musa" zanneden Zahirde Ahmaklar bi yana.. Kendisini "Hızır" zanneden Batında Kibirli Şapşallar bir yana.. Bu iki taraf da kendilerini Tanrı'ya İzafe etmede, birbirlerinin kuyularını kazmaktalar.. Fakat içlerinde ne Musa'yı gördüm ne Hızır'ı.. Birbirlerinin ocaklarını, gönül ocaklarını söndürmedeler..

Cemal ~ Kemal ~ Aşk

Bidayet'de Cemal'e Aşk, Nihayet'de Kemal'e Aşk. Yani Bilen'in Cemali de, Kemali de, Aşkı da, hiç mi hiç değişmemiştir.

Kalp

Kalbin O'nu sığdıracak denli genişlemişse, kafa gözün bazı şeyleri görmese de etkilenirsin, duygulanırsın; Bilirsin.. Ama Kalbin Dar ise, gözünün görmediği şeyi Ruhun duymaz, seni bağlamaz, dert etmezsin, "Banane" dersin; İnanmazsın !

Ruh - Can / Manevi Ruh - Kalp

Ölü hayvan veya insan bedenleri görüp üzüldüğünde bu ancak onların "Manevi Ruh"larına üzülmen olabilir. Çünkü Asli Zâti Ruhları artık o Cesedlerin sınırlarından çıkarılmıştır. Böylece İnsanların Cesetlerinde gördüğün manevi ruha üzülmen ise uygun görülmemiştir; çünkü Allah hiçbir kimsenin Ecrini zayi etmez; yani onun Manevi Ruhu da (Kalb'i de) asli Ruh'u ile beraber hiçbir zarar görmeden Rabbine dönmüştür. Kertenkelenin kuyruğunda kıpırdayan ise Ruh değil Can'dır.

Ruh

"..Onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi.." Mücadele 22 "..Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman.." Hicr 29 Allah'ın Ayırd ettiğini sen Aynılamaya çalışma.. "..Hz. Peygamber 'Âdemoğluna belini doğrultacak lokmalar yeter' demişti. Böylelerin himmeti, ilahi ruhtan ibaret olan babalarına katılmaya yönelir. Bu yaî (bana ait olan anlamında) ruhtur, yoksa emirle ilgili ruh değildir. (Ona kendi ruhumdan üfledim ayetinde geçen 'benim' ifadesi.) Burada Allah, ruhu kendisine ait saymıştır, çünkü Allah, emir ruhuyla kendisine izafe ettiği ruhu ayırt etmiş, emir ruhunu destekleme ruhu yapmış, ("..Onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi.." Mücadele 22") kendisine izafe ettiği ruhu ( "..Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman.." Hicr 29 ) doğaya üflenen Hakkın kelimesinden ibaret ruhun varlık sebebi yapmıştır. Böy

Putlar / İbrahim (as)

İbrahim (as) sadece putları kırmadı; Siyaset de yapmadı ! Zenginlik fakirlik düşünmedi ! Putperestler yanında son derece kesin, ayrıntılı bir İlme, Mutlak bir Delil'e sahipti !

İslami Mücadele

Sen Allah Adına gidip gizlice putperestlerin bin yıllık putunu patlatıyorsun.. Sonra Silahınla Bombanla yine kuşanmış halde o bölgeden kaçıyor, kendini kurtarıyorsun.. Sonra o putperestler o bölgedeki zavallı Müslüman halk'a öncesinden daha çok daha şiddetli zulüm ve işkence etmeye devam ediyorlar.. E şimdi bu İslami Mücadele mi ?.. İlla ki Kafirin parmağı var bu işte ama, sen önce kendi parmağını düşünmelisin..

Muhabbet

Allah bir başkası tarafından Ululanmak için Yaratmamıştır. O bundan son derece Münezzeh, Zat'ıyla Gani olandır. O'nu Tartışan bir İnsan kendisi ile tartışmaya kapılmış, kendisini Hesaba çekmiş olur. Eğer kişi bunu Muhabbet ile yapmış olursa, Yaratılış Sebebine Yaklaşmış olur; ama ulaşmış sayılmaz. Muhabbet'i kendi zayıflığı ile kayıtlarsa, bu da Muhabbet'e değil Merhamet'e ulaşmış sayılır. Kim ki "Muhabbet"i anladı, o Ulaştı ! Gerisi Hakkın Hesabına kaldı ! Seri Hesap görendir; "Ol" der olur ! O Hüküm ve Hikmet sahibidir, Hamd'e layık olandır.

Uyku Ölümün Kardeşidir / Ölmeden Evvel Ölmek ..

"Uyku, Ölümün Kardeşidir!" (sav) Uyuyor her gece "Yok" oluyorsun da, bazen Rüya aleminde Yeteneklerin ve Şuurun noksan, hayal meyal bir Varlıkla Diriltiliyorsun.. Bazen de ( tecrübe ettirildiyse bilirsin ) şimdi Yaşadığın Varlıkla, hatta daha da Uyanık, daha da Gerçek bir Alemde tüm Varlığınla Diriltiliyor da öylece bir çok şey Tecrübe ettiriliyorsun.. Bu Diriltilişlerle yaşadıkların bazen şu Dünya'da uyandığın o gün veya gelecekte birebir gerçekleşiyor, bazen geçmişi görüyor sun, bazen de şu Dünya'da tecrübe edemediğin öyle şeyler tecrübe ettiriliyor ki Uyanıkmışsın gibi birebir İlim sahibi oluyorsun.. Hepsi bir Dirilme olmasına rağmen, bazen eksik, bazen tam, bazen Fazlası.. Bazen Gerçek ve Hakk İlmi.. Bazen de Eksik, Batıl, Hayal ve Vehimler... Yüce Allah ölmeden evvel ölmek, en güzel bir surette Dirilmek, ve Kamil bir Yaşayış nasib etsin !

Hızır

Hızır Gemiyi batırmış, Çocuğu sakatlamış değildir.. Hz Peygamber sav şöyle buyurmuştur: "Her ayetin zahiri ve batını vardır. Her harfin haddi ve her haddin de matla‘ı vardır." Büyüklerin Sözlerinde de elbette aynı "Kayıt" geçerli olmuştur. Yani sana "Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil" derlerken "Kadir"den maksad "Miraç", Hızır'dan maksad da "Eşkiya'ya Zorba'ya bile Biat ve İtaat et" demek değildir.

Nefs

Öfke, Nefret, Kin.. Bunlar çok Azim bir Ordudur.. Dostu düşman düşmanı dost yaparlar.. Eğer Kişi önce kendi Nefsini Düşman bellememişse, çoktan bu ordunun hezimetine uğramış gitmiştir..

Vecd / Huzur / Sevgi

Mümin'e göre "Huzur" işlerin yolunda gitmesi, keyfin yerinde olması, ağız tadı demek olmadığı gibi "Sevgi" de bazı bazı parıldayan "Vecd" değildir.

Sırat

Belli olur İnce Hesabın İncesi Sırat'da..

Atatürk ve Tasavvuf ?

Atatürk.. Küreselleşme (?) hakkındaki fikirleri.. http://www.anadoluaydinlanma.org/Ataturk/kuresellesme_hakkindaki_gorusler.pdf Birleştirici Temel Hakikat nedir ? Irk mı ?; Siyah, Beyaz !.. Din mi ? İsrailoğulları !.. Devlet mi ?; Komunizm !.. Aydınlık mı ?; Bilgi !.. Menfaat mi ?; Kapitalizm !.. Siyaset mi ?; Belki de Selahattin Casus Müslümandır !.. Dostum.. Bir olan Kimdir ? Nedir !.. Onlara: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın !” denildiği zaman: “Biz sadece ıslâh ediciyiz.” dediler. [Bakara 11] Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi tanıyasınız-tanışasınız. Muhakkak ki Allah’ın indinde en çok değerli olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır. [Hucurat 13] Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye ç

Boynuzlu Koç

Saf Sevgiye gönlümüz boynumuz kıldan incedir.. Lakin "Artistlik" yapmakla Sevgi bir araya gelmez.. Dikkat et; Cahil, cehaletiyle mazur görülebilir.. ama boynuzlu koç dahil Zulüm'den Sorulmayacak hiçkimse yoktur !

Tevfik

"Tevfik"in ne olduğunu bilmeyen kişinin Müminlere karşı Şefkati Merhameti az, Meyli ise Kafirlere ziyade olur.. Görünüşte Mümin olmıyanları, Görünüşte Müslüman olanlara tercih eder ve böylece de Kemal'i asla elde edemez.

İfrat ve Tefrit

Zanna göre itham, gerçekten pişmanlık ve hüsrandır. Zahirde Mümin görüneni (ki Batınını zaten asla bilemezsin) Zannında Kafirlikle (Kötü-Yaramaz) itham etmek ve Zahirde Mümin görünmeyene ise "Müslüman" yakıştırması yapmak, aynı Dengesiz-Yersiz işlerdendir. Misal: Herhangi bir Kadını Zina ile itham etmek-etmemekle senin ne işin olabilir ki ! Sen hiçbir şey yapmazken insanlar seni itham edebiliyorken sen bir de Zan ile itham edersen düştüğün düşeceğin hali bir düşün ! Şu kötü bu şöyle böyle.. ; Kendisi açıkça dile getirmedikten sonra sen kimsin güzel kardeşim ? Nereden biliyorsun ?..

Nefret - Kin

Nefret ile Eşkiya'yı dahi Sultan eder Dost tutar da bu Nefs yine de Kininden vazgeçmez; Razı olur.. Gel de şimdi sen bu Dünya'dan ümit kesme ! Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir. [Yûnus 36]

Ayn-ı Sabite / Sabit Hakikat

Değişen Hakikatlerle Sabit Hakikatler hiç bir olur mu ?..

Küfür'de Hakikat aramakla Hakk'a Yakın olduğunu zannetme..

Küfür'de Hakikat aramakla Hakk'a Yakın olduğunu zannetme. Arayıcıysan Hakk'ın Hakikat'ini gözünün ucunda ara bul; Uzakta değil !

Celal

Her Celal Kibir olmadığı gibi her Sakinlik de Kemal değildir. Celallenen Hak Ehli olabilir ve onda Kibir aramak, Namuslu kadına İftira atmak gibidir; Tabiatları Sakin olup, çok bilmiş Nakıslar, her Celallenene aynı öyle İftira ederler. Halbuki, Papazlar da çok sakindir ! Hal bu ki; her şey yerine göredir !

Ehl-i Beyt / Velayet / Ali (kv)

Velayet nedir ki Müslümanım diyenleri toparlamağa ve kuşatmağa Nispetle olmuş olsun ! Eğer öyledirse zaten Peygamber'den (sav) başka hani nerede başarılmış ! Şu halde Velayet'in Nispeti Halk'a göre değil, Hakk'a göre ! Ehli Beyt'in Nispeti şimdi neye göredir ! Mecazi diyorsun da sana göre mi ! O halde ne diye Nispet hesap edip duruyorsun ! Neye göre yarıştırdın da biri sadece ÇOCUK oldu da biri FAZİLETLİ DOST ! ... "Sen ahlakınla ehl-i beyt'e denk olamazsın Ehl-i beyt efendilerdir Onlar bir insanı sevmezse hüsrandır onun sonu Onları sevmek emin ol ki bir ibadettir ibadet" Muhyiddin İbn Arabi (ks)

Ali

Ebu Bekr'in Faziletlerini iştahla zikretmek kabahat de değil, Marifet de değil ; lakin Ali'yi çocuk olarak zikretmek.. Zikredememek.. bak işte o sana dünya ahiret yeter kabahat ! yeter zillet !

La Faile İllallah ~ La ilahe İllallah

Hiçbir şey kendi kendine hareket etmez. "Perde"ye bakarsan, Hareket eden Karagöz ve Hacivat'dır. Halbuki Hareket önce Niyet'e, sonra Kudret'e bağlıdır. Allah'ın Kudret'i Aşikar Hakikat ! Niyet'i ise Şeriat'da Gizlidir. Bizim ise Niyetlerimiz Karışık, ve Kudret'den haberimiz yok ! Onun için ne Kudretimiz ne İşlerimiz Sahih değil. Muhakkak ki Bilen de Bilmeyen de, Kafir de Mümin de şu Fiiller Aleminde Rahmet'e Merhamet'e, Kader'e Muhtaç; Kader'e Sığınmakta ! "La Faile" diyoruz ama "İllallah" demeye dil varmıyor ! Kılını kıpırdatamaz hale geldin ise ne mutlu sana ! Demek ki Niyetin de Amelin de O olmuş ! "La ilahe İllallah" demen Muhakkak ki Hakktır !

Nafile ~ Namaz

İki rekatlık dört rekatlık da olsa Nafile Namaz kıl ama Rüku ve Secdelerini uzun tutarak, Huzurunda yarım saat bir saat dur.

İnsan Sırrı

Allah tüm olarak İnsan'ın Ruhunu ve Suretini ve Halife olarak Yaratılışını Biz-Zat Kendisine Nispet etti. Suretinin görünen Hammaddesini Toprağa (Birleşik Unsurlara) Nispet etmişse de, Suretinin Aslı Batın'da Kendi Nurunda'dır. Neticede İnsan Sır bakımından tümüyle Kendi Zatına Özgüdür. Muhakkak görürsün ki onun Özü İlahi olup Yaratılış Aslı Evvel'de - Ezel'de - Son Derece Yüksek Değerde Takdir edilmiş, Manevi ve Suret Cihetinden bu Rütbelerden düşürülmeleri ise Sonradan, Sur ette (Çünkü Ruh O'ndan olması ile Değişmez), ve Dünya Yaratılışının Ahir'inden Kendi Nefisleri eliyle Taayyün ettirilmiştir. Sen onlara bakarken Allah Tarafından Takdir edilmiş Mutlak Asli Lütuftan gözlerini çevirip de onların Nefislerine ait Dünyevi Yaratılışlarına göz dikme - Çünkü bu Allah'a yüz çevirmenle aynıdır - , Batında ve Zahirde her İnsan'a verilmiş o Asli Değere, Sırra bak; ve onlar için Son Nefes Fırsatını da göz ardı etme. Şu da var ki Dünyevi Yaratıl

Tasavvuf / İlim

Hal bakımından İyi olduğunda, Allah'a Sen'den yakını yoktur; Birlikten dem vurur, haykırır durursun.. Fakat Duygu Durumun Yoksunluk, Dengesizlik, hatta Azap içinde kıvranırken "Allah!" deyip, Aynı Yakın olduğunu bilmek, her yiğidin harcı mıdır ? Süre her zamankinden daha da uzasa, tahammül sınırlarına ulaşsa da aşsa, yine de Bir olur musun acaba ? Zâti Yakınlık, Sıfat Yakınlığı, Ruh, Nefs, Kalp, Haller.. Ey Birlik Eri ! Acaba bu konular hakkında İlmin yeterli midir !

Allah'dan Korkmak / Havf

Bu kafirler zalimler Allah'ı bilmezler mi ?.. Bilselerdi Korkarlardı; Korksalardı bilirlerdi.. Yani onlara böylece Merhamet olunurdu...

Tasavvuf / Putperestlik

İnsancıklar Uluhiyeti İnek-lere İzafe ettiler diye İnek hiç İlah olur mu ? Doğru ol da Sevgi'nin Sevgilisi ol ! İnsanların Sevgi'yi Nispet ettikleri şey yine ancak Duydukları O Sevgi'dir bunu bildin mi; O'nu sayısız Putlara Nispet etmeleri de, O Sevgi'yi Devamlı Duymak Arzusundan başkası değildir, bunu bildin mi ? Halbuki Sevgi'yi yine ancak Sevgi Çeker, Sevgi Cezbeder.. Sevgi hiç Acıyı Kötülüğü, Doğru olmıyanı Sevebilir mi ? Hayır ! Sevginin Nispeti ne olursa olsun, onda Sev gi'yi Seven yine ancak Sevgi'dir; bildin mi ! O halde Cahillerden olma da Sevgi'ye Zulm etme ! Hakkı Cahillere Nispet etme de Sevgi'nin Sevgililerine Sevgili olmaya bak ! Hayvanların Tespihine üzülmediğin gibi, İnsancıkların Hayvandan aşağı hallerine de üzülme ! Hayvancıkların Putları olmaz ya ! Sen, Kamil ol da, Hakk'a Doğruya Kör olma, Sevgi'yi Doğruluktan, Hakk'tan başkasına Nispet etme ! Sevgi'nin Sevgilisi ol !

Vedud

Sen'de Seven, Vedud O'dur, Kullarını, Kulunu, Kendini.

Kendini Hor Hakir görmek..

Allah'ı Övmek nasıl bir padişaha dalkavukluk etmek gibi değilse, O'nun Kadrini bilmek de aynı öyle ! Dikkat et Allah dünya efendileri gibi Mütekebbir değildir ! Senin kendini öyle hor hakir gösterecek bir varlığın var ise, daha tam aklın başına gelmemiş, kemale ermemişsin ! Politika Siyaset Takiye yapıyorsun ! Gerçek mü’minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer. Ve onlara Allah’ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve Rab’lerine tevekkül ederler. [Enfâl 2]

Veli

Fakirin Zengin Dostu olur mu... Olmaz mı !? Kapısından kovsa bacasından girersen.. Yeterince vakit geçirirsin olur !

Birlik / Teklik / Tasavvuf - Şatahat

Suret'de Tecelliler "üç boyutlu" film izlemekteki gibidir.. "Birlik" hakkındaki sözlerin (Şatahat) çoğu bu tür Tecellilerde Nefsi Zevk'e Kapılmışlıktan peyda olur.. Zevkinde kalır; Ötesini düşünmez, İstemez.. "Ruh" hakkında zikredilen çoğu Nakıs Bilgi de Suretteki bu Tecellilerde Takılmış Nakıs İlim Ehlinden oluşmuştur.. Haklı-Haksız, Alim-Cahil, Kamil-Nakıs ayrımlarının kaldırıldığı Sözler de Fiil'de Tecellilerde Takılanlardan peyda olmaktadır.. Hal Ehli içinde de Tecel lilerde takılmışlıktan kaynaklanan nakıs İddilar Zanlar bulunur.. Hallerini Sıfat'a benzetmek, Sahv'dan hiç haberi yokken Şen'den bahsetmek vs.. Söylenecek söz bitmez, ama hepsini "Basit ~ Duyularda ~ Tecelliler'e Takılmak", "Pireyi Deve yapmak" olarak özetleyebiliriz.. Pirelikte takılarak ısrar etmenin anlamı yok, Develikten vazgeç !.. Her "Birlik"ten söz eden böyle Takılmışlardandır demek ve Nakısların peşinde onl

Ruhlar Mertebesi

Sen şimdi Dünya Yaşantısında, Dünya Tarihinde duyduğun bazı İsimleri, muhakkak ki Göreceli olarak değerliyorsun, göreceli olarak değer atfediyorsun onlara.. Ruhlar Mertebesinde Kulağına Çınlayacak İsimler ise bu görecelik ve karışıklıktan müberra olacak, Utanman Mutlak, ve Ebedi olacak, haberin olsun.

Tecelli

Sebeplerden bağımsız gelen öyle Özel Duygular vardır ki, o Özel Tecelli ettiği İnsan İsmini hiç duymamış olsa bile "Allah!" diye inlerdi. Hakikatte tüm Duygular da böyledir ya neyse !

Caner Taslaman - Mehmet Okuyan - Emre Dorman.. vb..

Kayıtlama ve Kayıtlanma.. Kayıtlanırsın.. Resûl, Rabbinden kendisine indirilene îmân etti ve mü’minler de, hepsi Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına ve resûllerine îmân etti. “Biz, O’nun resûlleri arasından (hiç) birini, diğerinden ayırmayız.” Ve “ışittik ve itaat ettik! Ve Rabbimiz, Senin mağfiretini (dileriz). Ve masîr (varış) Sana’dır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız).” dediler. Bakara 285 "İşte Biz, o resûllerden bir kısmını, diğerlerinin üzerine üstün kıldık.." Bakara 253 Kayıtlama ve Kayıtlanma.. Kayıtlanırsın.. Gerçekten de insana, zamanın bir çağı gelmişti ki anılır bir şey bile değildi insan. Dehr 1 Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”