Kayıtlar

Kalpleri Ürperir..

Bir Sanat Eserinin karşısında ürperip dize gelip, Allah dedikte ondan başka ürpermiyor, secdeye gelmiyorsan; Öğüt verme alır değil!

Güneş'e Tapmak.. - Bilimsel Belgeseller

Güneş'e tapmıyorlar artık ama Belgesellerde görürsün güneş ve diğer gök cisimlerine nasıl da Övgüler düzüyorlar. Bu Bilimle hiç uyuşmayan bir şey olduğu halde: Yaratıcı Güneş, Koruyucu Jüpiter vs.. Halbuki Yaşamlarına sebep görebildikleri kadarıyla bile Övülmesi gereken bu Akılsız Sıfatsız Cisimler değil, açıkça hepsini kuşatan hespine galip olan bir Ölçü, Denge, Kudret, Hakim bir İrade, Beşeri olmıyan bir İlim söz konusu olan! Hani Gelişme! Daha Sıfat'ı görmeye bu kadar uzakken Zât'ı hiç hesaba katmamaları çok normal! Hala Cisimlere-Putlara Kulluk eder gibi böyle Övgüler sunmaları ne kadar zavallı bir İlkellik ne kadar büyük bir Ahmaklık! Kulluk bunlara elbette Haram olmuştur!

İnançsızlığından Şüphe etmeyen kimse..

İnançsızlığından Şüphe etmeyen kimse henüz Taş kafalıdır. İnananın ise inek, insan, soyut mitolojik varlıklar vb tanrılar dinler edinmemişse genelde kırılıcak taştan bir kafası veya kalbi, İddiası yoktur. Yobazlık dersen işte o taş kafalılık sadece inanana özgü değil!

Yokluğuna Varlığını tercih etti, Sana Seninle Tecelli etti..

Yokluğuna Varlığını tercih etti, Sana Seninle Tecelli etti; Aşık oldu Maşuk oldu, Muhabbet Biz'den doğdu. Sevgili Tek idi, Lütfetti çok oldu, Küfreden Zulmeden kendine kahretti; Yazıktır Aşkı Muhabbeti, kendi kendinde bitirdi.

Yobazlık

Yobazlık sadece Din-ci (?) lere mahsus sanıyorsun öyle mi?.. Dinsiz Yobaz, Laik Yobaz, Solcu Yobaz, Irkçı Yobaz, Partici Yobaz, İş-Meslek-Memur Yobazı, Patron Yobaz, Paracı Yobaz, Modern Yobaz, Zengin Yobaz, Uyuşturucu Yobazı, Sanatçı Yobaz, Genç Yobaz, Eğlenceci Yobaz, Çevre-Kanki Yobazı, Cinsel Yobaz, Mistik Yobaz, Bilimci Yobaz, Felsefeci Yobaz.. daha saymıyım.. Sen bi Din-ci Yobazın sırtına vurmuşsun bütün yükü ne güzel Dünya (?!).. Düşmancı Yobaz! Hani sormuşlar "Kim yaptı ?", "Şeytan yaptı memur bey" demiş.. eğlen bakalım arkadaşlar (!) içinde, iyi rüyalar.

"Tanrı Cüz'ileri bilmez veya bilemez".. ~ Felsefe ~ Tenzih ~ Nebevi Miras!

Allah Duyu organlarına sahip değil diye O'nu "Kör" diyerek Tenzih etmek ne kadar yanlış br Tenzih olur ise Felsefecilerin Bilgi bakımından "Tanrı Cüz'ileri bilmez" deyipTenzih etmeleri de o kadar yanlış bir Tenzih ve çıkarımdır. Kaldı ki Allah bizdeki gibi bir Göz'e sahip değilse de bizim Hayal'i Gözlerimiz açık veya kapalı iken Göz'süz (Salt Ruh olarak-Ruhumuzla) görmemizdeki gibi, Görme Sıfatı -ve diğer Sıfatları- da Münezzeh, Aşkın, Kuşatıcı ve Benzersizdir. O'ndan birer R uh (ve nefahtü fıhi min ruhi) olmamızdan ötürü O'nun Sıfatlarından ayrı varlıklar olarak düşünülemez olduğumuz kadar Aynısı olmadığımızdan ötürü de bu Sıfatlarda bir yaratılış- derecelenme-takdir üzereyiz; Zira Tanrı hakkında Aynı olma, Çok değil Tek, Farklı değil Benzersiz olmayı gerektirirdi. İşte bunlar, Beşeri Nispetteki Akılla Mutlak Aklın Birliği, bir Tenzih gerektirmeden Aşikar olması, Vuslat bulmasına misallerdir! Nebevi Mirastandır! Felsefeciler

Yakin

Ne kadar yakın bilsen de/ Gözünü kaparsan yürüyemezsin/ Çünkü sen kapadın/ Ancak O kapatırsa/ Evet işte o zaman/ Yürürsün/ Öyle bir Yakin'de/ Hem şu maddi gözleri kör yaratılmış kulları bir tefekkür et de/ Onların gözlerinden bir bakıver sen O'na

Hakikat-i Muhammediye ~ Kuran ~ Keşf

Allah Peygamber Efendimizi nasıl Babası İbrahim'in Duası ve Kardeşi İsa'nın Müjdesi yaptı ise şu Ayetlerde işaret ettiği Hakikatleri de ona öyle Kendi Özünde Keşfettirdi, Kendi Kendisinden haberdar kıldı; ve bizi de Onunla öylece Özümüzden haberdar kıldı ve bazımıza keşfettirdi! O zaman ki; Biz, nebîlerden onların misaklerini almıştık. Ve senden ve Hz. Nuh’tan ve Hz. İbrâhîm’den ve Hz. Musa’dan ve Meryemoğlu Hz. İsa’dan ve onlardan ağır bir misak aldık. { Ahzab 7 } Ve Allah, nebilerden, “Size kitap ve hikmet verdim. Sonra size, beraberinizde olanı tasdik eden bir Resûl geldiği zaman, O'na mutlaka îmân edeceksiniz ve O'na mutlaka yardım edeceksiniz” diye misak aldığı zaman, “İkrar ettiniz mi (kabul ettiniz mi?) ve bu ağır (ahdimi) üzerinize aldınız mı?” diye buyurdu. (Onlar da): “İkrar ettik (kabul ettik)” dediler. (Allahû Teâlâ): “Öyleyse şahit olun ve Ben sizinle beraber şahitlerdenim.” buyurdu. { Ali İmran 81 } Hani Rabbin Âdemoğullarının sulpl

Tanrı cüz'ileri bil-e-mez.. ~ Felsefe

Mutlak Aklın Keşfi ancak Mutlak Aklın sayesinde olabilir; o halde "Tanrı cüz'ileri bil-e-mez" gibi sözler ile, yani O'nu Tenzih etmek ile Daraltmanın bir anlamı yoktur.

Yoktan Yaratma ~ Felsefe ~ Mutlak Akıl ~ Batıl Dinler

"Şey"lerin kendileri mevcud değillerken hiçbir Sıfatları da zaten yoktur ki, Vücutlarını kendi kendileri oluşturmakta olsunlar.. Bu durumda bir şeyin meydana gelebilmesi için Tek bir Zât, Akıl, Kudret vb gibi Sıfatlarıyla Mutlak Var olması gereklidir.. Bu konuştuklarımız yok ise -ki bu olanaksızdır- yani Mutlak Akıl yok ise zaten ne öncesi ne sonrası hakkında konuşulacak iddia edilecek hiçbir şey kalmaz.. ya da aynı bütün Batıl Dinler-Felsefeler gibi, saçmala dur.

Sıfatların Tecellilerinde Halk mertebesi..

Sıfatların Tecellilerinde Halk mertebesinde takılıp kalan zavallıya "Zât" desen, o bundan Yokluk anlar, Mahrumiyet anlar; Uzaklık duyar. Zât Mertebesini ancak böyle kategorize ederek, ayrıca görebilir; Zevki oraya erişmez, ancak Halk ile zevk edebilir o.. Bir de bu durumunu marifet maharet gibi söyler durur, Halk'ı ikaz eder.

Su nedir ? ~ Bilim ~ Din

"Su nedir" diye sorduğunda Bilim Adamları "H2O" derler. Fakat ne Oksijen ne de Hidrojen "Su" değildir. Bilim gerçekleri arayanlar için tatmin edici olabilir.. lakin sadece o kadarcık arayanlar için.

Hayal ~ Tasavvuf ~ Esma ~ Kudret

Hayal etmeyi-kurmayı sen kolay sanırsın.. halbuki o da Kudret Sıfatının bir eseridir. Sadece bedendeki evrendeki güç kuvvet enerji değildir Kudret. İnsan bilmez ama, oturduğu yerden ayağa kalkmak uzaya gitmek gibidir.. Hayal etmek ise ondan da güç, Kudret'dir.. Allah'ı tanıma bahsinde incelikler lütuflar pek hoş pek çok, O'nun İsimlerinin hepsi en Güzeldir.

Ruh ~ Hayal

Hayal'e nasıl bakıyor, görüyorsun. Göz'le mi. Gözün kapalı olsa da, açık olsa da, görebilirsin Hayal'i. Ne ile bakıyoruz Hayal'e.. Ruh'un Gözü yok ama, Görendir işte.

"Camiye giden iki yüzlü, gitmeyen kafir"..

"Camiye giden iki yüzlü, gitmeyen kafir".. Bu söz, Allah'a Seferinde istisnasız her İnsan'ın tecrübe edeceği büyük bir İmtihanın eseridir.. Sonucunda Mükafat olarak şu iki Hakikat Zahir olur: "Allah bilir siz bilmezsiniz"... "Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz"... Anlamazsa, bu yaşamdan hiçbir şey anlamamıştır o zaten.

Hakikat'te..

Hakikatte İstisnasız her insan için, yalnız O Var'dır.

Düşünme ~ Nefs ~ Felsefe

İnsan'ın Düşünmesi, Cehaletini gösterir.. Kabul edememesi, "Nefsini Bilmek" istememesi ise, Düşüncesizliğini.

"Ol" emri

"Ol" emri bazı kulaklara hoşlukla, "Olmaz" diye de duyulur.

Gayb ~ Kuran ~ Tasavvuf

İşte bu, gayb haberlerindendir ki sana vahyediyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin. { Yusuf 102 } Gayb konusunda aç olanın, Ayetlerin hepsinin -aslında her şeyin- Gayb oluşundan pek haberi olmaz. Gayb'ın Gaybı O'dur, Açan da O'dur; Bilinenin Bilineni O'dur, Bildiren de O'dur.

Aristoteles ~ Felsefe - Tasavvuf

Modern Batı Bilimi ve Felsefesi Aristoteles'deki Feyz sayesinde bugüne gelmişken, Aristoteles'deki İlahi Edep ve Tenzih'e ne Bilim Adamları ne de Felsefeciler kesinlikle ulaşamamışlardır. Aristoteles'in Platon'un görüşlerini reddetmesi dahi Tanrı'ya karşı Gayretinden ve aşırı Tenzih'inden kaynaklanır. Çünkü İdealar'da (Platon belki öyle kastetmemiş olsa bile) o, İlk Hareket Ettiricilik Sıfatını verdiği Tanrı'ya (Tek İlah'a) karşı gizli bir Şirk bulunduğunu sezmiş, aldığı bu g izli Şirk kokusu (Teselsül vb) sebebiyle Töz'leri Madde'lerine bağlı olmak kaydı dışında (görülür alemin haricinde) reddetmiş ve Alem'i de Töz'ler ile birlikte ancak Tanrı'ya bağlı görmesi sebebiyle Ezeli saymıştır. (Onun Yunan Tanrılarını gerçekten kabul ettiğini zannetmek onun hakkında şu bahsettiklerimiz noktasında çok çocuksu kalmaktadır) Nübüvvet Bilgisinden mahrum olmasına karşın yani (Ayan-ı Sabite, Tenzih-Teşbih dengesi vb) Tasavvufi

Ölümdeki Tad

Yemez İçmezsen Ölürsün. 'Hayat ne Kötü !'; 'Zor; Her şey Zorla !'.. diye düşünebilirsin. Ya bu dildeki, "Zor"daki Tad, Lezzet, Oruçtaki Sarhoşluk, Ölümdeki Tad nedir.

Oruç ~ Hakikat

Dünya zamanından herhangi bir Vakit Akıllı İnsanın Orucunu bozamaz.

Oruç ~ Şeriat

Dedikodu, Alay, Laf gibi eğlencelere dalmış, Şeytanın Pisliğiyle Beslenmeye alışmış İnsan'ın Allah'a dönmesi zordur. İsterse Müslümanım desin. Bunlar onun için artık Su gibi Yemek gibi olmuştur. Tevbe edemez. İşte bu Hakikatler sebebiyle Tevbe edenler için "Oruç", "Farz" kılınmıştır. Başka türlü Kurtulamaz çünkü İnsan Akibet'den. Yoksa "Diyet" olur onun Ameli; yine battığı pisliğe geri döner ! Allah'ın Emirleri, Yasaklarıdır "Şeriat" ! Sen ne sandın ?

Niçin Yaratıldın ~ Kıyas

Sen bir Yücelik halinde olsaydın, mutlak bir Rahmet içinde olsaydın, yani Merhamet'e gerek olmıyan, Merhamet'e ihtiyacının olmadığı bir halde de olsaydın, Merhamet'in kendisi güzel olduğundan yine onu ister, yine onu özlerdin. İşte tüm Yaratılış, senin yaratılışın, sana ihtiyaç olmasa da, sen olmasan da, Güzel olduğu için, Tercih edilmiştir. Yani Allah Güzel olduğu için, seni de öyle istemiş, yokluğunu varlığına tercih etmiştir; ihtiyaç olduğu için değil. Allah Güzeldi, şimdi ise daha Güzel değildir; Güzel, senin için daha Güzel oldu. İşte gerçek İlim sahibi için İlim de böyledir; onun için bir İsmin diğer bir İsme üstünlüğünü zikretmek, bu açıdan doğru olmaz. O'nun bütün İsimleri Güzeldir. Bir muhtaçlık, bir kıyas olmaksızın, O Güzel olduğu için, O Güzel'e muhtaç olduğu için. O'nun Güzelliğini bildiği için. Çirkinliğin bu anlamda söz konusu olmadığını idrak ettiği için.

Oruç

Nafile Oruç sana, Kulluğunu hatırlatır. Hayvan gibi olan havlamayı, hırlaşmayı sevmiş insanları unutturur. Özünü yaşatır sana. İnsanlara göre, dünyaya göre tasmasını boynundan atar; her şey ile bağlantının ancak Allah olduğu tacını giydirir başına. Ali'nin, Hasan Hüseyin'in makamlarını görürsün. Oruç da öyle değil mi ? Dışarıdan bakılınca kendini aç bırakmak, kendine zulmetmek görünür. Ama Allah onda neler neler gizlemiş miğde açlığından başka. Fakat Allah pis şeyi emretmemiş hiç; istisna; dışı çirkin olup içinde bir güzellik de bulunsa.

Kayd ~ Tasavvuf

Hakikat'de Küfrün ol-amayacağını ve de Var-lık bulamayacağını bildiğimiz ve sözümüzün Allah'tan korkmayana zaten fayda vermeyeceğini bildiğimiz için ne Celal ile ne Cemal ile kayıtlanacak bir Yüzümüz yok. Kafirlere karşı Güleryüz Tatlı dil Kaydı, Sıfatların Tecellilerinde Halk ile Kayıtlananlar içindir!

Zât - Sıfat ~ Bir - Tek

Bir olmak, senin vasfın, sıfatın olmaktan önce, Zâtındır. Ve bu Zâti olup Birleşimden görülmeyen Tek anlamındaki Bir Sırrı, Nefsin-de değil, Öz Sen olan Ruh'tadır. Seni Kendi Ruhuna nispet ettiğine ve Zâtında Tek-Bir oluşu da bir birleşimden (mesela İsimler) olmadığına göre anla ki, Sırrın O'ndan ayrı olmadığı gibi, asla ne maddi ne manevi çokluktan toplanan ve ayrı iken birleşen bir şey de değildir. Tabi bu söylenenler O İdrak ettirmeden Manası tam değerince anlaşılamaz. Ve Hakikat'e göre ise tabi ki sadece Mana yahut Lafızdan ibaret anlaşılır.

Felsefe ~ Tasavvuf

Biz O'nu, Felsefeciler gibi sadece Düşünüp İnceleyenler değiliz, O'nunla ve Muhabbeti ve Sevgisiyle Övünenleriz.

Evrim

Musa'nın (as) Tahta'dan Asa'sı Yılan'a dönüştü, lakin Evrimcilere sorsan ne Mucize'ye inanırlar ne Allah'a ve Her şeye Kadir olan Kudretine. Bu dediklerimizle Evrimi doğruladığımız olumladığımız zannedilmesin tam aksine Allah Dilediğini Dilediği gibi ve bir Hikmetle yapar diyoruz; Adem'i ister Ana karnında 9 ay'da meydana getirir, isterse İsa (as) 'ın kuş heykeli yapıp ona üflediğinde canlandırması gibi, bir anda meydana getirir ki Kuran Adem (as) 'ın öyle yaratıldığını İsa'dan getirdiği bu misalle de apaçık gösteriyor Evrim Yobazı olmayıp gerçekleri görmek isteyene.

Evrim

Kozaya giren Tırtıl zaten Kelebekti.. Felsefecilerin İnsan'ı Hayvan'dan ayrıştıran özellik olarak saydıkları "Gülme", Kaba anlamlardan ve mesela gıdıklamadan olan Doğal Gülme değil, çok çok İnce Manalara ulaşabilmeden doğan Gülme'dir.. Tebessüm.. "Hayret" de böyledir.. Evrim Fikri-Teori'si bu Ayrımın Hakikatini yanlışlamak bir yana gölgeleyemez bile..; Evrim'in kendisi zaten Hakikatte zayıf bir Fikir, ve Aldanmadan ibarettir. Şöyle ki: Önceliği Sabit olmaksızın hiçbir şey sal t sonradan ortaya çıkmaz; Potansiyel zannedilen gerçekleşmediği halde de şeyin Hakikati (veya Potansiyeli de) ne ise o yine o amaçlanandan ibarettir. Yani, kozaya giren Tırtıl zaten Kelebektir.. Bu söylenenlerde İnsan'a ait başka çok İnce ve Derin Sırlar da saklı lakin ne yazık ki ey kardeşim, Tasavvuf ile gökleri aşacağın Yer'de, seni Evrim ile aldatmışlar, Hayvan'dan aşağı düşürmüş, fikirlerden örülme küçücük daracık bir kafese kapamışlar; elden ne

Tasavvuf ~ Şekil İbadeti ~ Zahir - Batın

"Gönülden boyun eğerek Allah için namaza kalkın." Bakara 238 Kim Allah'a gerçekten secde ederse, ebediyen başını secdeden kaldıramaz. { Muhyiddin İbn Arabi (ks) } "Ebû Hureyre diyor ki; dostum Hz. Muhammed, benim namazımı horoz gagalar gibi çabuk kılmamı, tilkinin bakındığı gibi namazda, sağa-sola bakınmamı ve maymun oturuşu gibi oturmamı yasakladı." Tayalisî, Ahmed "Hz. Peygamber yine şöyle buyuryor: "Hırsızların en kötüsü , namazından çalan kimsedir. Ashab dediler ki; Yâ Resûlallah! Bir , insan namazından nasıl çalar?" Buyurdu ki;: Rüku' ve secdelerini, tam yapmayarak." Ibn Ebî Şeybe 1/89/2 "Hz. Peygamber (S.A.V.) namaz kılarken, göz ucuyla, rüku' ve secdede belini doğrulmayan birini gördü. Namazı bitirdikten sonra şöyle buyurdu: Ey cemaat! Rüku' ve secdesinde belini doğrultmayan kimsenin namazında hayır yoktur.' " Ibn Ebî Şeybe 1/89/2 "Başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurdu: Rukü&

İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir zaman geçmedi mi..

İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir zaman geçmedi mi? { Dehr 1 } “Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin, cennette yerleşin.." { Bakara 35} Ve andolsun ki Âdem (a.s)’e ahd verdik, fakat o unuttu. Ve onu, azîmli bulmadık. { Taha 115 } "..ikisinin (ayağını) oradan kaydırdı. Böylece ikisini de içinde oldukları şeyden çıkardı. Ve: “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için bir zamana kadar yeryüzünde oturma ve faydalanma vardır.” dedik. { Bakara 36 } Sizi Biz, değersiz bir sudan yaratmadık mı? { Mürselat 20 } Öyleyse akıttığınız meni nedir, gördünüz mü (ne olduğunu idrak ettiniz mi) ? Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan Biz miyiz? { Vakıa 58-59 } "O ki, sizi çamurdan yaratan sonra ölüm zamanını takdir edendir. Sonra da siz, şüphe ediyorsunuz. { Enam 2 } Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini ald

O

Emellerin amaçların hepsi tükenir.. O kalır..

İnsan - Hayvan - Küfür ~ Öz ~ Bütün İşler Allah'a dönmüyor mu..

Deniz'den Gök'ten felaketler geliyor diye onları Kötülükle, Küfürle Kayıtlıyor muyuz.. Hele ki Kendi Suretinde Yarattığı, O'ndan bir Ruh olan "İnsan"ın Zâti Halifeliğini, Hayvanlıkla, Küfürle, Kötü Sıfatları, İşleriyle nasıl Kayıtlayabilirsin! Sen böyle yapmakla ancak Kafirler gibi O'nun Kendinden Kendine Yolunu, Seyrini Kayıtlarsın! Ancak kendi kendini Kayıtlarsın! "Bütün İşler Allah'a dönmüyor mu?"; o halde işlerin Özüne erip Özünde kal da, Kayıtlama!

Şeriat

O hal üzere ölmediği müddetçe bir İnsanın yolu eğri kendi eğri olsa da Allah'ın Koruması ondan kalkmaz; Allah Halim'dir, Rahman'dır, engin Merhamet sahibidir. Onlar O'nun Hidayetini asla saptıramaz. Yolu eğri kendi eğrilere karşı ister Rahman ol, ister Sabır, istersen de Uzak ol, ne yaparsan Allah'tan. Bırak dışarıda Şeriat'ın olmasını olmamasını, Hz Peygamber (sav) zamanında dahi (ki o her şeyden haberdardır) Kafiri Müşriği Münafığı eksik olmadı, sen kimsin ne yapacaksın? Al i, Hasan Hüseyn (ra) hiç mi gönlüne düşmedi senin.. İnsanı koruyan dıştaki değil içteki, Kalpteki Şeriattır, bunu bilemedin, anlayamadın mı daha ki Dilin Tasavvuf'a uzuyor! Allah Rızası diyorsun, boyunu boynunu uzat sen! Millete dışta Şeytandan veryansın edeceğine, içte Kurdun mu ki Sen O Şeriatı kendinden kendine haber ver ! Kursan belli olurdu Zahirinden (!) ; Dilinden Emelinden Meşguliyetinden, Hâlinden!

Kulluk

Meryem Annemizi, İsa Efendimizi, Musa'yı ve Ali'yi (as) düşün.. Ve Yahudileri, Hristiyanları.. Şia'yı düşün.. Beşeri hesap ile bi düşün fayda zarar hesabı yap.. İnsanlığa ne kadar fayda hayır dokunmuş, filan.. Bu Kulluk denen şeyi beşeri hesapla güdülen fayda zarara göre, böyle anlaşılacak, bu hesaba göre olan bir şey mi zannediyorsun ! Allah'ın, Kullarına verdiği değer neye göre iyice bi düşün !

Felsefe ~ Akıl ~ Kulluk

Fikir olmadan Aklın Varlığının Bilgisine ulaşamazdın. Fakat Akıl yoktur iş sadece Fikir'den ibarettir dersen bu herhangi bir Bütün ancak parçalardan oluşur demek gibi olur ki hiçbir madde parçacığı tesadüfen bir araya gelmez.. hatta Akl'a uygun değillerse birbirlerini yok olasıya iterler. İşte bu Aklın Varlığının Bilgisi için sana bir burhandır lakin yine Aklın Kendisi değildir; ve bu Akıl sana bana ait zannettiğin henüz Tasavvurundaki Akıl da değildir. Abdülehad Nuri (ks) Ha zretleri şöyle buyurmuş: Aklı aradım bende bulmadım Şübhe kılmadım sendedir ya Rab Kalbi yitirdim, arayı geldim Muttali oldum sendedir ya Rab Akıl için verdiğimiz Fikir örneği "Hareket" için de geçerlidir. Fikir Aklın soyut bir hareketi (kendisi değil) olduğu gibi Madde de O Aklın Sahibinin soyut hareketidir, Kendisi, Zâtı değil. Madde'yi Suret olarak görüyor ve hissediyorsun diye nasıl o aslında neredeyse yok küçük parçalardan enerji'ye, enerji'den soyut harekete,

Kulluk

"Acı" Hakk'ı İdrak noktasında çok güçlüdür, İkna ve Tatmin edicidir. Hayal mi değil mi, Gerçekliği algılamada çok yardımcıdır. Ama Acı, bir iğne batması acısı gibi ufak olursa aynı etkiyi vermez. Ya da nefesini çok uzun tutup bıraksan, Şükredici bir İnsan olmazsın. Öyle ya Neye Şükredeceksin, Şükrünü idrak edemeyen Boğazına mı Soluğuna mı.. veya rahatsızlansan, nefesine soluğuna lanet mi edeceksin; Hakk aslında geyet yakın ve anlaşılırdır. Aslında "Acı" değil Şiddet ve Ölçü ö nemli demek ki.. Ama Hayat gayet çok Tatlı ve Rahat iken neden Kıymetini İlahi boyutta İdrak edemiyoruz. Ölüm'den Korkmak Hayatın Kıymetini İdrak ettiğimizin bir delili sayılmasa gerek. "Hayat" da Hakk'ın duyduğumuz Acı'nın O'nun Azameti olması gibi, yine Hakk'ın bir Sıfat'ı.. Yani Hayat'a tapmakta bir sakınca yok.. O zaman Ölüm'den de bu kadar korktuğumuz halde biz neden Hayat'a Tapamıyoruz da sanki O Hayat başka şeylerin elindeymi

Kuran - Mecaz ~ Halife

Hani Rabbin Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. { Araf 172 } “Sizi yeryüzünde halifeler kılan O'dur. Artık kim inkâr ederse, o zaman onun küfrü kendi aleyhinedir.” { Fatır 39 } Ve sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerle sizi imtihan etmek için, bir kısmınızın derecelerini diğer bir kısmınızın üstüne yükselten O’dur. Muhakkak ki; senin Rabbin, cezası çabuk olandır. Ve muhakkak ki; O, mutlaka Gafur’dur (mağfiret edendir), Rahîm’dir. { Enam 165 } Kuran'ın Hakikatlerini Mecaz yapma, yoksa Dünya'yı Hakikatleriyle OKUyamazsın ve İlmin tam aksine daralır.

Kafir ~ Nefsini Bilmek

Kafirin Saflığı Hoşluğu kendini bilmemekten kaynaklanır; Kamil'in ise tam aksine bilmesinden.

Şirk - Aracılık ~ Tasavvuf - Muhabbet

Sevgi yönünde aracılık şirk değil, Allah Sevgisinin bir İzharı, Eseri, Kulluk Hakkının Gereği, Edebidir. Sen o büyüklerin Allah Katında senin üzerindeki Hakkını bilebilseydin -hele ki Peygamberin (as) adını anmayı Şirk saymak- onları aracı kılmak için can atar, onların İsmini Hürmetini Duanda anmayı unutmaktan bile utanç duyardın. "Nimet bahşettiklerinin Yoluna".. Sen ise bunun tam aksine bu Muhabbeti göremediğin yetmiyor Şirk-Küfür sayıp, onları papazlara putlara, Müslümanları kafirlere müşriklere benzetmektesin.. Ayıp! Utan! Sen Allah'a Kul olanlardan isen, bu gibi Sevgi Hallerini bliememen yaşıyamaman, başkalarının Şirk'i değil, senin bir Kulluk ayıbın, utancın, şüphe yok ki Kibrindir, başka değil.

Kibir ~ İman ~ Kemal

Kibirli olanları güçlüler zannetme, İnsan Zayıf yaratılmıştır, zavallıdır, acizdir. Bir an sonra öleceğini bilmediği gibi yarın güneşin doğacağını da, Bilimsel olarak filan, bilmez.. İdrakinde değildir, İnanmaktadır bunlara, Bilimsel bir delil filan olmaz Hakikat'e.. Aklen inanmaktadır, kalbine koyulmuş gizli İman'ın verdiği Eminlik üzeredir, Nefis Cehennemini bilmez.. O nankörü İnandıran, gizliden bu İmanı ona veren, BizZat Allah'tır, Allah'ın Lütfudur.. O ise dilinde Dolayl ı, Mecazi, Sembolik Putlar, Bilimsellik atıfları, dilde nankörlük, kalpte körlük.. Hakikat böylece ancak İslam'da iken, onun Dilinde İslam dinlerden herhangi bir tanesi.. Nefsini Dinler üstü zannederken Zavallı, Bilim, Edebiyat, Sanat dediği sayısız Putlar elinde tapınıp durmada, neyi neleri kurban etmede, bilse... Korumaktadır onu yine.. "Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır".. Kibirli olduğuna eğlendiğine bakma, Cehennem'de İman ile Allah'ın Lütfu, Din'i i

Aracılık - Şirk ~ Deizm ~ Tasavvuf

Önce sen Nefsini-Kendini aradan çıkarabilirsen (!), sonra Peygamber (sav) ve Allah Dostları Aracı mı, "İLETİ" mi (Allah affede ettiğimiz yakışıksız sözler için) anlayabilirsin belki.. "De ki: 'Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir".. Peygamberler olmasa Allah akıllarına gelmiycek adamlar bugün Deistlikten ve Şirk'ten dem vuruyorlar.. Allah Hidayet etsin ne diyelim..

Allah deyince

Allah deyince, akan sular duruyor mu, derya denizler okyanusa kavuşuyor mu.. yoksa, nimetleri azabını, nefsini, veya isim sıfatlarını, türlü türlü işler, derin derin düşüncelerde misin hala..

Madde - Mana ~ Hiçbir şeye benzemez..

Madde'nin Maddeliği neyden.. Mana'nın Manalığı neyden.. Hiçbir şeye benzemez el Hakk, Görmek Duymak neyden..

Felsefe ~ İmkan - Mümkün

Akıl ehli "İmkan"ı "Mümkün"ü tartışa dursun, gözünün önündeki en basit şey bile kendisi için imkansız ve başta en büyük Mucize kendisi iken.

Bir - Tek

Korkulu olana her şey korkulu gelir; Çılgın olana her şey çılgınca gelir.. Ancak Mutedil olup Kemal bulana her şey uygun gelir.. İsimleri çok olan Allah (cc) "Bir" ya O'ndan.. O'ndan bir Ruh olan İnsan, bir, Nefsinin Halleri çoktur ya, O'ndan..

Tasavvuf ~ İnsan ~ Ruh ~ Vahdet-i Vücud

Melek kabul edemedi, Cin yolu şaştı, Suretindesin Sen bile Hayret ettin, Ey Ruh!, "İnsan" diye en İnceden göründü.

Muhabbet - Münâcât

Şen'e bağlı olsun ya da olmasın "Allah'ım Sen yücesin, Allah'ım Sen bağışlayansın, Allah'ım Sen lütfedensin, Allah'ım Sen rahimsin, Allah'ım Sen kendini unutturmayansın" gibi Kalb Dilin daim Münâcât'da olsun Muhabbet'de kalasın.

Hızır Kıssası ~ Kader

Hızır kıssasındaki çocuk "Dua Kader'i değiştirir" (sav) Sırrınca yolu kendi nefsine bırakılsaydı Cehenneme varacakken, ana babasının Ahlakı, Dua'sı vesilesiyle Cennetlik olmuştur. Allah (cc) açığa çıkarmadığı şey ile Hüküm vermez.. Ve Allah'ın Lütfuna şaşırma!.. Dilediğini de yapandır, Zulüm etmez!.. "Bütün işler Allah'a dönmüyor mu?" Sırrına erenler için Kader vb konular Kalplerinde bir mesele haline gelmez ; onların kalplerinde büyütükleri (!) ancak ve ancak Hakk Teala'dır çünkü.

Tasavvuf ~ Sadaka

Sadaka verirken "Allah'ım Senin Rızan için veriyorum" demeyi unutmadığın gibi, sana o Sadakayı Kim veriyor onu da unutmuyorsun değil mi.

Madde - Mana ~ Zahir - Batın

Kamil İnsan İlahi olanı sadece Madde'ye bağlamadığı gibi sadece Mana'ya-Maneviyat'a, Gönül'e de bağlamaz. Çünkü O, göklerin ve yerin Nur'udur, hem Zahir hem Batın'dır.

Evrim

Uçan bir Kuşun Rüya'da kendini Yürürken görmesi ona normal gelir. Bir Meleğe göre de bu normal olurdu : "Ve o, (Cebrail) ufkun en yüksek yerinde (gözüktü). Sonra yaklaştı ve sarktı.".. Zira Melekler aramızda asli suretlerinde, Amellerimizi kaydederken, ve bizi korurken dahi Uçar gibidirler. Bir Sürüngen için ise Uçmak İmkansız görünür veya Tedirgin edici olurdu.. Lakin İnsan için, Rüya'da Uçtuğunu görmesi normal bir şey değildir. Kuşlardan İlham alıp Uçak yapmış olması da, Rü ya'da görmüş olması da hiç normal ve Bilimsel bir şey değildir. Diğer Mahluklar için Normal gelebilecek onca şeyler İnsan söz konusu olduğunda muhakkak İlahi'dir. Şimdi sen Bilimsel gözle Kuran'a bakıp bu İlahi oluşu bir Edebiyatmış gibi görüp Bilimsel zannettiğine bağlarsan, mesela, ya Meryem'e kabaca İftira edeceksin, Yahudiler gibi.. Yahut "bazı kadınların biyolojisi-fizyolojisi şöyledir böyledir filan" diye her şeye Bilimsel baktığın gibi bunu da öyle Mo

Bütün işler..

"Bütün işler Allah'a dönmüyor mu?", o halde ne sabrettiğine gam ye ne de bir şeyden üzül.

Üveysi ~ Melami ~ Kurbiyet ~ Sır

Madem her iş Ehlinden sorulur, Üveysiliği Üveysi olandan sor sen, Melamiliği Melami olandan sor sen.. Hakk Sohbet, Muhammed Ali'ye varmadan olmaz. Bu işte bir hoş gariplik var hep; Garip olunmadan Kurbiyet'e varılmaz, Sır O'dur ki, hem Zahir hem Batın, Bir Ömür'dür, Muhammed Ali'ye varmadan olmaz

"Sen'den Sana Sığınırım" ~ Müşahede ~ Vahdet-i Vücud - Şuhud ~ Sığınma

Baktığında gördüğünü değil de, O'nu hatırlasan... "Yarattıklarının şerrinden" nasıl Göreceksin O'nu, Görmede dahi Sığınmadan.. Bu Sır Vahdet-i Vücud'dur, zira Şuhud dahi Vücud'dur.. Yoksa nasıl olur "Sen'den Sana Sığınırım" deyip bakmadan..

Yüce ~ Zât-ı İlahi ~ Esma Hakikatleri

O, Yüce idi ; Yarattığı için Olmuş değildir.

Şamanlar ~ Hakikat ~ Uyuşturucu ~ İslam - Tasavvuf - Namaz

Şamanlar da Şamanlar.. Şu Uyuşturucu müptelası Şaman'ları ne kadar da çok zikrediyor, ne kadar da abartıyorsun.. Halbuki Bilsen kat kat fazlası Zevk ve Hakikat Uyuşturucusuz, Normal bir Sabahın Dört Rekatlık Namazına gizlenmiştir.

La İlahe İllallah

Hakk Adem'i yaratırken 'Ben bunu yaratıyorum ama bu benim tahtıma göz koymasın' gibi çekincesi yoktu. O'nun Nefsini kendi nefsinle karıştırma. Şimdi sen Gönül Tahtına kurulmak dilersen, İnsanlara bakıp da 'La İlahe İllallah'ı bu şekilde söylemeyesin.

Akıl ~ Gönül

Akıl yönüyle İtaat, Gönül yönünden Uymak vardır.

Ruh - Nefs ~ Vücud

Sıfatların Tecellileridir gidip gelir, Vucud değildir gidip gelen. Zihnindeki Hayalindeki Vücud'dur o, yani Vücud Tecellileridir gidip gelen. Sen O'ndan bir Ruh'sun, Ölüp Ölüp Dirilmezsin ya, Nefs'dir, Nefsindir Ölüp Dirilen.

Yakın

Düşüncelere dalıp uzaklara gitme ; Çok Yakın'dır.

İnsan neden "Eyler" ~ Huzur ~ İslam ~ Şe'n ~ Doğa ~ Halife

İnsan neden "Eyler" ?.. Mutluyken de sıkıntılıyken de, neden durmaz, neden kıpır kıpırdır, neden rahat durmaz ; Huzur başka.. Çünkü, Rabbi de, Yaratmakla, Eylemiştir ; "Şe'n" başka.. İnsan bu Eylemeyi, böylece, "Doğa"sından alır.. İlahi Yönünden değil..; yani Halifelik başka.. İnsan Huzur'da Durmadan, belki Mutlu olur, ama "Huzurlu" denmez ona.

Hayvan - İnsan ~ Avam - Halk ~ Kemal

Hayvanların İnsan olamıyışına üzülüyor musun ki, Avam'ın İnsan iken Kemal'e ermemesini ha iyi ha kötü Mesele ediniyorsun ? Bunu bir şekilde mesele yapman asıl senin Kemalindeki noksanlığındır.

Tenzih - Teşbih ~ İkilik

O, Kuluna Zatı ile Tecelli etmişse, Kul ne Tenzih edebilir ne Teşbih. Ne aynılık mülahazası kalır ne gayrılık. İkilikler kalkar.

Sen O'nu elbette ki kuşatamazsın.. ~ Vahdet-i Vücud ~ Tek ve Bir

Sen O'nu elbette ki kuşatamazsın. Ve O elbette ki Sen'i Bir ve Tek olarak kuşatmaktadır.

Hayvan Mertebesi ~ Kulluk

Hayvan'a ne bir açıklama yapılır ne de o bir açıklama bekler. Hayvan Mertebesi hakkıyla geçilmesi şart, pek yüksek bir Mertebedir. Hayvan olunmadan Kul olunmaz.

Beyin - Kalp ~ İhtiyaç

Senin Asıl İhtiyacın nedir bulmadan, beynin kalbin ebediyen yakanı bırakmayacaktır. Her İnsan için geçerlidir bu.

Tenzih

Rabbini Tenzihte Haddi aşan Kulun, bu Gafletle yeri, Ayrılıktan Uzaklıktan gayrı ne olabilir.

Suret - Sanat ~ Nur ~ Görü-n-en Görü-l-en

İnsanlar kendilerinin "Görü-n-ür-Görü-l-ür" olduğunu zannederler ya; Allah'ın Varlığının Tuzağı ne Hayırlıdır.. Halbuki, Zahir olan, alt Mertebeden Sanatının Eserleri olarak O'dur.. Ve üst Mertebeden, Nurunun Suretleri olarak Zahir olan, yine O'dur.

Rahim Allah - Merhamet ~ Zevk

Anne çocuğunun altını değiştirir hiç çekinmez, şimdi sen büyüdün de, O Rahim olan Allah'ın Büyüklüğü değişti mi sanırsın. O Merhametlilerin en Merhametlisidir. Kibarlık ile O'nun Rahim oluşuna erilmez; O'nun Mahlukatı üzerindeki o ince Zevklerine akıl sır ermez. Özellikle İnsan'a verdiği değer çok değişiktir, çok farklı bir Değerdir; O'nun Büyüklüğü sırf Münezzehliği sırf Yüceliğinde olmadığı gibi, İnsan'a verdiği bu üstünlük de öyle Kibir ile ele geçmez.

Kader

Kader sana hiçbir şekilde Giran gelmemeli. Bak bazen Rüya Aleminde hiçbir iraden olmaksızın hatta benliğinin dahi farkında olmaksızın seni yaşatmaktadır. Hayvanlardan olsun, biraz Kulluk dersi al.. Rüya, bu Alemin dışında bir şey olmadığına göre o hallerinden ibret al, inkar etme, anla! Dileseydi hiçbir Duamıza ne kavli ne fiili hiç icabet etmeden, kendimizden dahi haberimiz olmaksızın yaratabilir yaşatabilirdi.. Kulluk zor geliyorsa işte Rüya Alemi ortada ; öyle ya da böyle Kader'e şaşırma. Normal Aleme gelirsek, Allah bütün bir Zaman, bütün bir Tarih yazmaktadır, elbette senin sınırlı, olsa da olur olmasa da olur iradene-dualarına, keyfi isteklerine her durumda icabet edecek, olduracak değildir. Haddini bil ki Duan makbul olsun, ve kendinden hakikatli bir şekilde haberin olabilsin.

Allah İsmi ~ Hakikat-ı Muhammedî

O'nu nasıl herkes Allah İsmi ile tanımaz ama O'ndan gayrı Muhatab ve İlah yoktur; Muhammed'i de (as) İsmi ile tanımazlar ama ondan gayrı "İnsanlık" yoktur.

Hu ~ Muhabbet ~ İnsan

Sen kendinden Var olmadığın için kendini bilemezsin. Ancak O'ndan Var bulduğun için, O'ndan gayrını bilemezsin. Sen'de Gayrılık zannettiğin, Zatı ile Sıfatı-Esmasının Suretleri, Tecellileridir; Seni Kendi Sırrından Halk etmiş, Suretinde, Ruhundan olduğundan, Sana Muhabbeti Hakk oldu da, Kendinden haberli kıldı. Muhabbet Hakk oldu. Ancak Şart yine O ki, O Nefsine Uymadığı gibi Sen de uyma; yoksa Muhabbetin Manası kalmaz. Sana İhtiyacı olmıyan bir Nefs, Seni başka ne diye Kendi Suretinde yaratmış olsun. Sanat dersen, Muhammed'den (as) Yüce Eser mi var ki, bir de seni yaratsın. Merhamet dersen, Hayvanlar da yeter gelirdi.. Söz uzamasın. Madem Mana Muhabbettir, o halde Nefsine uyma da Muhabbetli ol.

Tasavvuf

Ne Dünyevi ne Uhrevi, ne Maddi ne Manevi bir işimiz var; ancak Allah.

Sığınmak

Sabır olsun, Zevk olsun, Sığınmadan ibarettir.

Zikir ~ Vecd

Allah'ım bize Zevk ver, Zevkimizi artır, artır ki Sabrınla Seni Andığımız gibi Vecdinle de Analım!

Yoktan Yaratma ~ Ateizm - Şirk

Delili göremediklerinde 'yoktan yaratma olamaz' derler.. görseler, bu sefer de 'kendiliğinden oluyor' derler.. Hele ki 'Yok zaten yoktur, Allah vardır' demiş olsan, muhakkak Şirk koşarlar. İşte bunlar onların Cehennemlerinin içeriden sürgülü zincirli kapanmış kapılardır.

Zihin ~ Kalp ~ Ruh - Sır

"Zihin" kavramı Düşüncelere dayatılmışken, "Kalp" kavramı hem Düşünceleri hem Duyguları kap'sar, muhafaza eder. Ama asıl muhafaza "Sır"dadır; Manevi Sabitlik, ve Muhafaza asıl "Sır"da edinilir; İnsan'ın, edindiği Manevi Zâti Varlığıdır. "Ruh" ise hepsinin merkezinde ve kuşatıcı Öz Ben'idir; Sır, Ruh'un Dünya'da "İnsan" oluşunda emanet bulunur; yahut Nefsini sahiplenip, yüklenerek, Öz Ben'ine ve Sırr'ına perdelenir. Hem Sırr'a hem Ruh'a, "Kendi Ruhumdan" buyurmasında tek bir ifadede işaret etmiştir.. Zaten iş Tek'tir.. Örnek verdiğimiz "Zihin" kavramının, sadece düşüncelere dayatılmasından ileri gelen çokluğa ve ayrılığa bak, bir de Nefs, Kalp, Ruh, İnsan, Sır kelimelerinden ileri gelen Birliğe, Tekliğe bak.

Sanat ~ İmtihan

Yıllarca kurslara gidip edinilemiyecek Bilgi, Sanatçının gözünde kulağında elinde hazırdır, Fıtratında doğuştan bulunur. Hayvanlar da böyledir. Peygaberler de (as) böyledir; Allah Hased edenlerin, Yalanlayanların Şerrinden muhafaza etsin. Bilgiye bakma, İlmin Sahibine bak, Lütfuna bak. Hamd et O'na ! Şükret. Edindiğini zannettiğin her şey de böyledir, İmtihana bak!

Celal ~ Şirk

Allah'ın Kahrı Cemali, Azameti dururken, senin şeytana, şeytanlaşmış insanlara herhangi bir şekilde pay ayırman, senin çiğliğin, hamlığın, belki şirkindir.

İmtihan

Yalnızlıkla İmtihan edilenler Dost Kimdir daha iyi bilirler. Açlıkla İmtihan edilenlenler Rızık Neymiş daha iyi bilirler. Kalabalıkta da Yalnızlık olur Hayret etme. Rızık neymiş karın tokluğunda da anlaşılabilir Hayret etme.

Celal ~ Cemal

Allah bize hiç acısız sıkıntısız, darlıksız da Rahmet edip Lütfedebilirdi. Yani Merhamet'de ve Rahmet'de hissettiğimiz o Duyguları, direkt olarak tattırırdı. Ama Celalini, Kudretini de tanıttı ki, O'ndan O'na İştiyakımız tam olsun, O'nun hakkında Bilgimiz tam Kemal bulsun. Hoş O'na nihayet yoktur ya, Celaline de Cemaline de doyum olmaz ya.

Amel - Nefs

Kendini iyi olsun kötü olsun Ameline kaptırma, bağlama. Seni hiç yokken varetmişin Lütfundan Ümit kesilmez.

Merhametlilerin En Merhametlisi

Allah "Mazeret" kabul eden Merhametli Zat'tır, Rahim bir Rabb'dir. Yeter ki Yöneliş, Tevbe (Dönüş) olsun; Seyyiyatı Hasenata tebdil edendir. Yüzün karardığı, Nefsin sana "Bu işten çıkış yok" dediği, insanların Ümitsizlik verdiği yerde, O Bağışlayıcı, Gafur, Merhametlilerin en Merhametlisi, Rahman Allahdır. Kafire de Müslümana da Hayret verendir.

Zikir

İsimleri ile Allah'ı Zikret, yani Zâtını, Makamını; Tecellileri değil.

Deizm - Deist ~ Peygamberler

Peygamberler olmasa Tanrı aklına gelmeyecek adam kalkmış "Ben Allah'a inanıyorum ama peygambere ve dine inanmıyorum, Deist'im" diyor.

Kim Allah'a güvenip dayanırsa, Allah ona yeter.. ~ Sebepler Mertebesi

"..Kim Allah'a güvenip dayanırsa, Allah ona yeter.." Talak 3 Halk bu Ayet'in işaret ettiği asıl Manaya ve Mertebeye yani Sebepleri katırştırmaksızın Allah'a güvenip dayanmak Mertebesine ve Manasına kendiliğinden ulaşamaz. Bunu anlamak istemezler, işlerine de gelmez.. Muhakkak ki "ama eşeği de sağlam kazığa bağlayacan" demeyi eksik edemezler.. Halbuki bu ve pek çok buna benzer Ayetler vardır ki sebepler mertebesinden öte yalnızca Allah'ın Kendisini Sebep kıldığı bir Mertebeye işaret etmektedir. Şu Hadis'de işaret edildiği gibi.. "Siz Allah'a hakkı ile tevekkül etmiş olsaydınız kuşlar gibi rızıklandırılırdınız.." sav.. Halk bu Mertebeyi asla görmez hatta yapabildiği dereceye kadar örtmeye çalışır.. Halbuki ilelebet ancak bu Mana ve Mertebeye eriştirilmek için İmtihan edilmektedirler.

Nasip ~ Sabır ~ Lütuf

Keşke deme, Gam yeme. Zulme uğradınsa dahi gam yeme, çünkü O eksildiğini zannettiğini başka surette aynı geri iade eder, hatta lütfeder fazlasını dahi vermiştir. Kimse kimsenin nasibini kısamaz, nimetini engelleyemez, kendi nimetini de çoğaltamaz, kişi ne ederse kendine eder.

Ezel ~ Alem ~ Cüzziyat

Sen sayamadın diye Zamanın Evveli yok değil.. sen günleri sayamadın diye Muhsi olmadı değil. Cüzziyat Teferruat sana müşkül gelir, O'na değil.

Dost

Dostun ile bazen bir şeyler yaparsın, bazen oturur konuşur Muhabbet edersin, bazen de sadece oturursunuz, konuşmaz, yine Muhabbet edersiniz. Mucizeler saçtığında Allah, "normal"de de O yine "Allah".

Manevi Günler Aylar

Allah'ın bildiğimiz günlerden başka manevi gün, geceleri, vakitleri var, Allah lütfedip şuuruna erdirsin o günlerinin gecelerinin, vakitlerinin.

Yüce ~ Cabbar ~ Vedud

Yüce'dir, Cabbar'dır, Vedud'dur!

Aşk ~ Sır

Yüce'dir, Cabbar'dır, Vedud'dur! Allahla Yakınlığın yollarını arıyacaksın. Halbuki Allah'a Yakınlığın hiçbir Yolu yoktur. Ancak sen bu niyette olucaksın yolunu gözleyeceksin ki sana acısın merhamet etsin, Muhabbet etsin. Hatta öyle olur ki sanki sen O'nun Maşukuymuşsun. Yoksa O'na ulaşmanın bi yolu var sanmak küfürdür müşrikliktir. Bu arayış ise şevkten iştiyaktan ötedir, zorundasın Aşk'a!

Diriltilme ~ Kuran

Üzeyir as'a, öldürdükten sonra Diriltmesine misal gösterirken kendisini ve eşeğini de öldürmüş, sonra Üzeyr'i (as) diriltip, eşeğinin diriltişini ona göstermiştir. İbrahim as'a ise, kuşları öldürtmüş ve onları diriltmeden önce İbrahim'e (as) "onları kendine çağır" demiştir.

Hayret

Bir Zalimin kucağında bir ömür Adam yetiştir, sonra onu Kendine çağır, sonra tekrar o zalime İsminle gönder, sonunda da bu yaratışının aksine işi Mucizeler ile kapat. Senin acayip işlerinin, verdiğin Hayretin sonu gelmez. Seni dile getirmek ne mümkün; olursa o da Senin acayip işlerinden.

Tasavvuf ~ Muhabbet ~ Vahdet-i Vücud

Elimiz ayağımızsın, Sen'den başkasına ihtiyacımız yok. Malımız mülkümüz makam mevkimiz Sen'sin, İhtiyacımızı gider Allah'ım.

Zikir - Tespih ~ Muhabbet

Her an her olanda her vesileyle Allah'ı İsimleriyle O'nunla Konuşarak Zikret: Allah'ım Sen düşündürensin.. Allah'ım Sen hatırlatansın.. Allah'ım Sen işittirensin.. Allah'ım Sen gördürensin.. Allah'ım Sen rahmet edensin.. Allah'ım Sen şifa verensin.. Allah'ım Sen koruyansın.. Allah'ım Sen merhamet edensin.. Allah'ım Sen yürütensin.. Allah'ım Sen ölçü koyansın.. Allah'ım Sen yaratansın.. Allah'ım Sen güldürensin.. Allah'ım Sen sevdirensin.. Allah'ım Sen yardım edensin.. Allah'ım Sen adaletlisin.. Allah'ım Sen affedicisin.. Allah'ım Sen güvenilensin.. gerisini ne varsa duruma göre sen getirirsin artık.. böylece her fiilde her anda O'nunla konuşarak Allah'a bağlan.

Tasavvuf

Kalbini Allah'a hasretmeye çalış. Fazilet sahiplerini anmak dışında, kimseyle Dedikodu yapmadığın gibi kendi kendinle de dedikodu yapma; seni Allah duymaktadır. İster kafir sebep olsun ister Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker.. Ömrünün başkalarının kusurlarıyla geçtiği vakitlerini bir düşün.. Müslüman başkalarıyla meşgul olacağı vakti Allah'a ayırsaydı hiç şüphesiz zarar etmez fazladan kar ederdi.

Akıl

Kemaliyle Nispetini kurmak zordur ama "Akıl" Allahtadır. Misal: Kuşlar olmasaydı İnsan uçmayı uçağı Akledemezdi.

Veli ~ Müşahede

İnsanlardaki hayvanlardaki bu Dostluk birbirlerine Yakınlık, Kimin Dostluğunun Kimin Yakınlığının Eseri.

Nefs

Sıkıldığına sıkılmayasın..

Aşk ~ Halk

Halk'ın Aşk'tan haberi yoktur, Aşk'a göre iş işlemez, işleyemez. Halbuki Sünnet der amel der hesap der.. ama Aşk'la iş tutmaz, dünyasında Aşk'a yer vermez. Beşeri Aşk'ı bir delirme-sapma gördüğü gibi Allah Aşkını da sapma görür, başka anlamaz, anlayamaz. Hz Peygamberi (as) sever ama Aşk-ın-dan (Hu) haberleri yoktur. Aşk'a düşmezler.. İnşaallah bakalım Cennet'e, haftada bir Cemali Seyre kaldı bizim Ümmet Kardeşliğimiz.

Tecelliler - Zıtlık ~ Sığınmak

Allah Dünya perdesindeki Tecellilerinin Zıtlıkları şiddetinden seni korusun. "Allah her şeyden üstündür" , "Allah her şeyin üzerindedir" diye diye Tecelli dalgalarının üstünden aş, Zât'ı limanına sığın.

Kalp ~ Sır

İnsan'ın Kalbi Sırrına hem Ayna hem Perdedir. Eğer Kulluk, Sırrında olmasaydı, Allah Kalbini hallac pamuğu gibi attığında insan ne ağlayabilir ne de gülebilirdi. Eğer Sır Nefs'e nispet olur ise, o halde İnsan aynı anda hem güler hem ağlar olurdu, hem de durmaksızın her an. Halbuki duygular-haller gelip geçici, Sır da sabittir. Sen Kendini Kalbinde ve Nefsinde arama. Sen özün sırrın, O'nun Sırrından, O'nun Ruhundansın.

Kulluk ~ Zikir

"Allahım Sen'den Razıyım" diyemiyorsun, öyle mi..

İlim ~ Muhabbet ~ Kulluk

İlim'den Muhabbet'den Tespih yap kendine, aksın zihninde kalbinde. Nasıl toplanır bu tespihin taneleri: Subhanallah, Elhamdülillah, Allahuekber.. 99 Esma.. Salavat, Dua, Ayetler, Namaz, Hadisler, Büyüklerin güzel sözleri, Kitaplar, Şiirler, İlahiler-Şarkılar, Küçük gördüğün belki hiç görmediğin Allah'ın sana Nasib ettiği Ameller, Teşekkür, Şükürler, Sabr-ı Cemiller ...; Kulluklar..

Zat ~ İdrak ~ Bilmek ~ Bilememek

İdrak edilememesi Sıfatına, Bilinmesi Zâtına Nispetledir; Mutlak Var'dır, O'dur O, Zâtına İdrak, Biliş, Gerekir değil. Perde olur Bizlere İdrak edememek, Bilememek; yoksa İdrak etmeyiş, Bilmeyiş O'na İlişir değil.

Zat - Sıfat ~ Fiil

Doğuştan Yeteğin olup da Sanatçı olsan, ve bir zaman Eser vermesen, artık Sanatçı olmaz mısın?.. O'nun, Hayy Sıfatı dahi böyledir ! Faaliyet (Fiil-Tecelli) göstermiyor diye Yok, faaliyet (Tecelli) gösterdi diye Hayat sahibi olmaz ! Zâtındandır Zâtı, Hayatı, Şânı! Görünen Efali, İsmi Sıfatı, Eseriyle değil !

Zât ~ Esma ~ Ruh

Allah'ın Hayy diye bir organı Var da haşa, Zâtı onunla mı Hayat buluyor?.. Ya Sen?.. Ey Ruh ya sen ne ile var oldun, nasıl hayat bulduğunu zannediyorsun, Kendi Ruhundan başkasıyla mı! Yokluğundan mı! Akciğerinden mi!.. Nispetlerine dikkat et!

Ali (kv)

"..Sen, Hz. Harun'un, Hz. Musa yanında aldığı yeri, benim yanımda almaktan razı değil misin? Şu farkla ki, benden sonra peygamber yok!".." Demek O'nun (kv) hakkında da Nübüvvetle ilgili bir Hadis var.. Bu Hadisi böylece unutmadığın gibi "Ali ve Ben aynı Nurdanız" (sav) Hadisini hiç unutma..

Ben sizin Rabbiniz değil miyim..

"Ben sizin Rabbiniz değil miyim" diye soramadıklarına, "Elest Bezmini hatırlayan var mı" diye sorup Lütuf mu ediyorsun.. Ne ediyorsun a Hakikat Kadısı, a Hakikat Yobazı? Derviş bu sözü eğri büğrü söyleme. Seni sîgaya çeken bir Molla Kasım gelir..

Şikayet ~ Kulluk

İnsan her şeyden yorulur da "Şikayet"den yorulmaz mı ?..

İlim Zâtının Aynıdır ~ İlim - Kıylu Kal

Sen Bilgi'yi bir şeye-şeylere Nispet edip, yani Bilgi'nin-İlmin Yolunu kesip, geldiği yere Döndürmezsen, yani Zâtına vardırmazsan, Bilgi-İlim tabi sana kıylu kal olacaktır. Diğer Sıfatlar da böyledir; yani Zâtının Aynıdır, Bilene!

Sanat ~ Din ~ Felsefe - Bilim

Varlığa baktığında Sanat göremiyen İnsan Nakıstır, Eksiktir onun görüşü. Sanat'ı sadece insanın fiilinde yani Resim'de Heykel'de gören İnsan Sanat'ı görmemiştir, Sanat değildir onun gördüğü. İster Bilim Adam'ı olsun ister Filozof Sanat'ı varlıkta göremiyorsa sadece Akıl sadece Nedensellikle bakıyordur ki Eksiktir Nakıstır onun görüşü. İster Dinsiz ister Dinli Bilim Adamı-Filozof olsun Varlığa 99 İsimle bakmıyanın görüşü Kamil olmaz.

Nafile ~ Nefs - Oruç - İftar

Nafile deme, Nefsine Gem vuranın İftar'ı Allah'ladır.

Zikir - Tespih

Allah ile olduğunu Hatırlamak Zikir'dir, Tespih'tir.

Bir - lik ~ Hu

Gözün alamadığı, Dilin sayamadığı, Zihninin Matematiğinin hesaplayamadığı bu kadar çok varlık hangi Gaye ile Bir arada bulunuyor? Nasıl ayrılıp kopup dağılmıyorlar? Bu Birliğin, Dirliğin, Manası nedir, tutkalı nedir? Bu Tespih'in Zikrettiği nedir?

Hu - O

Kafan ne kadar O'nunla ki Kalbin O'nunla olsun.. Zihninde şu Varlık nerede ki, senin Varlığın da o kadar O'nda olsun.

İlim ~ Kalp

Allah kulunun diliyle “Semi Allahü limen hamideh” der. (sav) Namazlarınızı, dünyaya veda eden kişinin kıldığı gibi kılınız. (sav) Namaz mü'minin miracıdır. (sav) Şimdi sen bu İlim'leri-Haberleri zihninde tutmaz hatrında bulundurmaz isen, muhafaza etmez isen, Kalbin neyi duysun, nasıl duysun, nasıl amel etsin.

Manevi Şeriat ~ Tasavvuf

Sen Kıl Tüy Sureten Şeriat Hesabı tutuyorsun da, Manevi Şeriat Hesabı ne olacak, Kendin için bu yönden Hesap tutuyor musun? Seni Hesaba çeken var mı yani? Ya senin başında da Manevi Şariat Bekçileri olsa, acaba Halin nice olurdu! Emin ol herkesin Hesabı Kendine, kendince Hesab tutmaktan, Kusurlardan geç, adam-kadın belki senin bi haftalık namazın değerinde "Allah" diyor, bunun Hesabını soruyor mu Allah senden? Allah diyenleri Sev Sen Sev! Bak Yüce Ali'ye (kv) dahi Kafir diyen çıktı bu Dün'ya'da! Kerbela'yı düşün, hepsi de Şeriat'da Ala idiler o Densiz Katillerin, Kalpleri bozukken Sureten Şeriat kurtardı mı onları! Sen Kusurlardan geç, tutacaksan Kendi Kalbî Hesabını tut! Sev Allah diyenleri Sev! Sev o mensub olduğun Manevi Devletin Kullarını Sev!

Denge

Hangi iki şeyin arasındasın, hangi dengeyi sorarsın.

Şah damarından daha Yakın

Şah damarından daha Yakın olan, seni Fiiline, Yaratış Tecellisine azıcık daha Yaklaştırırsa, bedenin dışında da bir şeyleri hareket ettiriyor yönlendiriyormuşsun gibi hisseder, zannedersin.

Nefs

Nefsine de ki: Ben senin İsteklerine uyarsam şu üç günlük dün'ya'da ne tatmin olabilicez ne de rahata kavuşabilicez, neticede elimize bir şey de geçmemiş olarak sonunda Cehennemi boyluycaz. Sana da yazık bana da yazık. Yahut sen toprak olup yok olucaz diye tutturursan, öyleyse zaten ne benim ne de senin elde etsek de bi anlamı olmayacak hayali şeyler peşinde zavallıca ömür tüketmemiz daha da anlamsızdır; İntihar etmem bu durumda bana göre daha anlamlıdır. Şimdi sen gel öyle öleceğimize Bana Uy da, ölmeden önce O Allah Yolunda ölelim, Resulüne (sav) Uyalım da hem bu dün'ya'dan İstediklerin güzelce verilsin, hem de Cennette Hesapsız Bitimsiz olarak Sayısız Nimetler içinde Neşe ile Ebedi Yaşa. Sen Tatmin bul, Ben de Rabbimin Rızasını kazanmış olarak Zâtına varayım.

Dün'ya Cenneti ~ Nefs ~ Zan ~ Bulmak

Nefs öyle bir şeydir ki İnsan para mal mülk Zengin olmakla bu Dün'ya'da Cennet'e girdiğini Vuslat bulduğunu zannedebilir. Şimdi Sen neyi arıyor arzuluyorsan, o arzuladığının Cennetine girersin, hiç gam yeme, hem de bu Dün'ya'da girersin!

Aşk ~ Nâr - Nur ~ Nefs - Sıfatlar ~ Ruh

Güneş, hem Nâr iken hem Nur'dur. Zahirinde Nur, Batınında Nar diyelim.. ama Nârının fazlalığı Zâtından bir şey eksiltmediği gibi Nur'unun fazlalığı da Zâtına bir şey katmıyor.. Allah'dan bir Ruh-Zat olarak Senin, Nur'un Akıl-Kalp, Nâr'ın ise Nefsin-Ben-liğin.. Nefsin seni yakmakta, Nurun ise söndürmekte. Nur'dan göremiyorsun, çünkü Allah öyle Yakın.. Nar ise uzaklaştırıyor çünkü Allah öyle Şiddetli.. Ne zaman Nâr'ın Nur'un (Sıfatların-Nefsin) İtidal buldu, Ruhunu, Yakınlığını, şu gökteki Güneş gibi Ay gibi apaçık görecek, seyredeceksin. Allah'a Misal olmaz ya; biz bunları Muhabbeten söyledik..

Reiki - Yoga - Karma ~ Müslüman - Tasavvuf

Reiki, Yoga, Enerji, Karma.. ? Çok kısaca şöyle ifade edeyim.. Daha Güneş doğmadan Nurla yıkanan, günde beş Vakit Özel Mirac'a koşan, gizli açık her şeyin içinde bulunduğu bir Kitabı olan, Nebisi dünya hayatında gelmiş geçmiş en etkili İnsan olan, İlk ve Son Din'in, Mensublarına.. En cahili bile bunlara itibar etmezken, bir de bu Din'in Büyüklerini tanıdığını mı iddia ediyorsun.. Bize, bunları mı getirip anlatıyorsun.. bunları getirme bize.. "Sen" gel..

Kadim - Hadis ~ Zaman - Tasavvuf ~ Hadid 3 - Evvel Ahir Zahir Batın - Alim

Evveli Ahiri, Zahiri Batını O olanlar için, Zaman nedir ki, Kadim Hadis olsun.

Elest Bezmi - Kalu Bela ~ Ruh ~ İsa'nın (as) beşikte konuşması ~ Mecaz ~ Fena ~ Tasavvuf

Bebeklik-Çocukluk, bir tür Fena Hâlidir.. İsa (as) Elest Bezminden sanki hiç ayrılmamış gibi daha beşikte "Ben Allah'ın Kuluyum" dedi.. Şimdi biz daha yeni yeni, şu beden elbisesini sıyırıp, aslımızın surete dayanmadığını anlıyoruz gibi gibi.. Bebeklik-Çocukluk, bir Fena Hâlidir dedim.. Mecaz demedim. "Mecaz" ucuz kıymetsiz bir iştir.. Hakikat, Hakikati olduğu gibi görebilmektir dostum.

Allah'ı Görmek

O'nun Zâtını görecek göz nerede, Yok zannedersin. Sonra Sıfatlarından az bir Tecelliler olur da o güne kadar yer gök ikisi arasında gördüklerinden Tevbe edersin.

Sırrullah ~ Min Ruhi - Ruhumdan ~ Zâtî Tecelli

İnsan Sırrullahtır, Kendi Beyanıyla (Min Ruhi) Kendi Ruhundandır; Zâtî Tecellisidir. Bu Hakikate karşın İnsanlar birbirleriyle aynı Sırdan olduğu halde, Sıfat-Özellik Mertebeleri farklı olduğu gibi, Allah'ın Lütfunu bilip Şükretmeli, Hamd etmeli ve Haddini de bilmelidir. Zira İnsan Hayvanlarla Kıyas edilemeyecek bir Makamda, hepsindeki Özelliklere ve daha belki kendisinin dahi bilmediği Gizli Lütuflara olağanüstü Yeteneklere sahip olduğu kadar, bir Kartalın Görüşünü veya Bukalemunun üçyüzaltmış derece Görmesini dahi Tahayyül edemez. Nerede kaldı ki Alemlerin Rabbinin Sıfatlarının Tecellisinde Zâtî Mertebesini (Ki Sonsuzdur-Sınırı-Nihayeti yoktur), O Kendisine Miraç Lütfetmeksizin herhangi bir şekilde kendiliğinde "Tahayyül" edebilsin..

Kader Değişir mi ~ Ayan-ı Sabite ~ Kader Sırrı

Kader Dört Nispetledir.. Birincisi: Sabit Hakikatlerdir (Ayan-ı Sabite). Kadın, Erkek, Çocuk, Nefs, Bitkiler, Madenler, Hayvanlar, Ulvi ve Sufli Mertebeler, Zıtlıklar gibi sonsuza varan, Yaratılışın gerçekleşmesi için Zorunlu olan, Allah'ın İlminin İcadlarıdır. Zorunludur, fakat ne Zorlama vardır ne de Sorumluluk; hiçbir Erkek ve Kadın, erkek ve kadın olmaklıkla, yahut boynuzlu koç boynuzlu, boynuzsuz koç boynuzsuz olmasıyla yükümlü tutulmaması gibi.. Ayan-ı Sabite Kader Sırrındandır, tümüyle "Kader" demek değildir. İkincisi: İmtihan'ın gerçekleşmesi için başa gelmesi Kesin Takdir edilmiş Olaylar; Belalar ve Bağışlardır.. Üçüncüsü: Basitçe, İnsan, Belalara karşı Sabır ve Dua, Bağışlara karşı Şükür ve Nankörlük etmemekle iki yönden de Kader olarak Yükümlü ve Sorumlu Tutulmuştur. Olayların başa gelmesi herkese eşit olarak Takdir edilmiş olduğu gibi Dua ve Niyetten Sorumlu Tutulmaları da aynı derece eşit ve Kader'dir (Zorunluluktur). Üçüncü Nispeti

Muhabbet ~ Tasavvuf

Büyüklük etme, Küçüklük de etme, Muhabbet et.

Nefs - Dün'ya

Bu Dün'ya Nefis gibidir, Allah'ın Rahmetidir deyip, güleryüzüne aldanma; Allah'ın Rahmeti Allah'tadır!

Büyük Cihad

Büyük Cihad nedir unutmuşsun. Nefsin de üzerine çullanmış, altında ezilmiş kalmışsın. Nefsine kızacağına, Rabbine, sızlanıyorsun, gevşemişsin. Ayağını yere vur, Allah de, nefsine kaşların çatık olsun. Bezgin Halini değiştir, nefsine karşı Celalli Heybetli ol, sesini kes. Soldan da yaklaşsa Sağdan da yaklaşsa "Kulluğum sana mı kaldı, dengesiz" de, Bilinçli ol, Uyuma, Diri ol, Allah'la olduğunun Bilincinde ol.

Kuran'da "Habibim" geçer mi..

"Habibim" Hitabını Allah'ı zihninde bir erkek gibi tasavvur edenden başka hangi "Ahmak" Yanlış anlayıp da Uygun bulmayabilir! Hem de Kuran'da şöyle bir Ayet apaçık bulunuyorken: "De ki: 'Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin.." ve Allah Resulüne "De ki: “Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum." dedirtirken kendisi bunu diyemiyor ve başkası dese Şirk sayabilecekken, daha hangi sözü Tekzib etmeye, Yanlışlamaya kendinde Hak bulabilir! Kendini bilmeyen, kendi Dininin Muhabbetinden haberi olmıyan bir kimse başkalarının Muhabbetini, Yakınlığını, Sözlerini nasıl Tekzip edebilir! Kendi Dininin Peygamberine "Anam babam sana feda olsun" diyebilecek Muhabbeti olmıyan, Kibir'den başka çok bilmişlikten gayrı hangi Halle kimin Muhabbetini Şirk saymaya kendinde Hak bulabilir!

Güzel Hasletler ~ Tasavvuf ~ Felsefe

Şimdi sen "Felsefe" diyorsun da.. Acaba "Felsefe" deyince kim ne anlıyor.. "Tasavvuf" deyince ?.. Güzel Hasletler, Ameller nelerdir ?.. Sabır-Sabrı Cemil, Metanet, Hilm-Rıfk, Bağışlama, Merhamet, Vakar-Ağırbaşlılık, Saygı, Ciddiyet, Sadakat, Ahde Vefa-Sözünde durmak, Vefa, Cömertlik, Şükür-Teşekkür, Övgü-Takdir-Tasdik etmek, Üste varmamak, Güleryüzlülük, Güzelsözlülük, Açık sözlülük-dil eğip bükmemek-gizliden konuşmamak, Latife-Mizah, Yardım, Müsâmaha, Edep, Haya-Utanma, Fazi let Talebi, Azim, Nefs ile Cihad, Bilmiyorum diyebilmek, İlim Talebi, Diğergâmlık, Nezaket, Sevgi-Muhabbetli olmak, Sıdk-Doğruluk, İnsaf, Adalet, Ref-et-Acıma, Kusurları örtmek-yüze vurmamak, Sükut-Çok konuşmamak, Kanâat, Tevekkül, Teslimiyet, Dirilik-Uyanıklık, İstiğnâ, İsar-İhtiyacı varken de vermek, Kötülüğe kötülükle karşılık vermemek, Kulak kabartmamak, Bilmediğine karışmamak, Sır saklamak, Hayır-Hasenat yapmak, Yapmacık davranışları terketmek, Dua etmek, İnsanlarla

Müşahede

O'nu madem biliyorsan, o zaman Acayiplikler, Doğaüstü şeyler bekleyerek Müşahedeni, Muhabbetini Perdeleme. Ağacın konuşmasını, yanmasını bekleme.. ağacın ağaçlığı nerden geliyor, kuşun kuşluğu, kedinin kediliği nerden geliyor, nasıl oluyor, onu anla da.. Seyret. Muhammedî olan yanan ağaç aramaz.

Nispet ne demektir

Şimdi sen Güneş'e, Suret'e Nispet'le bakarsan, Güneş tırnak kadar küçücük bir şeydir. Ama Hakikatte o ne kadar büyüktür, "Bilirsin", öyle değil mi?.. İşte "Nispet", kısaca bu demektir. Şimdi senin Nispet'in, Nispetlerin nedir.. Muhakkak ki onlardan hâlî değilsin. Ama şu da var, bir yönden de onlardan Münezzehsin.. İşte senin Nispet'in ne ise ona göre, O'na nispetle! Küçüklüğün de O'na göre, Büyüklüğün de O'na göre! Yokluğun da O'na göre! Hayır hayır Samimi Dost, Varlığın O'na göre! İşte anla anla, ama senin nispetlerin neler, Nispet'in neye!.. Önemli olan bu!

Ölüm ~ Diriliş Günü ~ İnsan üzerinden öyle bir zaman geçti ki..

İnsan'ın Ab-ı Hayat'ı, Yaşam Kaynağı nedir ki onu onunla Ölümden döndürebilsinler.. Madde mi, Enerji mi ? Bilim mi ?.. Görmez misin ya onun üzerinden öyle bir zaman geçti ki, bunlar vardı da, o yoktu! Bu senin, özleyişin, yersiz dileğindir; çünkü o hakikatte, Ölmedi de!.. Onu ilk defa var kılan tarafından Diriltilmeyi bekliyor. Sen anla ki, asıl Dirilişi inkar edenin Kalbi ölmüş, Aklı ölmüş!

Zaman Sırrı ~ Kader

Sen ne geçmiş zaman'da ne gelecek zaman'da olamazsın, An'dan başka Zaman yoktur. Geçmiş Zaman Hafızanda daha doğrusu ancak Bilgi-nde bulunur. Gelecek Zaman ise, An-ı Daim ve ed-Dehr olan Hakk, Ol-uş ile Tecelli etmediği için, Var değildir ki Bilginle kuşatabilesin; ancak olaylar hakkında Tahminde bulunur ve Hayal kurarsın; yahut Rüya ve Keşf ile bazı şeyler Hayal vasıtasıyla gösterilebilir ve Bilgi vasıtasıyla Bildirilebilir. Hakk ise, Gelecekte de (ki Ahir O'dur) her şeyde O 'ndan başkası Tecelli etmeyeceği için, Ol-acaklar Geçmiş gibi Bilgisindedir..; yani Tecelli etmemiş olsa da, Kendisi ve Bizim için ne yapılacağını bilir. Ameller yani Fiiller Hakk'tan, Niyetler ise Biz'den olduğundan, Kader'den Sorumlu tutulacağın yer, ancak Gönlün, Kalbindir.. Nazar ettiği yer, Fiilinde Kalbindir.. Amel-Fiil iyi veya kötü, ona göre gider gelir.. Manevi Kuvvetler de ona göre, perdelenir ve açılır..; bunu Bilesin! Hız ve Hareket'e gelirsek, bir şey n

"Bizim ne yapacağımız kaderimizde yazılmış ise.." , "Sonumuz belli ise niçin bu dünyaya geliyoruz?" , "Allah Cehenneme gideceğimi bile bile.." ~ Kader Sırrı ~ Kader - Cebr - Zorlama ~ İstidat ~ İlahi İhsan ~ İcad - Yaratmak - Bulmak

İcad, Keşf-Bulmak mıdır, Yaratmak mıdır.. Allah'ın Bilgisi yenilenmez, İlmi-Kemali artmaz.. Bilgisinin ilgisi yenilenir ve ortaya çıkar. Merak bir İstidat'tır, Bilim Adam'ı olmaya Zorlanmazsın, böylece bu Cebr değil İlahi İhsan Lütuf olur.. Sen eğer durum böyleyken "Yaratıyorum" dersen bu Kibir'dir.. Allah seni kendisine Kibirlen diye zorlamaz, cebretmez.. Bu Cebr-Zorlama seninle ilgilidir, sendendir, Nispet'i Sanadır.. İcad'ın sana olan Nispet'i "Bulmak" (ki İstidadından gör ürsün ki İlahi İhsan'dır) O'na Nispeti ise Yaratmaktır. Şimdi Sen Madem Büyüklenmekten ve Benliğinden vazgeçmiyorsun, ve Kibrinde böyle İnatçısın, Allahın da seni bununla Ezeli Bilgisinde yargılayıp Cehenneme sokacağını bile bile yaratmasını Kötü saymamalısın. Ümitsiz olma Dua Sadaka Kader'i değiştirirmiş.. Bu Bilim Adamı dediğime takılma bir Misaldir.. Misaldir dediğime bakma Kibir bir Hakikattir.

Kuran ~ Mecaz ~ Mucize

Kuran'a Mecaz diyen ya Tertemiz Meryem'e (as) İftira edenler Derekesindedir, ya da İlim'e değil Bilim'e Kanmış, Aldanmışlardandır.

Kuran ~ Mucize ~ Mecaz

İlmi, Acı'sı ve Keşf'i Vehminden öte varmamış, Acayip Haller tatmamış, Keramet dahi görmemiş, Mucize'ye, Mecid olan Kuran'a, Mecaz'dan gayrı ne desin. İman'ı kaybetmiş, Kul olmamış, Şikayet halinde Ümitsiz, Ahmak Yalandan Kibir'den başka Hakk'a ne isnad etsin..

Zât ~ Esma - Sıfat ~ Rahmet - Rahman

Bir İnsanın Suretinde Öfke her zaman görünmeyebilir.. Belki içinde Zuhur eder de Suretinde belli olmaz.. ya da Surette, Yeri geldiğinde Zuhur edip de apaçık belli olunca, "Öfke", Varmış da gizli imiş anlaşılır.. Hakk için bu Misali düşünürsen, "Rahmet", Gazab gibi değildir.. Surette Belli olmakta ve daima Zuhur etmektedir.. Şimdi, Gizli olup da Zuhur eden acaba Sıfat mıdır, Zât mıdır.. işte sana bu Belli olmalı!

Allah'ın Bilgisi - İlmi ~ Ayan-ı Sabite - Kader

Yanılmayacağı için, verdiği-vereceği Hüküm değişmez. Yazdığını ise Lütfunun eseri olarak Dua ile değiştireceğini ve Dua edilmediği halde nasıl olacağı Yazılı (gerçekleşmemiş) şeyin yerine geçireceğini haber vermiştir. Bu sonucu dahi Tüm'de Mutlak Biliyoroluşu, Dua etmemeği gerektirmeyeceği açıktır! Böylece Dua etmeyen ve Sadaka vermeyen için Hüküm yine değişmemiş olur!.. Sadaka veren için de aynı Lütuf geçerlidir.. Keza, Mucize de bir yönden, Yazdığını değiştirmesidir.. Muciz e, Kader'in değişmesi ile Bilgisinin değişmediğinin delilidir Bilmek-Anlamak isteyene!.. Belirttiğimiz gibi, Yanılmaz ki Mutlak gerçekleştireceğini yazdıkları hakkında verdiği Hükmü değişsin de Tüm'e dair Bilgisi değişmiş olsun.. Yahut Zorla Cehennemlik edilmiş olsunlar! Bu, onların ümitsizliği, hesapsızlığı ve yüzsüzlüğüdür!.. Netice.. Yazdığı dahi Lütfu ile değişir, İlmi (!) değişmez, artmaz ve eksilmez! Kemâli eksik olanlar, İlimlerinin ve Sevgilerinin artırılmasını Lütuf olarak Kendis

Aşk - İlim ~ Sıfatlar

İtidal Esastır; Zat-ı İlahi Esmasına-Sıfatına Hâkim'dir. Ama olur ya, sen seni bilesin diye, Aşk'tan yanarsan, İlim soğutur.. İlim'den donarsan, Aşk ısıtır. Sonra Rabbini de Bilirsin, Zât ile Esması Bir.

Ayan-ı Sabite

O'nun Zuhuru için Ayan-ı Sabite'ye ihtiyacı yoktur. Siyah üzerine siyah resim çizer, Görür, seyredersin. Su içinde su görmez ama Ruh içinde Ruh görür. Görü-l-mezdir ama, Görü-n-ür. Sadreddin Konevi Hazretleri buyurmuş: "İnsan-ı Kamil'in ayn-ı sabitesi yoktur."

Ebedi Cehennem - Adalet ~ Kafirler - Şirk - Ümitsizlik ~ Ayan-ı Sabite - Kader Sırrı

Kurtuluşa inanmıyan İnsan'ın Hâli Ümitsizlik ve ilerisinde Başıboşluktur. Ve bu Ümitsizlik Hâli onda Şahsî olmasına rağmen onu Başıboş bir halde Herkese ve daha kötüsü Varlığa yayar. Yani İnsan'a (as) İnanmadığı gibi Allah'a da İnanmaz. Sonra Şahsi Hâlinin gerektirdiği şekilde de bir Mutlak Varlık-İlah (Bu "Bilinmezlik" de olabilir) Tasavvur eder. İşte Cehennemlik olmaları, bu Şahsi Hallerini yani Ben-lik'lerini Varlığa Yaymaları ile İmansızlıklarını Mutlaklaştırmalarıdır; ha tta burada kalmayıp imkanları ölçüsünce İtikatlarını Allah'a Şirk de koşarlar. Henüz yaşamadıkları Hâller ve Hakikatler olduğuna dair İnançları yoktur, çünkü kendi yaşadığı Halleri de Haber aldıkları Hallere, kendi Bildiklerini başkalarının İlimlerine benzeterek aynı kılmışlardır. Allah'ın Adaleti ile Ebedi Cehennem çelişir derler, fakat Allah'ın Hükümlerini kabul etmezler.. Allah'ın Bilgisi Mutlakdır derler fakat kendi Zanlarını kabul ederler.. İnsan derler,

Tasavvuf - Evrim ~ "Oluşum" ~ An ~ Yeni Yaratılış - Kesintisiz Tecelli

"Oluşum" yoktur, her An (Kare) yeni Yaratılış - (Kesintisiz) Tecelli vardır.

Dilsizler için - Ruh ~ Vesvese ~ Nefsin Konuşması ~ Meleki İlham ~ Konuşma - Kelam

Şeytanın vesvesesi ve nefsin konuşması ve hatta Meleki İlhamlar insan'a hazır gelir. İnsan onlar için beyan anlamında bir çaba sarfetmez. İnsan Ruhu onlara göre Dilsizdir, Sözsüzdür. Her İnsan Ruhu bunu bu hazır lakırdılar konuşmalar içinde farkedemez. O ancak düşünerek, toplayarak, yazmak gibi, kurgulayarak, Arızi olarak, Allah'ın yardımıyla dillenebilir. Böylece, Beyan eder, "Kelam" eder; yoksa konuşamaz, lakırdı edemez.

Vesvese

Şeytan son derece yetenekli bir "Vantrolog"dur; Kukla ettiği, kendisi konuşuyor zanneder. İkili konuşma!

Elest Bezmi - Kalu Bela ~ Ruh - Min Ruhi

Gözün'de doğuştan katarakt varmış diyelim, sonradan perde açılınca, "Gözüm oluştu" mu dersin ?.. Ruhun ve Yeteneklerin de böyledir; ne İsimlerin (Sıfatların) ne Zâtın (Ruhun) Oluşuyor değil; Ruhunun (Min Ruhi) üzerindeki Perdeler kalkıyor! İsa'nın (as) beşikte konuşmasını anla.. Ötesi, Elest Bezmini Hatırla da, Şimdi "Bela" de! Ahdini Misakını tazele!

Ahad - Vahid ~ Fena

Ahad'da Fena buldun da, Vahid'de bulmaz mısın..

Entropi ~ Hayy ~ İlim - Alim ~ Var-lık ~ Ruh

Dün yediğin Elma bugün yediğinin aynı değil. O elma Yok oldu, Yenisi geldi onu da yedin o da Yok oldu. Bu elmaların hepsi Yok oluyor da Elma nasıl Yok olmuyor. Beden de Yok oluyor, bak bebektin genç oldun bak ayı gibi oldun. Bak Ruh dahi (yani Sen) her gece Yok oluyor sonra sabah sanki hiç yok olmamış gibi aynı devam ediyor; ama Sen aynı Sen. Şimdi sen buna sırf İlim cihetinden bakma. Çünkü İlmi yok olmayanın aynı zamanda Varlığı da yok olmuyor. Sonra tek bir Suret içinde çeşit çeşit Suretler göz kırpıyor, yok oluyor, Haller, hatta Kimlikleri İnsan'ın değişip duruyor.. ama görmüyor musun Ruh hep O aynı Ruh! Ahad'da Fena buldun da, Vahid'de bulmaz mısın..

Zikir

Önce Zikretmeye Niyet et, sonra rahat ol ve "..unuttuğun zaman Rabbini zikret.." (Kehf 24) Ve Kalp Dilini Zikretmeye korkak alıştırma.. "..Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken, Allah'ı zikredin!" (Nisa 103)

Zikir ~ Tespih

Önce güzelce "Sen'i Güzel İsimlerinle daim Zikretmeye niyet ettim Allah'ım" diyerek Zikretmeye Niyet et. Sonra ne hızlı ne yavaş ne yüksek ne alçak, normal bir halde İç sesini Kalbinin emrine verip Tespih çeker gibi, başla: Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud... Ne şeytanın ne de nefsinin seslerine, ne kendi sözünle ne de Zikrinle engel olmaya çalışmayıp, iç alemini herzamanki gibi kendi haline bırak. Zikretmeyi unuttuğunda ise, hiç endişe etmeden, hiç kesilmemiş gibi aynen devam et.. "...Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud..."

El-Batın ~ Yokluk

İnsan kendini gerçekten Yok etmiş ise, Hakikatini Yokluğa değil El-Batın'a Nispet etmesi gerekir; Hakk ve daha Doğru olan Söz budur.

Min Ruhi

O'na (Zatına-Ruhuna) Nispetle Nur'unun (Sıfatının) Maddi ve Manevi Tecellisi Bir'dir, biri ötekinden aşağı değildir. Yani Güneş Işığı ile Kalbin Işığı-İlim Nuru aynı derecededir. Işık ve Karanlık dahi aynı Derecede ve Bir'dir. İşte bu anlamda Ruh (Min Ruhi) -hiçbir şekilde Madde olmasa da- hem Fiziki (Görünmese de Var olması) anlamıyla hem de Manevi (Manevi Güç-Yardım) anlamıyla, Bir derecededir ve iki ayrı yön zât-en onda Bir'dir; çünkü İnsan Ruh'u Allah'ın Ruhundandır.. Ama dikkat et, bu denilenler, hep O'na Nispetle.. Fakat işin içine İnsan'ın Dün'yası Nispeti girerse, işte orada derecelenme var.. Çünkü Ruh yine O'ndan olsa da, yani yine "Elmas" değerinde olsa da, çamurdan temizlendi mi, sonra kime layık görüldü, Sahibi bulundu mu, veya kimin parmağına takıldı gitti vb.. İnsani Mertebede Önemli olan, Dereceli olan budur.. Hoş İnsani Mertebe de yine O'na Nispetle ya!

Zulüm Halk'tan, Kahır Hakk'tan.. ~ Kahhar ~ Kader

Zulüm Halk'tan, Kahır Hakk'tan. Tertemiz Meryem'in (as) sakladığını, içine Rabbi koymuştu.. Kahrı da Rabbindendi, Müjdesi de.. Açıklasa inanmazlardı; O'nu Bilmeyen Halk'tı, İftira edip Zulüm eden de Halk oldu. Senin içinde de İsa var ise, Sevinsene, ne Sızlanıyorsun!

İlim ~ İddia

İlim'den İnsanların Kalplerine ve Nefislerine hayırlı faydalı olan konuları Zikret. Huzur'a, Aşkullah'a, Muhabbetullah'a cezbedecek şeyleri aktar, anlat. Aksi halde senin İlmin sadece "Ben biliyorum" demek olur, yalnızca İddia, Çekişme, Didişme meydana getirir; Halk içinde Hakk Adına Fitne'den başka bir halta yaramazsın! Hakk'ın sana Fitne-İmtihan açısından hiçbir ihtiyacı yoktur; Slogan atmayı bırak! Kafir olsun Mümin olsun Halk'ın O'ndan başkasına ihtiyacı yoktur. Neticede İlim'den payına, Hüsran'dan başka bir şey geçmez.

Fena

Sen Gün içinde, Düşüncende Fena bulursun, Surette Fena bulursun, Geçmişte Fena bulursun, Gelecekte Fena bulursun, Hayalde Fena bulursun, İşinde Fena bulursun ve ila ahir... Böylece çokça türlü türlü Fena bulup bulup da.. neticede hep nereye neye Dönersin..

Nefs - Şeytan - Avam ~ Arı

Arı sende korku kokusu ve kendine dair bir kıpırtı bulmazsa nihayet etrafında döner dolanır gider. Şeytan ve Nefs de böyledir. Avam dahi böyledir; sen ne kadar Hakk'a ayna olsan da, o bundan doğal olarak ancak Kibir, Sahtekarlık yansıması görecektir. Hani kimsenin sonu belli değil ya! Anlamaz, anlayamaz. Onun için ne kötü ne de iyi olsun üstlerine varma, boşuna didişip Hakk dahi olsa kendini üzüp yorma. Ne kadar eziyet verseler etrafında dönüp dolansalar rahat vermeseler de ölüyü mezara koyup dağıldıkları gibi etrafından dağılıp gideceklerdir. Hakk, yine Bâki'dir. A cânım, Muhatab olup da bari eziyeti uzatma; sana eziyet onlara azab..

Vesvese

Şeytan Âdem'i - Sen'i yok saydığı gibi, vesvesesini ve onu yok say. Nihayet onun İhlaslı Kullar üzerinde bir sultanlığı yoktur; Nefsine uyan İnsanları ve vesveselerini de yok say.. "Allah de, ötesini bırak, daldıkları bataklıkta debelenip dursunlar."

Lut Kavmi ~ Ahir Zaman ~ Vesvese

Müslümanlar Lut Kavmini bilip dururken onları şu ahir zamanda ne niye şaşırtsın ki. Gafletten olsa gerek daha bir sürü garip saflıklar şaşkınlıklar içindeyiz. Sanki zevzek erkeklerin bakir arkadaşlarıyla alay etmesi gibi kafirler bizimle alay edebiliyorlar. Bir büyüğe vesvese'den şikayet edilince "Eskiden şeytanlarla alay eden Sufiler tanırdım, şimdikiler ise onların oyuncağı eğlencesi olmuş haldeler" buyurmuş.

Garip

Biz bu Dün'ya'da Garip Mültecileriz, Allah'a Sığınma talebinde bulunduk.

Zikir

Yoruldunsa, Nefesin Allah'ı Zikretmektedir.. "Allah'ın Zikri en büyüktür"..

Miraç

Hz Peygamber'in (as) Miracının Rüya'da olduğunu iddia edenler, acaba Mirac'ın ne demek olduğunu zannediyorlar, nasıl tahayyül ediyorlar acaba Mirac'ı.

Her şeye Kadir ~ Rüyalar

Rüyalar O'nun her şeye Kadir, her şeyi yapabilir olduğuna delil sayılmaz mı.

Sabır ~ "Allah'ım Senin için"

İnsan başka ne için Sabredebilir; ne olursa olsun O'nun gayrı için ise, kendine eziyet, gayrına İnat, heva heves Zulümdür o! Böyle kimseler arasında Akıllı kişi elbette sıkılır, daralır! Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu! Ya! Bilmez misin, nihayet Aziz ve Hakim olan Allah'ın Takdiridir, bütün işler O'na döner varır?.. Mal Mülk Evlad Kadın Para hepsi Nankördür bunların kıymet bilmez, terkeder seni! "Allah'ım Senin için" diyemiyorsan, ne için ne için, neyin önemi kaldı, ne için Sabredeceksin!

Tasavvuf ~ Ayn - Ayna ~ Ayan-ı Sabite ~ Güzel İsimler O'nundur..

O Vehhab olanın Dilemesiyle Nur'u, Hâlik İsmi Aynasında, "Kadın", "Sanatçı" gibi türlü türlü çokça Yansımalar Parlamalar oluşturdu.. Bu Sıfat, parıltılarının en güzellerinden birinde de "Annelik" Sıfatına Ayn oldu.. Ki O "Rahim"dir.. Ki O "Vahid"dir.. Güzel İsimler O'nundur..

Rızık Allah'ta-dır

Şu Dünya yaşantısında aradığın garanti Rızık'ta mıdır ? Allah'ta mıdır ? Ya, garanti dediğin nedir senin ?

Zikir ~ Suret ~ Müşahede ~ Görmek ~ Yakın ~ Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm

O'nu Mana'lar olarak Sen'de O Zikredebilir, O'nu Suret'de Sen'de O Müşahede edebilir, O'nu Sen'de O görmektedir, O'na Sen'de İzafi ve Gerçek olarak O Yakın olabilir; Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm!.. O Yaratmaktadır, O Tecelli etmektedir, O Görmektedir, O İşitmektedir, O'na En Yakın olan O'dur, O'na ancak O güç yetirebilir! O'nu Sen'de Cümleler ile Kesifleştirme, Suretlerde Kesifleştirme, Sen'i vesile edip de Vehminde Uzaklaşma! Sen'i Putlaştırma!

Kötülüklerden-Kötü Yerlerden Uzaklaşmak..

Allah seni ne diye İyi kıldı. Cehennemlerde sürtesin sürünesin diye mi.

Tasavvuf ~ Aşk ~ Hal ~ Heybet ~ Vedud (cc)

Âşık hâli nara atmak değildir. O Âşık, Vedud'un heybetinden boğazı dolandır.

Seyr, Suretler ve Hakikati

Kavuşma tam gerçekleşsin diye Razı olduğu olmadığı her şeyi yaratmış ve Zatına perde kılmıştır. Güneşin de onun önüne geçen Bulutun da Yağmurun da Hakikati bu. Bu seyre varmaya yürek dayanır mı.

Vahdet ~ Hayret

Neler oluyor bize! Neler oluyor bize! Bu oturmalar kalkmalar! Bu sesler de ne! Ne oluyor bize! Ne büyük iş! Kim bu ! Nedir böyle !

Allah İnsan'ı Neyden Sorumlu Tutar ?.. Akıl ~ Nefs ~ Kafirlik - Müşriklik ~ Fazilet - Dostluk

Allah'ın İnsan'ı Sorumlu tuttuğu şey sadece Akıl olsaydı Deliler Mutlak Kafir-Müşrik sayılırlardı. O'nun, mesela Firavun'u Sorumlu tuttuğu şey, Velayet Mertebelerinde yükselmesi de olamaz; Fazilet, başka şeydir. Beklenen şey ancak, İnsan'ın önüne gelen şeyi Nefsî olarak Reddetmemesi, İnkar etmemesi ve böylece tamamen uzaklaşıp İnatla Düşmanlığa varmamasıdır; Dostluk, başka şey! Bu Hakikate örnek olarak pek çok Ayet gösterebiliriz: "Ancak sizinle onların arasında ahitleşme ola n bir kavme sığınanlar, yahut sizinle veya kendi kavimleriyle savaşmaya yürekleri dayanmayıp size gelenler, bu hükümden dışarıdır ve Allah dileseydi onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Sizi bırakırlar, sizinle savaşmazlar ve barış teklifinde bulunurlarsa Allah da onların aleyhinde bulunmaya bir yol bırakmamıştır size." [Nisa 90] Gerisi de Başı gibi Yüce Allah'ın Lütfuna Bağışına kalmıştır ki O'nun Rahmeti Cömertliği Apaşikardır; Allah ile Dostluk,

Hz İbrahim ~ Şirk ~ Tasavvuf ~ Hakikat Aşkı

Hz İbrahim Efendimizin üzerindeki Himmetine, içindeki Hakk Hakikat Aşkına bak ki Şirk koşmadığı bir Kendisini bıraktı! O da O'na Şirk olacak değil ya! “Bu benim Rabbim.”, “Benim Rabbim bu.”, “Bu benim Rabbim, bu daha büyük.” [Enam 76 77 78] Âlemlerin Rabbi hakkında sizin zannınız nedir? Sonra yıldızlara nazar ederek baktı. Bunun üzerine "Ben gerçekten hastayım." dedi. Bunun üzerine ona arkalarını dönüp gittiler. Onların ilâhları ile ilgilendi ve: "Yani (siz yemek) yemiyor musunuz?" dedi. Yoksa siz konuşmuyor musunuz? Saffat [87-92] "Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi. Ve (oysaki) sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah yarattı. [Saffat 95-96]

Hüsnü Zan

Sen hüsnü zan et iyi anla, kötü söyleyen utansın.

Cennet ve cehennem ebedi midir (!)

Allah'dan ayrı hiçbir şey yoktur ki o şey kendi başına son bulsun ya da baki olsun. O'nun Büyüklüğüne daha layık olan ki bir şeyin yok olması değil aksine var olmasıdır. Yok olanların kendisi yoktu ki şu varlık bulmaları o kendilerinden olsun. O halde neden dersin ki 'Allah'dan başka sonsuz yoktur; insanlar-ruhlar ölümlüdür, cennet ve cehennem yok olacaktır'.. Desene, Allah'dan başka bir şeyin varlığı yoktur!

İlim ~ Mana

Espri bir Mana'dır, Mana'yı Anlayınca fiziksel etki yapar, Gülüverirsin, bazen de fiziksel etki olmaz, Anladıkça içinde bir Zevk duyarsın. İşte bu İlim'deki Manalar da Ehline öyledir, gülmekten daha büyük Maddi Manevi etkiler yapar: Kalp titretir, nefesi açar, iç ve dış alemi genişletir, ayaklarını titretir, geceyi gündüz yapar, içini aydınlatır, tarif edilemeyecek Zevk verir, Huzur verir, Keşfettirir, Dünyanı değiştirir, Buldurur.. saymakla bitiremeyiz Ehline bir Kelime ile neler yaptığını, Manaları ile Anlayanına neler yaptığını..

Allah'ın Birliği

Çoğu İnsan kendini İnsanlardan (Ana-Baba, Toplum vs) saydığı için İnsanların tarafını tutar; Halbuki onun Özü Hakikati olan Ruhu diğer İnsanlar gibi Yaratıcıları olan Tek ve Bir Allah'tandır. Dinsiz Kafirlerin ve Müşriklerin çoğu Riyakar-Mürai-Münafık olduklarından Allah'ın Birliğini satmış insanların Ayrılığını, yani aslında Düşmanlığı, Tefrika'yı satın almışlardır.

Ahadiyet - Vahidiyet ~ İsimler ~ Suret ~ Hayal

İnsanların Yüzlerinin farklı ve her birinin kendilerine özgü olması, Vahidiyet Tecellisi üzere Yaratılışlarının bir Suretidir.. Buna göre, Ahadiyet Tecellisinin Suretleri Yaratılışta nasıl olurdu ?.. Sevgili hakkında, Yüksek, Zevkli ve Sevimli bir Hayal olacaktır bu.. Bilene, Ahad da aynı, Vahid de..

Hüseyin'in taşıdığı İzzet'in Hürmetine!

Hüseyin'in taşıdığı İzzet'in Hürmetine! Hüseyin'in Pak Nefsi, Katındaki Şerefi, Masumiyeti ve Yüce Makamı Hürmetine! Hadsizleri, Cahilleri, Ahmakları, Zalimleri Def et, Uzaklaştırdıkça uzaklaştır bizden Rabbim!

El Emin ~ Nefs - şeytan ~ Sebep-ler

Şeytan Yalancı ve Vesveseci, Nefs ise Zayıf, Şüpheci, Tedirgin, Kararsız.. Allah (cc) ise Emin.. Kime neye Teslim edersin kendini! Sebepler Yok olucu, Olanlar değişici; Neyden Eminsin ? Kime Güveniyorsun! Sebeplerle Keyif içinde gevrek gevrek Müslümanlık'tan dem vurmak kolaydır! O Sebepler bir kesilsin, görülür belli olur o zaman neyden eminmişsin aslında neye Güveniyormuşsun, İman'ın kaç paraymış! Rızkının asıl sebebi ne imiş, sen neye bel bağlamışsın! O zaman belli olur! Manevi Rızık kesilince, sebepler ne mertebede imiş, senin taptığın ne imiş! Müslüman-Teslim olanmıymışsın? Yoksa üçkağıtçı sahtekar mı! Kim Müslüman kim değil, o zaman belli olur! Kimin Malını Mülkünü Kim'den nasıl satın alıyormuşsun? Rızkı sen nasıl, sebeplerle mi kazanıyormuşsun!

Zikir

Dilinle Zikredebildiğine göre bütününle de Zikredebilirsin.

Ruh - Min Ruhi

Ruhun Kulağı var zannedene Düşüncesinde, Rüyasında şaşılır; Ruh ancak Ruh ile duyar. Kulda şu Kulak varsa da Sureti ile değil.. ancak Semi ile Mütekellim ile duyar.

Felsefe ~ Akıl ~ Cevher ~ Bir-lik

O Mutlak Bir olduğundan Ayrım Bir yere kadardır; İzafidir.. Mesela Aklı Akıl olarak ayırarak ancak bir yere kadar varılabilir. Felsefecilerin Kulağı çınlasın. Ne İlim ne Varlık bakımından hiçbir şey böylece kendi başına ele alınarak Nihayet'e-Kemal'e erilmez. Cevher dedikleri, Hakikat'de Hakk'tır çünkü.. İlmin Kemali Akl'a değil O'na varır çünkü.. "Geçer iken Yunus şeş oldu dosta, Ki kaldı kapıda andan içeri"..

"..Allah attı.."

Bitki bitkilikten Hayvan hayvanlıktan dışarı adım atamayacağı gibi İnsan da İnsanlıktan dışarı adım atamaz.. Yok yokluktan, Eşya eşyalıktan dışarı adım atamaz.. Fakat : "..Allah attı.." [Enfal/17]

Amel ~ Ruh (Min Ruhi) ~ İnsan

İnsan'ın değeri ve İnsan olması, Amelinden midir ?.. İnsan Ruhu Allah'dan (Min Ruhi) olduğundan, Değeri de Aslî, Zâtî olmaktadır.. Zenginliği ise, Fakir olan Nefsine Gani olan Allah'ın Tecellilerinin bağışlarından ibarettir. Maddi Manevi Fakirlik yahut Zenginlik, hiç kuşkusuz Arızi-Asli olmıyan Geçici Haller ve Durumlardır. Allah bizi böylece ancak Nefsi açıdan (Geçici olan şeylerle) İmtihan etmektedir, bu Sır pek güzel bir Sır ; hangi açıdan olursa olsun Zengin yahut Fakir olmamız, O'nun Katında birdir. Ruh, İnsan Suretine girdikten sonra ya bunlarla Avunup Aldanmakta ya da Ezeli ve Baki olan Hakk'a dönmektedir; Ruh (Min Ruhi) hiç kuşkusuz Batıl olmaz. Nefsinde hem Fakir hem Zengin olabilen Ruh, Kibirlendiğinde, Zâti Değerinden değil ancak Zenginleşmiş zannettiği Nefsinden Kibirlenmiş olabilir. Ümitsizliğe saplanırsa da, Şımarırsa da, ancak bu Sonradanlık ve Geçiciliğe aldanıp Kendi Özünü unuttuğundandır; yani Kendi Özünü Geçici olan Dün'ya'ya

Zihin - Kalp

Zihnini Boşalt, Kalbini Doldur.

Akıl - Zeka

Nefsinin Hallerine Uyanık olan, Nefsine Hakim olan, Zeki ve Akıllı kimsedir. Ahmakların ürettiği Problemler ve onlara çözümler bulmak Akıl Zeka işi değil, aksine Ahmaklık batağına saplanmış olmaktır.

Nefs ~ Fena - Yokluk - Acz ~ Aşk ~ Geyret - Mahv - Hiçlik ~ Beka ~ Kulluk - Muhabbet

Nefsin için Sevmiyorsan, Sevdiğin sana Cemalini döneceği bir yolu muhakkak gösterir ki bu ancak Kulluk'tur. Fena bulurum dersen, bilesin ki Kulluk Muhabbet'den ibarettir, ve Muhabbet Kulluk'ta Beka gerektirir. Şimdi gel sen gerçekten Aşk'da Mahv ol da şuna Fena, Yokluk deme, Beka de.. Acziyet, Gayret deme, Muhabbet de.. Hiçlik etme, Kulluk et!.. Fani deme, Baki de!

Ruh

İnsan Ruhunu hakikatte olduğu gibi "Allah"a, Nurunu ise "Hakikat-i Muhammediye"ye nispet edemiyorsa, onun Ruh dediğinin "Hayalet"ten farkı yoktur. Bir zaman Fena bulabilirse de, hiç Beka bulamaz: çünkü Kemal bulamaz. Batıda Ruh'tan bahsedenlerin durumu budur. Her Ruh'dan konuşanı gerçekten Ruhuna-Özüne erdi zannetme. Depresyondan kaçmak için nefsini bırakmakla "Marifetullah" olmaz; Nefs'i bilmek aynı Mertebeden Rabbi Bilmek olmadığı gibi Ruh'u bilmek de her zaman Allah'ın Ruhunda(-n) (Min Ruhi) olduğunu bilmek olmaz.

Kuran ~ Hızır ~ Allah (cc)

(Hızır) 'İç yüzünü bilmediğin, hakikatini kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin?' dedi. (Kehf 68) "..Şah damarından daha yakın.." (Kaf 16) "Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zat’ı) işte oradadır.." (Bakara 115) De ki: "Ey İman etmiş kullar, Rabbinize karşı takva sahibi olun! Bu dünyada güzel olanlar için bir güzellik vardır. Ve Allah’ın arzı geniştir. Ama sabredenlere ecirleri hesapsız ödenir." (Zümer 10)

Hakk ~ Halk ~ Sabır ~ "Ben kimim ki"

Madem Hakk'ı bilen gören yok, sen de kendini Halk içinde bir Hayvan say, eziyet gördükçe "Ben kimim ki zaten" de geçiver. Sabır, eşi benzeri olmıyan bir sarhoşluk veren Allah Şarabıdır. Sıfatından Şarap yapmış, Sakisi Kendisi, kıymetini bilmeyiz diye de Zorla içiriyor.

Kader

İnsanların dileği Allah'ın dileğini kendi menfaatlerine olarak ne aşabilir ne de kuşatabilir. Bunu kabul etmeyip bilmeyenin Kaderi de zaten bellidir. O'ndan başka da dilediğini meydana getirebilen olmadığına göre geleceği inşa eden, yaratan ancak Allah'tır. Böylece Geleceği İnşa eden ancak O ise, nasıl olsun da Allah Kendi Yaratacağı şeyi bilmesin! O'na Yapacağı iş'te ne mani olabilir ki!

Min Ruhi ~ Ruh - Nefs

Bak "Burun" yüzünde durup durduğu halde "Koku" ona gelmeksizin burnunu tam bilemezsin tanıyamazsın haberin olmaz öyle değil mi; yani o sende yine vardır, mevcuddur ama bilmiş tanımış olmazsın.. Burnum var dersin ama Koku olmadan Sureten Burun ne kadar da eksik kalırdı, hatta haberin dahi olmazdı değil mi ? Şimdi bunun misali işte insanların Nefislerini, kendilerinde bulunan gizli Duyuları-Latifelerini bilememeleridir. Bunlardan da öte bizZat Kendileri olan Ruhlarının (Min Ruh i) yani Öz-Kendi kıymetini değerini bilememeleri vardır.. Burun ve Koku ilişkisi, Allah'ın Nefs'e Tecelli etmesidir, Tecelli olmadan Nefsinden-Özelliklerinden, yani ne gizli ne açıktaki Duyularından haberin olmazdı.. Ruh ise.. Duyulan'ı Duyan'dır: Tecelli'den öte, Tecelli edendir.. "Tecelli" bir "Ziya" gibidir, bir "Nur" var da O'nun "Ziya"sı yani.. Güneş var, O'nun Işığı.. İşte Ruh (Min Ruhi) olmadan Tecelli de ol

Benlik ~ Tasavvuf ~ Muhabbet

Büyüklüğü Perde olmaz Muhabbet Ehlinin O Neş'esine. Onlara edebsizlik olmaz Benlik Senlik, O Padişahın Nezdinde.

Allah İsmi ~ Nefs ~ Allah'ın Zatı

Nefsinin yani Esma Sıfatının İdaresi, Mutlak, Ezeli Ebedi, bir başlangıç ve sonu ve eksi artısı olmaksızın Zâtının elindedir; Nefsi, yani herhangi bir özelliği, O'na-Zâtına galebe çalmaz, Nefsi Zâtının aynıdır : O, Allah'tır.. İsmini O'na başkası koymamıştır.

Vesvese

Şeytanların istilası, yüksek bir ahlak üzere olduğunu mu gösterir yoksa cehennemlik lanetlenmiş bir kul olduğunu mu ?

Yüce ~ Halim

Seni en Yakınında Halim bulmak ne güzeldir ne yücedir Allahım.

Nefes

Nefesimizi elimize bırakmadığın gibi Manevi Nefesimizi de bize bırakma Allahım.

Tecelli ~ Beni Göremezsin..

Kadınlar Yusuf'un (as) güzelliğini görünce, ellerini kestiler de, o güzellik karşısında bedenlerini unuttuklarından acısını duymadılar. Yusuf O Allah'ın bir Kulu idi, Rabbisinin Güzelliğinden bir Resim idi; O Güzellik ise Suretsizdir. Musa (as) O'nu görmek isteyip de Rabbisi ona nazlanınca, dağa azıcık Tecelli etti de dağ paramparça oldu. Aslında bu Tecelli, Kudret işidir, Kulunu avutmak için; Güzelliğinden değil. Şimdi O Güzellik Surette olsa, Alemler nasıl ayakta kalsın! Fazla naz Aşık usandırır derler, Hakikattir. Fakat hangi Sıfatı vardır ki Aşık O'na Güzel değil desin ya!

Yokluk ~ Latif

Yok ol, yok ol.. Bir bakmışsın O öyle Latif, Yok gibi olanın Varlığına dönmüş Yokluğun.

Ruh - Nefs

Allah Kulunun Nefsini her parçalayışında onu daha Mükemmelen birler. Bu, Nefsindir, ve daima Oluş üzeredir. Sen (Ruh) ise, Olmayansın; Anla!. Şöyle diyeyim: Sen Değişmeyen Sabit "Cevher"sin; Değişenin ise Nefsin'dir, "Araz"dır. Dahası şöyle diyelim: Sen (Ruh) Subuti Sıfatları ile Zât'ının Varlık Katındasın.. Nefs'in ise Fiili Tecellilerindedir.. Nefsini Tecellileri ile Zengin kılmak ister; Zira Sen (Ruh) zaten O'ndansın ve O'ndasın!

Zikir ~ Subhan Allah

Zihnine gelen her noksanlığı "Subhan Allah" deyip kes at.

Dert ~ Zikir ~ Kavuşmak

Bir Kulunun derdi gerçekten O ise, Kavuşmak ise, "La İlahe İllallah" diye diye ne olur ona, "Subhan Allah" diye diye ne olur ona.

Her şeyin Yaratıcısı

Her şeyin Yaratıcısından başka her şeyin Yaratıcısı olur mu; O'nun gibisini görmemiş Mahluklarıyız, Kullarıyız biz O'nun.

Akıl

Terazinin kefelerindekiler eksik ise, buna Akıl denebilir mi.. ; "Aklımla tarttım, doğru çıktı" diyecek yüzü olur mu insanın..

Ateizm

"Yaşam ne kadar kötü, tanrıya nasıl niye inanayım" diyorsun ama nasıl oluyor da buna rağmen bu kadar güzellikler mükemmellikler mevcut ? Bu yalan dünyaya düşkünlüğün nereden geliyor madem! Senin lanetlemelerine, ümitsizliğine bakılırsa o mükemmelliklerin de hiç olmaması gerekirdi! Yahut, sen bir leş kargasısın; utanmayacak mısın bu rezillikten, yalancılıktan, yüzsüzlükten, ve nankörlükten !

Letaifler ~ Ruh ~ Kalp ~ Nefs - Beyin

Ruh, Nefis veya Kalbi ile meşgul olunca, beden Kulağı duymaz olur, beden gözü görmez olur.. Demek ki asıl Kulak, şu beden kulağı değil, bizZat Ruh Duyuyor.. demek ki asıl Göz şu beden gözü değil.. Ruh görüyor !.. Beden Gözü iki, Gördüğü bir olduğu gibi, hepsi Ruh'unda birdir bu latifelerin. Senin asıl Duyuların, asıl Organların: İlim'dir, Basiret'dir, Vicdan'dır, Uyanıklık'dır, Şükür'dür..; Kalbindir !

Hakk (cc)

Aleyhine dahi görünse, Hakk ile ol, daima Hakkı ara, Cenabı Hakk'ı bulursun.

Tasavvuf - Fena ~ Yokluk ~ Beyin - Nefis ~ Ruh

Beyin (Nefis), Ruhu (yani Seni) istediği gibi istediği yerde bulamazsa üzerinde hükmü kalır mı... Yok olmayı öğren de Varlık bulasın; Hakk'da Yok olanda varlık kalmaz ! Allah'dan kaçılmaz !

"Hz Adem Cennette mi Yaratıldı"..

Secde emrinin geçtiği ayetlerde, şeytan'a "Oradan -Katımdan, Huzurumdan- çık" demiş, ardından, Adem'e (as) ise "Sen ve eşin Cennet'e (el cennete) yerleşin" buyurmuştur. Sonra, hepsine birlikte, "Yeryüzüne (el ard) inin" demiştir. Şimdi, Adem nerede (!) yaratılmış, nereye yerleşmiş ve nereye indirilmiş ?.. Kitapta İdris'i de an. O da özü sözü doğru olan biriydi; bir nebiydi. 1. ve refa'nâ-hu : ve biz onu yükselttik 2. mekânen : mekân, makam 3. aliyyen : (çok) yüce Meryem 56-57

Tasavvuf - Vahdet-i Vücud ~ Ayet - Allah Kelamı ~ Hu

Musa Kelamı ağaçtan duydu da şaştı şüphe etti mi.

İlah - Zat ~ Hakk - Esma

Allah'dan olmıyan hiçbir şey yoktur. Allah'dan olan, Esma dahil, "İlah" demek olmaz; fakat Hakk değil demek de olmaz.

Zatı İlahi ~ Esma - Müsemma ~ Zikir

Allah'tır, Esmasıyla Müsemma ! Esmasını Zikreyle, Müsemmasını bul!

Allah ~ Zaman - Ed Dehr ~ Tasavvuf

İsa'yı (as) beşikte konuşturduğu gibi, mahşerden önce ölüleri dirilttiği gibi : Allah'ın Katında zaman yoktur, Allah vardır !

Kuran ~ Mecaz ~ Hakikat

Eşyanın ışınlanması gerçekleştiğinde (Neml 38-40) 'Kuran'da vardı' demeyeceksin öyle mi ? Hem de Mecaz olmaksızın..Yürümek, bir Adım dahi olsa neydi ki ?

Hu

Seni sana O'ndan başka kim hatırlatabilir.

Hangi yüzle çıkacağım Rabbimin huzuruna..

"Hangi yüzle çıkacağım Rabbimin huzuruna" dersin ya.. O'nun yüzüyle!

Alem Ezeliliği (!) ~ Felsefe

"Alem Ezelidir" diye iddia etmek çöldeki bir kum tepesinin veya okyanustaki bir dalganın ezeli olduğunu iddia etmek gibi tam akılsızlıktır. Şayet Ezeli derken kastedilen "Hareket" ise hareket ancak Kuvvetle olabilir, Kudretten meydana gelebilir ki işte O Kudret evet Ezelidir! Var edip yok etmede, öldürüp yeni yeni diriltmekte, dilediğini yapmaktadır! Hiçbiri yokken onları ilk defa var eden ve her bir şey yok olurken Kendisi Baki kalan, O Varlıktır Ezeli olan! Açıkça görülür ki sadece Ezeli ve Kudretli değil aynı zamanda Bilinçli, Sanatçı ve daha sayısız özellikleri olan bir Varlıktır O Ezeli Varlık! Dikkatlice bakarsan görürsün ki, karıncadaki ve insandaki Kuvvet de, işte O aynı tek ve bir Kudrettir; Hayal dahi Kudretten! "Evveldir Ahirdir, Zahirdir Batındır, her şeyi bilendir." (Hadid 3)

Zikir ~ Esma - Müsemma

Her nefes verirken başka Esma zikreyle. Sonra Müsemma'ya gömül. Esmasını söyle Müsemmasını duy.

Yakın

İnsanlara daha Yakın yoktur, O'ndan başka.

En Nur

Işık, O Nur'un gölgesidir.

el Latif-e

Mizah ( Latif-e ) olmazsa olmazlardandır, dikkat et.

Bilmek ~ Kafir - Küfür ~ Sünnetullah

"Bilmek" zaten Allah'ın bilmekliğinden olduğundan, insanın herhangi bir şeyi yetkinlik kazanmadığından dolayı bilmemesi öne sürülemez. Keza Beşerde açığa çıkan çıkmıyan tüm yetenekler de böyledir. Fakat Sünnetullah perdesinden dolayı Ruhlara bu Sır belirsiz görünür.

Elest Bezmi - Kalu Bela

Elest Bezminde Rabbini Bildiğinden, O'nu burada Hatırlamaması mümkün değildir hiçbir beşerin.. Tanımazlıktan gelir.. Bilmezlikten gelir.. Kibrinden, Korkusundan.. yahut henüz karşısına çıkmamıştır o İnsan'ın.. Allah bilir !

Biliyorum-Bildim diyip de geçme

Biliyorum diyip de geçme, "Bildim" deme; bilmediğinden değil, "Bilme"nin kıymetinden.

Yokluk ~ Zât - Hu

"Yokluk"la isimlendirilemez, Tecellisi ve Yaratması var.

Felsefe - Filozof - Ateizm ~ Tasavvuf

"Filozof"un anlamı "Hikmeti Seven" demektir. "Sofiya" Yunancada "Hikmet" demektir. "Filo" ise sevgi demektir. Dolayısıyla felsefenin anlamı, hikmet sevgisidir. Lakin "Nihilist-Ateist vb Felsefe" türleri olduğuna göre anla ki her şeyin Batılı olduğu gibi Felsefe'nin de Batılı ve Hakikati var. Öyle Felsefeciler var ki Aklı İnkar eder, Hikmet nerede kalsın.. Oluşu geçtim, Varlığı İnkar eder: Hakikat nerede kaldı ! Arayışı nerede kalsın ! Şüphe eder durur, daim Kuşkudadır, "Sevgi" nerede kalsın !

Rastlantı - Tesadüf

Piyango Çekilişi Rastlantısal oluyor diye, çıkan Numara orada önceden bulunmuyor, Seçilmemiş bir Numara çıkıyor, var olan Numara o an Tesadüfen oluşuyor demek olmaz: Ama Akılsız Felsefecilere, Evrimcilere, Ateistlere gel de bunu Göster !

Düşünmek - Okumak

Boş boş Düşünme, Rabbinin Adıyla Oku !

Tesadüf - Bilim (!) ~ Sır

İster gökde olsun ister yerde, ister şifreli olsun ister sensörlü, hiçbir kapı kendi kendine açılmaz.

Nefs

Nefsine uyanın, çekeceği var, Nefsinin elinden.

Allah Sistemi (!) ~ Şifre ~ Sır ~ Kulluk

Allah'a Kulluk bir "Sistem" olarak adlandırılamaz. Önünde bir Hazine Sandığı ve elinde bu sandığı açacak Anahtar olduğunu düşün, eğer Allah Senin Kulluğundan Razı değilse sandığı açsan dahi o Hazineden nasiplenmen hiç mümkün değildir. Varlık Hazinesi Mekanik bir Yapı'ya, Sistem'e bağlı değildir. O Hazineyi açan Anahtar ancak Has bir Kulluk'tur; Anahtar: İbadettir, İhlastır, Zikirdir, İlimdir, Aşktır, Muhabbettir: Sünnettir (sav).. : yani Sır ancak Has bir Kulluktur!

Ağlamak ~ Madde - Mana ~ Tecelli - Sıfat

Allah'ın işine bak ki seni Yok gibi olan Düşünce, Duygu ile Tecrübe ediyor da senin hiç elinde olmadan gözünden Maddi olarak bir Su taşıp seller oluveriyor, Ağlıyorsun. Şimdi bu senin Öfkeye kapılıp yumruğunu oraya buraya savurman gibi de değildir. Şimdi bu "yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıkar" meselesi de değil : Belki Yok gibi olan Mana'dan Duygu'dan, Sıfat'dan, Var dedikleri Madde Zuhur ediyor, Hareket ediyor.

Zahir ~ Batın

Batınında ayrı zevkin, Zahirinde ayrı zevklerin.

Tesettür - Başörtüsü ~ Müslüman ~ Halk

Azıcık sakalın uzasın, Tesettüre gir Başörtüsü tak, hele ki Namaz kılmaya başla, yani Müslümanlık Zahirinde azıcık görünmeye başlasın, bak Nefs Köpeği nasıl hırlamaya başlıyor, Nefs Yılanı nasıl tıslamaya başlıyor. Muhakkak ki Allah zorluk dilemez ! Ama hele ki şu Ahir Zaman'da, ve Zahirde Müslüman bir Cemaatte yetişmiyorsan.. Hiç Kolay değil ! Şefkatli olmalısın ! Çoğu İnsan da bu yüzden Müslüman görünmez, Kalbi Hayatını düşündüğünden Zahirini feda eder; Şefkat'den de kaynak lanıyor bu ! Ama bu "Melamet" de değil ! Zaten bu durum Halk Hakk yolunda Cehd etmediği için var, bu Korkulara göre hareket ettikleri için Zahirde Müslüman olamıyor. "Yobaz oldun he!", "Biz Müslüman değil miyiz!", "Başımıza Alim mi kesildin!", "Çok değiştin!".. Daha neler neler.. Halbuki Kıyafeti ne Türk ne Müslüman Kıyafeti, Kendine Özgü filan da değil, yani Batılı görünmekten aynı rahatsızlığı duyamıyor, çünkü farkında bile değil ! Bunlar Ka

Rabta Şirk mi ! ~ Vesile ~ Tasavvuf

Allah Kur'an'ında bizZat Kendisi, Nebi, Resulleri ve Salih Kulları, Velileri ile bizlerin Kalplerini Rabtetmiyor mu ? Bizzat Allah onları Kur'an'ında bunca Zikrederek, bize Kendisine Yakınlık için, onları Vesile kılmıyor mu ? O'ndan ala Vesile eden, O'ndan ala Rabıta yapan mı var !

Zâtına Arif olmak

Zâtına Arif olmada hiçbir Kesinti yoktur.

Nur ~ Rüya - Hayal ~ En-Nur

"Işık" dediğin, hem maddi-dış alemde, hem "Hayal"de "Rüya"da da değil mi ? "En-Nûr" ! Hem Zahir'de hem Batın'da da türlü türlü Tecelliler ile "Nur" O aynı Nur değil mi ?

Tasavvuf ~ Şirk !

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de Kendini Fakirlerle Apaçık olarak Birlemiştir ! Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve -sadakaları alanın Allah olduğunu- ; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi? (Tevbe 104) Güzel bir söz ve mağfiret, arkasından eza gelen (başa kakılan) bir sadakadan daha hayırlıdır. -Allah Gani’dir-, Halîm’dir. (Bakara 263)

Ferdiyyet ~ Cemiyyet ~ Ümmet

Allah'ın "Cemiyyet"den gayesi "Ferdiyyet"dir; Ferdiyyet sahiplerinden oluşan Cemaattir ki zaten ilk Halkası Nebiler olan Ferdiyyet sahipleridir (as). "Muhakkak ki İbrahim bir ümmet idi.." (Nahl 120)

"Gözüme mi inanayım sana mı"

"Gözüme mi inanayım sana mı" derler ya; bu sözün hakikati aslında şöyledir: "Gözüne mi inanacaksın, Bana mı ?"

Şükür

O'na göre Şükredecek bahane araman dahi ayıp kalır ; Şükretmenin Kemali de 'her halde Hamd etmek' gibi "Halk"tan azade, Hakk'adır.

Nefs

Güneş'in doğup batması İnsan'ın Tabiatında Doğasındadır (Nefsinde); Hakikatinde doğup batma yoktur.

Ehl-i Beyt ~ Zikir

Ehl-i Beyt'i anmak gönlüne geldiğinde kendi kusurlarının aklına gelmesi şeytandandır; Sen onları anarken kendini değil Onların (as) Temizliğini dikkate al !

Işık Madde mi ~ Bigbang İlk Saniyeler ~ Bilim ~ Fizik - Metafizik

Şu Et Gözü eşyayı görmüyor, Işığı görüyor; Işık ise madde-cisim değil. Ses ve Isı da öyle; hele ki İç Sesi hiç düşünmezler. Ayrıca şunu belirtelim: Şu an ölçümlenerek sınırlar belirlenerek oluşturulmuş ve böylece sanki Mutlakmış gibi dayatılan Fiziksel Yasalar (Yani Batılı Modern Bilim) Bigbang'in ilk saniyelerine göre geçersizdir; bunun ne demek olduğunu anlıyamayan zaten Metafizik'den hiç anlamadığı gibi Mutlak zannettiği Bilimsel delillere dayanarak ileri sürdüğü tüm iddiaları da anlamsızlaşır.

Ehl-i Beyt Kimlerdir !

Muhammed Ali Fatma Hasan Hüseyin (as) sanki sadece Zürriyeten mi Ehl-i Beyt ki, bir de Manaen Ehl-i Beyt olmaktan Marifet gibi bu kadar dem vuruyorsun. Sen önce bi Onlara gönlünü dilini eğip bükmeden ver de, sonra Manaen Ehl-i Beyt olmaklığın yerinde olsun. Onlarsız hiçbir Mana, hiçbir Kemal yerini bulmaz. Bunca söyledikten sonra; belki farkında değilsindir diye şunu da hatırlatalım: Ali (kv) Peygamberler soyundandır.