Başlıklara tıkladıkça Rastgele yeni kayıtlar gelicektir

2018 Şubat

  • Akraba Karib'in Tecellilerinden bir Tecellisidir.. Akraba'ya, yani Tecelli'ye bakarsan, Karib'i göremeyebilirsin.. Ama Karib'e bakarsan, Akraba'yı da mutlaka görürsün..
  • Kafir'in Dünya'daki başarısızlığının nedeni "Zulüm" etmesidir.. Zalim'in de diyebiliriz..
  • Ehl-i Beyt herhangi bir Resul veya Nebi'nin Ehl-i Beyti olmadığı gibi her Ehil de Ehl-i Beyt değildir.. Önce bir bunu öğren, sonra.. Daha sen iran şiilik fitne filan muhabbetlerindesin.. O yüzden; Tanıya-bilmiş değilsin..
  • Her taşın altından Sen çıktın.. Hangi birini kırayım.. Usanmam Sen'den, ama kırmaktan yoruldum.. Her taşın altından Ruhun çıktı; Niye Taş yontayım.. Put'a da tapmazsın; Sana ne sunayım.. İşte Ben; istiyor musun, istemiyor musun, İçinden çıkamadım..
  • Dünya'nın Güneş'e göre ve Güneş Sistemi'nin gözlemlenebilir Evren'e göre küçüklüğünü gösteren vidyolardan fotolardan Gına geldi.. "Allah bir sivrisineği ve daha ötesini (küçüğünü) misal vermekten çekinmez.. İman edenler "o Rabbimizden Hakktır" derler.. Müşrikler ise "Allah bu misalle ne demek istedi" derler.."
  • Hadisler'de Bilim'e küçük birkaç örnek!.. "..Yedi kat gök ile yedi kat yerin Kürsî yanında büyüklükleri, ancak bir çölün ortasına atılmış bir kapı veya bir yüzük halkası gibidir. Arş-ı alâ'nın da Kürsî'ye göre büyüklüğü, o çölün o halkaya nazaran büyüklüğü derecesindedir.” { sav } "Zerre Küllün Aynasıdır." { sav } "Sen kendini küçük bir cisim sanırsın. Ama en büyük alem sende gizlidir." { Ali kv }
  • Sanki Senin Asli bir Suretin varmış gibi, Allah'a mı Asli Suret verme Vehmine düşüyorsun.. En basitinden, bebekken farklıdır, çocukken, gençken, yaşlanınca farklıdır Suret'in.. Hani Sen'in olan Asli Suret'in; Hangisi?.. Evet bir Suret var ama, bak bakalım hani Sen'in, Ruhunun Suret'i, hangisi!.. Bu Değişen bütün Suretlerin Aslı, Mahalli olan Değişmeyen O Tek Suret'i şimdi anlayabildin, görebildinse?.. O Suret Sana mı ait, O'na mı!.. Bak iş nasıl da Tersine döndü!..
  • Ardından Bilgi gelmeyen ve Bilincin eşlik etmediği Hal'in İçki Hap Sarhoşluğundan Farkı yoktur..
  • "Reenkarnasyon" Adem'den (as) bu zamana gelmiş İlk-Son ve Tek Din olan İslam Dinindeki Ahiret İnancının (Yeniden Dirilişin) Bozulmuş şeklidir.. Keza Tek olan Allah'tan Çok Tanrılı Dinlere geçiş de bu şekilde İslam İnancının Bozulması şeklindedir..
  • Katımızdan olmayan ne vardır ? ; Deyiver sen Allah Aşkına! : Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu..
  • Sen olmadan O'nu bilemeyeceğine göre, anla ki "İnsan" ile Göründü!..
  • En kötü şeye bile Mazeret bulunabileceği için, sen sen ol biraz da olsa Gayretli ol!.. Sonra Mazeretin bile Yalan olur!..
  • Kendini "Ateist" olarak tanımlayan bir kimse asla "Felsefeci" olamaz.. Bizim sözümüz Ahmakların kulağına varmaz..
  • Hakikat'in bulunmadığı ve Hikmet'in olmadığı hiçbir şey yoktur.. Günümüzde var olan en İlkel hatta Yamyam Kabilelerde bile..; Birbirlerini yemezler.. Halbuki Hakikat de Hikmet de onlarda (veya Kabile Resilerinde) değildir.. O halde söyle: Hakikat'in ve Hikmet'in en Kamil Tezahürü Felsefecilerde (Felsefe'de!) midir yoksa Hakikat'i Muhammediye'de (Din'de) midir..
  • Allah (cc) İkilemde kalınmaktan Yüce olan Varlıktır!.. Bilenlere Selam!.. Bilmeyenlere Hidayet olsun!..
  • O (Hu) bir An'da Tenezzül etti, bu Tenezzül'den Evvel Ahir oldu, Zahir Batın, gece gündüz, karanlıkta nur, çiçek böcek, melek şeytan, hayvan İnsan, Kul Sultan, Ruh'un Ruhu (Min Ruhi) oldu; Alemlerde Tezahür etti.. Hasta oldu, "Ziyaretime gelmedin" diye Sağ olana Sitem etti.. Kul oldu, Sultan olandan Hesap sordu.. Hakk oldu Zalim olana Lanet oldu.. Kafalar karıştı, her kafadan bir ses çıktı; Alemlerin Rabbi oldu.. Bu Tenezzülden Rücu edene ne oldu: Aşk oldu, Ölüm oldu!.. Kendi Aşkına Kendi Diyet oldu!..
  • Sana Kötülük karşısında yetecek, yardım olacak İyiliği Televizyon'dan edinemezsin!..
  • İslam'da Şeytani Ruh, İyi Ruh Kötü Ruh filan gibi saçmalıklar yoktur! Ruhun Kadını Erkeği olmadığı gibi, Meleği de (Melek Ruhlu) yoktur! İyilik Kötülük vs Zıtlıkların Mahalli değil Münezzeh ve Kudsidir Ruh İslam'da! Nasıl olmasın Allah Kendi Ruhuna Nispet etmiştir! Hatta İnsan'ın (Beşer filan geç bunları bütün Suretleriyle İnsan işte) Sureti dahil! Hayvani Ruh derken de kastedilen aşağılamak değil Nebati Ruh gibi Yaratılışı Tarif için Mecazen kullanımdır.. Yoksa Hayvani Ruh Bitkisel Ruh filan yok.. Hepsi Allah'tan! Böyle olmazsa hiçbir yere varmaz Sözün, Zıtlığa işaret ederek Boş konuşuyorsun; Hakikati Örtüyorsun! Kuran'da Ruh Farklı Manalarda kullanılsa da hem Öz hem de İnsani Nispet bakımından Tek Asli Manası Adem'in (as) Cesedine Toprak Bedenine Üflenen -ki daha öncesinde İlk (Ezel'de) olarak Elest Bezm'inde tüm İnsan Soyu Fertleri (Ademoğlu)- Allah'ın yalnızca biz-Zat Kendisine (Min Ruhi) Nispet ettiği Kendi Ruhundan Halk ettiği İnsan Özü olan Ruh'dur.. İster Beşer de ister Hayvan ister Kafir ister Deli, ister kabul et ister etme, hepsi de Allah'dan bir Ruh'dur!.. Ha sen bu Asli Manayı (Min Ruhi) bırakıp "onun arabası var ama Ruhu yok" Manasındaki Ruh'la ilgileniyorsan sana sözümüz yok!.. Ama "Min Ruhi" o değil bu Manada yani "onun arabası var ama Ruhu yok" Manasında diye İddia dersen o da senin tercih ettiğin Seviyen (!) deriz yapacak bişey yok.. Sen Esma Tecellilerinde Zıtlıklarda takıl Laf oyunlarıyla Keyfini bul.. Biz Müsemma ile Öz ile ilgileniyoruz..
  • İstisnasız her tür (Kafir-Mümin, Alim-Cahil, Deli-Veli..) İnsan'ın "Suret"i O'nun Esma'sından, "Müsemma"sı O'nun Ruhundandır (Min Ruhi).. İnsan Sonra Esma'dan İmtihan olur da, ya Şımarır Nankör olur, İnsanlığından olur; hem Esma'sından hem Müsemma'sından olur!.. Yahut Ezeli Lütf'a Şükredici Vefalı olur, Müslüman kalır, Mümin olur da, Esma'sı Müsemma'sı "Bir" olur, "Vahdet" olur!..
  • Güneşin Aydınlığı "Sabit" görünür.. Fakat devamlı "Işıldayarak".. Hayy oluş da böyledir, Tecellisi olan Yaşam da böyledir.. Nur devamlı Işıldar, Çağıldar! Ne Durağandır, ne Yok Olucu.. Kesinti yoktur!.. "Tecelli" böyledir, başka türlü anlatılamaz: yani ne biri, hem ikisi!..
  • Allah'ın (cc) "Şımarık", "Nankör" gibi Sıfatları yoktur, "Saptıran" diye bir İsmi vardır!..
  • "Mudil" İsminin Tecellisi Esmai değil Zati olursa, Kul Şirk dahi olsa her Yolun O'na çıktığını, yani Tam Hidayet'i (Arifibillah) Talim etmiş olur.. Bu Has Kullara Özeldir; yoksa Sapıklıkta kalanın Yolu Zatına değil Gazabına, Azabına çıkar..
  • Alem'in Boşluğu yoktur, Yokluğu vardır; Yokluğu Manevi değil, Varlığı Manevidir.. Kalbin Yokluğu yok, Boşluğu vardır; Manevi Boşluğu.. Ruh'un (Min Ruhi) da Boşluğu Yoktur, Yokluğu Vardır; Varlığı ise Allah'tır..
  • Allah'ın Huzurundan başka Mekan tutma.. Bu Mekan Şahdamarından daha Yakından yani Ruhundan (Min Ruhi), her Yöne, yani O'nun Vechine kadardır.. Allah'ın Ahlakından da başka Ahlak arama.. Bu Ahlak da Adem'den (as) Muhammed'e (sav) kadardır.. Yani Allah'ın Varlığından başka ne Mekan tut ne Makam!.. Evvel, Ahir, Zahir, Batın, her şeyi Bilen'dir, bütün işler O'na döner..
  • Kendini Bilmeyen Doğal Zeka ancak Yapay Zeka yapabilir.. Kendine Kör olduğu Kendini Bilmediği için, Yapay'da Ruh arar.. Bi nevi Putperestler gibi yani.. Ah kardeşim ah.. Eğer sen Robot'un, Yapay Zeka'nın bir şekilde Ruhlanacağını düşünüyorsan, Cahilin Ahmakın önde gidenisin de, Sen Kendini Bilmedikten sonra Sana bunu Bildirmek ne mümkün..
  • O Kendine Batın değil, Sen O'nda Kendine Batın'sın..
  • Ey Batın olan Zahirim.. Ey Zahir olan Batınım..
  • Konuşmak, Şarkı, Sanat.. Şarkı haline gelmese de Konuşmakta Nağme vardır, herkes farketmez, Sanat'tır.. Aynı zamanda Konuşmak "Kelam" Sıfatıdır.. "Ses" olmazsa, Konuşmak da olmaz, Sanat da olmaz.. Tabi bu Ses illa ki taşa vurduğunda çıkan ses olmak zorunda değil.. Belki de Mana'dır o, ama Ses'tir.. Çünkü Belirsiz değildir.. Ses de Suret gibi Nur'dur.. Kendi içinde de Konuşursun ama dışarı duyuramazsın, dışarıdakini duyamazsın.. Şimdi bu Duyma ve Konuşma aynı zamanda "Kudret" de olmuş oldu.. Halbuki öyle Rüya-Hayal görürsün ki Taş yok Ağırlık yok ona göre Pazun yok ama, belki Dünya'yı kaldırırsın.. Daha acayibi Sen bu Yeteneklerin Özelliklerinden bambaşka bir Varlıksın.. Yani Sen Toprak değilsin, Hayal değilsin, Sanat değilsin, Kudret değilsin.. Ruh'sun diycem ama, sen şimdi onu da anlamazsın.. Ne Ruhu dersin, Tuz Ruhu mu dersin.. Anlamazsın.. Zorla biraz Bilecek Bulacaksın Kendini de, Aslını da.. Ruhun Ruhu olduğundan zor olmayacak Kendini de Rabbini de bulmak bilmek merak etme.. Ama işte ne yaparsın çok biliyor çok konuşuyorsun, onun için Kendini de bilemiyor bulamuyorsun..
  • Ruh ve Esması (Zat ve Sıfatı) Hayvanlarda da var, her şeyde de var.. Ama Sen'de (İnsan-Min Ruhi) Suret bulduğu gibi hiçbir varlıkta Nefes bulmadı!.. Şu Cilvesi de var ki, Sana Esma'nın Çoğu lazım değildir.. Çünkü Sen Allah'tan bir Ruh'sun, Allah'tan bir İlah değil..
  • Yeterince Yanarsan, Yeterince İyi olursun.. Tabi bu Yanma O'na bağlanıcak.. yoksa yine Fitnen Azman bitmez, hatta daha da artar..
  • Neyi Niye Neye Bağladığını Bilmen Bulman lazım.. Asıl Faydalı İlim de budur..
  • Sevgi, İyilik, Samimiyet'in, Göstermenin Sebebi olmaz, sorulmaz..; çünkü Sebep Amaç zaten bunlardır, bunlardadır!.. İlim de böyledir.. Aslında, ve Bizce bu böyledir.. Fakat Halk'ın ekserisi Cahil ve Kötü Niyetli olunca, işte Sevgi de İlim de Karışık oluyor, Olmuyor, Sonradan oluyor gibi oluyor.. Sen de bu Sonradanlıkla Övünüyorsun, çöplükteki horoz misali.. Yapacak bişey yok, bu böyledir, bunda da Hikmetler vardır.. Sabırlı, Tahammüllü olacaksın, Zevkinden Taviz vereceksin biraz Dünya'da..
  • Dünya'nın Zenginlikleri toplansa, güzelce paylaşılsa, yetmez mi, güzel olmaz mı.. İşte Dünya Ehli Köpeklerinin (Hayvan Köpecik arkadaşlarım üzerlerine alınmaz) durumu böyledir.. Onlar üç kuruş için kaçınılmaz olarak didişir dururlar, bununla da övünürler..
  • Severken öldürmesi var bir de öldürürken sever.. Sevmese ne olurdu halimiz düşün artık sen..
  • Bizim gördüğümüz kusur çamur atmak için değil bilakis çamurdan çıkarmak içindir..
  • Halbuki Ruh'da ne sıcak var ne soğuk.. "Kendi Ruhumdan" İfadesindeki Sıcaklığı saymazsak.. Kendi Kalbimden denmedi de Kendi Ruhumdan dedi.. Üfleme, Dışarıda olana yani Bedene göre (Fihi) İçeri'dir.. Sırra erene ise ne içeri var ne dışarı.. Dolayısıyla Üfleme Cansıza Can vermek, Nefes olmaktır.. Ama bu Can Allah'ın Canı.. Yani Ruhu.. Kablonun içindeki Elektrik değil.. İçeri de Dışarı da, Tek ve Bir olmasıyla O'na Yoktur.. Ama Esma "Tecellileri" olması İtibariyle Beden, Alem vs Dışarı'dadır.. Ruh ise buna göre İçeri'dir.. Yani Bedenin Zatı Ruh olduğu gibi Alemin Ruhu da Zatıdır denilir.. İnsan Ruhun Ruhudur (Min Ruhi).. Dolayısıyla Allah'ın Sırrıdır.. Sır Dışarıdan (Esma) İçeri'ye Doğru gelinir bulunur.. "Ben İnsan'ın Sırrıyım, İnsan Benim Sırrımdır".. Yani Şahdamarından daha Yakına gelmeden Esma'dan Nefs'den Kalp'ten geçiceksin.. Ta Öz'üne geliceksin ki Öz'den bağlanasın.. Zat'en bağlısın da bu Farkedilir.. Yoksa Esma Nefs Kalp bunlar Soğanın Kabuklarıdır, Cücüğü değil.. Bu Sırra Erene Berraktır.. Yolda kalan ise kaldığı yerde Zevk eder.. Kaldığı yeri Cücük yapar.. Ama işte öyle değil.. Tecelli Esma'yı Örter, Esma Müsemmayı.. Müsemma burada hiç şüphesiz Allah'ın Zatı olduğundan O'na Mana'dır denemez.. Zat denir, Ruh denir.. Mana denirse bu Kalb'in (veya Aklın) Görüşüdür.. Elbise Bedeni örter, Beden Ruhu.. Bunu bir Mana olarak görmek var bir de Elbiseyi atıp Çıplak kalmak var.. Çıplak kalmayan İşi Mana'da bitirir.. Eline Elbise geçer.. Ruh geçmez.. Yani Varlık geçmez, Varlığın Düşüncesi Manası kalır.. Manası da Kendi Manasıdır ama bak burada bir "Kendi" var da Manası var.. İşte bu Kendi'ye Ruh denir, Zat denir; hepsi İçinde: "Sır" denir.. Ancak bu "Hepsi" de yani Sır'da Fena'dan geçip Beka'ya, Esma'dan Müsemma'ya Varıp Bilen Görür ki Kendisi Sırrın Sırrı, Ruhun Ruhudur.. Misal "Ben Varlığın Kalbiyim" derse, bu "Ben Varlığın Esmasıyım" demek gibi Nakıs Kelam olur.. "Edebiyat" olur o.. Muhammedi Ruh derse de olmaz.. Çünkü Muhammedi Nur'dur Varlığın Kalbi.. "Kendi" ise, dedik işte...
  • Allah'tan bir Ruh'sun, Suretinde Yaratmış, bütün Esma ile de Dopdolusun.. Ne ararsan Sen'de!.. İrade'n var, Olduran O.. Göz'ün var, Gördüren O.. Sen'in var, onu da Veren O.. O'ndan Güzel de var ise söyle!.. Haydi başka bir şey iste! Dua'n var ya, yani Yalvarman, Hayır mı Şer mi Bilen O!; Kabul eden etmeyen O! Hem Güc'ün Kuvvet'in de yok ki, Sen'in bir Hükmün olabilsin!.. Sakınman da var, Güç verir, Merhamet ederse!.. Şimdi gel de Aklın var ise, Ben-LİK yap, Cüzi İradem var de!..
  • Hakikati Hak olduğu Suretle Dile getiremiyorsun A Kara Cahil.. Bari Sus da İncitme O'nu A Kafir.. Senin Sevdiğin ancak "Kuru Fasulye" olabilir, A Felsefeci..
  • Kendinden geçmek istiyorsan, bütün Oluş Esma'nın (İsimlerin) gerektirdikleridir..
  • "Allahım sana şükürler olsun" diye diye kaç nefsinin fitnelerinden..
  • Kamil'in Duyu Gözüyle Duygu Gözünün (Basiret) Gördüğü birbiriyle Çelişmez..
  • "Rabbin Kim" diye sorulunca ne diyeceksin.. Allah değil "Rabbi Has'ım" mı diyeceksin..
  • "Kendi Suretimde" , "Kendi Mana'mdan" , "Kendi Nurumdan" dahi kabul eder fakat apaçık "Kendi Ruhumdan" buyurduğu halde Ruh'u (Min Ruhi) milyon tane tevil, kelime oyunu yapar da bir türlü kabul edemez, gelemez Asli Varlığına, Asli Mevzuya, Özüne.. Ne oluyor Allah sakınmadı da sen mi Kendi Özünden sakınıyorsun!.. Allah çekinmedi de Kendi Ruhundan olan Sen mi Şirk olacak diye çekiniyorsun!..
  • Emir'e uymayan, Kader'e Teslim olabilir mi.. Korkan, Emir'e Teslim olabilir, ama Kader'e Teslim olamayabilir.. Korkmayan ise Emir'e giremeyebilir ama Kader'e Teslim olabilir.. İrade?..
  • Oluş, Yaratılış için, "O'ndan" , "Allah'tan" deyip de "Nasıl"ını açıklayamıyorsan, sen gerçekten Bilen, Mümin ve Arif bir Kulsun..
  • Kelimeler Manalarının Nurlarıdır..
  • Aşık Olmakla Aşkı Hissetmek aynı değildir..
  • Kafirin İnkarı Hüzün Edebiyatı yapmadan Kemal bulmaz.. Ve bu Duygu Sömürüsü yapması da Varlıksal İnkarı (İnkar edememesi) gibi Kibrini ve Nankörlüğünü Gizlemek içindir.. Zannetme ki yani bunlar Yobazlar yüzünden Dini tanıyamadıkları için İnkar ediyor.. Hayır, o senin Saf Hüsnü Niyetinden.. Kemalin varsa bilirsin ki "Hakkın Varlıksal Hakikati" Duygusal İnkar ve İsyanı imkansız kılar.. İsyan etsen bile İnkar imkansızdır.. Fakat bu durumda İsyan, Kibir ile birleşince "Şirk"e varır.. Her Kafir iç aleminde mutlaka Zalim olsa da Zalimliği Öldürmek Katletmek şeklinde dışa vurmaz.. O da hiç şüphesiz Nefsinin Menfaatinden ve Korkusundan.. İyi düşün! Hidayet eden Allah'tan başkası olabilir mi!..
  • İster Siyah ister Beyaz olsun (Esma'ı) Nur'uyla, Ruhuna (Min Ruhi) yani Özüne çeker alır Seni.. Seninle Asıl burada Halleşmiş Konuşmuştur!.. Sonrası, Nefsinde Lütufları Parlaması!..
  • Ey Kafir Sevici!.. Kafirlere nefes aldırırsan gelir senin de cümle masumun da dünyanın da boğazına dolanır, alemi nefessiz bırakırlar..
  • Tevbe İstiğfar etti de Müslüman oldu, Vahşi; Affetti Allah ve Resulü, Kurtuldu, Hazret oldu.. Ya "Ben Müslümanlardanım" deyip de Katledenler Mümin'leri; Tevbe İstiğfar edecekleri bir Kabahatleri yok! Bir de Hazret mi olurlar dersin!..
  • Ruh Ahad Vahid Ferd Hayy Kadim Nur..

2018 Ocak

  • Genişliği O'na olan Muhabbetinde ara.. Halk ile didişmede değil!..
  • İyilik tamam, Kötülük tastamam.. Mükafat tamam, Ceza tastamam.. Eksik olan?.. Sen!..
  • "Elim, ayağım, bedenim, beynim, düşüncelerim".. Kimliklerin.. Peki Alem Suretleri Sıfatları içinde, Senin olan Sen nerede, Benim dediğin Ben nerede?.. Nereden? Ve ne? "Min Ruhi" değil, Tuz Ruhu mu!..
  • "Hamd Allah'a mahsustur".. O halde Arifin Övgünün olduğu her şeyde Müşahede ettiği O olmalıdır..
  • Gafletten dolayı anlaşılması belki bir ömür sürecek bir şeyi başka birisi Perdenin kalkmasıyla o vakitte anlar tecrübe eder.. Anlayışın hızlanması, her şeyde böyledir.. Yoğunlaşana Perdeler kalkar.. Hatta o onun Normali olur.. Çünkü O'dur Hay'atı onun!..
  • Vücud, Zat'ın Kendi Sıfatları Tecellileri ile Örtülüdür.. Bir Oyuncuyu Filmlerinde, Sanatıyla, Meşhurluğundan Tanımak başka.. Sanatından Tecellisinden Soyunmuş, Evinde Tanımak bambaşka!.. Sen O'nu en güzel Ehli Beyt'inde Tanırsın!..
  • "Kesin Bilgi" yoktur diyorsan, bu İddianın da geçerli olmadığını biliyor olman gerekir.. Bilmiyorsan, Sen Cahil oluyorsun, başkası değil.. Bunu da biliyor olman gerekir.. Demek ki sen aslında Bilmek hakkında baya bir şey biliyorsun.. Fakat asıl kendini bilmiyorsun.. Ne anlamda bilmediğin farketmez, çünkü hepsi bu durumda İddia oluyor.. Kendini bilmiyorsun, o halde "başkasını" hiç bilmiyorsun.. O halde Ukalalığı bırak da, önce İddia'yı bırakabil.. Sonra asıl Kim Biliyor Kimi Biliyor Ne Biliyor Neyi Biliyor bu ukalalıkla ömrün yeterse Bilirsin.. Kuşatabilirsin demiyorum.. Aşabilirsin hiç demiyorum.. İşin Hakikatinde Aştığını Zannetmek en berbatı olurdu, kurtuluşun olmazdı.. Bilebilirsin diyorum.. Daha bunu ayırd edemiyenle neyi konuşuyorum.. Aslında konuşmuyorum, Merhamet ediyorum..
  • "Bu" dediğinin ne olduğunu tanımak bilmeyince; hep geçer, bu da geçer, o da geçer, hepsi geçer.. öyle bomboş gelir geçersin..
  • "Yaratmak" kendinden bir şeyin çıkması, ayrılması, kendine müstakil bir alan tutması şeklinde değildir.. Bu Doğurmak olurdu.. Sudur'un Kelamcılar, İslam Felsefecileri (Modernlerin) tarafından yanlış algılanması böylece kendilerine döner.. Yaratılış, Tecellisinin ta Kendisidir..
  • Vahdet'i (Tasavvuf'u) Yeni Eflatunculuğa nispet etmek, Kurancıların Hadisleri İsrailiyata nispet etmeleri gibi bir Ahmaklıktır.. Körlüktür.. Çünkü neyin ne olduğunu Fark edemediği ve Aslını bilemediği için, ne yapsın Benzetecek!.. Halbuki Konu hiçbir şeye benzemeyenin Görüşü Duyuşu, Tek ve Bir oluşu!.. Şahdamarından Yakınlığı mı demeliydik yoksa!..
  • Varlığın Aslın Bilmeyen, yahut Yok bilen, ya Dünya'ya ya Madde'ye sarılıcak ne yapsın!..
  • Akıl nedir bilemeyen Felsefecinin Fikrinden ne olsun..
  • Merhametinden gayrı Yükseklik arama kendine..
  • O'nun İradesi çeşit çeşit belirir.. Hikmetiyle dilediğini yapmış yapar.. Ama sende İrade sadece Öfke şeklinde yahut Oyunbozanlık şeklinde zuhur ediyor.. Dilediğini yapamayınca!.. Demek ki Sen'de bazı İsimlerin zuhuru eksik.. Zat çarşısına gidip eksik Esmayı bulup alman lazım.. O'na muhtaçsın.. Belki de, bazı isimlerin sende her şekilde belirmesi gerekmiyordur.. Hepsi var da, her yönden ve Dün'ya'da belirmesi gerekmiyordur.. Fakat, hepsi de bir Kemalle bulunması gerekiyor.. O Kemal Kulluktur.. Bu ancak O'na Kullukla Resulüne Ümmet olmakla mümkün.. Yoksa ne olur.. Özünde "Min Ruhi" iken, Yunan Tanrılarına dönersin..
  • Aslında hepimiz Hayvanmışız da, sonradan İnsan olmuşuz.. Nasıl olmuş bu.. "Evrim" diye bişey varmış.. öyle, o sayede olmuş işte.. Çok karıştırma işte, Bilimsel yani, sen anlamazsın..
  • Tek bir Resul'den bütün İnsanların Hesablarını görür.. Olamaz deme oldu bile..
  • Vehhabi kafalılar, Münafıklar, Cahiller, Mürtedler, Ahmaklar ve daha pek çok gruplar.. Bunların hepsi, hep olacak.. Bunlar İnsan'ın Halleridir.. Hatta anlayabilirsen, Şen'dir de derim.. Geçişler olur, yani Yükselenler olacak.. Geçemeyenler olacak.. ama bu gruplar hep olacak.. Çünkü bu Halk'tır..
  • Keşke ne Bilim Adamı Din'e karışsa ne Din Adamı Bilim'e karışsa.. Laiklik anlamında değil; Ahlaki olarak, Haddini Bilmek, her İşi Ehline vermek anlamında.. Ama bu Dünya'da nerde öyle Had bilmek, nerde öyle Ahlak, nerde öyle İşinin Ehli İnsanlar ki onlardan bir Toplum olsun!.. Yoksa sen hepsi hem Bilim Adamı hem Dindar olsa mı diyorsun! Hem de bu zamanda! Nasıl bi İnsansın, nerde yaşıyorsun sen Dostum!..
  • En son Bilimsel gerçekleri Din'de gösteriyorsun, bu sefer de adam "Hee, demek Din Bilimi anlatıyormuş bu zamana kadar, artık Din'e hiç gerek kalmadı" diyor.. Ümitlenme yani, ahmak aynı ahmak, küfür aynı küfür, bir şey değiştiği yok.. Paralel Evrenlere İhtimal verir Teorik olarak, lakin ne Cinler Alemi, ne Ahiret kesinlikle yok.. Uzaylılara İhtimal verir, ama Melekler yok.. "Bilimsel" bakış şimdi bunlarınki, Bilim Adamı yani bunlar şimdi, öyle mi diyorsun..
  • Paralel Evrenlere İhtimal verir Teorik olarak, lakin ne Cinler Alemi, ne Ahiret kesinlikle yok.. Uzaylılara İhtimal verir, ama Melekler yok.. "Bilimsel" bakış şimdi bunlarınki, Bilim Adamı yani bunlar şimdi, öyle mi diyorsun..
  • Eğer Kuran'ın apaçık oluşu Kuran-CI'ların iddia ettiği gibiyse, "Vahiy" kendilerine gelmiş demektir.. Çünkü iddialarına göre Metni Okuyan herkes Anlıyabiliyor olmalı.. anlıyamıyan ise Ahmak ve Sapık.. OKUnulan Metin aynı ise, Apaçık ise, Vahy'in Farkı nedir ki o zaman?.. Yani İddia edildiği gibiyse, Vahiy ha bir Peygamber'e gelmiş, ha onlara gelmiş.. Halbuki Kuran kendisine Vahyolmadığı halde bana da Vahyoldu diyenlerin Zalim olduklarını belirtiyor.. Demek ki Kuran-CI'lar kendilerine Vahiy geldiğini iddia ediyor oluyorlar bu durumda.. Aklen bir fark yok çünkü.. Metin aynı metin.. Herkes aynı Beşer.. Ya da birşeyler gizliyorlar.. Bence Kuran-CI'lar başkalarına değil kendilerine baksalar, daha çok zevk alacaklar.. çünkü Çelişkinin, Sapıklığın kökü kendilerinde..
  • Kalemle yazarken elimi görsen Ben'i gördün denebilir mi.. Kalemim herhangi bir Kalem ve Elim herhangi bir El mi ki Ben'i görmemiş olasın.. Ama Ben'i Kalemimden ve Elimden görmekle Tanıyabiliyor musun.. Suretim herhangi bir Suret mi, İkizim mi var ki, Ben'i karıştırasın.. Ama Haklısın belki Ben olduğumu İdrak edemezsin Zahirimden.. çünkü Uzaktan baktın.. Ama Yüzümü görseydin.. İki'zim mi var Ben'im Suretimden karıştırasın O olduğumu.. Kaşımı Gözümü gördün Suretimde diyelim, ya Ruhu'mu görmeden Görmüş sayılır mısın Ben'i.. İdrak edemezsin sen Ben'i.. Ama Karıştırır mısın, hiç Bilmedin, hiç Tanımadın mı Ben'i.. Kendi Suretimde Yarattım Sen'i, Kendini Bilmeden Tanımadan, Ben'i Bilip Tanıyabilir misin.. Sen'de, Görebilir misin Ruhumu Ben'im!..
  • Aşk gelmemiş sana, kendinden geçirmemiş seni, kül edip savurmamış, Fenayı Hakiki yok sende.. E ne hangi Akıldan dem vuruyorsun sen.. Neyin kıyasını yapıyosun sen.. Yerini Haddini Bilen Gam yemez..
  • Aslında sen Kişileri değil Sevgi'yi Seversin.. Ama her gördüğünle de Aşk olunmaz.. Demek, Sevgi'nin de bir Kişisi, Sevileni, bir Zatı var!..
  • Zati Rabıta'nın Kemali Haller üzere elde edilemez.. Bigün İyi bigün Kötü olur.. Bir an İyi bir an Kötü olur! Dün Kötüydün, Bugün İyi, Yarın ne olacağın belli olmaz!.. Belki, Daima Sığınmakla (Merhamet) olur! Ruhaniyet (Maneviyat) ile Ruh (Min Ruhi) bir olmaz! Ama öyle bir Sığınma ki "İlla", "Sen'den Sana", Tek ve Bir An'da!..
  • Namaz neden Kıyam'da Tekbir ile başlar, Oturuş ile biter.. Çok Bilimsel ve Mana Ehlisin ya, Evrim mevrim hani güzel bi Din malzemesi sana işte, Uydur uydurabildiğin kadar bişeyler!.. Kompleksini giderirsin, sükse yaparsın, takip et, Din Malzemesi çok bende!.. Senin ben Evrimine de Bilimine de.. Ahlaksız.. Lütfen bana üslubum ile ilgili bişeyler yazmayın, üslup müslup laf salatası boş işler.. Münafık dili yok bizde.. Sen Doğru olmaz isen, Halk'tan doğru güzel muamele aramak beklemek, kibirdir kibir, şımarıklıktır!.. Sen Şirk'i bırak da Halk'ı değil Hakk'ı ara, Hakk ile ol!.. O zaman bir bakmışsın bu Yunus'un üslubu da düzelmiş, adam olmuş!..
  • Bir şaşkının Aklına Kibir verirse, karşısına Tevazu çıkarmaz.. Bu kötü olurdu.. Yalan söyleme.. Aksine (!), Kibir çıkarır!.. Sonra O Mütekebbir olan, yine Kendisiyle, Zıtlıktan kurtarır onu! Dilerse!.. Başka bir şey yok!.. Varsa da işte dedik, yine O! Ukalalık yapma!.. Başka Yol yok!.. Ah paşam izin vereydin de ukalalık yerine Vahdet Şarabından yudumlayaydın ne olurdu!..
  • Seni mi düşünürsün.. O'nu mu düşünürsün.. İkinizi mi düşünürsün.. Tabi ki Üçüncü!.. Yoksa Birinci mi!..
  • Sen Kendini nereden bileceksin.. Sen senin değilsin ki..
  • “Yüzü tahkir etmeyin, çünkü Allah Adem'i Rahman’ın suretinde yaratmıştır.” (Taberanî, h. No. 13404-şamile) Gördüğün üzere Hadis "Adem" üzerinden gelmiştir.. Kemalini Ayırarak "İnsan-ı Kamil" üzere değil.. Yani İnsan-ı Kamil (Kişinin Kemali) Özelinde değil.. Kuşatıcılık "İnsan" üzerinden Zikredilmiştir.. "Yüz" vurgusuna da dikkat et.. Kaldı ki "Ben de bir Beşerim" buyurularak, Mana yine daha Kuşatıcı olarak Zikredilmiştir!.. Hz Peygamber'den (as) daha Kuşatıcı bir Kemal biliyorsan (!) , sen O Manayı daha Kuşatıcı Zikret!..
  • İnsan-ı Kamil üzerinden ve özelinden Rahman'ı aşmaya çalışıyorsun ya.. Ki "İnsan-Beşer" Ayrımını o kadar vurgulaman da bu yüzden.. İşte o şekilde Asla aşamıyacaksın.. Yan çizip de öyle, Rahim'e ve Kemal'e asla yol bulamazsın!..
  • "İnsan-Beşer" ayrımının bu kadar vurgulanmasının ardında hem Evrim var hem İnsan Korkusu.. İstemediğini Hayvan yap, istediğini İnsan.. Rahman'dan yan çizmek için!.. Bir Tasavvuf ehli ile Mustafa İslamoğlu'nun aynı Sözde birleşmesi nasıl olabilir?.. Böyle işte!.. Ehli değil, Tasavvuf-ÇU!..
  • "Beşer" ve "İnsan" Suni "Ayrımı" başka.. "Hayvan-İnsan" Birlemesi çok başka!..
  • Kalbinde Zatına Muhabbetin var ise düşmüş bir yaprak yerde yürüyen karınca dahi Zati Tecellidir, Görünmediği hiçbirşey olamaz yok, hiç şüphen olmasın.. Fakat Gözün Zatında değil, Yüksekteyse.. O ne görünür ne bilinir ne anlaşılabilir.. Anlatılamaz.. Asla ulaşılamayandır.. Bir olmak nerde uzaktan dahi görülemez, Yakınlık İmkansızdır.. Daha ne diyim?.. Anlamışsındır..
  • Gündüz vakti yolda kırmızı bi tavşan görsen, gece uyuyunca da o tavşan rüyana girse.. Gördüğün o tavşan mıdır.. Rüyana o mu girmiştir.. Sen mi onu gördün yoksa o mu sana göründü.. Yok bi de seni yaratan o mudur diye mi sorayım anla diye?.. Şimdi; O halde Görünen ne!..
  • "Bu bir Rüya mı ki" desen.. "Bu ne biliyor musun ki de Rüya'ya benzettin" derim!..
  • Gelecek yok bak şu An'da, daha acayiptir ki Geçmiş de yok şu An'da!.. Azametine bak sen şimdi!..
  • O sadece Settar değildir.. Bazen Gadabıyla Açar.. Yani bazen Rahmeti Gadabından Zuhur eder.. Rahmeti Gadabını geçmiştir.. Sünnetullah böyle Geniştir.. Zannetme ki Sünnet (sav) ile Sünnetullah arasında Fark vardır.. Yoktur.. Fakat Ümmetinde, Kullarında, bu Denge Kemaliyle bulunmayabilir..; Surette Görünmeyebilir.. Ancak Akıllı Kimse hem Haddini bilir.. Hem Merhametli olur.. Hem Uyanıktır; Asabiyyeti Diniyyesi olmayan Müslümanın Müslümanlığı kesinlikle Eksiktir.. Çünkü onun Merhameti aslında sadece kendi Halini korumak içindir..
  • Hakikatte "Eksik" yok.. Görüş açın Dardır..
  • Kafir "Bunun bunla ne alakası var" diyen, Tevhid edemeyen, yani Varlığı Birleyemeyen, Varlığın Cahili Kişidir.. Onun için "Aristo'nun Tanrısı, İsa'nın (as) Tanrısı, İslam'ın Tanrısı" deyip durur o.. İrtibat kuramadığı (Birleyemediği) için Hakikatleri Bilemez ki Hakikatlerin Hakikati Hakkında bir Fikri dahi olabilisin! Tanrıları çok olduğundan, Bir nevi Müşrik'tir de o.. İslam'ı nereden Bilsin, Alemlerin Rabbini nereden Bilsin, Allah'ı nereden Bilsin! Böylece Kendini nereden Bilsin de Vahdet'e ersin! Tabi ki Kör Cahil olduğundan Hakikati İnkar edecek ve Hakikatsiz kalacak!..
  • Neden Bilinmek "İstedi" deyince, Mana yerine oturmuyor.. Çünkü bir şeyden dolayı gibi oluyor.. Halbuki Kendinden dolayı, başka bir şeyden dolayı değil.. "Muhabbetle Murad etti".. Yani Muhabbetinden.. Bu bir Zevk'tir.. Bunun misali Aklen pek anlaşılmaz ama: Yemek yemek, yahut Şurub içmek bizim için bir Şifa içindir.. Ama aslında bunlarda bir Zevk de var ya.. Yersin içersin yani, karnın tok olsa da!.. Çocuğunla oynarken, çocuklaşırsın!.. Bu işte "İstek" kelimesi araya girince, Aklen Nedenselliğe bağlandığı için, Muhabbet, Zevk, Dikkatten kaçıyor.. Gizliyor, Gizleniyor!Saklambaç, Sobe!.. Hele ki ağzının tadı yoksa.. Tadın yoksa!.. Bu Zevk öyle zevklere benzemez ama Zevktir.. "Aşıkların eğlencesi Tevhid olur" buyurdukları gibi.. "Eğer bir eğlence isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik".. Bu Zevk Muhabbet Zevki, gibi.. Musa'nın (as) elindekini bilir ne olduğunu, ama sorar.. İbrahim'e (as) "Ne o inanmadın mı" diye sorar.. Daha ne Muhabbetler; neler neler yapmaz.. İşte o yaptıklarından biri ve aslı: Seni Beni Yaratması!.. Daha Sanat tarafı var işin ama yeterli.. Sanat Sanat için mi Halk için mi? Valla Sanatçı sırf Sanat için de Sanat yapar, Kendimden biliyorum!.. Fakat Sanatı paylaşırsan, o da Bir Zevktir!.. Sanat'ın Manası çok geniştir.. Ruhu olan bir Resim yapamazsın mesela.. Tabi Ruhu (Min Ruhi), Ruhaniyet Maneviyat Yapay Zeka ile filan karıştıran, bu dediğimden bişey anlamaz!..
  • "Sarık İnkılabı" ne demek olurdu ki "Şapka İnkılabı" o olsun.. Sarıkla olmuyor da Şapka ile ne olur!.. Hani kılık kıyafette surette değildi olay?.. Melon Şapkada bi Kutsallık mı var, Sihirbaz mı olunuyor?.. Melamet'in Sembolü var da bi de üstüne o Sembol Melon Şapka mı!.. Başkasına bu kadar Hüsn-ü Zan sahibi oluyor musun?.. Ee!.. Nedir bu durum.. Travma mı!..
  • Seni beni Dünya'ya İndiren Kim ise Çıkaran da O'dur!.. İnsan değil! Lafını sesini eğip büken Laf Cambazı, Doğru olmaktan, Doğru konuşmaktan Aciz, yani Himmetsiz (!), İlimsiz, ama pek Gizemli pek İmalı "İnsan" değil!.. Daha "Hal"ini Hallerini "Ruh" (Min Ruhi) zannedip de, Nefsini bilmeyen, "Adam" değil!.. Ruh Üflemeymiş!.. Sen Nefesini bi Temizle önce!..
  • "Zürafaların boynu uzamadı mı.. Uzamadıysa "Evrim" bunun neresinde; bir tek Zürafa mı Yaratıldı!.. Kısaydıysa da, nasıl susuzluktan nesli tükenmedi; daha doğrusu nerden geldi!.. Evrim hani ne ara olmuş Zürafa'da.." diyorum.. Evrimci arkadaş "Ya Evrim işte niye anlamıyosun, uzadı işte ya" diyor.. "Bilimsel işte niye kabul edemiyosun, cahil".. diyor.. Bak o kadar açık anlattım sağıra anlatır gibi.. ama yine kulağından da girmiyor, Aklından da geçmiyor.. Afedersin ama yani döver misin, sabaha mı bırakırsın.. Akıl ve Göz görmeyince Bilim bu kadar olabiliyor işte..
  • Kafir Ben-"lik" sahibi olduğu, Hakikat'i yani Ben'i ise, Allah'tan bir Ruh (Min Ruhi) olduğu için, Çelişkisi BizZat Kendisiyle ve İçindedir.. Fakat Ben-Liği'nden dolayı Kendisini (Min Ruhi) ve Nefsini Bilemediğinden, Çelişkisinin Şiddeti olan Küfrü (Hakikati Örtmesi) Dışarıya Yansır, Dışarıda olur.. Müslüman ise Allah'tan bir Ruh olduğunu ve Nefsini (İman veya Tahkik Farketmez) Bildiğinden, Çelişkisi Küfre dönüşmez ve İçerde olur, Dışarıya Yansımaz..
  • Üçyüzkırkikibuçuk kiloluk halterin ağırlığını ve ona oranla kuvvetini hissedebilirsin.. Ama yüz ton, gemiler, dağlar, bulutlar, Dünya, Güneş, Güneşten milyon kat büyüklükte cisimler, Uzay'ın ağırlığını hissedebilir misin.. Bir de Manevi olarak düşün.. acaba Dünya üzerindeki toplam kaç kişinin Mutluluğunu Hissedebilirsin.. Bak bu Manevi Tecelli Kısmında ölçüler baya değişiktir..
  • Ayetlerin Zahirini alıp Batınını yok saymakla Batınını alıp Zahirini yok saymak aynı Hamlıktır.. Yapmayıver sen şunu.. Kaldı ki Kuran'ın Zahiri Batını filan da yoktur, görene hep Zahir görmeyene Batın.. Ayetler bir Mana ile kapanmaz.. Bağlantıları bitiremezsin, gözünden kaçabilir.. Daha belki hiç göremeyeceğin nice Katmanlar nice Bağlantılar nice Ayrıntılar vardır.. Böyle yaparsan zaten sen onun Allah Kelamı olduğunu göremiyorsun demektir.. O Konuşur!.. Ne yaparsan kendine yaparsın.. Senin Ayet'e verdiğin Mana Konuşmanın bir cümlesi bile olmayabilir.. Sapık deseler kızıyorsun!.. E niye kendine bu cahilliği reva görüyorsun, niye heva ediniyorsun!..
  • Beşer, İnsan, Ruh, İnsan-ı Kamil, Halife.. Sen şimdi bunları ufak değişikliklerle Kendi Hevana göre Üstünlük Sırasına sokabilirsin.. Artırabilirsin, Eksiltebilirsin.. Halbuki "Hakikat"de bunlar ne birbirine zıttır ne ayrıdır, ne biri aşağı-üstün ne de Bir'den dışarı Hükümsüz bırakılabilir.. "İnsan" ne mesela?.. Bak sıralama üstünlük aşağılık birden değişir, biliyorsan.. Ya Ruh! E İnsan-ı Kamil ne olacak şimdi?.. Marifet başka! Marifetullah başka!.. Halk üzere Hakk'ı nereye Sığdırmaya çalışıyorsun!.. İddia ve İtirazların var, Neyi olumsuzluyorsun Neye göre; olmaz o şekilde!.. Öyle değil!.. Misal: "..Halife olmayanları da Allah tesviye etmiş, ruhundan üflemiş, halbuki ona 'ol' dememiştir.." { Muhyiddin İbn Arabi (ks) }
  • Mana verme.. Kalbini Büyüklerin Sözleriyle yokla..
  • Çocuklara televizyonda şampuan reklamında banyoda kadın seyrettiriyorsun, ama çocuk normalde bunu yapsa Sapık derler çocuğa.. Damgalarlar, psikolog psikiyatır dolaştırırlar, ilaç verirler.. Lan Sizden ala Sapık mı var Dinsiz, Ahlaksız, Beyinsiz, İnsan müsvetteleri..
  • Bana Neye ve Niçin Kızdığını Söylersen Şeytan'a fırsat vermemiş olursun.. Ya da benim iki elim nefsin şeytanın yakasından niye düşmüyor.. Mu diyeyim..
  • Sünnet; "Olmadığın gibi görünmek" ile çelişeceğini ben söylemiyim.. Kızım sana söylemiyorum, gelinim sen anla!..
  • Aşk'ın Şeriatına ermeden, Şeriat'ın kestiği parmak acımaz mı hiç..
  • Allah'da Toplanmayan "Fiil" olmaz, "Cem" olmaz, "İlim" olmaz, "Nokta" olmaz, "İnsan" olmaz.. İşte O, O'dur.. huve allâhu ellezî : O Allah ki lâ : yoktur ilâhe : ilâh illâ : den başka huve : o âlimu : bilen el gaybi : gayb, görünmeyen ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen huve : o er rahmânu : rahmân er rahîmu : rahîm olan
  • Dış Gözü Kör olsa da O Ruh (Min Ruhi) başka bir Göz bulur, hem Gözsüz de Görendir O; merak etme.. Samed'den bir Ruh'tur O, Samed'den.. Bu Aklı Fikri karışırsa.. Deli deyip geçme.. Başka bir Alem Yaratır İçinde O Ruh (Min Ruhi), Sıfatları Sayısız, Bilinmeyen İsimleri de vardır O'nun hem.. Merak etme.. Allah'tan bir Ruh'tur O, ya ne sandın.. Tuz Ruhu mu!.. Ne O ?; O'nu Sahipsiz mi sandın!..
  • Şeytan Benliğinden Hasedinden dolayı Allah Vergisini "Kibir" addeder.. Bu Pis Huyu Adet edinen İnsan Şeytanlar da çoktur.. Bu yüzden ki O Azim O Gayyur Allah (cc), özellikle 'Adem "için" Secde edin!' buyurur!..
  • Kendine (Min Ruhi) gelmeden Kendini (Min Ruh) görmen ne mümkün!..
  • "Siz Allah'a Muhtaç Fakirlersiniz..".. Sen Halk'ta, O'ndan (cc) başkasından böyle bir Takdir, böyle bir Övgü, böyle bir Müjde duydun gördün mü..
  • Ben bilirim, Bileni.. Bilmeyen, Bileni bilmeyen..
  • Ey Aşık, bütün gece uyudun ama Aşkın uyumadı..
  • Ruh (Min Ruhi-Öz Saf Ben) Varlık (!) içinde gömülü Hazine iken.. Nefis, Zıtlıklar içinde gömülü Hazine'dir.. İkisi de Kazanım veya Sonra'dan Oluşan şeyler değildir.. Ruh (Sen Sana) Mutlak bir Nur kılınmışken, Nefis Mutlak bir Lütufdur.. Kazanım Yoktan var etme şeklinde değil, Örtülü olanın Açılması şeklindedir.. Ruh Zat, Nefis ise onun Sıfatları-Kabiliyetleri konumundadır..
  • Varlıkta herhangi bir şey diğerine göre değersiz değildir.. Sivrisinek, Kuş'tan, Kuş Uçak'tan değersiz değildir!.. Üstünlük açısından, "İnsan"a göre, her şey Değerli ve Üstün'dür!.. Kuşatıcılık dersen, işte o başka!..
  • Hakikatte hiçkimseye Hakaret edici değiliz!.. Zahir'e bakana ise Ayna olmamak elde değildir!..
  • Elini kolunu Hareket ettirmenle dışarıda bir nesneyi elsiz kolsuz aletsiz hareket ettirmen arasında hiçbir fark yoktur.. Ama Ruhunun (Min Ruhi - Öz Kendinin) farkında olmayan bunu Zevk edemez..
  • Güç Kuvveti ancak bir şeye İliştiğinde Görüp Var oluyor Zannettiğinden, O'nun Kayyumiyetini de Kesintisiz İdrak edemiyorsun.. Halbuki O dışarıdaki şeylerden mada, Şahdamarından Yakında, bizZat Ruhunda (Min Ruhi) Kesintisiz Kayyum bulunmaktadır!..
  • Zelillik Celalimdir; halbuki Ben Zelil değilim.. Onlar (İnsan) Zelil olamazlar.. çünkü Kendi Ruhumdan (Min Ruhi) Halk ettim onları.. Onları Zelil Kıldım ki, Bana Sevdalansınlar.. Ancak Ben'i Bulsun, Bilsinler, Kavuşsunlar.. Kibirlenenleri de Bilelim ki, onları Saptırırım.. Onlar Ben'den Sapmıştır.. Halbuki Ben'den başka bir şeyleri yoktur..
  • Aşık başta da sonda da Zelil olur.. Ancak, sadece Aşığın Hal'i Hak olur.. Çünkü Aşk'ı Kulluğunda ona hep kusur bulacağından, o Rabbine karşı Zelil olabilir..
  • Sen Seçilmişlerdensin.. Çünkü İstidat sahibisin.. Aslında Senin de bir özelliğin yok.. Hep Ezeli İstidat.. Herkes O aynı Allah'ın, O aynı Lütfuna Mazhar.. Kader.. İstidat sahibi olmayan yok, Nankör olan çok.. Allah'ın Lütfu demek, Azı yok, Çoğu var demek.. Bir diğerine göre Az görülebilir.. Farklı olabilir.. Halbuki ona Has Lütfedilmiş İstidat, Tamdır.. İstidatında kalsa Tartılsa, ne Fazla ne Eksik gelir.. Demek ki en başta Rıza lazım İstidatın Açığa çıkması için.. Had Bilmek lazım.. Dedik ya Allah'ın Lütfunun Sınırlanması olmaz.. Sonuçta Kafir de önce Nankör olmasaydı, Allah'ın Lütfuna Mazhar Kılındığını görürdü.. Ama o Kendindekini Az gördü, Kendini Aşağılanmış, Küçük gördü, Çoğa gözünü dikti diklendi, Kendinden de oldu, Elindekinden de oldu..