Kayıtlar

Kendi Yazdıklarım etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Evrim ~ Canlılık ~ Çelişki!

Evrimciler Canlı-Cansız ayrımı yapamayıp 'her şey madde enerji kimyasal tepkimelerden ibarettir' dediklerinde Doğa'da-Alem'de veya Kültür'de herhangi bir şey değişmekte midir? Yani Canlı yok mu olmuştur veya Cansız Var mı olmuştur? Sonuçta Canlı-Cansız ayrımını kaldıran kendileri ve bu ayrım kalktıktan sonra neye zaten Canlı veya Cansız denebilir ki de Ruh-Can İnkar etmek onlar açısından anlamı olsun? Sonuçta böyle bir ayrım zaten yok! O halde neden Evrimciler bir marifetmiş gibi bunu söylemekte bu kadar ısrarcı? Kendileri açısından Bilimsel olarak zaten böyle bir ayrım yoksa, Cansız'dan Canlı çıktığı nasıl iddia edilebilir mesela!? Canlı Cansız ayrımı olmadığını zaten kendileri söylüyor! Ve Tanrı bunu zaten ta ezelden beri söylüyor; "canlıydı da ben can-ruh verdim" zaten denilemez ki! O halde Evrimcilerin ağızları sulanarak ve çok eğlenerek dalga geçerek bu Canlı Cansız ayrımı yapmalarının sebebi ne? Sadece Ahmaklık ve Cahillik mi? Cehal

Derece derece..

Tümü Hakk Tecellileridir bunların.. Ama kimisi Yaratılışa, kimisi Sıfatlara, kimisi Zatına nispetle.. Derece derece.. "Allah en büyüktür"deki "en", 'Tecellilerim içinde "Ben"..' demektir..

"Tek bir Canlı'dan meydana geldi"! - Evrim

Bütün ama bütün Canlılar trilyonlarca farklı baskı altında kalıp onlara göre farklı özellikler sahibi oldular diyorsunuz fakat bir yandan da hepsi tek bir Canlı'dan Evrimleşti öyle mi?.. Sizce bu söylediğinizde Evrim İddiası açısından çok büyük bir çöküş yok mu? Yani gördüğümüz her Canlı Evrim ile bu şekilde trilyonlarca baskılar altında özellikler sahibi olarak oluştu, ama tek bir Canlı'dan! Bu öyle bir Çelişki ve Mantık hatası ki Evrim başlayamadan bitiyor.. Evrim için ileri sürülen en sabit fikir çita veya ayı insan vb bütün canlılar kendilerini birbirleriyle zorlayan miyonlarca şartlara bağlı bugüne geldiler diyor.. E tek bir canlı tek bir canlı iken o halde nasıl ayı kuşa kuş sürüngene veya diğer olası güya milyonlarca baskı hani nasıl nerde oldular -zaten vardıysa hani evrim- ve bu canlılar böylece zaten yokken hani nasıl oluştular, yayıldılar; güya evrimle ama bu canlılar-şartlar daha yok ki hani nerede başlasın evrim? İşte başlamadan bitti! Yobazlık sadec

"Allahuekber"

"Allahuekber" denmeyecek bir küçüklük yok ki..

İnanç - Hakikat

Bir şeye Cahil gördüklerinin inanması veya inanmaması o şeyi Hakikat yapmaz ki.. Halbuki Hakikat diye İddia ettiğin şeyi Cahil gördüklerin kabul etse onu reddedecek şüphe edecek bir durumdasın.. Peygamber'e (as) 'şu yanındaki ayak takımını biraz bizden uzak tut da sana tabi oluruz' diyen Müşrikler gibi, hatta daha kötüsü..

Haller ~ Hiçlik ~ Kulluk ~ Kurbiyet - O'nunla!

Duygulara (Hallere) tutularak O'nunla "Tanış" olunmaz.. Kapısında öyle duygular haller, dizi dibine varmadan, Cemalin görmeden, ölürsün; olmaz.. Nereye kaldı, niye kaldı Zat'ına Kurbiyet!? Hiçlikle de olmaz.. Onun için buyurdu, Aşk dahi perdedir.. Ancak: O'nunla olur O'nunla!

Allah Zevki ~ Haram - Helal

Allah Zevk'i Haram kılmamıştır.. Bazı Zevkleri, diğerlerine göre derecelendirmiş, bazılarını Haram saymıştır.. Şimdi sen misal Domuz ve Şarap Zevki için, Allah Rızası ve Şarabı Zevkini kendine Haram kıldın.. Eh ne yapalım, zevk meselesi!

Hu ~ Bilinmeyen ~ Şirk!

Kafir de aciz muhtaç hiçbir şey bilmez halde geldi Hayat'a Mümin de.. Bildiğini iddia eden şimdi Kimin İlmini bildi.. Küfreden Kime etti İman eden Kime.. Bilmediğini bilene Selam oldu, İnat edip inkar eden kendi Nefsine yazık etti.. Kimsenin Hakkı kimsede kalmaz.. Arayan mağarada da, firavun'un sarayında da mahrum kalmadı.. İşleri çekip çeviren Kim? İnsanları Teslim et, esir alma.. Seni Kendinden soranı, başkalarından sorma.. O bilinmeyenden yana şüphelere düşme! Soru da tek bir cevap da.. Celali Cemali birle de Kemal bulup, şeytanlığa melekliğe tapma.. Mahkum Muhtaç olduğun en güzel İsimler Sıfatları ara.. Nefsinin derdine düşüp de Şirk koşma; Sevgiyi Aşkı Muhabbeti Sabrı Şükrü İyiliği, En Güzel İsimlerin Sahibini Nefsine Şirk koş!..

"Ve onları sana bakar görürsün, lakin görmezler"..

Putperestler taştan tahtadan yaptıkları putlara bakıp Allah'a yaklaşıyorlardı, ama nedense onlara kendi içlerinden kendi suretlerinde bir beşer olarak gönderilen Peygamber'i göremediler! "Ve onları sana bakar görürsün, lakin görmezler" Araf 198 Kuran-CI'lara göre, bu Ayetin manası ne ola ki..

Latif - Kesif ~ Ruh (Min Ruhi) ~ Ruh ve Alem İlişkisi ~ Zaman

Ruh (Min Ruhi) hiçbir zaman bedenle, kesifleşmedi ki ayrı olsun.. Hoş bu Alem de kesifleşmedi, ama illa da öyle diyorsan en basitinden sen bir şeyle meşgul olunca bu alem nasıl yopyok olunuyor, onu açıkla kendine.. ve devam edersek o'nun (Ruh) Rabbisinin üzerinden bir zaman da geçmedi ki o yönden O'ndan ayrı olsun diyelim.. Ya peki nedir durum?.. Şöyle diyelim: "Allahım! Senin rızanı şefaatçi kılarak öfkenden sana sığınıyorum. Affını şefaatçi yaparak cezandan sana sığınıyorum. Senden de sana sığınıyorum. Sana layık olduğun senâyı yapamam. Sen kendini sena ettiğin gibisin."

Kudret Sıfatı ~ Cabbar İsmi ~ Hayal

O'nun bir şeyi Zorlaması (Cabbar) Kudretini Farkettirmesi içindir.. Yoksa O'nun Kudreti karşısında başka bir Kudret olmadığından yani Tek olduğundan, Zorlanma olmaz Kudreti bilinmez olurdu. Mesela "Hayal"i bu Hakikat'e Misal yapmıştır; Hayal'de bir Bina kurmak saniye sürmez, zaten Kudret Zaman ile ölçülmez ya!.. Halbuki biz Hayal kurmayı da kolay zannederiz! Şimdi, gerçekte (Ki Kendinden başka bir Gerçek yoktur) bina'yı öyle uzun uzun yavaş yavaş kurmayı diledi.. Yoksa kulaklarımıza "Ben Varım" diye fısıldasaydı biz bu Sözün Manasından ne kadar ne anlayabilirdik!.. Bu Fısıldamadır.. Şunu da unutma ki, O Gerçekten Göründüğünde O'nu tanımamak mümkün olmaz.. İsterse Sen isterse O binbir perde ardından olsun!.. Ama öyle de herkese Görünmez ya!

Cenab-ı Hakk - Gerçek!

Hakk Firavun'un Kalbine musallat olursa, dalkavuklarına ve soytarılarına "Bana Gerçeği söyleyin" diye Yalvarır hale gelir.. Etrafında bir tane bile Yalancı koymaz.. Hakk onu böylece Kendisiyle İmtihan etseydi, etrafında Peygamber'den başkasını görmek istemezdi! Şimdi sen O'nun bu İşinden azcık bir koku aldıysan, Peygamber'i neden Tasdik etmen gerektiğini Kafir de olsan anlardın!.. Tasdik edenlerden bu Koku burunlarına azcık fazla gelenler, deli divane oldular, dayanamadılar öldüler!

Peygamber ~ Putperestlik ~ Din ~ İnsan

Putperestler soyut varlıklar adına Aracılar Vesileler olarak ağaçtan taştan yonttukları Suretleri kendileri yapıyor kendileri tapıyordu.. Allah'ın İşine fitnesine bak! Onlara kendi suretlerinden bir İnsan gönderdi!..

Binbir İsminde binbir Marifet, Hiç gördün mü O'na bir denk ..

Binbir İsminde binbir Marifet, Hiç gördün mü O'na bir denk Binbir Mahluk, kimi ot yer kimi et; Melek değil Şeytan mı, İnsaf et Kendini Tanı. İnsan'dır Ayna O'na, geç Karşına görürsün Öldürmezsin Nefsini ama, bil ki odur Hakk Kılıncı Bileyle parlat onu kör bıçak İş görmez, Eziyet verir isen, Kabul olmaz Nefis Kurbanı.

Sanat ~ Zat - Sıfat - Tecelli

Oyunculuk "Sanatçı"nın "Sanat"ıdır.. Sanat onun "Sıfat"ıdır.. Değişen Rollerdir, o kimi zaman şu rolle kimi zaman bu rolle "Tecelli" etse de, onun "Sıfatı" "değişmez".. Gerçekte belki o aynı zamanda Ressam'dır, ve sahnede belki bir Müzisyen'i oynar.. Ve bu durumda, onun Sıfat'ı değişmediği gibi "Zat"ı da değişmez.. "Tecellileri" değişir.. Şimdi bunlar O'nu Bilmene Misal olsun.. Ve Kendini bilmene de Misal olsun ki Film'e kendini çok kaptırıp da, O'nu unutma.. Ki Nefsinin Halleri Tecellileri ile değişse de, Ruhun ve güzel Sıfatların değişmediği, kaybolmadığı gibi O da değişmez, ve kaybolmaz.. Film'i, Yönetmen'i unutma, Rolleri de unutma.. "Onlar Allah'ı unuttular; Allah da onlara kendilerini unutturdu" Haşr 19

Gönül

Gönülsüz olanın gönlü nasıl alınsın!

Kader - İrade

Zina ile Cima Fiilde birdir, Fiilin kötüsü iyisi olmaz, onları Ayıran Kalp'tir Niyet'tir.. Fiil ise sırf Kudrettir; ne Kafir'in Kötülüğe ne Mümin'in İyiliğe Kudreti yetmez-yoktur.. Lakin içlerindekine (Kalp-Niyet) göre ve Nasipleri veya Cezaları ne ise Kudret Fiillerde öylece kötü iyi görünür.. Birine Kötü Fiiller birine İyi Fiiller Yaratılır.. Fiil Kader-Kaza ise de zaten Kafir Mümin tanımaz, herkesin başına gelir; bu sefer de Sonrasında Tevbe ile veya Küfür ile yine Kalben Niyet'e göre Fiiller Ayrılır, ve açığa çıkar veya çıkmaz.. Hatta yazılan silinir.. İnsan'ın Hür olması da olmaması da Kalbine bağlıdır.. Kalbine İyi de girer, Kötü de girmiştir, ve Muhasebe ve Hürriyet, Ondan bir Ruh olması Sırrındadır! Kudreti ve Nazı Dua'dan ibaret! İrade değil, "Cüzi Dua"!

İnsan - Min Ruhi

Hangi Cansızın Canlının Yüzü, Dili, Kalbi, yani Suret'i "İnsan" gibi hem de kendi lehine veya aleyhine olarak Konuşabilir, Manaları İfade edebilir, ortaya çıkarabilir.. Elbetteki ancak "İnsan" Kendi Sureti üzere Halifesi ve O'ndan bir Ruh'tur (Min Ruhi)..

İşaretler..

İşaretler işaret oldukları kadar İmtihandırlar.. Belki heva hevesine nefsine işarettirler. Bu manada Sünnet'den güzel İşaret bulunmaz..

Edebiyat!

İnsanlar ölüyor edebiyatını bırak; Çözümün ne ondan bahset.. Çözüm filan yok, İnsanlar Birleşmedikçe! Çünkü kötüleri iyi insanlar içinden O'ndan başkaları ayıklayamaz.. İşte buna bir Ömür Sabredilir.. Ama Çözüm asla burada değil.. Hayalleri bırakarak "Sen" Hakk'ın Hakikatinin Kulu olmaya bak..