Başlıklara tıkladıkça Rastgele yeni kayıtlar gelicektir
Bilmek ~ Kafir - Küfür ~ Sünnetullah
"Bilmek"
zaten Allah'ın bilmekliğinden olduğundan, insanın herhangi bir şeyi
yetkinlik kazanmadığından dolayı bilmemesi öne sürülemez. Keza Beşerde
açığa çıkan çıkmıyan tüm yetenekler de böyledir. Fakat Sünnetullah
perdesinden dolayı Ruhlara bu Sır belirsiz görünür.
Elest Bezmi - Kalu Bela
Elest Bezminde Rabbini Bildiğinden, O'nu burada Hatırlamaması mümkün
değildir hiçbir beşerin.. Tanımazlıktan gelir.. Bilmezlikten gelir..
Kibrinden, Korkusundan.. yahut henüz karşısına çıkmamıştır o İnsan'ın..
Allah bilir !
Biliyorum-Bildim diyip de geçme
Biliyorum diyip de geçme, "Bildim" deme; bilmediğinden değil, "Bilme"nin kıymetinden.
Felsefe - Filozof - Ateizm ~ Tasavvuf
"Filozof"un anlamı "Hikmeti Seven" demektir. "Sofiya" Yunancada "Hikmet"
demektir. "Filo" ise sevgi demektir. Dolayısıyla felsefenin anlamı,
hikmet sevgisidir. Lakin "Nihilist-Ateist vb Felsefe" türleri olduğuna
göre anla ki her şeyin Batılı olduğu gibi Felsefe'nin de Batılı ve
Hakikati var. Öyle Felsefeciler var ki Aklı İnkar eder, Hikmet nerede
kalsın.. Oluşu geçtim, Varlığı İnkar eder: Hakikat nerede kaldı !
Arayışı nerede kalsın ! Şüphe eder durur, daim Kuşkudadır, "Sevgi"
nerede kalsın !
Rastlantı - Tesadüf
Piyango Çekilişi Rastlantısal oluyor diye, çıkan Numara orada önceden
bulunmuyor, Seçilmemiş bir Numara çıkıyor, var olan Numara o an
Tesadüfen oluşuyor demek olmaz: Ama Akılsız Felsefecilere, Evrimcilere,
Ateistlere gel de bunu Göster !
Tesadüf - Bilim (!) ~ Sır
İster gökde olsun ister yerde, ister şifreli olsun ister sensörlü, hiçbir kapı kendi kendine açılmaz.
Allah Sistemi (!) ~ Şifre ~ Sır ~ Kulluk
Allah'a Kulluk bir "Sistem" olarak adlandırılamaz. Önünde bir Hazine
Sandığı ve elinde bu sandığı açacak Anahtar olduğunu düşün, eğer Allah
Senin Kulluğundan Razı değilse sandığı açsan dahi o Hazineden
nasiplenmen hiç mümkün değildir. Varlık Hazinesi Mekanik bir Yapı'ya,
Sistem'e bağlı değildir. O Hazineyi açan Anahtar ancak Has bir
Kulluk'tur; Anahtar: İbadettir, İhlastır, Zikirdir, İlimdir, Aşktır,
Muhabbettir: Sünnettir (sav).. : yani Sır ancak Has bir Kulluktur!
Ağlamak ~ Madde - Mana ~ Tecelli - Sıfat
Allah'ın işine bak ki seni Yok gibi olan Düşünce, Duygu ile Tecrübe
ediyor da senin hiç elinde olmadan gözünden Maddi olarak bir Su taşıp
seller oluveriyor, Ağlıyorsun. Şimdi bu senin Öfkeye kapılıp yumruğunu
oraya buraya savurman gibi de değildir. Şimdi bu "yumurta mı tavuktan
tavuk mu yumurtadan çıkar" meselesi de değil : Belki Yok gibi olan
Mana'dan Duygu'dan, Sıfat'dan, Var dedikleri Madde Zuhur ediyor, Hareket
ediyor.
Tesettür - Başörtüsü ~ Müslüman ~ Halk
Azıcık sakalın uzasın, Tesettüre gir Başörtüsü tak, hele ki Namaz
kılmaya başla, yani Müslümanlık Zahirinde azıcık görünmeye başlasın, bak
Nefs Köpeği nasıl hırlamaya başlıyor, Nefs Yılanı nasıl tıslamaya
başlıyor. Muhakkak ki Allah zorluk dilemez ! Ama hele ki şu Ahir
Zaman'da, ve Zahirde Müslüman bir Cemaatte yetişmiyorsan.. Hiç Kolay
değil ! Şefkatli olmalısın ! Çoğu İnsan da bu yüzden Müslüman görünmez,
Kalbi Hayatını düşündüğünden Zahirini feda eder; Şefkat'den de kaynaklanıyor
bu ! Ama bu "Melamet" de değil ! Zaten bu durum Halk Hakk yolunda Cehd
etmediği için var, bu Korkulara göre hareket ettikleri için Zahirde
Müslüman olamıyor. "Yobaz oldun he!", "Biz Müslüman değil miyiz!",
"Başımıza Alim mi kesildin!", "Çok değiştin!".. Daha neler neler..
Halbuki Kıyafeti ne Türk ne Müslüman Kıyafeti, Kendine Özgü filan da
değil, yani Batılı görünmekten aynı rahatsızlığı duyamıyor, çünkü
farkında bile değil ! Bunlar Kafirdir deme ! Tespihin elinde fazla
döndüğünü görse Müslüman görünen de "Kafayı Yersin" demiyor mu ? Kafirim
diyen ayrı dert, Müslümanım diyen ayrı dert ! Bunlar Sosyal
Münasebetler, Halkla İlişkiler ; Sen Hakk için OL ! Hakk ile OL ! Nefs
Kul olmadıkça derdi bitmez !
Rabta Şirk mi ! ~ Vesile ~ Tasavvuf
Allah Kur'an'ında bizZat Kendisi, Nebi, Resulleri ve Salih Kulları,
Velileri ile bizlerin Kalplerini Rabtetmiyor mu ? Bizzat Allah onları
Kur'an'ında bunca Zikrederek, bize Kendisine Yakınlık için, onları
Vesile kılmıyor mu ? O'ndan ala Vesile eden, O'ndan ala Rabıta yapan mı
var !
Nur ~ Rüya - Hayal ~ En-Nur
"Işık" dediğin, hem maddi-dış alemde, hem "Hayal"de "Rüya"da da değil mi
? "En-Nûr" ! Hem Zahir'de hem Batın'da da türlü türlü Tecelliler ile
"Nur" O aynı Nur değil mi ?
Tasavvuf ~ Şirk !
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de Kendini Fakirlerle Apaçık olarak Birlemiştir !
Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve -sadakaları alanın Allah olduğunu- ; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi? (Tevbe 104)
Güzel bir söz ve mağfiret, arkasından eza gelen (başa kakılan) bir sadakadan daha hayırlıdır. -Allah Gani’dir-, Halîm’dir. (Bakara 263)
Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve -sadakaları alanın Allah olduğunu- ; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi? (Tevbe 104)
Güzel bir söz ve mağfiret, arkasından eza gelen (başa kakılan) bir sadakadan daha hayırlıdır. -Allah Gani’dir-, Halîm’dir. (Bakara 263)
Ferdiyyet ~ Cemiyyet ~ Ümmet
Allah'ın "Cemiyyet"den gayesi "Ferdiyyet"dir; Ferdiyyet sahiplerinden
oluşan Cemaattir ki zaten ilk Halkası Nebiler olan Ferdiyyet
sahipleridir (as). "Muhakkak ki İbrahim bir ümmet idi.." (Nahl 120)
"Gözüme mi inanayım sana mı"
"Gözüme mi inanayım sana mı" derler ya; bu sözün hakikati aslında şöyledir: "Gözüne mi inanacaksın, Bana mı ?"
Şükür
O'na göre Şükredecek bahane araman dahi ayıp kalır ; Şükretmenin Kemali
de 'her halde Hamd etmek' gibi "Halk"tan azade, Hakk'adır.
Nefs
Güneş'in doğup batması İnsan'ın Tabiatında Doğasındadır (Nefsinde); Hakikatinde doğup batma yoktur.
Ehl-i Beyt ~ Zikir
Ehl-i Beyt'i anmak gönlüne geldiğinde kendi kusurlarının aklına gelmesi
şeytandandır; Sen onları anarken kendini değil Onların (as) Temizliğini
dikkate al !
Işık Madde mi ~ Bigbang İlk Saniyeler ~ Bilim ~ Fizik - Metafizik
Şu Et Gözü eşyayı görmüyor, Işığı görüyor; Işık ise madde-cisim değil.
Ses ve Isı da öyle; hele ki İç Sesi hiç düşünmezler. Ayrıca şunu
belirtelim: Şu an ölçümlenerek sınırlar belirlenerek oluşturulmuş ve
böylece sanki Mutlakmış gibi dayatılan Fiziksel Yasalar (Yani Batılı
Modern Bilim) Bigbang'in ilk saniyelerine göre geçersizdir; bunun ne
demek olduğunu anlıyamayan zaten Metafizik'den hiç anlamadığı gibi
Mutlak zannettiği Bilimsel delillere dayanarak ileri sürdüğü tüm
iddiaları da anlamsızlaşır.
Ehl-i Beyt Kimlerdir !
Muhammed Ali Fatma Hasan Hüseyin (as) sanki sadece Zürriyeten mi Ehl-i
Beyt ki, bir de Manaen Ehl-i Beyt olmaktan Marifet gibi bu kadar dem
vuruyorsun. Sen önce bi Onlara gönlünü dilini eğip bükmeden ver de,
sonra Manaen Ehl-i Beyt olmaklığın yerinde olsun. Onlarsız hiçbir Mana,
hiçbir Kemal yerini bulmaz. Bunca söyledikten sonra; belki farkında
değilsindir diye şunu da hatırlatalım: Ali (kv) Peygamberler
soyundandır.
Şeriat ~ Hakikat
"Tahiyyat" duasını Kalbinde bulursa, namazda kusurlu olmuş hiç bakmaz.
"İhlas" duasını Kalbinde bulursa, namazda kusurlu olmuş hiç bakmaz. Ama
tersi olursa, hiç mi hiç bakmaz.
Hadid 3 ~ Hu ~ Zahir - Batın O'dur ~ Tasavvuf
Yok idin, yok iken nasıl Zahir olasın; Zahir değildin ki, Batın Sen
olasın. Misal, Konuşma özelliği sen'de Batın iken, nasıl görünür oldu ?
Ya da, sen'i şimdi şu surette görünür kılan sen misin ki ? Ya, seni
seslendiren kim ? Dahası, Zahir sen misin ki Batın sen olasın ?..
"Batın" O'dur, "Zahir" O'dur (Hadid 3).. Yani şu görünme ve görünmeme de yine O Zât'a ait.. O halde "görünme" O'ndan başkasına ve başkalarına nispet edilemez, "görünmeme" de O'ndan başkasına ve başkalarına nispet edilemez.. Ve demek ki görünme ve görünmeme ancak O Zât'a ait O'nun bazı Sıfatlarıymış.. O Zât'ın özellikleriymiş bunlar, başkasının ve başkalarının değilmiş.
"Batın" O'dur, "Zahir" O'dur (Hadid 3).. Yani şu görünme ve görünmeme de yine O Zât'a ait.. O halde "görünme" O'ndan başkasına ve başkalarına nispet edilemez, "görünmeme" de O'ndan başkasına ve başkalarına nispet edilemez.. Ve demek ki görünme ve görünmeme ancak O Zât'a ait O'nun bazı Sıfatlarıymış.. O Zât'ın özellikleriymiş bunlar, başkasının ve başkalarının değilmiş.
Vech ~ Tasavvuf
O'na Yön tayin edebilir misin ?.. O halde "Her yöndedir" demek "Hiçbir
yönde değildir" demekten daha Makul ve Uygun olanıdır.. O'na Mekan tayin
edebilir misin ?.. O halde "Her yerdedir" demek "Hiçbir yerde değildir"
demekten daha Makul ve Uygun olanıdır.. Zaten bunlar Kulun bir şey
demesine kalmamıştır.. "Nereye dönerseniz Vech'i oradadır" (Bakara 115) ,
"Şah damarından daha yakın" (Kaf 16) .. Şimdi sen anlayışsızların
itirazlarını ve lüzumsuz tartışmalarını, yani Fitne'yi bırak..
önce Sen Kulluk Ahlakını gözet de, kendi Nefsine Allah'ın Kelamını
muhatab alıver.. Güya Kuran-CI-ların ahlaktan ve akıldan yoksun
tartışmaları, Tasavvuf Ehline attıkları iftiraları, başka yüzden değil,
Allah'ı bırakıp, kendi Nefislerini unutup, Hakk'ı değil Halk'ı muhatab
almalarından kaynaklanıyor.. "Onlar gerçekten Rab’lerine mülâki
olacaklarından şüphe içindeler.." (Fussilet 54) Kuranı muhatab almak her
zaman Allah'ı muhatab almak anlamına gelmez "..Allah’a sarılın.."
(Hacc78)
Pozitivizm ~ Felsefe ~ Fıtrat
Batılı Bilim'in Yöntem'i-Metod'u İnsan'a Mutluluğu bir "Hap" şeklinde
sunmak üzeredir. Fare'nin eline beynindeki Zevk bölgesini uyaran bir
düğme verirler, Fare ona basa basa kendini öldürür. Halbuki Mutluluk
(Huzur) İnsan Nefsinin ancak Fıtrat'a uygun hareket etmesi, Bütüncül
olarak Hakikat Bilgisine ulaşabilmesiyle mümkündür (Mutmainne). Bunun
gerçekleşmesi ise ne Bilim ne Felsefe (Akıl) ne de İnsani Yasalar
(Yönetim Biçimleri) ile mümkün olmadığı özellikle çağımızda apaçık belli
olmuştur.
Abdulaziz Bayındır ~ Tasavvuf - Şirk ~ Erdem Uygan ~ Yükselen Sözler ! ~ Mustafa İslamoğlu ~ Mehmet Okuyan ~ Caner Taslaman ~ Emre Dorman vb..
Abdülaziz bayındır'ın "Allah'ın bilmediği şeyler var" sözü şirk küfür
iftira değil de tevili var ilmi var, fakat Tasavvuf Büyüklerinin
sözlerinin tevili yok şirk küfür ve iftira ediyorlar, öyle mi !
Cübbemin altında.. - Enel Hakk ~ Tasavvuf ~ Şirk ~ Abdulaziz Bayındır
"Cübbemin altında benden başkası yok" yahut "Ben Ben'im" gibi sözler
söylenmiş olduğunu hayal et.. Sonra abdulaziz bayındır'ın "Allah'ın
bilmediği şeyler var" sözünü bunların yanına koy.. İyice düşün.. Hangisi
doğru bu sözlerin ?.. Hangisi Şirk, Küfür ve Allah'a İftira ?.. İyi
düşün !
Tasavvuf ~ Kemal
Hasan ile Hüseynin (as) Dedeleriyle (sav) Muhabbetleri, Hz Ali (kv)
Efendimizin gayet esprili bir zat olması, Efendimizle arasındaki
Muhabbeti düşün; Allah'ın Ehl-i Beytini bir düşün yani.. Anlamazsan,
daha ötesinde ben derim ki, "Latife"nin kalktığı hiçbir Mertebe ve Makam
yoktur. Bunun aksi bir haller durumlar, ancak kişinin kendine bir
yükseklik vermeye çalışmasındandır, henüz kemale ulaşmamış
olmasındandır. Ancak, Bidayette geçici bir süre gerekli olabilir.
Ateizm ~ Reenkarnasyon - Paralel Evrenler ~ Din
"..bunlar "doğru" tespitlerden kaynaklanan sorular değil; ama bir şeyler
söyleyelim: Reenkarnasyon kabul edilmiyor zira sizin sözlerinize göre
Reenkarnasyon olsa dahi bunun bir başlangıcı olacaktır (paralel evrenler
gibi ne kadar çok olsa da hepsi aynı hükümde) o başlangıç ise mutlaka
bu nispette yine çocukluk olacaktır; Size sorsak çocukluğunuz şu an ne kadar var ?
Kaç yaşında acıyı hissetmeye başladınız ? Bir saat önceniz var mı ?
Zalim(İnsanlar)ler verdikleri zararı asla telafi edemezler,
Allah için bu böyle de değildir hiç yaşanmamış kılabileceği gibi üstüne
hiç mutlu olunmadığı kadar mutlu edebilir.. gibi çok derin mevzular,
derin gerçekler var.. Çok bildim dememeli ve kendini çok da masum
bilmemeli.. Neticede Melekler dahi "niye kan dökecek bozgunculuk
çıkarıcak bir varlık yaratıyorsun" diye itiraz etmişlerdi.. sonra secde
ettiler.. Çocuk var çocuk var, Allah katında zaman tek bir şeydir.. ki
buna göre de hüküm vermiyor.. iyi mi kötü mü olmuşuza dair güzel Duacı
olmalı.. "Kader'e iman eden Keder'den Emin olur" (sav) buyrulmuş.. Bi de
isyan acaba kime ve neyimize ? Kuran'da "Rabbimin rahmetinden ancak
sapıtmışlar ümit keser" buyuruluyor.. Ümit kesmekden daha kötü bişey
olabilir mi ? Yahut zihnimizdeki İyilik ne kadar bir iyilik acaba..
Mesela kötülüğe dahi izin verebilecek, varlık verecek kadar iyimiyiz ?
Kendimizi ne sanıyoruz ? Alemlerin Rabbini ve İslam Dinini ne kadar iyi
tanıyoruz ?.. İbadetimiz Muhabbetimiz ne durumda neye yüzümüz var
nereden yüz buluyoruz ? gibi çok derin öyle gerçekçi sorulara-sorgulamalara yüksellmek
lazım.."
Tasavvuf ~ Varlık ~ Yokluk ~ Vücud ~ Ruh
Şimdi sen ayaklarını hissetsen ellerin yoklukta kalır, ellerini düşünsen
sırtın yoklukta kalır. "Sen" O'ndan bir Ruh olduğu için böylece hem
yoksun hem varsın; Daha doğrusu: Özün olan Sen (Ruh) O'ndan olduğu için,
bu yokluğun da varlığın da üstündeki Sırdansın. Keza O'nun Vücudu
(Ruhu-Zâtı) hem Zihinsel Yokluğun hem Fiziksel varlığın Varlığıdır,
onlara vücud olmaktadır. Hem o Yok'un hem o varlığın Varlığı işte O'nun O
Vücududur; Sen'in Sırrın da işte O'nun Sırrından olduğundan, aynı
gerçek-"lik" Sen'de de mevcud; ama O'nu Bilmezlik edersen, hem zihinsel
yokluğa, hem bedensel (Fiziksel) varlığa, mahpus kalırsın. O ise Kendini
Mutlak olarak Bildiğinden, O olduğundan, noksanlıktan Münezzehtir.
Selefiler ~ Kuran-CI-lar
"..şah damarından daha yakınız." (Kaf 16)
Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zat’ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi’dir. (Bakara 115)
Onlar gerçekten Rab’lerine mülâki olacaklarından şüphe içindeler, öyle değil mi? O, herşeyi ihata etmiştir, öyle değil mi? (Fussilet 54)
O, evveldir ve ahirdir, zahirdir ve bâtındır. Ve O, herşeyi en iyi bilendir. (Hadid 3)
Kuran'da bunca sayısız Ayet Lafzı böylece dururken, gidip de Tasavvuf Ehlinin sözlerini doğru anlayamamak, illa ki yanlış anlamak, Şirk ile Küfür ile suçlamak, nasıl bir anlayışsızlık, nasıl bir insafsızlık, nasıl bir iftira ve büyüklenmedir ! Bu nasıl vicdan !
Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? (Nur 12)
Onu duyduğunuzda "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Haşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır..." demeli değil miydiniz? (Nur 16)
"Siz hiç düşünmez misiniz ?" (Nahl 17)
"«Sen mü'min değilsin» demeyin. İşte Allahın katında bir çok ganimetler vardır." (Nisa 94)
Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zat’ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi’dir. (Bakara 115)
Onlar gerçekten Rab’lerine mülâki olacaklarından şüphe içindeler, öyle değil mi? O, herşeyi ihata etmiştir, öyle değil mi? (Fussilet 54)
O, evveldir ve ahirdir, zahirdir ve bâtındır. Ve O, herşeyi en iyi bilendir. (Hadid 3)
Kuran'da bunca sayısız Ayet Lafzı böylece dururken, gidip de Tasavvuf Ehlinin sözlerini doğru anlayamamak, illa ki yanlış anlamak, Şirk ile Küfür ile suçlamak, nasıl bir anlayışsızlık, nasıl bir insafsızlık, nasıl bir iftira ve büyüklenmedir ! Bu nasıl vicdan !
Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? (Nur 12)
Onu duyduğunuzda "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Haşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır..." demeli değil miydiniz? (Nur 16)
"Siz hiç düşünmez misiniz ?" (Nahl 17)
"«Sen mü'min değilsin» demeyin. İşte Allahın katında bir çok ganimetler vardır." (Nisa 94)
Ruh ~ İnsan - İnsan-sı ~ Hayvan ~ Halife ~ Evrim
Hangi Bilal ? Köle Bilal mi ? Hangi Ömer ? Putperest Ömer mi ? Hangi
Musa ? Firavun'un sarayındaki mi ? Yusuf hangi Yusuf ? Adem ? Meleklerin
itiraz ettikleri mi ? Allah Katında Secde ettikleri mi ? Cennet'e
koyulan mı ? Kovulan mı ? Halife olan mı ? Hayvan, hani ? "İnsan",
İnsan-sı ? Hani ! Evrim mi ? Gelişim mi ? Hani ! Laf ağızdan kolay
çıkıyor değil mi !
Melekler insanların yeryüzünde bozgunculuk edip kan dökeceğini nereden biliyorlardı ?.. ~ Ruh
Melekler bizim sureten yapıp edeceklerimiz hakkında bizden daha bilgiliydiler.. Lakin biz (Ruhlar) bu İnsan varlığının tam içinde öz olmamıza rağmen, biz bile onlar gibi düşünceler itirazlar içinde değil miyiz "İnsan"a karşı ?.. Bu en büyük bir Hakikat ve Sır anlıyana !.. Yani bunda anormal yahut şaşılacak bi durum yok.. Bir şeyin Öz değerini ve sonraki durumlarını o bilir.. Mesele: "Bu Aziz ve Hakim olan Allah'ın Takdiridir" diyebiliyor muyuz diyemiyor muyuz... İşin Sırrında Allah'ı görebiliyor muyuz göremiyor muyuz, gözümüzdeki gönlümüzdeki nedir..
Zaman
Sureten Zaman, atılmış ok gibidir; Zamanın geçmediği alemden.. O'nun için "Dönüş" diye ifade edilmiştir. İleride arama, oku kır.
"İlk İnsan" - "Adem ilk insan mı" ~ "İnsan-sı-lar" ~ "Ruh üflenmesi mecazidir" ~ "Her İnsan-Beşer O'ndan bir Ruh değildir" ~ "Evrim" ~ "Melekiyyet" vb Laflar..
"Adem (as) ilk insanmıydı", "İnsansılar", "Ruh üflenmesi mecazidir",
"Her İnsan-Beşer O'ndan bir Ruh değildir", "Evrim" vb bu tip laflar,
"Melekiyyet" makamından türeyen laflar, zanlardır. Hani Allah'ın Katında
Melekler Adem'in (as) (İnsan'ın) sırrını göremediler, Ruh'u göremediler
de, onun toprağına baktılar, Nefsine baktılar, İnsan'ı-Beşer'i Allah'a
yakıştıramadılar ya ! İşte o haldesin de bu laflar o yüzden ! Allah
iblis'e ve meleklere o topraktan gördüklerine, Ruhunu bilmediklerine,
Secde etmelerini emretti de onlar itiraz ettiler ya ! Henüz o mertebenin
lafları bunlar !
İnsansı ~ Evrim ~ Ruh ~ İnsan ~ Nefs ~ İmtihan
Kendi varlığındaki hayvan'a (Nefs) tahammülün yok, cihadın yok, nefsini
görmüyorsun, mücahede etmemişsin; dışardakilerin varlığındaki hayvana
hiç mi hiç tahammülün sabrın yok.. İmtihan olmamışsın ! İnsan'daki bu
çelişkiye (!) ne kendi varlığında ne başka varlıklarda görmeye dahi
dayanamıyor tahammül edemiyorsun.. Kendin hiç batmadın, indirilmedin
güya, ayrıcalıklısın.. Sonra tabi uydurursun yok İnsansı, yok Evrim..
Adem ilk İnsan-Beşer değildi filan.. Ey Kardeş, bi önce bu çamura batmış
İnsan'daki O Ruh'u tanı, O Ruhun sahibini gör şu Dünya'da.. Sonra O
Ruh'un Sırrını, toprağa karışmayışını, Nefs nedir ne değildir..; hepsini
de yerli yerince doğru dürüst anlar bilir görürsün..
Keramet ~ Mucize ~ İki ~ Gönül
Güneş horoz sesiyle doğar mı ? Keramet ne Musa'nın (as) asasında, ne
Firavun'un küfründe.. İkiyi kaldır at ! Gönlündeki ne ise gözündeki de
o.. Şimdi sen gönlündekine dikkat et gönlündekine !
Sanat ~ Din ~ Tasavvuf
Özellikle Sanatçılar çok iyi bilir: Bugün meydana getirdikleri ve çok
beğendikleri bir Eserlerini yarın dönüp baktıklarında hoş bulmazlar
beğenmezler, yeterli bulmazlar. Bu başlangıçta çok uzun zaman böyle
gider. Sonra nihayet bir kemale ulaştıklarında artık geriye dönüp
baktıkları eserleri onlara kötü gelmez, fakat yeni yaptıkları
öncekilerden yine daha güzel olur; yani iyinin iyisi. İşte bu, Allah'ın
Sırrından, Sıfatlarının Kemalinin nihayetsiz oluşundan, Yüceliğinin
Sonsuzluğundan böyledir. Allah'ın hiçbir
yaptığı kötü değildir, biz farklı nispetlere ve iyinin iyisine, güzelin
daha güzeline göre onları "kötü" diye isimlendiririz. Yoksa her şey
mükemmelin mükemmelin mükemmeline doğru sonsuza uzanır. Fakat bize göre
Razı olup olmadığı işler ve bir Kıvam bir Kemal belirlemiştir ki
Yaratılış-ımız mümkün olsun, hem Muhabbet gerçekleşsin hem bir Tatmin
bulabilelim. Ahiret'teki durum Akılla izah edilecek bir durum olmadığı
için söz edemiyoruz:
“Ben salih kullarıma öyle nimetler hazırladım ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de bir beşerin hatırına gelmiştir” Hadis-i kudsî
Bizim âyetlerimize ancak o kimseler iman eder ki, o âyetlerle kendilerine öğüt verildiğinde hiç büyüklenmeksizin secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.
Yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de bağışta bulunurlar.
Yaptıklarının karşılığında onlar için göz aydınlığı olacak ne ödüller saklandığını hiç kimse bilemez.
Secde 15-19
"Allah her sanatçıyı ve sanatını (birlikte) yaratmıştır." (sav)
Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri bizim indîmizde olmasın. Biz onu gereken ölçüsüyle inzâl ederiz. Hicr 21
“Ben salih kullarıma öyle nimetler hazırladım ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de bir beşerin hatırına gelmiştir” Hadis-i kudsî
Bizim âyetlerimize ancak o kimseler iman eder ki, o âyetlerle kendilerine öğüt verildiğinde hiç büyüklenmeksizin secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.
Yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de bağışta bulunurlar.
Yaptıklarının karşılığında onlar için göz aydınlığı olacak ne ödüller saklandığını hiç kimse bilemez.
Secde 15-19
"Allah her sanatçıyı ve sanatını (birlikte) yaratmıştır." (sav)
Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri bizim indîmizde olmasın. Biz onu gereken ölçüsüyle inzâl ederiz. Hicr 21
Vech ~ Tasavvuf
Sen'in Yüz'ün değişmez, Sabit'dir, İfadeler olan Suretleri değişir:
Gülen Surat, Hüzünlü Sur-e-t.. Yüzünde görünen bu İfadeler Suretler,
görünmeyen Sıfatlar'dandır, bu Suretleri, görünmeyen o Sıfatlar görünür
kılar. Vech'in ise aynı kalır. Neticede "Sen" görünmezsin ne de
"Sıfatlar"ın görünür; bunlar Suretinde, Yüzünde görünen, Geçici
Suretlerdir; Zât'ın ise Sabit'dir. Sen'i nerden tanırsın ?
Zâtından-Vechinden mi ? Sıfatlarından mı, Suretlerinden mi ? Tanıyacak
bir Zât lazım. Keza Sen'in Suret olmıyan
bir Vech'in var ki, diğer hepsi de Sen'i Tanıman içindir; yahut O'nu mu
desem ! O'na göre Sen ve başkaları Suretler gibidir muhakkak; ama
Kendini-Nefsini bilmezsen, Zâtını nasıl bilebilirsin !.. Zâtını Zâtında
ara, Sıfatını Sıfatında, Nefsini Nefsinde..; Yoksa bu Suretlerden
Vechini bulamazsın; nereye dönsen, bulamazsın bulunmazsın.. Bulursan
Vecd olur, Vech olur, o vakit Suretten de tanır bilirsin, Sıfattan da,
Nefisden de.. Körün lafına bakma, O görülmez Zât'ı görürsün, O görülmez
Vech'i görürsün !
Atatürk ~ Laiklik
Peygamberin karikatürünü yaptırmazken, atatürkün putu bile yapılmış..
Laflarıma dikkat edersen kötüce bişey söylemedim.. Heykel elbette Put değildir de Put haline getirilen bir "İnsan"dır ve o insan öyle tek başına bir iş yapıcak güçte yeryüzünde ne bir Tanrı ne de Peygamberdir.. Abartmamak lazım, bence heykel bu anlamda puttur.. Bu ülke onbinlerce müslüman şehidin eseri iken adları anılmaz, dinleri atatürk maskesi putu gölgesinde hor gürülür oldu.. Yani atatürk diye öle memleketi tek başına kurtaran bi tanrı yok.. Ayrıca şapka inkılabı gibi abuk sabuk ne idüğü belirsiz komik inkılaplar sadece atatürk tarafından yapılmamış, osmanlı zamanında da fes ve kılık kıyafet kanunları inkılapları yapılmış yine kafalar kesilmiştir.. Afedersin hem benim kalbim temiz kılık kıyafetle olmaz de hem de kılık kıyafetle inkılap yap kafa kes, yemezler uyumayalım ! Zalim zalimdir isterse babam olsun.. Biz bu ülkeyi onbinlerce şehidin o mübarek imanıyla kurtardık, şapka inkılabı dil inkılabı gibi komik abuk sabuk inkılaplar ile de şu an o imandan uzaklaşmış atalarımızdan uzaklaşmış olduk.. Abuk sabuk bi modern dünya özentiliğinden ibaret ! Abartmıyalım uyumayalım ! Şimdi o modernliğin getirdiği imansızlık yüzünden dünya ileri gitmedi, betonlar içine kapitalizm içine sıkıştı, dinsiz ahlaksız kıyafeti modernlik zanneden, götünü başını göstermeyi hürriyet zanneden asalaklar olduk ! Uyumayalım ! Söz uzar, ben mimar sinan resim bölümü okudum elektronik müzik yapıyorum ve dindarım, sanat nedir modernlik nedir din nedir gayet iyi biliyorum, kötü niyetli konuşmuyorum sadece horultuya ve beylik laflara tahammülüm yok..
Burada şehid hükmünde bin tane tekke zaviyeyi geri kafalılık say, sonra git ankaradaki türbede bi deftere türkiyenin durumunu haber ver, atam atam diye seslen, saygı duruşu yap.. al sana modernlik !..
Laflarıma dikkat edersen kötüce bişey söylemedim.. Heykel elbette Put değildir de Put haline getirilen bir "İnsan"dır ve o insan öyle tek başına bir iş yapıcak güçte yeryüzünde ne bir Tanrı ne de Peygamberdir.. Abartmamak lazım, bence heykel bu anlamda puttur.. Bu ülke onbinlerce müslüman şehidin eseri iken adları anılmaz, dinleri atatürk maskesi putu gölgesinde hor gürülür oldu.. Yani atatürk diye öle memleketi tek başına kurtaran bi tanrı yok.. Ayrıca şapka inkılabı gibi abuk sabuk ne idüğü belirsiz komik inkılaplar sadece atatürk tarafından yapılmamış, osmanlı zamanında da fes ve kılık kıyafet kanunları inkılapları yapılmış yine kafalar kesilmiştir.. Afedersin hem benim kalbim temiz kılık kıyafetle olmaz de hem de kılık kıyafetle inkılap yap kafa kes, yemezler uyumayalım ! Zalim zalimdir isterse babam olsun.. Biz bu ülkeyi onbinlerce şehidin o mübarek imanıyla kurtardık, şapka inkılabı dil inkılabı gibi komik abuk sabuk inkılaplar ile de şu an o imandan uzaklaşmış atalarımızdan uzaklaşmış olduk.. Abuk sabuk bi modern dünya özentiliğinden ibaret ! Abartmıyalım uyumayalım ! Şimdi o modernliğin getirdiği imansızlık yüzünden dünya ileri gitmedi, betonlar içine kapitalizm içine sıkıştı, dinsiz ahlaksız kıyafeti modernlik zanneden, götünü başını göstermeyi hürriyet zanneden asalaklar olduk ! Uyumayalım ! Söz uzar, ben mimar sinan resim bölümü okudum elektronik müzik yapıyorum ve dindarım, sanat nedir modernlik nedir din nedir gayet iyi biliyorum, kötü niyetli konuşmuyorum sadece horultuya ve beylik laflara tahammülüm yok..
Burada şehid hükmünde bin tane tekke zaviyeyi geri kafalılık say, sonra git ankaradaki türbede bi deftere türkiyenin durumunu haber ver, atam atam diye seslen, saygı duruşu yap.. al sana modernlik !..
Tasavvuf ~ Felsefe
Tasavvuf Ehlinden bazıları Felsefe'yi ve Felsefe Terimlerini ancak
aklıyla anlayabilen Halk'a ve Felsefecilere, bazı Özel Hakikatleri
anlatmakta kolaylaştırmak ve ilgilerini toplayıp yönlendirmek için,
sadece bir Yöntem olarak kullanmıştır. Bunun dışına çıkan bir başka Hal
ve öykünme varsa, o kişi ya Tasavvuf Ehli değildir ya da Cahildir.
İnsan Bilinci ~ İnsan ~ Nefs-Doğa ~ Fıtrat-Yaratılış ~ Evrim Teorisi ~ Eşref-i Mahlukat ~ Ahlak ~ Felsefe ~ Din - Tasavvuf
Kendi Düşüncenden dahi olsa, harhangi bir fikrin Olumsuzlanması İnsan
Bilincinin kanıtıdır. Eğer olumsuzlama Bilinçli görünmüyorsa
Nefs'tendir, yani İnsanın Hayvansal Doğasından..; Kıskançlık-Hased ve
Yaltaklanma, Hırs vb gibi.. Bu iki birbirine zıt durum ise İnsan
Fıtratının Varlığının Kanıtıdır. Bu "durum"un reddedilmesi
olumsuzlanması Akli yönden "Çelişki"ye benzediği içindir.. Kamil İnsan
Fikir Üreten, Düşünen olmasa dahi, Nefsine (Ego) - Hayvansal Doğasına
karşı çıkabilir durumdadır; Yani "İnsan"
mükemmel olmasa da herhalükarda Bilinçlidir. Biz Evrim Teori'sinin ve
özellikle Tarihselciliğinin İnsan'lara sanki mutlak gerçeklermiş gibi
dayatılmasını olumsuzluyoruz; dinî bağnazlık ne ise bizim için Evrim
Tarihselciliğinin mutlak gerçek tarihmiş gibi dayatılması da aynı
öyledir. Evrim Teorisinin kendisinin "Mutlak" Gerçek gibi sunulması ve
dayatılmasını ise şimdilik, birbirleriyle ihtilaf içinde olan Evrimci
Bilim Adamlarına bırakıyoruz. Sözümüze dönersek; Adem'den (as) sonra
İnsan ne kadar hayvanlaşmış ve şeytanileşmiş olursa olsun söz ettiğimiz
Asli Fıtratını Yaratılışını hiçbir zaman kaybetmemiştir,
kaybetmeyecektir. Hatta, İnsan'ın Suret'i ve Delisi dahi Özel bir
konumdadır, Sırrında, Eşref-i Mahlukattır.. "Ahlak", Nefsine, Hayvansal
"Doğa"sına uymamak ve Bilinçli olmakla derecelenebilir. Bu sözlerimizde
Hayvanların aşağılanması söz konusu değildir çünkü onlar Fıtratlarından
çıkmazlar; - "İstisna", her alanda ve durumda mümkündür- Bazı
İnsanların hayvandan aşağı düşmeleri yaratılış gayelerinin dışına
çıkmalarıdır; bütün anlamlarıyla Ahlaksızlaşmasıdır. Nefsini bilen
Rabbini ( Ve Aşkın İlah'ı ) Bilir; Kendini tanımayan "İnsan" asla Kamil
olamaz.
Felsefe ~ Makulat-Mahsusat ~ Tasavvuf ~ Alem ~ Varlık ~ Vahdet-i Vücud
Özellikle "Felsefeci"ler, Varlığı sırf "Düşünsel" yolla Müşahede
ettikleri, araç olarak sırf Sınırlı olan Akıllarını kabul ettikleri için
"Makulat" - "Mahsusat" gibi kategorize etmiş bölümlere (İkiye) ayırmış,
bunu bir "Marifet" kabul etmişlerdir. "Dış Alem'de Sanat yoktur"..
"Merhamet dış Alemde yoktur".. ; "Zihinsel Varlıklardır".. gibi sözler
söylemeleri bundan kaynaklanır. Halbuki "Marifet" İnsan'ın iç dünyası
ile dış dünyayı ayırmakta değil ortadaki "Mükemmel Uyumu" farketmekte
olabilir.. "Allah" İnsanlara "Şahdamarları"ndan Yakın ve Tek-Bir
olandır; "Alem" sırf bir "Ses-İsim"den ibarettir: "Varlık" değildir.. Daha
ötesinde ve nihayetinde ise: "Marifet", "Marifetullah"tadır: yani Tek ve
Bir olan Allah'ın Varlığını Müşahede edebilmek, Alem'i bilmek ve
"İkilemek" değil, Varlığı Birlemektir !..
Müşahede ~ Suret ~ Vech ~ Tecelli
Mümin için Cima olan, İbadet olan, Kafir için Zina ve Haram'dır. Kuluna
her şey yerli yerincedir; Kafir ise ne Rabbinin ne Nimetinin ne de
kendinin yerini ve Kıymetini bilebilir. Bundan mada Arif için
Müşahedesine engel hiçbir Suret ve Mânâ yok iken, Müşrik ve Kafir için
O'nun Vechine her şey Perde'dir. Suret'de Müşahede türlü türlü mertebe
mertebedir, Edebini Allah Kuluna muhakkak ki öğretir. Müşahede aynı
Suret'den bazen İbret, İşaret, Haşyet, Heybet, Latife, Sanat, Muhabbet.., Celalî ve
Cemalî olabilir; sırf Mânâ olabilirken, sırf Zâtî Müşahede olabilir.
Suret kimi zaman belli bir alanda, sınırlı yani Suret'in (Nur'un)
suretleri olabilirken, bazen bütün bu Suret'in ta kendisi görülebilir;
mesela bu yazıda harflerin değil mânâ'nın okunması veya harflerin değil
mürekkebin görülmesi gibi. Allah Latif ve Habir'dir, pek yüce'dir.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)