Başlıklara tıkladıkça Rastgele yeni kayıtlar gelicektir
La Faile İllallah
Abdest aldın kıyama durdun "Allahuekber" diyecektin ki bir baktın,
seccadeyi sermemişsin. Seccadeyi sererken Fail O, hiçbirşey bilmezdik,
bilemeyiz de, Öğreten, Hatırlatan O; unutmak, hatırlamak ; Fail hep O,
Latif Rab O.. Yol O.. İz O.. Seyreyle OL Ân'ı, OLduran O.
Hu ~ Kulluk
Özünde O'ndan bir Ruh, Suretinde bir Resimden ibaret olan, O'nu görmek,
O'nu bilmek istiyor. Rabbim Kuluna Sen'den Güzel, Sen'den başka Rabb
olur mu.
Kulluk
Bazen öyle OLur bazen böyle. OLan sana bazen hoş gelmese de, madem öyle
de böyle de Güzel ise ; Sensin orada güzel OLan, Hakkın Kulu. Sen bi
öyle bi böyle olanları da bırak, olmayı da bırak.
Birlik ~ La Faile İllallah ~ Kulluk ~ İrade
Sen hareket ettiğinde Alem de hareket etse. Ve sen durduğunda Alem de
dursa. O Birlik böyle olur. Ve bütün kulları içine alarak bunu Ahirette
yapmak Allah'a kolay bir iştir. Hoş zaten Celalinden Cemalinden geçip
Zatının Kemal'ine eriştirilen için O'nun Takdir ve de Hükmünden başka
Fiil olamaz, yani Halk ve Emir çelişmez, Zulmetmez, Hakk'a Kul olmuş
Kemal bulmuş olanın da Gönlü bulanmaz ya; ama herkesler şimdi bunu
bilemez, Hakk'a dayanılmaz, Cehennemi Cennet, Cenneti Cehennem
zanneder, küser, unutur, inkar eder, şirk koşar. Hem Cenabı Hakk'a hem
Kula en büyük Zulümdür; Sen Şirk koşma. Şimdi bu Dünya'da, OLan her
şeyden ancak senin Kast ettiğine göre Yankı, yani kazanç ve kayıp
görünür olmaktadır. Yani İraden değil, Mutlak İrade'de Kast ettiğin veya
Zannettiğinden soruluyor. Zan, İman, Şüphe, İkan, Hakk soruluyor.
Cenabı Hakk senden Hakkı, Kendisini soruyor.
Şeyh - Biat - Tarikat ~ Nefs ile Cihad ~ Kemal ~ Kulluk
Nefs ile Cihad olmadan, O Kadir ile Hızırı bulmadan, Biat ile Kemal
buldum, Hakk'a Erdim zannetme. Şeyh İçinde olmadan, İçindekini Şeyh
tutmadan, dışardakiyle dışındakine, büyüklenip böbürlenme.
Kader ~ Cüz-i İrade ~ Cennet - Cehennem ~ Ruh
Allah bizi -Cüz-i irade sahibi olan Cinleri ve İnsan'ı- yaratmazdan önce
neler olacağını biliyordu.Tek tek neler yapacağımızı ve bu
yaptıklarımıza göre bize ne hükümler vereceğini, her bir İnsan'ın
Akibetinin ne olacağını biliyordu. Hepsini öylece de Kader Kitabına
Yazdı, kaydetti. Ve Yaratmakla Tecelli ederek, olacaklara, Kendi
Varlığıyla İzin vermektedir. Suretinde İsa'ya (as) İzin verip kuş
heykeline Can verdiği gibi, bize de Ama'da Kendi Katında, Ruhuyla Hayat
verdi, Kendi Ruhundan olan bu Ruhları
Adem'in (as) Zürriyeti Suretinde Toprağa ekti, bu Surette gizledi ve
gizlendi. El An öyledir ! Şimdi sen, Dünya Suretinde seni İntihara
sürükleyecek bir çok sebepler görebilir bulabilirsin !? fakat Allah,
hiçkimseyi ne tutup çatıdan aşağı atarak öldürdü, ne de kimseye "Tecavüz
et" diye emretti ! Aksine, O'nun Yaptıkları, ve Emirleri Yasakları,
bizi her an Cennet yaşantısına yükselttiği gibi Cehennem yaşantısından
da uzaklaştırmaktadır. Bizi An be An, Kendi Mertebesi olan Hakk
olmaklığa döndürmektedir ! Neler yapar neler ! Melekler bizi O'na
yakıştıramamış da O neleri üzerine almış ! Hakkını Helal edenlere, Tevbe
edenlere ne mutlu ! Nurundan azıcığı Güneş olmuş, Cezbesinden bir
parçacığı Felekleri Meydana getirmiş ! O'nun için her şeye değmez mi ya,
Sabredenlere ne mutlu ! Sevgili olduksa, Sevgilinin Cefası da Lütuf
olmaz mı ya ! Görmezden gelir bilmezden gelir, Celali de Cemali de Bize
Kemali olmaz mı ya ! Bil ki ! Yaptıklarını ve Emirlerini Yasaklarını
hafife alarak Hakk'a Tecavüz etmeye ve O'nu görmezden gelerek Ümitleri
kesip Öldürmeye Azm eden kim varsa, ancak ve ancak kendisini öldürmekte,
kendisine tecavüz etmekte, kendi kendisine Zulm etmektedir ! Cehenneme
girene sormalı, orada ne işi varmış !.. Şüpesiz ki Allah, hiçbir kimseye
Zulmetmez !
İlk İnsan ~ Akıl
İlk İnsan, Susuzluğunun Su istediğini Allah'tan başka kimden
öğrenebilirdi ki. Aklından mı... Şimdi onun her türlü susuzluğunu,
Rabbinden başka kim giderebilir.
Celal - Cemal ~ Merhamet ~ Kemal
Şımartılmış, ne istediğini bilmeyen bir çocuğa ancak Merhamet
edebilirsiniz; Kemal vermeniz mümkün değildir. İlk ikazınızda o sizi
kendisinden uzaklaştıracak, artık her söyleyeceğinize kör ve sağır
kesilecektir. Hatta biraz daha ileri giderseniz şımartılmış nefsini
korumak adına sizi düşman belleyecektir. İşte yetişkin de olsa Kemal'e
ulaşma arzusu taşımayan şımarık kimsenin durumu da aynı böyledir. O
Allah'ın Celalinden hiçbir şey elde edemediği gibi Cemalinden de sadece
Şımarıklığı ve Merhameti satın almıştır.
Sizde göreceği Sıfat sırf Celal, görmek isteyeceği Sıfat ise sırf Cemal
olacaktır. Cemal ve Celali bir olan Kemal sahibi Zat'ı asla görmek
istemeyecektir. İşte bu da ona O Allah'dan en uygun bir cezadır zaten;
asla göremeyeceği bir Merhametin yanında hiçbir zaman ulaşamayacağı bir
Kemal. Allah bize Yüce Zatının Kemali gayrında sırf Cemal ve sırf Celal
yüzünden göstermesin! Amin.
Cüz-i irade ~ Kulluk ~ Muhabbet ~ Aşk
Cüz-i irade yok diyen bir kişiden Allah'ın Kulluk muradı ümidi yok
demektir; bu söz en fazla, o kimsenin hükmü verilmiş olup an be an
cehennem için ibret olarak yaratıldığını gösterir. Yani o kişinin cüz-i
iradesinden sığınabileceği Mutlak bir Rab kalmamıştır. Halbuki insan
bilmez, bilmese de muhatabı an be an Hakk'tır, ve Allah An'dadır geçmiş
gelecekde değil, dilediğine hükmedebilir ; insan'dan muradı kulluk, ve
ona lütfetmektir; ebedi bir zıtlaşma değil. Yoksa sırf ezeli ilmiyle
hükmedip direkt cennet ve cehenneme koyuverirdi; dediğimiz gibi bu ebedi
sürecek bir zıtlaşma değildir. Eğer ona kendisine kul olması için cüz-i
irade ile serbestlik vermeseydi İnsan'la Murad ettiği bu Muhabbet ve
zıtlığın kemalini bulduğu bu Aşk meydana gelmezdi.
Kulluk
Allah nefsine ve sığınacağın her şeye bir zayıflık verdi ki ancak Kendisiyle güç kuvvet bulasın.
Cüz-i İrade
Cüz-i irade olmasaydı Allah'ın İradesine Sığınmak mümkün olmazdı. Cüz-i
irade ise Ümid, Dua, Sığınma yani Kulluktan başka bir şey değildir ;
O'ndan Ümidimiz O'dur ki; bizi İradesine zıt düşmekten yani nefsimizden
ve seytanlığımızdan Daimi muhafaza etsin de Mutlak Kulluğa kabul
eylesin. Amin.
Celal Cemal ~ Benlik ~ İnsan
O'ndan bir Ruh olduğumuz, O'nun Suretinde Yaratıldığımızdan, kendimizce
Celalimiz Cemalimiz, Benliğimiz vardır. O Benliğimiz ile kimi zaman
O'ndan daha Merhametli olur kimi zaman O'ndan daha Celalli olur bir
türlü Senaryoya müdaheleyi bırakmayız. Yönetmeni geçer, kendimizce
hikayeler roller kurgularız. Olur ki bugün sevmediğimize
gazaplandığımıza O Azab eder Celalini gösterirse bu sefer ona acır
merhamet ederiz. Olur ki bugün çok sevdiğimizi yarın O sever de biz
düşman oluruz. Tevbe edenlere ne mutlu
ama biz belki hakkımızı helal etmeyiz. Ya toptan Cehenneme ya toptan
Cennete. Yahut Cehenneme koşan adamı haketmediği Cennet'e ! Celalimiz
Cemalimiz var Benliğimiz yerinde ama bir türlü O'nu Bilmiyor Tanımıyoruz
! Hakkımız var sanıyoruz, Senaryoyu ne türlü değiştirirsek değiştirelim
memnun değiliz, ama Başrole oynuyoruz, Yönetmene kafamız bozuk ! O'nun
Zuhurunu istemiyoruz ! Şu Celali Cemaliyle Benliğimizi bir türlü
Kendisinden olan Zât'a veremiyoruz ! Ey Alemlerin Rabbi, Ey Yüceler
Yücesi Zat ! Korkup Edeb edemiyoruz Cemalinden, Sevinip şımaramıyoruz
Celalinden ! Aşk olsun, Aşk olsun Zâtına !
Kalp
Nefisle Cihadın üzerine Kalbinle Cihad'ı ekle de onu Huzur'da Sabit
kılmaya bak. Paslanır ya, onu Muhabbetle Zikirle Namazla İlimle artık
türlü türlü Nurlar ile parlatmaya tutuş.
Aşk ~ Akılsızlık
Aşk için "Akılsızlıktır" deme, terbiyesizlik etme. Hakk'ı Zikredip
Meczub olmamakla gizlersin, büyük günahın vardır. Uyanıksan görürdün,
Aşıkın da bir Aklı, düşüncesi vardır; Şeriat vardır. Akıl da Zâtı ile
bir, Sıfatın Kemalince derece derecedir. Hakk'a gelince Hakikat'en Arif
olmak lazımdır.
Evrim ~ Sanat ~ Hikmet ~ Bilim
Evrim'e göre Doğa'da "Sanat" yoktur ve var olmasının bir Anlamı da
olamaz, gereksizdir ! Gerçekten de Evrim'e göre Doğa'nın her bir
noktasında bu kadar İnce ve Yüksek "Sanat" olmasının Bilimsel olarak
hiçbir Mantığı yoktur. Fakat buna göre tam aksine Evrim'i "Bilim" olarak
adlandırmakta, "Bilim" olduğunu iddia etmekte pek ısrarcıdırlar ! Neden
ki, ne gereği, ne anlamı var ?! Halbuki Doğa'daki ve Canlılardaki bunca
Estetik ve Görsel Sanat eğer geriplanında "Bilim" ( Evrim ?! )
ile açıklanacaksa, bunca varlığın gerisinde apaçık bir kanun olarak
"Hikmet" (!) bulunduğu nasıl İnkar edilebilir ! Evrim ( Varlıksal olarak
! ) kökeninde "Rastlantısal" bir şey ise sonrasında "Bilim" olarak
nasıl adlandırılabiliyor ! Geride ne var ki sonrasında "Rastlantı"
olsun, sonrasında ne var ki "Bilim" oluşabilsin ! Rastlantısal değil ise
de, Bilim "Hikmet"den Evrim ile nasıl soyutlanabilir de yok
sayılabilir, geçersiz görülebilir ! Buna göre, Akıllı (!) Tasarım nasıl
İnkar edilebilir ! İşte Evrimci Bilim Adamlarında görülen bu "İnkar" (
Hakikati Örtme ) Cehaletin en büyüğü Bağnazlığın en ilerisidir !
Evrim ~ Tasavvuf
Yaratılış kare kare An'da mevcut, An be An gerçekleşiyor ; ne Evriminden bahsediyorsun sen ?
Tecelliler
Soğuk evde battaniye sıcaklığına sığınmanı, sıcak yaz gününde serin
püfür püfür esen rüzgara kendini bırakmanı ve daha böyle sayısız paha
biçilmez nimetleri hatırla ki, zavallı bir Mahlukun O'nun kucağına
düşmesinin, Kullukdaki Küçülme içinde O'nun Büyüklüğünün, ne denli büyük
bir Yaratılış ne denli büyük bir Zevk olduğunu görürsün. Acaba Yüce
Meleklerden bir Melek olarak yahut Zayıflık bilmemiş Celal Yüzü görmemiş
hiçbir şeyden habersiz Kudretli bir "Tanrı Oğlu-Kızı" olarak
direkt Cennette şımartılmak mı ? Yoksa Kudretli Rahim bir Rabbin O Yüce
Allah'ın aciz zavallı yoksun bir Mahluku, Kulu olarak dünyada "İnsan"
olarak yaratılmak mı ?.. Hangisi daha güzeldir, Anlamak gerek !
Anlamamışsan dikkat et ! Kesinlikle Allah'ın dilediği daha güzeldir !
Acaba kulağına kalbine vesveselerin seslenmesi mi daha güzeldir, yoksa henüz bilmediğin Yüce Sırlara erişmek mi ?.. Acaba O Mutlak Kudretli olan İlah, bu Acziyeti Zavallılıkları nereden biliyor.. Mesela, "Korku"yu misal verelim.. Acaba Korku Duygusu gerçekten Acizlik midir, yoksa O Korku'yu bizim için Sevmeyince mi biz Korku'dan Korkar hale geliyoruz ?... Mesela, "Hastalık beni Zayıf düşürdü" deriz; Kudretli olmıyan Aciz bırakabilir mi ?... O'na göre böylece anlarsak; acaba bize O'ndan başka bir Tecelli kalır mı ? Sen ölümü ölüm zannedersin ama, aslında o Tecelli'nin mahiyeti ne, Nihai Kavuşma değil midir ?.. Bize göre İyi Kötü var ama, Anlarsan O'nun hiçbir Tecellisi O'na Acizlik yahut Kötü sayılabilir mi hiç ?.. Kötülüğü sevseydi Kötülükten de zevk alırdık !.. Deli olmamak lazım, Delilik de dediğimiz gibi şüphesiz O'nun bir Tecellisi olmakla birlikte Korku'dan kaçar gibi bizim yaratılışımızda bizde görmeye Razı olmadığı şeylerden kaçmak lazım !. O'na göre Kötü İyi yok hiçbir Tecellisinde lakin bizim için, Razı oldukları Razı olmadıkları var şüphesiz ! Sırlara karşı uyanık olmak lazım ki vesveseye dönmesin ! Korku var Korku var, hepsi de aynı Korku Tecellisi fakat kiminde Sevdiğini kaybetmemek şeklinde, kiminde Cesareti oluşturmak için, kiminde de İsyan şeklinde "Fiil" bulur ! İş geldi Fiil'e dayandı ; bizim için ise Amel'e dayandı ! Söz uzadı !
Acaba kulağına kalbine vesveselerin seslenmesi mi daha güzeldir, yoksa henüz bilmediğin Yüce Sırlara erişmek mi ?.. Acaba O Mutlak Kudretli olan İlah, bu Acziyeti Zavallılıkları nereden biliyor.. Mesela, "Korku"yu misal verelim.. Acaba Korku Duygusu gerçekten Acizlik midir, yoksa O Korku'yu bizim için Sevmeyince mi biz Korku'dan Korkar hale geliyoruz ?... Mesela, "Hastalık beni Zayıf düşürdü" deriz; Kudretli olmıyan Aciz bırakabilir mi ?... O'na göre böylece anlarsak; acaba bize O'ndan başka bir Tecelli kalır mı ? Sen ölümü ölüm zannedersin ama, aslında o Tecelli'nin mahiyeti ne, Nihai Kavuşma değil midir ?.. Bize göre İyi Kötü var ama, Anlarsan O'nun hiçbir Tecellisi O'na Acizlik yahut Kötü sayılabilir mi hiç ?.. Kötülüğü sevseydi Kötülükten de zevk alırdık !.. Deli olmamak lazım, Delilik de dediğimiz gibi şüphesiz O'nun bir Tecellisi olmakla birlikte Korku'dan kaçar gibi bizim yaratılışımızda bizde görmeye Razı olmadığı şeylerden kaçmak lazım !. O'na göre Kötü İyi yok hiçbir Tecellisinde lakin bizim için, Razı oldukları Razı olmadıkları var şüphesiz ! Sırlara karşı uyanık olmak lazım ki vesveseye dönmesin ! Korku var Korku var, hepsi de aynı Korku Tecellisi fakat kiminde Sevdiğini kaybetmemek şeklinde, kiminde Cesareti oluşturmak için, kiminde de İsyan şeklinde "Fiil" bulur ! İş geldi Fiil'e dayandı ; bizim için ise Amel'e dayandı ! Söz uzadı !
Kulluk ~ Muhabbet ~ Akıl
Aklını kullan derler ya.. Sen de Kalbini Gönlünü kullan da O'na şikayeti serzenişleri Muhabbet'e çevir.
Suret ~ Görülmezlik ~ El Batın
Görülmezdir O.. Suretindeki gösterişe aldanıp, İnsan görünürdür deme ; biz de görülmeyiz.
Ölüm ~ Ölmeden önce ölmek
Kim Zalim kim Masum, hepsi de ölecek. Ölüm döşeğinde son sözün son halin
ne olacaksa şimdi de onu söyle, o halde ol ; ölmeden önce öl. İntikam
mı istiyorsun, Davan mı var ? Kısas mı istiyorsun ölülerden ? Belki de
Ölü Düşmanların, Ölü Dostların olur. Yaşamak mı istiyorsun ? Artık senin
için başka çare yok, öleceksin !
Nefs ~ Ruh
Şehvet Ruhu zapt edip Ben-liği ele geçirir ise de Ruhun değil Nefsin
Tabiatının Arzusudur. Ruhun ise Tabiatı yoktur. Nefs sadece Ben-lik
Arzusu yönüyle değil, "Tabiat"ı bakımından da Nefs'tir; çünkü Şehvet
örneğinde olduğu gibi Ben-lik onu istemese de Nefs'in Tabiatı Talepten
öte Ruhu Zorlar ve Emreder. Açlık da böyledir o da Tabiatının gereği
Nefsindendir; Ruh yemek yemek istemez çünkü acıkmaz; acıkan Mide'dir
(Tabiatın-Nefsindir). Yani Sen İstemesen de Nefsin Tabiatı gereği
olarak Seni (Özünü-Ruhunu) Arzusunu yerine getirmeye Zorlar, Ben-lik
yapmak için güç kuvvet arzulayıp Emrettiği gibi; çünkü maddi ve manevi
olarak Zayıf yaratılmıştır. Açıkça görülür ki Ruhun dışındaki tüm
Tabiatın Nefs'tir. Kalb ise, yine Nefs gibi Zorlasa ve Emretse de
Nefs'den farklı olarak Arzuları senin için Hayırlı, Faydalıdır; lakin
"Nefs" gibi Talebkar ve Israrcı değildir. Ve Sen'de bu Perdelerin
gerisinde bulunan Öz Varlığın olan Ruh'dan başka Sabit olan, daha Zengin
(Gani) daha Parlak bir Nur, Varlık, bulunmaz : Kendi Ruhumdan buyurduğu
O Allah'dan başka ! Nefsin ve Kalbin Sıfatların; Manevi Varlığın, Ruhun
ise Zatın Öz Varlığındır; Sen Kendini Kendisinden olduğun O Zat'a
Teslim et !
Var ~ Yok ~ Hu
Alem tek bir "Heykel" değildir. Onu un ufak parçacıklara ayırdığımızı
varsayarsak da bu parçaların arasından yerleşmiş oldukları hepsinden
daha büyük bir Boşluğa ulaşmamız gerekir. Halbuki bu yere "Boşluk"
dersek, onun başka bir Maddi Doluluğun içinde olması gerekir ki, bu yine
aynı yer olur. Buna "Yokluk", dersek de, yine aynı şey olur. İnsanların
fikrindeki bu "Heykel" ne kadar uzun zannedilirse zannedilsin Yokluğa
yahut Boşluğa ulaşılması kaçınılmazdır. Ve çok da uzakta olmıyan
bu Yokluk Madde olmadığı halde kaçınılmaz olarak "Var" ise, o halde
ondan ayrıca bulunmayan bu "Var-lık" nedir. Buraya kadar Akıllı bir
Düşünce ile geldik, Akılsızlığın bizi götüreceği yer ise bu anlamda
sadece Saçmalamak olur. "Yokluk" madem ki "Madde" değildir, o halde ya
"Hayal Sureti" veya "Düşünce" gibi hem maddesi "Yok" hem de maddesi var
gibi Duyu-lur olmalıdır.. Varlığa "Nur"dur diyebilirim, lakin "Nur"
bildiğimiz Işığı da verirse de Karanlıkta Duyulur olan, "Işık" değildir.
Ve "Varlık" ne "Hayal Sureti" gibi sırf Görüntü, ne de "Düşünce" gibi
sırf Mânâ.. "İlim" dersen de olmaz, zira Nur olmadan Işık olmayacağı
gibi "Bilgi" de ancak "Nur" ile Mânâ ( Fiil ) bulabilir. Ya "Duygu" ?!
"Uyku" dediğimiz de bir garip "Yok" ! Bu böyle Ol-mayacak.. Nedir bu
"Varlık" Ya Hu !
Zât ~ Sıfat ~ Adalet
İnsan için Adalet nasıl ancak Hakk'da bulunur ise, tüm Sıfatlar da öyle
ancak Hakk'ın Zâtında bulunur. Zât'ına Arif olmıyan hiçbir Sıfat'da
Kemal bulamaz.
6 Saniye Önce ~ Seçim - Karar ~ İrade
"Seçme" ile "Karar" arasındaki Fark'ı görmezden gelene "İrade" yoktur.
Kulluk ~ İman ~ İrade
Yüce Allah'a her halde Sığınmayı Adet edinip ve O'na gerçekten Kalbinin
en derinlerinden gelen bir İman ile Güvenirsen, seni Kader'e Uymakla,
İradesine Zıt düşürmemekle tüm Endişelerinden Emin kılar, Hidayet'e
Ulaştırır ve Doğru Yoldan ayırmaz.
Kulluk ~ Tecelli
Bir damla su için Allah'a Kul olunur mu ?.. İşte sen daha o bir damla suyun kıymetini dahi bilmiyorsun ki Allah'a Kulluğun kıymetini bilesin !
Zat ~ Sıfatlar ~ Tecelliler ~ Adalet
İnsanlar'da gördüğün "Adalet", Allah'ın Sıfatlarından biri olan
Adalet Sıfatının sadece bir görünümü, tezahürü, Tecellisidir, Aslı
değildir. Şu var ki Dünya'da görülen her Tecelli de, geldikleri yere,
Sıfatlara, Sıfatlar ise Zat'a bağlanır ; lakin herkes bu görüşe,
Müşahedeye, İdrak'e ulaşamaz. Bu Sırrı Bilenler, asla "Adalet yok" diye
sızlanmazlar, ve Sabırları Ümitleri hiçbir zaman tükenmez, Yılgınlığa
düşmezler; İmanları sayesinde de asla bu bağı göremeyecek şekilde gözleri
kör olmaz. Bilmeyenler ise, sırf bu Tecellilere bağlanıp Sıfatların
Asıllarını ve bağlandıkları Zât'ı göremedikleri, Unuttukları ve
Umursamadıkları için, Ümitsizlik, Sabırsızlık, Korku gibi türlü belalar,
ve Şeytanların Fısıltılarıyla zayıflayıp, neticesinde en büyük bela
olan Dünya'ya saplanıp kalırlar. Kimisi daima Dünyevi Refah Rahat
Zenginlik peşinde gizlice Fitneci Fesatçı olup Ahireti (Sonu) Umursamaz,
Allah'ı ve Din'ini İnkar eder, kimisi de Irkçılıktan, Teröre kadar bir
çok Aşırı, Şeytani işler işleyip, Yaratıcıları olan Allah'ın Sıfatlarına
İsyan ettiklerinin farkında bile olmadan, hiçbir zaman kazanamıycakları
bir Davaya tutuşurlar.
Abdulaziz Bayındır - İbn Teymiyye - Mehmet Okuyan vb ~ Kuran ~ Tasavvuf ~ Şirk
"..Nereye dönerseniz Allah’ın Vechi işte oradadır.." Bakara 115
Şimdi bu Ayet'de Panteizm mi kastediliyor ?..
"..Şah damarından daha Yakın.." Kaf 16
Şimdi bu Ayet'de Şirk var mı ? Ki "Bir ben vardır ben'de benden içeri" denildiğinde bu kadar pervasızca yalanlayarak Şirkle İtham edebiliyorsunuz ?
"Siz hiç düşünmez misiniz ?" Nahl 17
Özelde "Fususul Hikem" için Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri bu Kitap Allah'ın Resulündendir deyip ikaz ettiği halde sizin bütün Tasavvuf Ehlini ve Tasavvuf'u Yunan Felsefesine Panteizme Yahudilere Hristiyanlara İslam'dan başka her şeye İsnad etmeniz, "Allah'tan Korkmaz Kuldan utanmaz"lık değil midir ?; tam bir Müşrik İnkarı Kafir İnadı değil midir bu sizinkisi ?
"...Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler.." Nisa 78
“Allah her şeyi ihata edendir” Nisa 126
Şimdi bu Ayet'de Allah'ın bir Kılığa girdiği mi kastediliyor ?
Siz aslında bizzat kendiniz bunca sayısız Ayetlerin "Lafzına" göre Allah'a "Gizli Şirk" içinde İftira etmiş olmuyor musunuz ? Size göre Kuran'da da Şirk var mı ?..
De ki: 'Eğer Rahmanın çocuğu olsaydı, ona tapanların ilki ben olurdum.' Zuhruf 81
Mesela bu Lafız, sizce uygun mu ? Böyle söz söylenir mi !
“Âdem'e secde edin” Bakara 34
İnsan'a Secde he ! Hiç İnsan'a Secde olur mu vay zındıklar !
İşte sizin İftiralarınız ! Bu İnadınız, Yalanlayarak Sözleri hiç Düşünmek ihtiyacı hissetmeyip Şeytanca İftirayı seçmedeki Israrınızla bilakis siz Müşriklere Kafirlere benzemektesiniz de farkında değilsiniz !
Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? Nur 12
Onu duyduğunuzda "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Haşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır..." demeli değil miydiniz? Nur 16
"Siz hiç düşünmez misiniz ?" Nahl 17
"«Sen mü'min değilsin» demeyin. İşte Allahın katında bir çok ganimetler vardır." Nisa 94
Şimdi bu Ayet'de Panteizm mi kastediliyor ?..
"..Şah damarından daha Yakın.." Kaf 16
Şimdi bu Ayet'de Şirk var mı ? Ki "Bir ben vardır ben'de benden içeri" denildiğinde bu kadar pervasızca yalanlayarak Şirkle İtham edebiliyorsunuz ?
"Siz hiç düşünmez misiniz ?" Nahl 17
Özelde "Fususul Hikem" için Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri bu Kitap Allah'ın Resulündendir deyip ikaz ettiği halde sizin bütün Tasavvuf Ehlini ve Tasavvuf'u Yunan Felsefesine Panteizme Yahudilere Hristiyanlara İslam'dan başka her şeye İsnad etmeniz, "Allah'tan Korkmaz Kuldan utanmaz"lık değil midir ?; tam bir Müşrik İnkarı Kafir İnadı değil midir bu sizinkisi ?
"...Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler.." Nisa 78
“Allah her şeyi ihata edendir” Nisa 126
Şimdi bu Ayet'de Allah'ın bir Kılığa girdiği mi kastediliyor ?
Siz aslında bizzat kendiniz bunca sayısız Ayetlerin "Lafzına" göre Allah'a "Gizli Şirk" içinde İftira etmiş olmuyor musunuz ? Size göre Kuran'da da Şirk var mı ?..
De ki: 'Eğer Rahmanın çocuğu olsaydı, ona tapanların ilki ben olurdum.' Zuhruf 81
Mesela bu Lafız, sizce uygun mu ? Böyle söz söylenir mi !
“Âdem'e secde edin” Bakara 34
İnsan'a Secde he ! Hiç İnsan'a Secde olur mu vay zındıklar !
İşte sizin İftiralarınız ! Bu İnadınız, Yalanlayarak Sözleri hiç Düşünmek ihtiyacı hissetmeyip Şeytanca İftirayı seçmedeki Israrınızla bilakis siz Müşriklere Kafirlere benzemektesiniz de farkında değilsiniz !
Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? Nur 12
Onu duyduğunuzda "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Haşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır..." demeli değil miydiniz? Nur 16
"Siz hiç düşünmez misiniz ?" Nahl 17
"«Sen mü'min değilsin» demeyin. İşte Allahın katında bir çok ganimetler vardır." Nisa 94
Hu ~ Kemal
Aslan sesi ile Eşek sesinin birbirine Karışması, O'ndandır, O'nun
Birliğinden ; Aslan sesi ile Karga sesini Ayırd edebilmen, O'nu, daha
iyi Tanıyabilmen, her Seferinde her Felekde biraz daha Yükselerek, daha
da Yakınlaşabilmen için. Yoksa Hayvanlar Aleminde senin ne işin var,
niye ordasın, ve ne arıyorsun ?
Celal
Allah'ın Celali, kafirlerin azgınlığını, gafillerin korkaklığını artırırken, Bizim Diriliğimizi artırır.
Kulluk ~ Nefs ~ Allah'a Sığınmak
Allah'a Sığınmak'da Kavi ol ! Hüzünlenerek Gevşeme. Şeytan, zayıflık
gösterenin yakasından düşmez. Şeytana ve Nefsine karşı Diri, Uyanık ol;
Kavi ol ! Allah'ın Azameti, Celal Tecellileri, seni zayıf düşürmek için
değildir ! "..Ayağını yere vur ! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir
su..".
Haller ~ Yokluk ~ Zât ~ Sıfat ~ Tecelli
Düşünceler gibi, Duygular, Haller gelmez. Zorlama ! Bunda, yani bir şeyi
Yapmayışında, Sendeki Acziyetin Hikmet'i var. Acziyetini bil ki
Yokluğunu bilebilesin; o zaman Zâtını anlarsın, yani O'ndan bir Ruh
olduğun Hakikatini. Ve Zâtını Sıfatlarının Tecellileri olan Hallerle
Nimetlendirir, Sıfatlarıyla Sıfatlandırır. Sanatçı Eser vermediğinde de o
Sıfat'a Sahiptir, Sanatçıdır !
Allah Korkusu ~ Haşyet ~ Celalin Cemali
Allah Muhakkak ki Celal, Azamet sahibidir bunu hiç unutma. Hani çok
kırılgan narin nazenin olmamak gerek. Dağlardaki, Dalgalardaki, Gök'deki
Azamet'e bak ; Genişlikten, Yükseklikten Korkarsın : Haşyet duyarsın..
Hikmet'i gördüğünden mâdâ Celaldeki Cemali de gör ! Elbetteki Korkulur !
İnkar ~ Hakikat ~ Hakk
Zenginin Fakire uzaklığı, Kendi Nefsinin Fakir oluşu Hakikatini İnkar
ettiği içindir. Aslında o kendi Hakikatini İnkar ettiği için Gayrını hor
görür. Bu yüzdendir ki gerçek Zenginliğe yani Hakk'a, asla ulaşamaz.
Hakikati İnkar edenin Kendi Hakikatini İnkar edemeyeceği hiç Aklına
gelmez ! Bir Ayet'de Mealen : "Onların Seni reddetmeleri ve Bana
Kavuşmayı İnkar etmeleri kendi yapıp ettiklerinin getirdiği Korku,
Ahiretteki Akibetleridir" buyurulur.. Hakikati İnkar eden kimse aslında
kendini Reddetmekte kendisini İnkar etmektedir. Ancak Hakk'a Teslim
olan, Nefsinin Hakikatinden kurtulabilir ; ancak Hakk'a Kavuşan Zengin
olabilir.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)