Kayıtlar

Zaman ~ Felsefe'de Fizik'de Zaman..

Sabrın yoksa, Acelen varsa, yani Tedirginsen, Huzur'da değilsen, "Zaman", vardır.. Felsefe'de veya Fizik'te aranan Zaman nedir ki?.. "Perdeler kalksa Yakinim artmaz" diyen Kullar için, dün geçti bugün de geçti, yarın da geçti, ondan sonraki de ondan sonraki de... Eh kaldır şu Zaman Perdesini de bak bakalım bi?..

Celal Cemal ~ Şeriat ~ Aşk

Celalini bilmeyen Cemalini göremez. Ne Aşk bilir yani Naz bilir, ne Muhabbet bilir, ne de hesap bilir.. Sadece şeriat'e bağlı olmakla olmaz, çünkü o şeriatle kendi nefsine yan çıkar, zekatı tam hesap eder, fazladan Canını vermez.. Farz der, Nafile demez.. dese de Nafile'den Sevaptan başka bişey çıkarmaz.. Allah hepimizi candan eksiltmeyle imtihan eder ama, niyetler, nazlar, istekler başka.. Pervane olmadan, Canı başı Aşk kokmadan, olmaz.. O, yalnız O.. O olmadan ne olmuş..

Tasavvuf - Hayal ~ Diriliş Cismen-Bedenen mi Ruhen mi!

Bilmeyene Hayal, bilene Kadiriyetidir.. Mucize'yi görsen gözlerini ovuşturup Hayal mi dersin, halbuki o, Hakk'tır.. Buna göre anla ki, Ahirette 'Diriliş Maddi olmayacak, Bedenlenme yok' diyen, ancak laf ebeliği yapmıştır, Cahilliğini ortaya koymuştur.. Şu da var: Vehim, Hayal veya Batıl, Batıl olmaklığıyla Hakk'tır.. Kendi başlarına değil.. Misal, Allah'ın Mülkünü sahiplenirsen, Rabblik iddia edersen, Allah'dan başkasına dayanırsan, seni de mülkünü de sarıldıklarını da Hayal Vehim Batıl yapar, savurur atar.. O'na bundan hiç zeval gelmez.. Bazen de sana bir Rüya Hayal gösterir ki, gerçek dediğin, o Rüya yanında Hayal kalır.. Her şeyin dayandığı Asıl O'dur, ne Rüyası ne Hayali vs.. Ben şimdi bunları anlattım ama şahdamarından yakın olan O anlatmadıktan sonra bunlar sana tabi hayal vehim.. O sana Kendini göstermeden, hayal ne gerçek ne bilmezsin.. O halde laf ebeliği yapma..

Yalnızlık

Biz İlahlıyız, O İlahlı değil.. Biz hiç O'nsuz olmadık, olamayız.. O'nun bir rabbi yok, Tek idi, yine Tek'dir. O'ndan başkası yoktur ki yalnızlık diye bir şey olsun, O'nunla yalnız-halvet-kurbet olmak dışında.. İşte Hakikate göre Yalnızlık sadece Gafletten ibarettir..

Saidlik Şakilik

Hal bakımından Said Şaki olmak başka, Hüküm bakımından Said Şaki olmak başka.. Hakikat'de Şaki olmıyan yoktur, Allah Hidayet eder.. Hal bakımından Said ve Şaki olmıyan yoktur, sadece Şaki sadece Said olan da yoktur.. Kalp Halden Hale inkılap eder; Eminlik (Mutlak, Garanti) yoktur.. Hüküm bakımından ise her şey Adalet üzere bir Kaderledir.. Cennetlik Cehenneme, Cehennemlik Cennete girmez.. Allah'ın Bilgisi ile Hükmü de farklıdır.. Kader Sırrınca, Cehenneme giren, Adalet üzere kendi girmiştir, bunun Bilinmesine rağmen yaratılması ile şimdi Hükümle açığa çıkarılması arasında Allah Katında bir fark yoktur.. Ki onlar ancak kendi kendilerine zulmederler.. Cennet'e giren ise yine Adalet üzere, lakin Cennet Allah Lütfundan ibarettir, kimse onu kendi nefsiyle elde edemez.. Şu da bilinmeli ki Said-Şaki olma, İsimlere değil Müsemma'ya, yani Zat'a ilişkindir.. Kader Sırrı, aynı şekilde Zat'a ilişkindir.. Yani İsimler kendi başlarına Mutlak olmayıp, Zat'a il

İman ~ Tasavvuf

Kendine Fayda kaydıyla doğan İman, Hakk'a İman değildir. Mertebe aldırmaz. İlk ağır İmtihanda, ilk Celali Tecellide, dağılır bozulur gider. Zaten o aslında İman da değildi, belki o nefsine iman etmişti, işler bozulunca da kabahati Rabbinde görecek değildi ya.. Fazla Naz Aşık usandırır derler ya, yalan, işin aslı Menfaatin girdiği hangi şey bozulmaz.. Pervanelere, ölmeden önce ölenlere, yani Tasavvuf Ehline dil uzatanlar bu açıdan münafıklar gibidirler, İmanlarından emin olunm az; faydayı zararı insanlardan bildiklerinden, Hakk ile değil Halkla meşgul olurlar, veya şeytanla.. Yüzleri Allah'a dönmez, ölmeden önce ölemezler, 'Sen'den Sana sığındım' diyemezler, Halvet'e girmezler, Bir olamazlar, Vahdet Şarabı içip sarhoş olamazlar, Haram olur Şirk olur!.. Şu var ki Allah Hakkın ta Kendisi olduğundan dilde de olsa İman müslüman kafir her nefis sahibine Hakk Katından bir Lütuf olarak yine Faydalıdır.. Hakk olmadan İman olmaz çünkü, Aşk olmaz, Vahdet olmaz

İlim - Alim

Bilmekliği Yaratan olmasa kim ne bilecek, sen Bilen'e bak.

Bak bakalım..

Ses söz arama, bak bakalım her şey Allah demiyor mu..

Kulluk

Kendisinden sorasın diye, cahil yaratmış; öğrenmeyecek misin?.. Kendisini Hatırla diye, unutkan yapmış; Zikretmeyecek misin?.. Kendisinden isteyesin diye, fakir yaratmış; O'ndan istemeyecek misin?.. Kulu olasın diye yaratmış, özgürlük mü isteyeceksin!.. Dost olasın diye yaratmış, düşman mı olacaksın!.. Kendini vermek için yaratmış, almayacak mısın!..

Zaman ~ Zat-Sıfat-Fiil ~ Ruh

Mesela; "Düşünmek", senin bir fiilindir.. "Düşünen" ise, senin Sıfatındır.. Düşünmediğinde, bu Sıfat senden gitmediği gibi, düşündüğünde de Zatında bir değişme olmaz.. Fiilin, Sıfatını değiştirmediği gibi, Zatını da değiştirmez.. Ve, bu senin Sıfatlarından sadece bir Sıfat, Fiillerinden sadece bir Fiildir; yani Sen Ruhunda-Zatında bunlar olmadığın gibi, Sıfatın Fiilin de sadece bu değildir.. Bu sözlerin yeri "Nefsini Bilen Rabbini Bilir", "Kendi Ruhumdan üfledim", "Kendi Sure tinde Yarattı" Manaları-Hakikatleri arasındadır; O'na Nispetle.. Sen kanlı canlı bir Misal'sin, O'nun benzettiği! "Zaman" dersen, O'na nispetle yoktur, çünkü hiç değişmedi.. Yine O'na nispetle, yoktun, ve Varlığın O'nda bir şey değiştirmedi, yoksun.. Ve Varsın, yine O'na nispetle ! ; Şükret.. Ve haddini yerini bilirsen, Evvel'de, Elest Bezminde, Rabbimizsin dediğin gibi Ahir'de de yine Rabbimizsin dersin, y

"Gerçek Hayat Ahiret Hayatıdır"

"Gerçek Hayat Ahiret Hayatıdır" buyuruluyor.. Dünya'da sevinenler gamlananlar, halden hale girenler, hayal kuranlar.. daha birşey görmediniz sayın!.. Dünya'ya saplananlar, küçük düşünür!.. Bir kere yoktan Hayat'a geldiniz ya! Size Hayat verenin Büyüklüğünü, Ahiret'i düşünün, büyük düşünün de küçük düşmeyin!

Tasavvuf ~ Bir-lik ~ Vahdet

Şurdan sağa doğru git, Bir'e çıkarsın.. Şurdan sola doğru git, Bir'e çıkarsın.. Burada her yol, Bir'e çıkar. Fakat O Bir nedir, ne suret putuna tapanlar bildi, ne batın putuna.

Hu

Ömürler boyu yalvarmaya değecek Sevgilinin bir tebessümü için çok kısa kısa sürünüyoruz.. bence bunun için şükretme! Ömürler boyu dediğime de takılma!

Nerenden tutayım..

Sen bir yanan ağaçsın, dalın yok ki nerenden tutayım; kül yok oldum, Sana tutunamasam ne olur, uçurum zaten Sen'sin, dipte de Sen!. Ne güzelsin hem çare yok, hem Sen'den kurtuluş yok!

Namaz

Namaz gibi dürüstlük bulunmaz.

"Ben kulumun Zannı üzereyim"..

"Ben kulumun Zannı üzereyim" buyurmuştur.. Yani onları kırmak üzmek istemem..

"Var" ~ Vahdet

"Var", Bütün olmadığı gibi, "Parça" da değildir.. Ve, "Oluşmuş" da değildir.. Kaldı ki "Yok" da Oluşmaz, ve Değişmez.. Parçalardan Olmuş da, değilsin.. Vahdetine bir Kelime ararsan.. "Min Ruhi".. Ondan bir Ruhsun..

Kelime - Mana - İlim

Ay'a Nar denmez.. Gül'e Kaktüs denmez.. Portakal'a Greyfurt denmez.. 'Kelimelere takılma manaya geç' gibi lafları geç; ukalalık yapma da Güzel Doğru, Sadık Kelimeler öğren, onları oldukları yerlerine makamlarına getir, yer ver ki sana da yer versinler genişle, derinleş.. Ya dilini gönlüne uydur ya da afilli laflar etme sevdasından vazgeç.

Sakalla Sarıkla olmaz.. ~ Tasavvuf

Sakalla Sarıkla olmuyor diye kim diyebilir ki Sakalsız Sarıksız Donsuz olur? Bu ne biçim bir mantık.. Hem Olan ne? Kötü misal zaten nasıl, neye misal olabilir ki!?

Kafirler..

Elbette bilemeyiz kimi ebu cehil kalır kimi Hz Ömer olur.

Melamiler ~ Tasavvuf ~ Namaz

Peygamber Namaz için 'göz aydınlığım' buyurduktan sonra Namazın Nurunu tartışacak da kim oluyor.

Mekandan Münezzeh ne demek.. ~ Allah Nerede..

Nasıl ki O, Kabe'nin dört duvarı İçinde değil ve o Bina O'ndan başkasına da Nispet edilmeksizin O'nun Mülkü Mekanı ise, Gökte de O'na Nispet edilmiş bir Kabe bir Makam var, ama O yine o Mekanın içinde değil elbet! Hangi Mekan O'nun olmayabilir ki, Mülk O'nun! Yerde de Gökte de Tek İlah! Mekandan Münezzeh derken bu kastedilir, yoksa kimse O'nun Mülkünü İnkar edecek değil! Ve bu Mülklerin en Yücesi de Manevi olan, Müminin Kalbidir ki, o Kalp zaten Mekansızdır, ne içi ne dışı! B u ne manasız bir Yer Mekan arayışıdır, sanki O Beden sahibi de burası dar gelmiş, göklerden yukarıda gepgeniş Bomboş Mekan tutmuş! Sanki Beyni var da Düşünce gücüyle Dünyayı Kainatı Uzaktan yönetiyor; yani Sıfatının Cismi yok Yakın da, Zatının Cismi var, onun için Uzakta! Yukarıda demen Yüceltme manasında değil ise, aksi hiç şüphesiz Putperestçe; itiraf et, O Zatı Sıfatıyla Yakın da, Sen Yakın olamadığın için Uzaklarda!

Hu

Sen nasıl olur da şunu bunu dinleyip seyredip oyun oynayıp, O'ndan başkası ile nefsinden kurtulmaya, Zikri olmaksızın kendinden geçmeye çalışırsın! Haram ne diye Haram olmuş ki!

Hormonlar - Beyin - Ruh ~ Nevzuhur Tasavvuf!

"Mutluluğunuza hormonlarınız yön veriyor" diye iddia eden veya inanan, hem Ahmaktır hem Cahildir.. Bu tıpkı Etten Beyni veya Nöronların Işıltılarını Ruh sanmak gibi bir Ahmaklık ve Cahilliktir.. Gazete Sloganları tarzında Lafları Din'in Batın'ı veya Tasavvuf zannetmişlere bu sözümüz. Din'in Batını Allah'a Gönül vermektir, Muhabbetle Kulluktur Muhabbetle!

Es Sabr..

Ya Sabır Ya Sabır Ya Sabır... O Güzel İsimlerinden biridir Rabbimizin, Es Sabr..

Zikir - Dua

Allahım ben Seni Zikretmeyi bilemiyorum, beceremiyorum, bana Senin Zikrini göster, öğret.

Tasavvuf - Bilim ~ Sır ~ Şahdamarından daha da Yakın..

Bilim adamları, asla çözemeyecekleri bir Sırrı kıyısında durup seyrediyorlar; halbuki O Sır onlara şah damarlarından daha yakındır.

Vesvese

Vesvese kördür, sen vesveseyi görürsün.

Yasak ~ Muhabbet

Rabbim bana, beni Yasakladığı şey ile Muhabbet etmiştir; yani bana, Celalinden Sakındırmak ile Muhabbet etmiştir; O'na nasıl İtaat etmem.

Ezanla Uyanmak ~ Salat ~ Riya

Melekler ve Büyükler seni Salat'a Uyandırırlarsa, elalem görsün görmesin diye değil, Allah seni Huzurunda Uyanık görsün diyedir.

Kuran Apaçıktır.. ~ Tasavvuf

Evet, şüphesiz Kuran Apaçık bir kitaptır; şöyle söyler: "...Allah bilir, siz ise bilmezsiniz." [Nahl/74]

İsyankar Genç..

"Şu Ahir Zamanda Dinsiz Donsuz geziyorum İmanımı çaldırmayayım, Namaz kılayım, Zikredeyim, Rabbime Yakınlaşma yolları öğreneyim vesileler arayayım" değil de "Allah Peygamber Din Kitap Kötü, Ben İyi" öyle mi?.. Senin ben o zaten olmayan dini gelmişini geçmişini iyiliğini kötülüğünü.. daha yazardım da yazmıyım!

Teslimiyet

İkilemde kalma, Teslim ol, hiç şüphesiz; Hakk yapar İşini Mutlak, Lütfeder senli ya da sensiz.

Bir-lik ~ Ayniyyet - Fark ~ Ruh

El ayak parmaklar dahi aynı Ruh'dan, aynı Zat'a bağlı, Bir'dir ondan, çünkü O Bir'den Ayrı değil. Duyma Görme Misali elbet aynı olmaz Farklıdır; Fark var, ama Ayrılık değil.

Ben'i Unutur İsyan edersin..

Sen'de Sabır yok, Din dışarıda mı Yok zannedersin! Daha Hiç Yok olamamışsın, Bana Kibir İsnad edersin.. İki bela bi haksızlık gördün diye, Ben'i Unutur İsyan edersin.. Kazana koysam "Anam!" dersin! Bu halinden utanmazsın Rezil, bi de Ben'siz Cennet mi istersin!.. Sen ancak kendine küfreden, Kendine zulmedensin!

Min Ruhi

Sen Avukat Hakim değilsin Hukuk okumadın ama Hakk Katında Yerin en yüksekte değil mi?.. Kendi Ruhumdan demesini kastediyorum! Hatta Hayvanlar dahi öyle!.. Lakin İki Ruh Mahkeme Salonunda düşün biri Hakim biri Sanık ama ikisinde de Hukuksuzluk var! Yani bu ne demek, yerlerini bilmiyorlar, beğenmemişler, yani Kendilerini! Yahut mesela Domuz'a Aygır'a Çamur Cennettir ama İnsan kalksa Eşeklik etse de Şehvet Ahırında yaşasa? Elbette İnsan Cin Hayvan Melek cümle mahluk aynı Ruh'dan (Min Ruhi) ama İnsan'ın Mertebesi Makamı Ahır mı, Çamur mu! Böyle olunca nefsini özünü yerini değerini haddini -hepsi aynı manaya gelir- bilmeyene, yani nankörlük edip hayvandan dahi aşağı inene, O'nu bilmek nasıl mümkün olacak! Bir söz verdi ama iki çamur iki ahır gördü vefa kalmadı ahdini unuttu, iki belaya Sabrı çok gördü, beğenmedi, unuttu gitti!

Tasavvuf ~ Ruh ~ Adem ~ Nebi idim..

Kendini Adem'e değil, daha çamuru karılmamışken Nebi olan Zat'a Nispet edersen, anlamakta zorlanmazsın Ruh hakkında söylediklerimizi!

Yoktan Yaratılma - Topraktan Yaratılma ~ Min Ruhi ~ Tenzih ~ Fena - Beka

Şeytan yaratılışını Ateş'e nispet ettiği gibi Adem de Toprağa nispet ederse, yahut mesela yaratılışı Yokluğa nispet ederse, orada İdrakte bi nakıslık var demektir.. İkilik asıl orda.. Yani Min Ruhi diye sadece Mecaz Mana buyurmadı.. Misal sana Ayak verdi ama Yürüyen Ayak değil, El verdi ama Tutan El değil.. bilirsen.. Fena'da olan varlıktan kaçar, kendinden geçer.. Beka'da ise tam tersi.. Misal: Attığında.. Sen atmadın.. Veya.. Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz.. Oysa s izi de yaptıklarınızı da Allah yarattı.. İdraki Tam olana aynı Mertebe'yi işaret eder.. Şimdi senin Günahın var ve Allah Affedici değil mi.. Zaten Settar değil mi.. Neyi zorluyorsun o halde.. Elbette Günah işle diye vermedi Yakınlığına er diye verdi bu Sırlarını sana ya!.. Zaten Günah başka ne yolla gidecek, Uzaklıkla mı! Ee, daha neyi konuşuyor zorluyorsun! Belki işleyip işleyebileceğin en büyük Günahtan daha zararlı bu Kulluk diye Tenzih diye koyduğun Engel! Ben de ne konuşuyorum ki

Feyz

Kuran sana Düşünmeye güç yetiremeyeceğin Hakikatleri Hatırlatır; Duygulanmaya değecek şeyleri Yaşatır. Nefsin seni zorla Kalp elini kolunu bağlayıp hapseder, kendine mahkum eder; iki sayfa da olsa Kuran Oku da sen onu hapset!

Min Ruhi ~ Nur Üstüne Nur

Allah (cc) nasıl sonradan Alem ile Kendi Ruhunu-Zatını Perdelediyse, o Kendi Ruhundan bir Nefes-Ruh (Min Ruhi) olan bizleri de Bedenlenme-Nefs-Beşeriyet-Oluş-Alem ile Perdeledi. Sonra Ruh Güneşi-Mücevheri-Aynası Çamura battı! Sabredenler Müstesna "Evet!" dediğini Unuttu! "Allahı unutanlar gibi olmayın; Allah da onlara Kendilerini (Hakikatlerini) Unutturdu".. Çamurdaki Ayna Nuru kabul edip Parlamaz ki Kendi değerini bilebilsin! Ne var ki Allah'ın Nuru Ateş değmese de parlar ve üflemekle sönmez! Ne Mutlu Özünün Değerini ve Yerini Bilenlere ki bu Perdelenme onlar için Nur üstüne Nur oldu!

Suret ~ İnsan

Bir Manzara Sureti, Kuş, Kedi fotoğrafı Gördüğümüzde "Subhanallah" deriz de.. "İnsan".. Ah!

Allah Nerede

Dünya dönüyor hangi Yukarı!.. "Nereye dönerseniz Vechi oradadır" buyururken Mümin'e Kalpten bir "her yerde" demek elbette Caiz olur; ne desindi "hiçbir yerde" mi!.. Cisim-Madde (Görünür Alem) dediğin Gökkuşağı gibi Nur'dandır Nur'dan! Sen onu Çölde Serap gibi Cisim görürsün; Rüyada olduğu gibi de dokunur, tadarsın ya.. Allah'ın Nurunun Misalini Oku.. Mekanın Mekanıdır O Zat!.. Allah yerlerin göklerin Nurudur ve Allah'ın Vechinden gayrı her şey Helak-Yok olucudur Ayetlerini iyi Oku Anla da, bu Mekan Çölünden, Cisminden kurtul! Uyan da Nur'unun şu acip Tecellisinde gark ol! Mekansızlık Aleminde neler ne nimetler yok ki, Yok yok! Asıl Var orada! İlmi, Rahmeti Merhameti, cümle Esma Sıfatıyla Zatı! Uzak değil Ruhun (Özün) Kalbin de ordadır orda! Kendi Ruhumdan demiş, O'ndadır O'nda!

Elest Bezmi

Kuran'da çokça "Döndürüleceksiniz" buyurulması Ruhların bu Dünya'da İnsan olarak daldıkları Oluş-Zaman Uykusundan "Elest Bezmi" Hakikatine, Diriliş Gününde Uyanacaklarına işarettir. Sanki hiçbir şey olmamış, hiç Zaman geçmemiş gibi! Ölmeden önce ölenler ise Zaman-Oluş-Gaflet Uykusundan Uyanmış An'da Hakka Rücu eden bu Dünya'da O'ndan bir Ruh oldukları Hakikatine ulaşmış İnsanlardır.

Zanneder misin ki, İsteyen İstediğine kavuşmaz..

Zanneder misin ki, İsteyen İstediğine kavuşmaz.. Zanneder misin ki, Seven, Sevilen olmaz.. O, hiç yok iken İstedi, Sevdi İnsan'ı, Özünü.. Kötü Zan sahiplerine ise hep işin sonrası, kabuğu posası kaldı!

"Min Ruhi" ~ Parçacıklar - Quantum

Güneş ışığında ancak görebildiğin havada salınan tek bir toz zerreciğini parmaklarınla tuttuğunu düşün, bu toz zerreciği Atom'dur desek, ondan daha daha küçüğü Parçacıklar (Kuarklar) var ve o kadar daha küçüktürler ki tutmak istesen elin Hayal gibi içlerinden geçer.. İşte Quantum Çıkmazı.. demiyeyim çünkü aslında artık Döndürücü (açıklayıcı) bir Sır vermiştir Bilenler için.. Belirsizlik denilemez, çünkü İrade, İlim, Kudret yani Sıfatların hepsi her zaman her katmanda en apaçık gösterirdi Kendini.. İş ki Zatı anlayabilelerdi!.. Şimdi bu dediğim gibi inanılamıyacak derecede ufak parçacıklar ki senin Bedeninin Maddeleridir.. Ve esası ise şu ki, neye Madde derse, onu madde bilirsin.. Düşünce, ya da daha ötesi olan Ruhun (Özün) ise -işte asıl püf noktası ki hep "İnsan"da idi- hiçbir şekilde bunlarla (Madde) alakası yoktur, ne ışıktır ne küçüktür ne hayaldir vs.. "Min Ruhi" buyurulmuş: yani mevcuttur fakat Sıfattan dahi öte hiçbir be

"Allah nerede?"..

"Allah nerede?" sorup durduğuna göre "Nerede olursanız O sizinle beraberdir" müjdesi sana ulaşmamış, aradığından uzaktasın da sesi sana ulaşamıyor demektir.

Celal'ine uğradıkça "Aneee ! Babaa !" diye feryad'a koyuluruz..

Henüz İlim'den verilmediği için, Celal'ine uğradıkça "Aneee ! Babaa !" diye feryad'a koyuluruz.. Cemal'ine uğradığımızda ise Çığlıklar atar Zıplayarak kendimizde n geçeriz.. Biraz erdikçe, İlim'den kaçılırsa, Cemal'ini Gayrında yani Nimet'de görüp Tembellik ederiz. Celal'inde yine Feryadı basar, Cahil kaldığımız için yine Gayrından İlahlar edinmeye tutunmaya bakarız.

Göz ~ Görme

Göz çizmiş Görmeyi o Çizdiğine Nispet etti; halbuki Görmek hiçbir Çizim (en-Nur-el-Musavvir) olmaksızın hem Ruhun (Sen'in-Min Ruhi) İşi, hem Kalbin ("..Göğüslerdeki.."), Sıfatıdır, ve Görünen O'dur. Ama Haram dediği Haram olduğu gibi, Yaratılış da Yaratılış olmaktan çıkmaz; ne dersen O, ne derse O.

Aldatıcı

Ahir Zaman olsun olmasın Zulmü, Kötülüğü, Çirkinliği, o Aldatıcı Şeytanı her yanda gördüğün gibi İyiliği, Güzelliği, Hakkı da içte dışta her yanda görebilir bulabilirsin. Aldatıcı, Aldatmak için herbir yana koşturuyor.. Hakk ise içinde dışında cihetsiz her yönde Sabit, Mücadele edenleri, Dönecekleri bekliyor.

Türbeler Kanunu..

Türbeleri ellerinden gelse kapatacak olanlar, Ankara'nın göbeğine en büyük Türbeyi diktiler; defteri bile var, yazıyosun.. düzenli olarak gönderiliyor olsa gerek..