Kayıtlar

Müşahede etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tasavvuf ~ Seyr

Bütün işlerin O'na döndüğünü bilen Kullarının Seyri mübarek olur.. Onlara her şey Cezbe, her şey Yakınlık Vesilesi her şey Muhabbet olmuştur.. Onlar hiç durmadan döner dururlar!

Elest Bezmi ~ Hakk'ı Batıl'a karıştırma..

Hakk'ı Batıl'a karıştırma, Hakk İlmini Tenzih et, geç şu Evrimsel zırvaları.. Her şey Zamanla değildir.. Yeteneklerde bunun örneğini açıkça görürsün.. Kimisi elli senede bir Marifet'e varır varmaz, kimi doğuştan.. Müzik'de Resim'de her işte böyle olabilir.. Hayvanlarda da bunun örneği açıkça görünür.. İlim'de de böylesi vardır.. Çünkü Yetenek Sıfat'a, Sıfat Zat'a bağlanır; hele "İnsan", "Min Ruhi" buyurmuştur!.. Sen onun bedenine bakma, Allah onu Kulu diye Nefsinde saklamıştır.. Sen onun Körlüğüne, nankörlüğüne bakma, Hakk'ı istiyorsun a, Hakk'a bak işte o zaman! Adem gibi heykel'de, İsa gibi beşikte, hepsi de ta Elest Bezminden, Hakkı dile getirmiş "Bela!" demiştir!

Ayna ~ Misal ~ Eşya ~ Mana ~ Vücud

Bildiğimiz eşya olan "Ayna"yı niçin yaratmıştır.. Suretine bakman için mi.. Yoksa içinde barındırdığı Hakikat Mana'ları sana açılsın için mi.. Halbuki Hakikatte, eşya olan yaratılmış o "Ayna" ne sana Maddi Suretini gösterebilir, ne de o Manalar onun içindedir..

Zikir ~ Müşahede

Gördüklerinden neyi Zikrediyorsan, nihayet gördüğün de o kadardır..

Vahdet-i Vücud ~ Alem Perdesi

Alem Perdesi ardında Allahın çubuğu sopası yok Karagözüm.. Vücud-Varlık, Mevcud, Şehadet budur anlarsan.. Yakınlık içinde Yakınlık Müjdesi, Kabul edersen.. Aksi halde Sığındığın Vehmi Gayrı Varlıklar, Uzaktan, Cahilane, Hadsiz İddialar..

Vedud ~ Fail

Çocuklarla düşen kalkan Kim..

Gören Gözü olurum..

Kocaman Güneş kocaman Gökyüzü kocaman Deniz kocaman Yeryüzü, Yanında küçücük etmiş, önüme sermiş..

Vahdet-i Vücud

Bazen Aciziz de, bazen de Yüce'miyiz?.. Mesela deriz "Hastalık beni Aciz bıraktı..".. Yani Hastalıkta Kudret var.. Yoksa Fiil başka zamanda da durmakta.. Perdelerin bazısı Akıl'da bazısı Duygu'da.. Yoksa Zati Bilgi'de ne kapalılık var?.. Tabi bu Sıfatın Zatiyeti, ama Acziyeti de Kudreti de Sen'de görürsün.. İşte daha ne diyebiliriz, bu Latif Perde bizzat Sen'sin.. Nefsinle Sıfatlarına, Ruhunla Zâti tahtına oturtmuş Seni.. Ama Sen Cemaline Aşıksın, yani Sevgilinin kaşına gözüne henüz; Ruhuna-Zatına değil..

Sıfatlar..

Sıfatlarda değişme olmaz, Sabittir.. Derece, Mertebelenme, Tecellilerde ve Mazharlardadır.. Mesela Rahim İsmine bu anlamda örnekler olarak: Dünya, Yurt, Irk, Akraba, Aile, Kardeşlik.. Din Kardeşliği ki Bilirsen, Adem ve Havva, aynı Ana Baba, Yaradan Kardeşliği.. Mazharlara örnek ise Peygamberleri (as) verebiliriz.. Bunlar sadece bazı belli örneklerdir, yoksa eşyada zerrelere kadar ve ötesi berisinde bu Tefekkürün Sınırı yoktur.. Örneklerin hiçbirinde Sıfat-Esma değişmez, Tecellileri, Mertebe ve Dereceleri değişir.. Diğer Sıfat-İsimleri de böylece örneklerde Tefekkür edebilirsin..

Bazı şeyler dile gelmez ki

Bazı şeyler dile gelmez ki, nasıl yanlış anlayacaksın..

Hayret ~ Acayip

Sen şimdi Yaratılışın içindesin ya, Hayret etmiyorsun, her şey normal veya anormal, şöyle böyle filan.. Fakat Bir de "Acayip" var.. "O" Acayip olanı görebilmek için, dünyaya hiç yoktan, şimdi, birden gelmen gerek..

Mucize ~ "Ülfet" - "Gaflet" Sırrı ~ Yakin ~ Tenzih - Tenezzül

"Yürümek" vesair yerine Uçmayı "Mucize" saymak, Mucize'yi vesair hem red hem de kabul etmek açısından "Ülfet" ve "Gaflet" Sırrına dayanır; "Adetullah" "Sünnetullah" veya "Akıl" deyip de, "Yakin"den mahrum kalanlardan olma. "Tenzih" ve "Tenezzül" açısından da "Hakikat"ler bunu gerektirir.

Hayat Kanına karışmış..

Hayat Kanına karışmış, Bedenin Aşk Şarabının Testisi; Sarhoş ol!

İlim ~ Hal

Aşığı putperestten ayıran İlim'dir.. Haller gelir, gelmez.. İlim, Allah'ı Bilmendir.. O şüphesiz Gafilsen gelir, İlim sahibi olur isen gitmez.. O'nu tutacak bir Hal bulunmaz; Aşık ise O'nsuz yapamaz.. Boşa yorulmaz Aşık, muhakkak.. Gel sen O'nu Bil.. O nedir?.. O, O'dur..

Suret ~ İnsan

Bir Manzara Sureti, Kuş, Kedi fotoğrafı Gördüğümüzde "Subhanallah" deriz de.. "İnsan".. Ah!

Göz ~ Görme

Göz çizmiş Görmeyi o Çizdiğine Nispet etti; halbuki Görmek hiçbir Çizim (en-Nur-el-Musavvir) olmaksızın hem Ruhun (Sen'in-Min Ruhi) İşi, hem Kalbin ("..Göğüslerdeki.."), Sıfatıdır, ve Görünen O'dur. Ama Haram dediği Haram olduğu gibi, Yaratılış da Yaratılış olmaktan çıkmaz; ne dersen O, ne derse O.

Zaman ~ Evvel - Ahir

Ne evveldir ne ahir, hem Evveldir hem Ahir, bul An'dadır Kavuş dur.

Ya Tecellisidir ya Tecellisi..

O O'ndan başka ne ile bulunabilir.. Ya Tecellisidir ya Tecellisi. Gayrı sus, bulunmaz gayrı ile.

La Faile İllallah ~ Müşahede ~ Muhabbet

Namaz kılmadan önce bir daha bi bak bakalım sana Abdest aldıran Kim.

Tecelli ~ Hu

Fiillerinde Çocukların O'na bak, nasıl da Mutludur onlarla, nasıl da Saf, ve Haylaz! Ya da nasıl da Onlarla Yalnız, Onlarla Dertli! Şu sözlere de bak, nasıl da ölmüyoruz, nasıl da Diri! Yaşlandın diye nefsinden korkma, Allah'dan kork, Ölmeyeceksin. Ölmeyeceksin, Alem değiştirecek, Alemlerin Rabbine daha da yakınlaşacaksın. Ümitlenecek Amelimiz yok, yine Rahmetine sığınacağız. Haber verdi Peygamberimiz (sav), Kavuşmayı isteyenle Kavuşmayı Severmiş Rabbimiz.

Hu ~ Nazar ~ Tecelli

Bir gölgeden bile Nazarı olur.

Tecelli ~ Suret

Çocukluk'ta O'nu Tonton Dede, Bulut ve benzeri Hayal etmek, Çocukluk Vakti Tecellilerindendir.

Sevgilinin Hüviyeti

Hiç mümkün mü Aşığın gözünde Sevgilinin Hüviyetine herhangi bir şey perde olabilsin. O göze perde, yine O'dur O.

Suret ~ O

Geceleyin odanda sevgilinin Hayali, Sureti, zuhur etse, Şüphe ederdin O değil, Hayali, Sureti diye.

Allah'ın Görülmesi

Görünme sadece Maddi değildir. Mesela Hayal, bir Fikrin doğması, bir Kelimenin Anlamını bulman da Görme'dir. İşte O'nun görünmesi, ne sadece maddi ne de sadece manevi değil, bu bütün Görünmelerin Özüdür.

"Allah'ın Varlığı"

"Allah'ın Varlığı" dediğinde artık Eseri Tecellisi, Sıfatı Zatı ayrı Zikrolunmaz. Bunu anladığında, Güzel, Üstün bir Menzile, Tertemiz bir Müşahedeye eriştin demektir.

Hu

Putlaştırma, Suretimi Düşünce Kalemi ile Resmedemezsin; Nakşım da Mutlaktır Benim.. Nasılımı sorma, Kaçma Benden; kurtul Benim Sen Kayıtlarından.. Yakınlaşıp soğuma, Uzaklaşıp ısınma Benden; ya da tersi.. Zıtlaşmak mı istersin; Zıtlığım Sensin Benim. Habibim, Halilim, Kulum..; Dünya, Ahiret; Şeriat, Marifet, Hakikat, Razı ol; Beni iste Benden..

Vahdet-i Vücud Nedir ~ Tasavvuf

Azrail'in (as) Suretinde neyi Müşahede edeceksin ?.. Allah'ın bir Meleğini/Mahlukunu mu ?.. Ölüm'ü mü ?.. Hayatı mı ?.. Allah'ın bir Meleğini Müşahede etmen zaten sana kalmamıştır, bu bir Maharet değildir.. Ölüm'ü Müşahede etmen, Ebedi Hayat'ı Müşahede etmenden eksiktir.. Hayat'ı Müşahede etmen ise, ondan daha eksiktir.. Bu lafların hepsi de olması gereken Müşahede'ye göre eksiktir.. Maharet de Marifet de sayılmaz.. Şimdi sen bu sözlerden bir şey anlamadıysan, zaten bu hayatt a hiçbir şeyi ne Müşahede etmiş ne de görmüş olmadın.. O halde ne Vahdeti Vücudu ne Tasavvuf'u diline dolama da, haddini bil.. Ve şunları da bil: "Ve burada, kim kör ise artık o ahirette de kördür" { İsra 72 }.. "baş gözleri kör olmaz. Lâkin sinelerdeki kalpler kör olur." { Hacc 46 }  17.Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah'a yönelirdi. 21.Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin

Bir - Tek

Korkulu olana her şey korkulu gelir; Çılgın olana her şey çılgınca gelir.. Ancak Mutedil olup Kemal bulana her şey uygun gelir.. İsimleri çok olan Allah (cc) "Bir" ya O'ndan.. O'ndan bir Ruh olan İnsan, bir, Nefsinin Halleri çoktur ya, O'ndan..

Muhabbet - Münâcât

Şen'e bağlı olsun ya da olmasın "Allah'ım Sen yücesin, Allah'ım Sen bağışlayansın, Allah'ım Sen lütfedensin, Allah'ım Sen rahimsin, Allah'ım Sen kendini unutturmayansın" gibi Kalb Dilin daim Münâcât'da olsun Muhabbet'de kalasın.

"Sen'den Sana Sığınırım" ~ Müşahede ~ Vahdet-i Vücud - Şuhud ~ Sığınma

Baktığında gördüğünü değil de, O'nu hatırlasan... "Yarattıklarının şerrinden" nasıl Göreceksin O'nu, Görmede dahi Sığınmadan.. Bu Sır Vahdet-i Vücud'dur, zira Şuhud dahi Vücud'dur.. Yoksa nasıl olur "Sen'den Sana Sığınırım" deyip bakmadan..

Suret - Sanat ~ Nur ~ Görü-n-en Görü-l-en

İnsanlar kendilerinin "Görü-n-ür-Görü-l-ür" olduğunu zannederler ya; Allah'ın Varlığının Tuzağı ne Hayırlıdır.. Halbuki, Zahir olan, alt Mertebeden Sanatının Eserleri olarak O'dur.. Ve üst Mertebeden, Nurunun Suretleri olarak Zahir olan, yine O'dur.

Allah İsmi ~ Hakikat-ı Muhammedî

O'nu nasıl herkes Allah İsmi ile tanımaz ama O'ndan gayrı Muhatab ve İlah yoktur; Muhammed'i de (as) İsmi ile tanımazlar ama ondan gayrı "İnsanlık" yoktur.

Hayret

Bir Zalimin kucağında bir ömür Adam yetiştir, sonra onu Kendine çağır, sonra tekrar o zalime İsminle gönder, sonunda da bu yaratışının aksine işi Mucizeler ile kapat. Senin acayip işlerinin, verdiğin Hayretin sonu gelmez. Seni dile getirmek ne mümkün; olursa o da Senin acayip işlerinden.

Akıl

Kemaliyle Nispetini kurmak zordur ama "Akıl" Allahtadır. Misal: Kuşlar olmasaydı İnsan uçmayı uçağı Akledemezdi.

Veli ~ Müşahede

İnsanlardaki hayvanlardaki bu Dostluk birbirlerine Yakınlık, Kimin Dostluğunun Kimin Yakınlığının Eseri.

Bir - lik ~ Hu

Gözün alamadığı, Dilin sayamadığı, Zihninin Matematiğinin hesaplayamadığı bu kadar çok varlık hangi Gaye ile Bir arada bulunuyor? Nasıl ayrılıp kopup dağılmıyorlar? Bu Birliğin, Dirliğin, Manası nedir, tutkalı nedir? Bu Tespih'in Zikrettiği nedir?

Şah damarından daha Yakın

Şah damarından daha Yakın olan, seni Fiiline, Yaratış Tecellisine azıcık daha Yaklaştırırsa, bedenin dışında da bir şeyleri hareket ettiriyor yönlendiriyormuşsun gibi hisseder, zannedersin.

Aşk ~ Nâr - Nur ~ Nefs - Sıfatlar ~ Ruh

Güneş, hem Nâr iken hem Nur'dur. Zahirinde Nur, Batınında Nar diyelim.. ama Nârının fazlalığı Zâtından bir şey eksiltmediği gibi Nur'unun fazlalığı da Zâtına bir şey katmıyor.. Allah'dan bir Ruh-Zat olarak Senin, Nur'un Akıl-Kalp, Nâr'ın ise Nefsin-Ben-liğin.. Nefsin seni yakmakta, Nurun ise söndürmekte. Nur'dan göremiyorsun, çünkü Allah öyle Yakın.. Nar ise uzaklaştırıyor çünkü Allah öyle Şiddetli.. Ne zaman Nâr'ın Nur'un (Sıfatların-Nefsin) İtidal buldu, Ruhunu, Yakınlığını, şu gökteki Güneş gibi Ay gibi apaçık görecek, seyredeceksin. Allah'a Misal olmaz ya; biz bunları Muhabbeten söyledik..

Allah'ı Görmek

O'nun Zâtını görecek göz nerede, Yok zannedersin. Sonra Sıfatlarından az bir Tecelliler olur da o güne kadar yer gök ikisi arasında gördüklerinden Tevbe edersin.

Müşahede

O'nu madem biliyorsan, o zaman Acayiplikler, Doğaüstü şeyler bekleyerek Müşahedeni, Muhabbetini Perdeleme. Ağacın konuşmasını, yanmasını bekleme.. ağacın ağaçlığı nerden geliyor, kuşun kuşluğu, kedinin kediliği nerden geliyor, nasıl oluyor, onu anla da.. Seyret. Muhammedî olan yanan ağaç aramaz.

Tasavvuf ~ Ayn - Ayna ~ Ayan-ı Sabite ~ Güzel İsimler O'nundur..

O Vehhab olanın Dilemesiyle Nur'u, Hâlik İsmi Aynasında, "Kadın", "Sanatçı" gibi türlü türlü çokça Yansımalar Parlamalar oluşturdu.. Bu Sıfat, parıltılarının en güzellerinden birinde de "Annelik" Sıfatına Ayn oldu.. Ki O "Rahim"dir.. Ki O "Vahid"dir.. Güzel İsimler O'nundur..

Müşahede ~ Suret ~ Vech ~ Tecelli

Mümin için Cima olan, İbadet olan, Kafir için Zina ve Haram'dır. Kuluna her şey yerli yerincedir; Kafir ise ne Rabbinin ne Nimetinin ne de kendinin yerini ve Kıymetini bilebilir. Bundan mada Arif için Müşahedesine engel hiçbir Suret ve Mânâ yok iken, Müşrik ve Kafir için O'nun Vechine her şey Perde'dir. Suret'de Müşahede türlü türlü mertebe mertebedir, Edebini Allah Kuluna muhakkak ki öğretir. Müşahede aynı Suret'den bazen İbret, İşaret, Haşyet, Heybet, Latife, Sanat, Muhabbet.., Celalî ve Cemalî olabilir; sırf Mânâ olabilirken, sırf Zâtî Müşahede olabilir. Suret kimi zaman belli bir alanda, sınırlı yani Suret'in (Nur'un) suretleri olabilirken, bazen bütün bu Suret'in ta kendisi görülebilir; mesela bu yazıda harflerin değil mânâ'nın okunması veya harflerin değil mürekkebin görülmesi gibi. Allah Latif ve Habir'dir, pek yüce'dir.

Tasavvuf ~ Sır

Herbir şeyin suretini insanın önüne sermiş gösteriyor da kendi kendisinin suretini insana göstermiyor ya. Birbirlerini görüp dururlarken hiçbiri kendi suretini müşahede edemiyor. İnsanlar bilse ne acayip Sır bu. Sen bu Sırrı anla; Zat Cennetinin İlimlerinden, El-Batın'ın Müşahedesindendir!

Müşahede

Üzerinde Müşahede eyle.

Hz Peygamber ( sav ) ~ Zalimler ~ İfrat-Tefrit ~ Siyaset ~ Cenab-ı Hakk'a İttiba ~ Kulluk

Hz Peygamber (sav) Zalimlere Zorbalara o Kibirli Müşriklere genelde zannedildiği gibi "Siyaseten" değil, onlarda da kendilerinde göremedikleri Hakk'ı görebildiği için Sevgi Saygı Sabır göstermiştir ! Aynı Hakk'dan dolayı yeri geldiğinde de Zulümlerine son vermekte yine tereddüt yaşamamıştır ! Ahir olan Zamanımızda Müslümanların genelinde (!) Hakkı Müşahede değil "Siyaset", "Dünya Telaşı" hakim olduğu, ne yazık ki "Saygı, Sevgi, Sabır; Cenab-ı Hakk'a İttiba !" geride kaldığı i çin Sünnet'in Hakikati olan "Tasavvuf" da bu yönüyle işlevi elbette Hakk olarak yerine gelmemektedir ! Ya İfrat Tefrit ya Siyaset ! "..Ona (Firavun'a) kavl-i leyyinle=Yumuşak bir sözle (tatlı, yumuşak bir tarzda) hitap edin. Olur ki aklını başına alır yahut hiç değilse biraz çekinir.." { Taha 44 } Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pek iyi biliyor; onun için sen onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara ke

Zat ~ Sıfatlar ~ Tecelliler ~ Adalet

İnsanlar'da gördüğün "Adalet", Allah'ın Sıfatlarından biri olan Adalet Sıfatının sadece bir görünümü, tezahürü, Tecellisidir, Aslı değildir. Şu var ki Dünya'da görülen her Tecelli de, geldikleri yere, Sıfatlara, Sıfatlar ise Zat'a bağlanır ; lakin herkes bu görüşe, Müşahedeye, İdrak'e ulaşamaz. Bu Sırrı Bilenler, asla "Adalet yok" diye sızlanmazlar, ve Sabırları Ümitleri hiçbir zaman tükenmez, Yılgınlığa düşmezler; İmanları sayesinde de asla bu bağı göremeyecek şekilde gözler i kör olmaz. Bilmeyenler ise, sırf bu Tecellilere bağlanıp Sıfatların Asıllarını ve bağlandıkları Zât'ı göremedikleri, Unuttukları ve Umursamadıkları için, Ümitsizlik, Sabırsızlık, Korku gibi türlü belalar, ve Şeytanların Fısıltılarıyla zayıflayıp, neticesinde en büyük bela olan Dünya'ya saplanıp kalırlar. Kimisi daima Dünyevi Refah Rahat Zenginlik peşinde gizlice Fitneci Fesatçı olup Ahireti (Sonu) Umursamaz, Allah'ı ve Din'ini İnkar eder, kimis

Yaratan ~ Müşahede

"Fıtrat" yaratılışa-yaratılmışa nispet olduğu için Yaratanın Müşahedesine perde olur.

Min Ruhi / Oluş / Fena / Zâti Tecelli ..

Bedeni ( dolayısıyla Nefsini Doğasını ) dizayn ettikten sonra onun içine ( fi-hi [Hicr 29] ) Ruhundan üfledi ki bu ( Beden ) "OL" denilmesi ile Ruh'un Suretteki Arş'ı oldu. Hakikatte ise Kendisinden olan ( Min Ruhi ) Ruh'a yine O'ndan başka bir Sınır ve Arş yoktur. Arifibillah olanlar Zâtından başkasıyla Mutmain bulmaz ki eğer Kul Hakikaten Teslim olup "Beyin" sınırlarından kurtulursa Ruh'a Rabbisinin Emrinden başka bir Tasarruf İmkanı da yoktur. Kul, Halktan, Alemden, Nefsinden, İzafi Sıfatlarından Fena bulup Özünde Sırf bir Ruh olduğu Keşf olunca bu "Hakiki Fena" onun Varlığını Nispet ettiği üzerindeki Oluş Alemi Perdesini sıyırır atar ve O Özünü ( Min Ruhi ) ve tüm Oluşu, Sıfatları, Varlığı, Hakiki Nispeti olan Yüce Zât'da bulur. Artık onun eli ayağı Alemlerden Gani olan Yüce Zât ile Oluş'dan kesilmiştir. Bu Yakınlık Nihai Zâti Yakınlık Makamı olup Ebedi olduğu fakat Tecellisine ne de olsa Uzaklık olduğundan bir zaman sonra A

Tespih / Zikir

"Yaşam"da Nihayet, Varlıkların Tespihinde Cenab-ı Zât'ı Duyma-Müşahede'sidir.

İsimler Mertebesinde Zıtlık / İlim / Sıfatlar Mertebesi / Zâti Tevhid - Vahdet

Esma'yı Eşya'daki Taayyün'e bağlı kalınca birbirine Zıt Müşahede edersin; Onları böyle ancak "Hikmet" ile Birlersin: Zâtî Tevhid etmiş ve Vahdet'e ulaşmış olmazsın. Esma'yı, Zat'da Müşahede ile Birleyince "Hikmet" değil, "İlim" görürsün; İlim'in Zıttı ise Zat Mertebesinde bulunmaz ki. Demek ki İlminde henüz Vahdet'e ermeni sağlayacak Kemal'e ulaşmamış.

Sıfatlar / Tecelli

Merhamet'i Fiil'den ötede İliklerinde Duygu olarak Müşahede edebilenler, kendilerine Sıfat edinebilenler, Merhamet Sıfatı için Merhamet Edilen olması gerekmediğini anlamışlardır; Diğer Sıfatlar için de aynı geçerlidir. O'nun Zatında Sıfatı Gaybdır; Sanatçı Eseri ile Tecelli etmese de Sanatçıdır. O, Kendisini Gayrından olmaksızın bilir. Gayrın bulunması O Zat'ın Sıfat'ı için Gereklilik değildir; "İnsan", Hakkın Sıfatının ve Ruhu ile de Zat'ının Tezahürüdür. Ruh İlahi Zatın Muradına, İnsanlığı ise, O'nun Sıfatlarına, Sıfatlarının Tecellileri yönünden Hakk oluşuna döner. "Rabb ve Merbûb" ise sözünü ettiğimiz Zati Mertebeden başka ve aşağıda olduğu için girmiyoruz.

Zat - Sıfat - Tecelli / İlim

Zat'sız Sıfat olur mu ? Bilgisizsen tabi olur; Tecellilere, Hallere düşkünsen tabi ki Zatı unuttun gitti, perde oldu bunlar O'na ! Maşuksuz Aşıksız bir Aşk vehmine kapıldın ! Sıfatsız Zat olur mu ? Tabi olur ! Alemde O Zat'ın Sıfatlarının Tecellilerini, Efalini, Manasını Müşahede edemiyorsan, Hakikatte Şirk olabileceği, O'nun ortağı, biZatihi benzeri olabileceğini Vehmediyorsan, tabi olur ! Aşık olmadan Aşk, Maşuk olmadan Aşık olur mu ?! Olmaz ! Tabi ki olmaz ! Aşkı bilen Maşuku bilir !