Kayıtlar

Vahdet-i Vücud etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

"Allah'ın Varlığı"

"Allah'ın Varlığı" dediğinde artık Eseri Tecellisi, Sıfatı Zatı ayrı Zikrolunmaz. Bunu anladığında, Güzel, Üstün bir Menzile, Tertemiz bir Müşahedeye eriştin demektir.

El Vedud

Sevdiğinde, Seven O'dur, Sevildiğinde, Seven O'dur.

Her şeyin Yaratıcısı

Her şeyin Yaratıcısıdır, neye İhtiyacın olabilir, neye Muhtaç olabilirsin, neyden Korkar, neyi Sevebilirsin, O'ndan gayrı!

Vahdet-i Vücud Nedir ~ Tasavvuf

Azrail'in (as) Suretinde neyi Müşahede edeceksin ?.. Allah'ın bir Meleğini/Mahlukunu mu ?.. Ölüm'ü mü ?.. Hayatı mı ?.. Allah'ın bir Meleğini Müşahede etmen zaten sana kalmamıştır, bu bir Maharet değildir.. Ölüm'ü Müşahede etmen, Ebedi Hayat'ı Müşahede etmenden eksiktir.. Hayat'ı Müşahede etmen ise, ondan daha eksiktir.. Bu lafların hepsi de olması gereken Müşahede'ye göre eksiktir.. Maharet de Marifet de sayılmaz.. Şimdi sen bu sözlerden bir şey anlamadıysan, zaten bu hayatt a hiçbir şeyi ne Müşahede etmiş ne de görmüş olmadın.. O halde ne Vahdeti Vücudu ne Tasavvuf'u diline dolama da, haddini bil.. Ve şunları da bil: "Ve burada, kim kör ise artık o ahirette de kördür" { İsra 72 }.. "baş gözleri kör olmaz. Lâkin sinelerdeki kalpler kör olur." { Hacc 46 }  17.Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah'a yönelirdi. 21.Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin

Yakin

Ne kadar yakın bilsen de/ Gözünü kaparsan yürüyemezsin/ Çünkü sen kapadın/ Ancak O kapatırsa/ Evet işte o zaman/ Yürürsün/ Öyle bir Yakin'de/ Hem şu maddi gözleri kör yaratılmış kulları bir tefekkür et de/ Onların gözlerinden bir bakıver sen O'na

Kulluk

"Acı" Hakk'ı İdrak noktasında çok güçlüdür, İkna ve Tatmin edicidir. Hayal mi değil mi, Gerçekliği algılamada çok yardımcıdır. Ama Acı, bir iğne batması acısı gibi ufak olursa aynı etkiyi vermez. Ya da nefesini çok uzun tutup bıraksan, Şükredici bir İnsan olmazsın. Öyle ya Neye Şükredeceksin, Şükrünü idrak edemeyen Boğazına mı Soluğuna mı.. veya rahatsızlansan, nefesine soluğuna lanet mi edeceksin; Hakk aslında geyet yakın ve anlaşılırdır. Aslında "Acı" değil Şiddet ve Ölçü ö nemli demek ki.. Ama Hayat gayet çok Tatlı ve Rahat iken neden Kıymetini İlahi boyutta İdrak edemiyoruz. Ölüm'den Korkmak Hayatın Kıymetini İdrak ettiğimizin bir delili sayılmasa gerek. "Hayat" da Hakk'ın duyduğumuz Acı'nın O'nun Azameti olması gibi, yine Hakk'ın bir Sıfat'ı.. Yani Hayat'a tapmakta bir sakınca yok.. O zaman Ölüm'den de bu kadar korktuğumuz halde biz neden Hayat'a Tapamıyoruz da sanki O Hayat başka şeylerin elindeymi

Madde - Mana ~ Hiçbir şeye benzemez..

Madde'nin Maddeliği neyden.. Mana'nın Manalığı neyden.. Hiçbir şeye benzemez el Hakk, Görmek Duymak neyden..

Bir - Tek

Korkulu olana her şey korkulu gelir; Çılgın olana her şey çılgınca gelir.. Ancak Mutedil olup Kemal bulana her şey uygun gelir.. İsimleri çok olan Allah (cc) "Bir" ya O'ndan.. O'ndan bir Ruh olan İnsan, bir, Nefsinin Halleri çoktur ya, O'ndan..

Tasavvuf ~ İnsan ~ Ruh ~ Vahdet-i Vücud

Melek kabul edemedi, Cin yolu şaştı, Suretindesin Sen bile Hayret ettin, Ey Ruh!, "İnsan" diye en İnceden göründü.

"Sen'den Sana Sığınırım" ~ Müşahede ~ Vahdet-i Vücud - Şuhud ~ Sığınma

Baktığında gördüğünü değil de, O'nu hatırlasan... "Yarattıklarının şerrinden" nasıl Göreceksin O'nu, Görmede dahi Sığınmadan.. Bu Sır Vahdet-i Vücud'dur, zira Şuhud dahi Vücud'dur.. Yoksa nasıl olur "Sen'den Sana Sığınırım" deyip bakmadan..

Ruh - Nefs ~ Vücud

Sıfatların Tecellileridir gidip gelir, Vucud değildir gidip gelen. Zihnindeki Hayalindeki Vücud'dur o, yani Vücud Tecellileridir gidip gelen. Sen O'ndan bir Ruh'sun, Ölüp Ölüp Dirilmezsin ya, Nefs'dir, Nefsindir Ölüp Dirilen.

Sen O'nu elbette ki kuşatamazsın.. ~ Vahdet-i Vücud ~ Tek ve Bir

Sen O'nu elbette ki kuşatamazsın. Ve O elbette ki Sen'i Bir ve Tek olarak kuşatmaktadır.

Suret - Sanat ~ Nur ~ Görü-n-en Görü-l-en

İnsanlar kendilerinin "Görü-n-ür-Görü-l-ür" olduğunu zannederler ya; Allah'ın Varlığının Tuzağı ne Hayırlıdır.. Halbuki, Zahir olan, alt Mertebeden Sanatının Eserleri olarak O'dur.. Ve üst Mertebeden, Nurunun Suretleri olarak Zahir olan, yine O'dur.

Tasavvuf ~ Muhabbet ~ Vahdet-i Vücud

Elimiz ayağımızsın, Sen'den başkasına ihtiyacımız yok. Malımız mülkümüz makam mevkimiz Sen'sin, İhtiyacımızı gider Allah'ım.

Zat ~ İdrak ~ Bilmek ~ Bilememek

İdrak edilememesi Sıfatına, Bilinmesi Zâtına Nispetledir; Mutlak Var'dır, O'dur O, Zâtına İdrak, Biliş, Gerekir değil. Perde olur Bizlere İdrak edememek, Bilememek; yoksa İdrak etmeyiş, Bilmeyiş O'na İlişir değil.

Zât ~ Esma ~ Ruh

Allah'ın Hayy diye bir organı Var da haşa, Zâtı onunla mı Hayat buluyor?.. Ya Sen?.. Ey Ruh ya sen ne ile var oldun, nasıl hayat bulduğunu zannediyorsun, Kendi Ruhundan başkasıyla mı! Yokluğundan mı! Akciğerinden mi!.. Nispetlerine dikkat et!

Bir - lik ~ Hu

Gözün alamadığı, Dilin sayamadığı, Zihninin Matematiğinin hesaplayamadığı bu kadar çok varlık hangi Gaye ile Bir arada bulunuyor? Nasıl ayrılıp kopup dağılmıyorlar? Bu Birliğin, Dirliğin, Manası nedir, tutkalı nedir? Bu Tespih'in Zikrettiği nedir?

Kadim - Hadis ~ Zaman - Tasavvuf ~ Hadid 3 - Evvel Ahir Zahir Batın - Alim

Evveli Ahiri, Zahiri Batını O olanlar için, Zaman nedir ki, Kadim Hadis olsun.

Tasavvuf ~ Ayn - Ayna ~ Ayan-ı Sabite ~ Güzel İsimler O'nundur..

O Vehhab olanın Dilemesiyle Nur'u, Hâlik İsmi Aynasında, "Kadın", "Sanatçı" gibi türlü türlü çokça Yansımalar Parlamalar oluşturdu.. Bu Sıfat, parıltılarının en güzellerinden birinde de "Annelik" Sıfatına Ayn oldu.. Ki O "Rahim"dir.. Ki O "Vahid"dir.. Güzel İsimler O'nundur..

Hz İbrahim ~ Şirk ~ Tasavvuf ~ Hakikat Aşkı

Hz İbrahim Efendimizin üzerindeki Himmetine, içindeki Hakk Hakikat Aşkına bak ki Şirk koşmadığı bir Kendisini bıraktı! O da O'na Şirk olacak değil ya! “Bu benim Rabbim.”, “Benim Rabbim bu.”, “Bu benim Rabbim, bu daha büyük.” [Enam 76 77 78] Âlemlerin Rabbi hakkında sizin zannınız nedir? Sonra yıldızlara nazar ederek baktı. Bunun üzerine "Ben gerçekten hastayım." dedi. Bunun üzerine ona arkalarını dönüp gittiler. Onların ilâhları ile ilgilendi ve: "Yani (siz yemek) yemiyor musunuz?" dedi. Yoksa siz konuşmuyor musunuz? Saffat [87-92] "Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi. Ve (oysaki) sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah yarattı. [Saffat 95-96]