Başlıklara tıkladıkça Rastgele yeni kayıtlar gelicektir
Füsusu'l-Hikem - Şerh ~ Kısa bir Nuh (as) Fassı Şerhi
Bir İnsan Suretinden (Beden) Ruh
ayırıldığında (Ölüm), onun ayakta duramadığını ve de Baki kalamadığını
(Tasarrufunun kesildiğini) görürsün.. İnsan (Ademoğlu) Alem'de Hakkın
Uluhiyeti'nin hem Batını hem Zahiri Kendisine Nispet edilebilecek
Makamdadır, hatta o esas Alem'dir; İlahlık İddiası ve ona Tapanların
(yine İnsanların) bulunması, bu yüzdendir.. Fakat Alem'in ve Adem'in
(Ademoğlu) hem Zahiri hem Batını, yani hem Ruhu hem Sureti, onun
Nefsinin İddiası gibi bir İddia olarak (veya Teşpih olarak) değil,
Hakikaten (Tenzih olarak değil) Allah'a aittir.. O (İnsan-Ademoğlu)
O'ndan başkasına Nispet edilemez.. Bu yüzden ki ona "Min Ruhi"
buyurulmuştur, ve Meleklere dahi Secde emredilmiştir.. Ve bu İfadenin
(Min Ruhi) Manası hem Zahiri hem Batını kuşatır; çünkü, Hakk Alemin
Batın olarak Ruhu olduğu gibi, Zahir olarak da Alem O'nun Suretinde
Geçici bir Suretidir.. İnsan da geçici olan Sureti (Beden) ve Ruhu,
Alem'de (Zahir ve Batın İsimlerinin görünme yerlerinden biri olarak)
böyledir.. "Adem'i Kendi Suretinde yarattı" ile "Min Ruhi" ifadeleri
böylece anlaşılmış olur.. "İnsan" (Ademoğlu) böylece Kendi Özünü bir
İddia olarak değil Hakikaten Bildiğinde (Min Ruhi), yani Nefis Suretini
aştığında, Ölmeden Önce öldüğünde, hem Batın hem Zahir olarak bütün
Nispetlerde Hakikaten yalnızca O'nu bulacağından, Tenzih ve Teşbih artık
ondan düşer..