Kayıtlar

Sanat ~ Resim ~ Müzik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tasavvuf ~ Hayal ~ Gerçeklik ~ Hakk ~ Ruh

Hiçbir şey yok iken O vardı, ve el an öyledir. Bir Sanat Eseri düşün ki Sanatçısı onu sadece Hayal etmesi ile bildiğin şu madde gerçeklikten daha gerçek bir şekilde sadece Zihninde varlığa getirebilmiş olsun. Bunun örneği sendeki Vehim, Hayal ve Sanat Yeteneğidir. İşte bu "içeri"ye nispet ederek "hayal" ve "dışarı"ya nispet ederek "gerçek" diye "ayırt" ettiğin Varlık Hakikati ve Gerçeklik Sırrı, dış ve iç olarak iki olmıyan, Tek ve Bir olan Rabbinin Varlığında gizli, Hakk olu şu, Mülkünde de apaçıktır. Yani gördüklerini senin vehminin hayalinin gerçekliğine benzetsen de bu benzettiğin vehim, hayal, ve rüyalarının gerçekliğinin Sırrı, Cenabı Hakk'ın bizZat Hakk oluşunun Sırrındandır. Sen Hayal Eden olarak, elbette ki Hayalinle mukayese kabul etmez derecede Gerçeksin; Sen olmadan Hayal olmaz. İşte O'nun Halifesi olman bakımından böylece anla ki elbette Sen O'nun Mülkü içinde benzersizsin; çünkü Hayalinden değil, O

Sâni ~ Sanatçı

Ay'ı deniz'e resmediyor da, biz "yakamoz" diyoruz.

Hu ~ Kulluk

Özünde O'ndan bir Ruh, Suretinde bir Resimden ibaret olan, O'nu görmek, O'nu bilmek istiyor. Rabbim Kuluna Sen'den Güzel, Sen'den başka Rabb olur mu.

Evrim ~ Sanat ~ Hikmet ~ Bilim

Evrim'e göre Doğa'da "Sanat" yoktur ve var olmasının bir Anlamı da olamaz, gereksizdir ! Gerçekten de Evrim'e göre Doğa'nın her bir noktasında bu kadar İnce ve Yüksek "Sanat" olmasının Bilimsel olarak hiçbir Mantığı yoktur. Fakat buna göre tam aksine Evrim'i "Bilim" olarak adlandırmakta, "Bilim" olduğunu iddia etmekte pek ısrarcıdırlar ! Neden ki, ne gereği, ne anlamı var ?! Halbuki Doğa'daki ve Canlılardaki bunca Estetik ve Görsel Sanat eğer geriplanında "Bilim" ( Evrim ?! ) ile açıklanacaksa, bunca varlığın gerisinde apaçık bir kanun olarak "Hikmet" (!) bulunduğu nasıl İnkar edilebilir ! Evrim ( Varlıksal olarak ! ) kökeninde "Rastlantısal" bir şey ise sonrasında "Bilim" olarak nasıl adlandırılabiliyor ! Geride ne var ki sonrasında "Rastlantı" olsun, sonrasında ne var ki "Bilim" oluşabilsin ! Rastlantısal değil ise de, Bilim "Hikmet"den Ev

Haller ~ Yokluk ~ Zât ~ Sıfat ~ Tecelli

Düşünceler gibi, Duygular, Haller gelmez. Zorlama ! Bunda, yani bir şeyi Yapmayışında, Sendeki Acziyetin Hikmet'i var. Acziyetini bil ki Yokluğunu bilebilesin; o zaman Zâtını anlarsın, yani O'ndan bir Ruh olduğun Hakikatini. Ve Zâtını Sıfatlarının Tecellileri olan Hallerle Nimetlendirir, Sıfatlarıyla Sıfatlandırır. Sanatçı Eser vermediğinde de o Sıfat'a Sahiptir, Sanatçıdır !

Ruh ~ Cezbe

Allah (cc) aslı Kendisinden Sırf bir Ruh olan İnsan'ı Dünya'ya indirdikten ve Nefs çamuru ile buladıktan sonra onu nasıl tekrar Kendisine Cezb eder.. ; Ona Kendisini ve özü yolundan ta Kendisini ( Ondan bir Ruh oluşunu) nasıl Hatırlatır.. Onu bu en büyük Sırra nasıl uyandırır.. Mükafat ve Ceza yani Nimet ve Mahrumiyet, Korku ve Ümit yolundan, Nefs'i ile.. Vicdan, İnsaf, Şükür ve İyilik ve Kötülük yolundan, Kalb'i ile.. Yaratılıştaki Deliller, Harikalar Mucizeler, İlim ve Bilim yolundan Akl'ı ile.. Sanat, başından geçen bazı özel vakıalar, Belalar, Rüya, Kurtarılışlar, Sır Gizem.. ; Vahiy.. Aşk ile...

İnsan

Ne Duyu ne Duygu, ne Akli ne Ruhani Yetenek; ne Sanat ne Bilgi ne Kudret ne de Suret bakımından İnsan'dan daha Üstün tutulmuş bir Mahluk yoktur. Hiçbir Hayvan türü İnsan'daki bu özellikleri böyle şumüllü toplayıp kuşatamazken, İnsan, varlığında bütün Hayvanları hatta Zahirinde ve Batınında bütün Alem'i Dengeli olarak toplar ve kuşatır. İnsan'ı İnsan olarak bu derece tanıyabilen başka bir Mahluk yoktur. Allah'a ondan daha Yakın bir varlık da yoktur. Allah ona "Kendi Ruhumdan" demiş ve Suretini de buna göre yapmıştır; Alem'in Ruhu olmuştur. Ondan daha Yakını olmadığından, Uzaklaştırıldığında da ondan daha zelili, daha bedbahtı olmaz.

Tasavvuf ~ Müzik ~ Mana - Duygu ~ Söz

Kalp Kulağını açık tutanlara Hafler Nota, Kelimeler Melodi, Cümleler bütün bir Şarkı gibi olur. Kalp Kulağı olana, Güzel Sözler de Güzel Müzik gibi, hatta daha da Anlamlı, Duygulu, Etkili gelir ; Allah Kelamı !

Ruh ~ Suret ~ İnsan ~ Hilafet ~

Hepsi Topraktan Sudan ama, Sanatında İnsan Sureti gibi bir Kemal örneği bulunmaz. Onlarda da bir miktar Bilgi Yetenek görünür ama İnsan'ı Sureti üzere yaratmış. Taş toprak kuş böcekte bile Can var ama Kendi Ruhundan Üflemesiyle Maymun değil "İnsan" olmuş. İsa yapmış da ölüleri diriltir, topraktan kuş heykeline üfler de o hemen canlanır kanatlanır.. Anne yapmış da Seni onun içinde dokuz ayda işler.. Var mı gördün mü ondan başka her yönden Hilafet'e layık bir Varlık Sureti ?! Hem var hem yok, hem yoksul hem zengin, hem vahşi hem uysal, hem her şeyi bilir hem cahil, hem hayvan hem melek; Hem Ruh hem Nefis ! Hem okur yazar da, Vahyettiğini bir de eline kitap olarak tutuşturmuş. Sen şimdi Can nedir, Ruh nedir, Suret nedir bilir misin !? Şu Vahdet'e Şu Hilafet'e bir dal da Yakından bak !

Allah (cc) / Yaratma / Hayal / Ateizm / Ruh

Kendinden daha mükemmelini yaratması diye bişey olmazdı çünkü zaten O sonsuz en mükemmel olan kendisidir. Yaratmayı sen resim yapmak, robot yapmak gibi ve O'nu da yine kendin gibi noksan bir varlık zannediyorsun ki daha güzeli daha kamili olabileceğini düşünüyorsun. Hem O'nun yaratması öyle heykel gibi değildir; şu dünya hayalden "gibi"dir daha göremedin mi.. Hem heykel sureti gibi maddi değildir O, aynısına bölünsün. Kulhuvallahu okumadın mı hiç; Bir, Tek.. Sen kendine hayal en dışarıdan baksan, bu noksan bi bakış olur, çünkü sadece suretini, hani birazını görmüş olursun.. Ama içine baksak, o zaman senin kadar olmasa da tanırız seni di mi, sana yakın oluruz, yabancılık çekmeyiz, düşünsene içindeyiz yani ?.. Ama Yakınlık bu değildir; hem gerek yok, bundan öte ne de olsa mayamız aynı, Sen de Ruh'sun Ben de.. O'nun Ruhundan O'nun Sureti üzereyiz.. Öyle değil mi ?...

Müzik / Tasavvuf

İlahiler'de, Ezan'da Müzik vardır muhakkak ama, iyi bil ki Müzik, Müzik Bilgisinden değil, Duygu'dan meydana gelir.

Benzemez kimse Sana

Rüyalarda bir başkasın; Alemlerde bir başka. Zaman'da bir başkasın, An'da bir başka. Mahlukunda bir başkasın, Rabliğinde bir başka. Eserinde bir başkasın, Sanatında bir başka. Suretinde bir başkasın, Suretsizliğinde bir başka. Farklılığında bir başkasın, Aynılığında bir başka. Gözlerimi yumsam da, içeride bir başkasın, dışarıda bir başka.

Vedud ~ Sâni

Günbatımında mavi gökyüzünde pembe olan bulutlar Rabbimin Vedud İsmine benzer. Sevgisinden Sanat yapan O Allah ne Yüce ne Güzeldir.

Ben'i Unutma..

Zat, Sıfatlar, ve Tecellileri.. Sanatçı, Sanat, ve Eserleri.. Sanatçı derken Sıfatın Zâta Nispeti var, Eser'e değil.. Sen'de Sanat yok, Sıfat var ama Malikiyet yok, Eser yok.. Sanatçı değilsin ama Zât'ın var.. Sen, sırf Ruh'sun.. Sanatçı Ben'im.. Eserlerime Benim Övgüm ile bak.. Ben Sıfatımla ve Ruhumla, Zât'ım.. Ben'den bir Ruh'sun.. Sen bir Bıçaksın.. Zarar ve Fayda Kaydın Bende.. Sen ne Çirkin olabilirsin ne de Güzel.. Sen'de ne Yerilecek bir şey var ne Övülecek bir şey.. Nefsin, Ben'im Eserimdir.. Ruhun ise Özümden.. Ruhumda hepsinden Münezzeh olarak, her Sıfatımda ve Eserimde Övgüye Layıkım.. Ben'den Kaçarak Ben'i bulursun.. Benimle ilgili olmaz isen, bu senin Nefsindir.. Seni Sonsuz Azabıma sokarım.. Zâtımda Zıtlık yok.. Ben, hem Ruhum.. hem de sana göre Güzel ve Çirkin Sıfatlarım vardır.. Sen ise Güzel değil Çirkin bile olamazsın.. Bağışım ile Özünü Özümden, Ruhumdan meydana getirdim.. Hiçbir Eserimle Kayıtlanmazsın.. Ama Benim Sıf

Sıfatlar / Tecelli

Merhamet'i Fiil'den ötede İliklerinde Duygu olarak Müşahede edebilenler, kendilerine Sıfat edinebilenler, Merhamet Sıfatı için Merhamet Edilen olması gerekmediğini anlamışlardır; Diğer Sıfatlar için de aynı geçerlidir. O'nun Zatında Sıfatı Gaybdır; Sanatçı Eseri ile Tecelli etmese de Sanatçıdır. O, Kendisini Gayrından olmaksızın bilir. Gayrın bulunması O Zat'ın Sıfat'ı için Gereklilik değildir; "İnsan", Hakkın Sıfatının ve Ruhu ile de Zat'ının Tezahürüdür. Ruh İlahi Zatın Muradına, İnsanlığı ise, O'nun Sıfatlarına, Sıfatlarının Tecellileri yönünden Hakk oluşuna döner. "Rabb ve Merbûb" ise sözünü ettiğimiz Zati Mertebeden başka ve aşağıda olduğu için girmiyoruz.

Sanat-çı / Fitne

Sanat, Kibir ve Fitne olmaz; fakat Sanatçı Fitneci olabilir.

Sanat / Din / Felsefe

Klasik Müziğin de Klasik Resimin de, Sanatın da Felsefenin de Kökeni Din'dir Din: "Batı" değil ! İlkel (?) Sanatın da Modern Sanatın da (?) Kökeni; "Zaman" değil, Doğu-Batı değil: Din'dir Din ! Felsefe dediğinin Konusu da; her boku düşünmek değil, inceden inceye Var'ı Var-lığı düşünmektir: Varlığı !

Suret / Alem - Ezeliyet / Dogma

Alem'in Ezeliyeti İddiası Akli Bilgi'den değildir. Çünkü Alem'in ismini aldığı her bir şeyin başlagıcı ve sonu yani yok olarak benzerlerinin onların yerini alması vardır. Yani "Sabit" hiçbir şey yoktur; sabit görünen şeyler söz konusu parçaların benzerlerinin vücuda gelmesinden oluşan Vehmi Suret'ler Hayali Görüntülerdir; tıpkı "Perspektif" denen görüntünün Hakikatte eşyanın uzayıp ufalması değişmesi olmadığı gibi.. Alemin Ezeliyeti İddiasının Bilgi bakımından da Delili yoktur: Dediğimiz gibi Ezeli olduğu bilinen bir Eşya olmadığı gibi Ezeli bir İnsan da yoktur; hepsi de yok olur.. Yok olur derken Maddi ve Mutlak zannedilen varlıkları kastediyorum; yoksa Bilgi Kudret vb Sıfatların Sahibi Yok olmaz; her şey O'ndan geldiği gibi O'na döner.. Bu konuda söz bitmez daha pek çok şey söylenebilir fakat netice hep aynı kalır: Alemin Ezeliyeti İddiası İnanç bile denemeyecek derecede saçma katıksız bir Dogma'dır.

Sanat / İnsan - Ruh / Tecelli

Rüzgarla hayvan sesi, ıslık sesi olur da insan sözü, kelimesi çıkmaz ondan. Her şeyden bir ses çıkar ama insan'ın sesinden daha manalısı daha güzeli daha kamili var mı ? Şu gırtlağımız sesimiz sözümüz en yetkin enstrumandan daha yetkin bir enstruman yapılmış; hem her birimizin sesi de farklı farklı. Ruhumdan Ruh üfledim Sırrının derinliklerine dal da dal; Vahid'in, Ferd'in şu İnsan'daki Tecellilerine bak !..

Suret - Mana / Zahir - Batın / Kemal

Bir Müzisyen Müzik'de "Mastering"in, "Sound"un, "Ambiance"ın ne demek olduğunu öğrenmiş, değerini anlayabilmiş, İdrakine ulaşabilmiş ise, yani o seviyeye yükselebilmiş ise, artık bunlarsız meydana getireceği bir Eser onun için kesinlikle "Nakıs"tır. Bu bir Misal'dir. Bu Misal'i anlıyan kimse, Din'de Suret'in ve Mana'nın, Mana'nın ve Lafz'ın, Zahir'in ve Batın'ın birlikteliğinin ne kadar vazgeçilmez ve değerli olduğunu da Tam olarak anlar. Kendi ve başkalarının Nakıslığını apaçık göreceği gibi, Haddini de ne Zahir'de ne Batın'da, ne Söz'de ne de Düşünce'de, Asla Aşmaz ! Aşan kimse Kemali elde edememiş olduğu gibi, hiçbir zaman da ona ulaşamaz ! O halde bu konuda ona yakışan ve "gereken", Kemal'i Haddi aşmaksızın Edep ile aramaktır !