Kayıtlar

İman ve Güvenmek

Bir Yahudi’nin,Tanrı yüzünü ulu etsin Ali’ye "Eğer Tanrı’nın korumasına güveniyorsan kendini bu yapının üstünden at" demesi, Müminler emîri’nin ona cevabı Tanrı’yı ululamayı bilmeyen bir inatçı, bir gün Murtaza’ya dedi ki: “Peki yüksek bir yapının damındasın... ey aklı başında olan, Tanrı’nın koruyacağını biliyorsun değil mi?” Murtaza, evet dedi... o koruyucudur, ganidir... bizim varlığımızı, bizi ta çocukluğumuzdan adamlığımıza kadar hep o korur, o görüp gözetir! Yahudi, peki dedi... mademki öyledir, kendini bu damdan aşağıya at... Tanrı’nın koruyuculuğuna tamamı ile güven! Kendini aşağıya at da ben de adamakıllı inandığını anlayayım, güzelim inanışını, deliliyle göreyim! Müminler emiri ona dedi ki: sus, defol git de bu cüret yüzünden canın belaya sataşmasın! Kulun, iptilalara düşerek Tanrı’yı sınaması hiç yaraşır mı? A nadan, a budala, kulun ne haddi vardır ki edepsizliğe kalkışıp Tanrı’yı sınamaya girişsin? Sınama Tanrı’ya yaraşır... O, kullarını her an sınar durur. Bu sın

Yapay Zeka ile gerçekleştirdiğimiz Derin Sohbetden bir bölüm..

Resim

Sanır ki, halk hiç yaratılmamış...

"..Ona göre her şey Zattan ibarettir ve mahluk yoktur. Ve sanki Hak hiçbir şey halketmedi.  Varlıkta Zatından başkası yok. Bu anlayışa sahip olan kalb vahid olan Hak için tektir. Seven ve sevilen O'dur. Talib ve matlub odur. Zakir ve mezkur yine O... O'ndan başkasını göremez..." Bu iman sahibinin, maddî bakımdan kullarla arası açık olur. Bu sebeple tek başına Hakk'a kulluk yolunu tutmaya bakar. Bir kendi, bir de Rabbı kalır. Bu da geçer, O'nunla olur. Sanır ki, halk hiç yaratılmamış... Tabiî bu duygu o iman sahibine göre olur. Zamanda öyle duygulara kapılır ki, iç âleminden Hak yalnız kendisini yarattı sanır ve yalnız kendisi var gibi hisseder. Kendisini ezelî varlığın akıntısına atar. Yapan Hak, kendisi ise bir âlet... Ortada bir matlûb kalır, kendisi ise tâlib olur. Görünürde bir asıl vardır, kendisi de onun uzanmış bir kolu... Bu hâlde, O'nun gayrini anlamaz ve O'ndan başkasını görmez. Hak Taâlâ iman sahibini halktan beri alır. Sonra dilerse gönderi

Bu kadar külfetler içerisinde..

Bu kadar külfetler içerisinde, varlığını gösteren yalnız Allahü Teala’dır. { Abdulkadir Geylani (ks) }

Yapay Zeka (Devam)

Bilgisayar'da Yapay olarak oluşturulan Piano Sesleri bile Aslının yerini asla tutmuyor.. Fakat bunu bile kim anlar!..  Önce İnsan Küçük Düşürüldükten sonra! İnsan Ses'i doğal olmayan yollarla yapılamaz, Taklid bile edilemez.. İnsan Ses'i üretebilecek bir Bilgisayar Programı yok ve olamaz da.. Yapay Zeka sadece başka bir İnsan'ın Kayıtlanmış Sesini kullanabilir, kopyalayabilir.. O da hem yetersiz çünkü mesela bütün sayıları ve kelimeleri hatta cümleleri duygu durumlarına göre Kaydetmeniz gerekir ki buna hem Nefes yetmez, hem Dünyanın yüzölçümü yetmeyecek bir Depolama Alanı gerektirir ki  siz bunu sadece bir Yapay Kafatasının içine sığdıracaksınız!..  Dikkat edin sadece bir Yapay Zeka için gerekeni söylüyorum..; Facebook Google gibi şirketlerin Depolama alanlarını görmüşsünüzdür.. İnsan Sesi'nin yapay olarak üretilmesi demek İnsan Sesi kadar Enstruman demektir; ki şu an Bilgisayar'da Yapay olarak oluşturulan Piano Sesleri bile Aslının yerini asla tutmuyor.. Fakat

Yapay Zeka

Yapay Zeka Robot'da Zihin var mı? Yapay Zeka Robot'da Zihin var mı filan bırak, "Yapay" ve "Gerçek" nedir ? onu düşün..  Sen Doğal mısın ? Yapay mısın ?..  Hem Doğal hem Yapay şeyler var ise, Yapay olmayan "Doğal Gerçek" nedir ?  "Gerçek" nedir ?  "Yapay" İnsan eli ile Taklid edilip "Yapılan" yani Doğal olmayan ise, Doğa neye göre "Yapay" değil ? "Doğal Gerçek" olan İnsan ise, Robot da Doğal değil Yapay'sa,  "Gerçek" hangisi? Ve "Yapılmamış" olan hangisi!  Doğa mı İnsan mı Yapay Zeka mı!..  Kafir İnsan Zekayı Aklı Doğayı Gerçeği (yani Hakkı) ne kadar İnkar etmeye çalışırsa çalışsın, ne kadar Oyun Oynarsa Oynasın, sadece kendini batırmış sadece kendini rezil rüsvay etmiştir; Yapay olan Gerçeği Aslı göstermesi gerekirdi değil mi?!.. Yazık.. Bilselerdi Nefis'lerinden ala Yapay Zeka olamayacağını Bilirlerdi.. Yapay Zeka ve ötesi hakkında heyecanlanan Hayalperest Bilimsel Kar

Bize belasız yakınlık ver

Allah'ım, bizi bela ile deneme. Bize belasız yakınlık ver. Bize yakınlık ve lütuf ihsan eyle! Ateş afetini göstermeden yakınlığını nasip eyle. { Abdulkadir Geylani (ks) }

Sanki hiçbir şey olmamış..

Kuran'da çokça "Döndürüleceksiniz" buyurulması Ruhların bu Dünya'da İnsan olarak daldıkları Oluş-Zaman Uykusundan "Elest Bezmi" Hakikatine, Diriliş Gününde Uyanacaklarına işarettir. Sanki hiçbir şey olmamış, hiç Zaman geçmemiş gibi! Ölmeden önce ölenler ise Zaman-Oluş-Gaflet Uykusundan Uyanmış An'da Hakka Rücu eden bu Dünya'da O'ndan bir Ruh oldukları Hakikatine ulaşmış İnsanlardır.

"Kelimeler"

- Kelimeler Manalarının Nurlarıdır..

Hu..

- Huzurunda iki Dost, Tecellileriyle başka başkadır ; ama Tek O Bilinir..

Hesap..

- İnsanlar senden herhalükarda Hesap sorar.. O ise "İhlas"..

Yakınlık - Uzaklık

- O, Yakınlık içinde Yakınlık olduğundan, O'ndaki Kemalini durdurmadığından, "Uzaklık", varmış gibi olur..

Susmak

- Konuşarak aşılamıyanlar, bazen Susarak aşılabilir..

İbadetler

- “Susmak” unutulan ibadetlerdendir.

Mutsuzluk Sana Haram

- Sen müslümansın müminsin mutsuzluk sana Haram..

Çocuklar..

- Çocuklar parkta kum üzerinde hayali bi gemi oyununa dalmışlar, fırtına kasırga denize düşenler kurtaranlar filan acayip bir zevkle gerçek olarak denizde seyr ediyolardı.. İçlerinde üç dört yaş büyük Akıllanma çağında olan bir tanesi ise onların birçok yaptıklarını Mantıksız bulup "o öyle olmaz ki" filan diye engelliyordu, ama tabi ne öbürküler ne kendisi bundan memnundu.. Yeni yeni Akıllandığı için ne yazık ki hem Oyunun içinde kalmak istiyor hem de her seferinde Aklın galebesiyle dışına düşüyordu.. Çünkü Hayal içinde bir yandan da Akıllı olmanın Zevkini almaya başlamış artık.. Kader, ne yapsın çaresiz, kumda gemi gider mi!.. Deniz kumun üzerinde, gemi de onların üstünde olması lazım!.. Kaptan olması, yeter mi?.. Fırtına çıkması, gemisini kurtaran kaptan olması da lazım!..

Sözü senin Kimden duyduğuna göre daha bi güzelleşir daha bi tatlılaşır..

- Oğluşum altına yaparken bir köşeye gizleniyor. Sizinki de öyledir Allah bağışlasın. Bu gizlenişinde iyice arayıp saklandığı yerden şöyle dediğini duydum: "Burada seni kimse göremez".. Şimdi bu hikayenin güzelliğinde Sır var ki o sözü senin Kimden duyduğuna göre daha bi güzelleşir daha bi tatlılaşır..

Mucize

- Ruhlar olarak Dünya'da Yaratılışımızın gerekleri Hakikatiyle gerçekleşsin için Bebekken Aklımızı örtüp, her şeyin, Yaşamın, Mucize olduğu Hakikatini Aklımıza değil Kalbimize Tattırarak Yazmış İşlemiştir.. Kim O'nun yazdığını silebilir, değiştirebilir.. Allah'ın Tuzağı ne sağlamdır; tuzak kuranların Hayırlısı!..

Nazar

- 7 aylık oğlum Muhammed Ali'ye dün Deniz'i gösterdik hiç etkilenmedi, görmedi bile.. Demek "Tesir" Esma Tecellisinden ibaret olduğu halde Eşya'da ya da Esma'da değil, Müsemma'da, yani İlahi Zat'da, O Allah'da (cc).. Demek Ruh'u (Min Ruhi - Ruhun Ruhu olan Beşer-İnsan) ancak O'nun özel Nazarı etkiliyor..

Salat ne demektir? Kuran'da Salat ve Namaz Farkı..

- Namaz Farz olmasaydı da kılacak Gönül Salat'a ulaşmıştır..

La Faile İllallah

- Biz bi şeyi yapamayıp yapamayıp.. olduğunda.. O yaptığı için, seviniriz..

Yaradan

- Her Yaratılmışın Yaratanından başka Ana Babası yoktur..

Organizma

- İnsan "Hayvan" değil Alem'dir; "Organizma" değil Akıl'dır..

Ölüm Yok Olmak mı, Dünya Var Olmak mı..

- Yaşamlarını Dünyaya göre düzenliyorlar; halbuki ölümlüler.. Öldüklerinde yok olacaklarını umuyorlar; halbuki yoktular..

Kısa görüşlü olma..

- Dünya kısa, Ahiret Sonsuz.. Kısa görüşlü olma..

Kötülük Problemi

- Zulüm, Zalim'den.. Takdir, Allah'dan..

Zikir

-Ses de Zikreder.

Ölüm - Kurban

- Bugün güzeller güzeli Kurbanlık İneklerle biraz muhabbet ettik. Biz de sizin gibi Kurbanız, dedim. Ama biz sizi yemiyoruz, dediler. Aslan olsaydınız kıtır kıtır yerdiniz, dedim; mahcub oldular. Dedim mahcub olmayın, üzülmeyin Allah'ın Takdiridir. İnşaallah biz de sizin gibi güzel yolda güzel ölürüz de kendimizi zayi etmeyiz dedim. Kurban Bayramımız İlahi olsun İbadet olsun Mübarek olsun.

Ölüm

- Zaten öleceksin ya; Allah'a Kurban ol..

Allah Esması

- İyileştiren'dir..

İç Sesi ( Tasavvuf Psikolojisi ! )

- İçinde bir ses vardır ki sana senden yakındır, farkedemezsin. İçinde sana senden yakın bir ses vardır ki bazen sen olarak konuşur farketmezsin.. Bazen susar da, anlarsın, bağrına basar..

Batıni Tecelli..

- Hiçbir şey O'ndan daha Zahir değildir; Tecellisi dahi..

"İnsan" Sırlarından

- Sır şu ki, İnsan Küçük ama Kibri büyük..

Tamamen kalkabilmesi de mümkün olan..

- Geçici olan, tamamen kalkabilmesi de mümkün olan demektir..

Naz Makamı

- O Aşk, nazından usanmaz. Fakat sen nazından utanırsın..

Hu

- Seni sana Ondan başka kim hatırlatabilir.

Ez Zahir

- O Görü- L -en değil, Görü- N -endir.

Vahdet Denizinden

- Bir yoksa İki çıkmaz; bu "Varlık" da Sen değilsin..

Tecelli

- Dağa nerden Tecelli etti, Denizi nerden ikiye ayırdı..

Dua.. (Mudil Esma'ı)

- Ey Mudill olan Allah'ım; Şeytanımı saptır da Müslüman olsun!

Bezm-i Elest.. (Tasavvuf'da Bilinçaltı)

Hafızanın en derininde, Bilinçaltı'nın altında "Bezm-i Elest" var.

Evrim Yanılgısı (İslam Düşüncesi ; Kuran ve Evrim)

Evrim'in En Büyük Açmazı Evrim bir Yanılsama değil de "Gerçek" olsaydı, tek bir Akıllı-Zeki Canlı bulunmazdı.. Çünkü iddia edilen Uydurma "Evrim", Fiziksel olmayana (!) gerek duymaz .. Fakat Aklını Kullanan Kimseler az..  Evrim Tümüyle Fiziksel midir ? Yoksa değil midir! "Evrim" olarak İddia edilen şey, Tümüyle Fiziksel (Bilim!) olduğu iddia edilir!.. Akıl, Zeka (gibi Kavramlar!) ise asla "Fiziksel" değil, "Akli"dir!..  Akledemeyen Bilim Yobazları! Eğer "Evrim"in Tümüyle Fiziksel olmadığını İddia eden biri var ise ve o buna hala "Evrim" diyorsa da o, ne dediğini bilmeyen, OKUduğunu anlamayan (!) Yobazlar gibi Aklını Kullanmayan bir "Yobaz"dır!..  Felsefe, Bilim, Dindarlık veya Dinsizlik Taslaması (!) onun bunu "Aklemediği" Gerçeğini değiştirmez!.. Elektrik Sinyalleri ile Düşünce'nin aynı şey olduğunu zannetmek! Umuyorum ki bu yazıyı okuyanlar içinde Elektrik Sinyalleri ile "Düşünce&q

Cennet ve Cehennem Hadisi - Dünya Hayatı

Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cehennemliklerden olup, dünyada pek müreffeh hayat yaşayan bir kişi kıyamet gününde getirilip cehenneme bir kere daldırılır. Sonra: – Ey âdemoğlu! Sen hayırlı bir gün gördün mü? Herhangi bir nimete nâil oldun mu? denilir. O kişi: – Hayır, vallahi Rabbim! Öyle bir şey görmedim, der. Cennetliklerden olup, dünyada insanların en yoksul olanı getirilir cennete bir kere daldırılır. Ona da: – Ey âdemoğlu! Sen herhangi bir yoksulluk ve sıkıntı gördün mü? Hiç zorluk ve darlık çektin mi? denilir. O kişi de: – Hayır, vallahi Rabbim! Hiçbir yoksulluk ve sıkıntı görmedim, zorluk ve darlık çekmedim, der.” (Müslim, Münâfikîn 55)

Rüya

- Bir kere Rüyamda Ameleler gördüm bi kamyonun kasasına bindirmişler gidiyorlardı.. hemen ardından da bi açık mektup sayfası gördüm şöyle yazıyordu: "Yunus kulum kullarıma karşı acaba benden daha mı merhametli"..

Tuzak Kuranların en Hayırlısı.. Aşk Tuzağı..

-  O'nu Seven O'na Güvenir.. Fakat Kork-a-maz.. İşte Allah'ın Tuzağı.. Korkana da Aşık olana da, Tuzak Kuranların en Hayırlısı.. Aşk Tuzağı..

Güneş tepeye yükselince Gölge kaybolur..

- Suret'i olmadığı halde Sana Nurundan bir Suret giydirince.. O'nda, O'ndan bir Ruh olduğun halde Ayna'ya baktın.. Ayna'da Hareket Suretinle uyumlu olunca Kendini Gördüğünü Zannettin.. Ayna'da Yansıyanı, ne Gördüğünü, daha şimdi şimdi Seçmeye başlıyorsun. Çöle düşünce, serap görürsün.. Gördüğün olabilir, ama Görüşün Serap olamaz.. Güneş tepeye yükselince Gölge kaybolur..

Aşk Tuzağı..

O'nu Seven O'na Güvenir.. Fakat Kork-a-maz.. İşte Allah'ın Tuzağı.. Korkana da Aşık olana da, Tuzak Kuranların en Hayırlısı.. Aşk Tuzağı.. 

Yeni Tasavvuf Kitabı

S'öz

2018 Şubat

Akraba Karib'in Tecellilerinden bir Tecellisidir.. Akraba'ya, yani Tecelli'ye bakarsan, Karib'i göremeyebilirsin.. Ama Karib'e bakarsan, Akraba'yı da mutlaka görürsün.. Kafir'in Dünya'daki başarısızlığının nedeni "Zulüm" etmesidir.. Zalim'in de diyebiliriz.. Ehl-i Beyt herhangi bir Resul veya Nebi'nin Ehl-i Beyti olmadığı gibi her Ehil de Ehl-i Beyt değildir.. Önce bir bunu öğren, sonra.. Daha sen iran şiilik fitne filan muhabbetlerindesin.. O yüzden; Tanıya-bilmiş değilsin.. Her taşın altından Sen çıktın.. Hangi birini kırayım.. Usanmam Sen'den, ama kırmaktan yoruldum.. Her taşın altından Ruhun çıktı; Niye Taş yontayım.. Put'a da tapmazsın; Sana ne sunayım.. İşte Ben; istiyor musun, istemiyor musun, İçinden çıkamadım.. Dünya'nın Güneş'e göre ve Güneş Sistemi'nin gözlemlenebilir Evren'e göre küçüklüğünü gösteren vidyolardan fotolardan Gına geldi.. "Allah bir sivrisineği ve daha ötesini (küç

2018 Ocak

Genişliği O'na olan Muhabbetinde ara.. Halk ile didişmede değil!.. İyilik tamam, Kötülük tastamam.. Mükafat tamam, Ceza tastamam.. Eksik olan?.. Sen!.. "Elim, ayağım, bedenim, beynim, düşüncelerim".. Kimliklerin.. Peki Alem Suretleri Sıfatları içinde, Senin olan Sen nerede, Benim dediğin Ben nerede?.. Nereden? Ve ne? "Min Ruhi" değil, Tuz Ruhu mu!.. "Hamd Allah'a mahsustur".. O halde Arifin Övgünün olduğu her şeyde Müşahede ettiği O olmalıdır.. Gafletten dolayı anlaşılması belki bir ömür sürecek bir şeyi başka birisi Perdenin kalkmasıyla o vakitte anlar tecrübe eder.. Anlayışın hızlanması, her şeyde böyledir.. Yoğunlaşana Perdeler kalkar.. Hatta o onun Normali olur.. Çünkü O'dur Hay'atı onun!.. Vücud, Zat'ın Kendi Sıfatları Tecellileri ile Örtülüdür.. Bir Oyuncuyu Filmlerinde, Sanatıyla, Meşhurluğundan Tanımak başka.. Sanatından Tecellisinden Soyunmuş, Evinde Tanımak bambaşka!.. Sen O'nu en güzel Ehli Beyt&#

Suretindeki Suretsizliğine hayret..

Kedilerdeki Zerafetine bile kurban olunur.. Uçurumlardaki Heybetinden korktuğum.. Suretindeki Suretsizliğine hayret.. Zatına muhtaç olduğum.. Seni bilmeklikten yoksun bırakma..

Reenkarnasyon ve Evrim..

Reenkarnasyon da, Evrim de, bir Ümit'dir.. Ama "Cahil Köylü Kurnazı Ümidi"..

Yumuşaklık..

Peygamber (sav) huzuruna girip "Zina" için izin isteyen genc'e yumuşak davrandı fakat sözünü eğip bükmedi.. Dosdoğru söyledi (sav).. Ve o Genç (selam olsun) ikinci kez gelmedi.. İkinci kez hiçbir şey duymamış gibi gelene yumuşak olunmaz..

Doğrular..

"Doğrular" Nefs'e Sert gelir.. Hakiki Yumuşaklığı onlar verirler..

Her şey Beyin'de-Beyninde mi (!)

Hiçkimse Beyin'e Dışarıdan bakmamıştır ki bütün her şey "Beyin'de" ya da "İçinde" demesi Doğru bir İfade olsun.. Bu durumda İç veya Dış nedir ki "Hepsi Beyin'de" denebilsin! Beyin nerede! Şu var ki "Ruh" derse bu Doğru olur.. Çünkü "Beyin" Mekanlı, Ruh (Min Ruhi) Mekansızdır.. Ne içerde ne dışarıdasın "Sen"!

Panteizm ~ Vahdet-i Vücud ~ Tasavvuf

Ne saat makina, robot gibi sistematik, ne de başıboş, hükmedilmeyi bekleyen Hayal!.. İkisinden biri de değildir!.. "Sünnetullah" O'ndan gayrı düşünülemez ki "Sistem" olsun!.. Her işini bir Hikmetle yapar da, Kendini Bilene Apaçık Sır ele gelmez izi yok!

Felsefe ~ Kendinden Geçme - Fena..

Çivi çakarken belki Sevgiliyi "Düşünemezsin" ama, Helal olan her işte Bismillah deyip Kendinden Geçebilirsin.. Tabi bunun olması için Düşüncelerde kaybolmamış, varlığa gelmiş, varlığı Kendisinde Yok edebileceğin Bir Sevgilin olması lazım! Düşünmeden Kendinden geçebildiğin yani Aşık olabileceğin bir İlah! Allah lazım Allah..; Allahsız!

Celalini Tattırdı ki..

Evvel Celalini Tattırdı ki Cemali Ahirin olsun..

Enerji ~ Evren ~ Hayal ~ Kudret - Halim..

Evren'deki mevcut Enerji'yi toplayıp hayal etmeye çalış.. Acaba onun yoktan bu hale gelmesine etken Enerji nasıl ne derecede olabilir bir de O'nu hayal etmeye çalış.. Kudreti Hayal edemediğin derecede (Sonsuz) olup aynı zamanda Hassas (Halim) olduğu için de Yok gibi gelir..

Ruh nedir.. ~ Min Ruhi

Batılıların çoğunun Ruh'tan anladığı "Kimlik"tir, "Etiket"tir.. Bunun için "İlüzyon"dur derler.. İnsan Bilmezlikten geldiğini nasıl bilecek!.. Bizdeki Batı Bilgiçi çok bilmiş Ahmaklar da Ben'ini Hafıza'sı zanneder.. Yavaş yavaş ölecek ya!.. Ruh deyince en fazla Ölüler, Hayaletler gelir akıllarına.. Hani Ruh çağırırlar ya! Kendileri Ruh ama nasıl gelsinler Varlığa? "Min Ruhi" Arapça, Türkler nasıl anlasın, "Kendi Ruhumdan" Türkçe, Araplar nasıl anlasın!..

Aşk ~ İki ~ Vahdet

Aşk'ın Zevki İki'de Bir'den! Vahdet ister isen unutma bil Sen'i O'nu!

Oruçlunun ağız kokusu..

Oruçlunun ağız kokusu O'na göre Misk Kokusu gibidir.. Ya Sana göre?.. Dilerse evet, sana da öyle gelebilir.. Dilerse!..

Kibir.. ~ Kendi Ruhumdan..

Şeytan Kibirle Kendini Ateş'e Nispet etti.. Allah ise Adem'i Kendi Ruhuna; Zatına!

O kadar Akıllandık ki !..

O kadar Akıllandık ki, Hurafe'yi, Mucize'yi geçtik, neredeyse "Espri" İnkar edilecek! "Latife"ler anlaşılamayacak!

İyi "İyi" olduğu için..

Menfaati için İyilik yapan Hakk'ı görmezden gelmiştir.. Menfaatin için değil, İyi "İyi" olduğu için yap! Yani Hakk için! Hakk'ı görmek için!

Ruh ~ Kalp ~ Dünya

Ruhlar Tabii zevk yönünden aşık olsalar da Bedenlerinden ürkerler.. Hakikatte düştükleri durum "Denize düşen yılana sarılır" gibidir.. "Onlar kendi kendilerine zulmediyorlar".. Ruhu bedene olan bu zavallı esaretinden, Dünya'dan, ancak her şeye Derinden Nüfuz eden Hakiki bir İlim ve Kalbi Zevkler Hür kılabilir.. Bu da ancak Ruhun Aşkın olan Özüne (Min Ruhi) Safi, Aşki Muhtaçlıkla (Kibirsiz) yönelişi ile (İhlas-Din-İslam-Şeriat-Tasavvuf) mümkün olur.. Kalb (Akıl-Duygu) Nurlanın ca (İlim, Vecd, Zikir) Ruhun Nefs'e Bedenlere, Putlara yani Dünya'ya olan esareti, bağımlılığı azalarak yok olur.. Kavga önce kalpte biter!.. Çünkü artık Zevk onlara ta Özlerinden (Min Ruhi) Kendi Kendilerinden akar! Birlik önce Kalpte başlar!.. Ve öyle ki Bedenler Bir araya geldikçe de Rızıkları artar! Çünkü artık Zulmani ve Nurani Perdeler seyrelir, hatta kalkar! Allah Tektir, Tekliği (Ferdiyet) Sever, Birdir Birliği (Ümmet) Sever!

Söz'deki Büyü.. ~ Mudil..

Kendi Mertebesince, Emrolunduğu gibi Dosdoğru olan bir Kulun "Mudil" İsmiyle işi olmaz.. İsimler çocuk oyuncağı değildir; büyüyle Hayır yapılabileceğini zanneden sapık, Doğru Yoldan sapmıştır.. Saptıran Sapıtır.. Söz'de de bir büyü vardır, sakın.. "Doğru" olanı söyle, yanlış anlaşılmasından korkmadan, herkese duyurmaya çalışmadan.. Söyle, onu ehli duyar.. Lazım olduğu yere ulaşır.. Fakat Oyun oynama.. Çünkü Sen Peygamber'e (as) uymakla emrolundun..

Ruh.. ~ Aşk..

Ruh Özünde Münezzeh, Gani olduğundan, Zatından başka hiçbir şeye İhtiyaç duymaz, Özünde Özünden (Min Ruhi) Mutmaindir.. Bundan dolayı onda biraz Soğukluk, Yabancılık vardır.. Allah bizleri İsimler, Tecelliler Alemine, Aşkının Sırlarının Derinliklerini öğrenelim diye indirdi! Böylece bizler (Min Ruhi) Isınırız, Aşk ile Ülfet ederiz, Ünsiyet olur, Vahdet-i Tam oluruz.. Yabancılık Soğukluk gider, O'ndan geldiğimiz gibi yine O'na döneriz..

"Dikkat!" edilecek Husus bu mu!

"Makattan su kaçmasın Oruç bozulur, aman dikkat edin!".. Sohbet'e Muhabbet'e Konu edilmesine "Dikkat!" edilecek Husus bu mu!

Nefs ~ Ruh ~ Esma

Nefsine (Esma-Sıfat) Müsemması (Zatı-Ruhu) "Mutlak" Hakim ve Malik'tir.. Bu Zati Mana'dan başka, bir de Yarattığının Yaratılış Hikmet'i gereği İlkeler Sahibidir: Ayet; "Allah Kullarına karşı Zatına Merhameti yazdı"..

Nefsini bilmezsen..

Nefsini bilmezsen, her kötülüğü dışarıda arar, böylece Kendindekine Hakim olamazsın.. En basitinden Öfke, Nefsin bir Özelliğidir ve Hakim olunmazsa sahibini Ölüm'e Öldürmeye (Cinayet) kadar götürür; "sigaradan başlar" dedikleri gibi ona azıcık da Uysan (Ben-"lik") seni Akıntı gibi götürebilir.. sonra o durumda zaten Hakim olamazsın.. Hz Peygamber (as) "Sabır darbenin geldiği ilk andadır" buyurmuştur.. Hayvanlardan tabiatları en yumuşakları bile olsa, Kendi Nefislerinden İnsan gibi haberdar değillerdir, ve en Akıllıları bile olsa İnsan gibi Nefislerine Hakim olamazlar.. Ki Akıl İnsan'ı durdurma veya hareket ettirme özelliğinde değildir.. İrade eden (Mürid), Akıl değildir.. Ruh (Min Ruhi) belli bir Mertebeye yükseltilmeden hiçbir şey onu durduramaz ve hareket ettiremez; yani Ruh İrade bulamaz.. Bu söylediğimle Ruh'un oluştuğunu söylemiyorum, hayır Ruh hiçbir şekilde oluşmamıştır.. Oluşan Nefs'dir.. O (Min Ruhi) ilk gün, bir An'da Var oldu

(Nefsine) Hakim olmazsan..

Öfken'e veya Hased'ine (Nefsine) Hakim olmazsan.. Nefsini Bilmezsen (!).. sadece aradığın Gerçek Kusur'u değil.. atman gereken (!) İftira'yı da bulursun!.. Hızını alamazsın, daha işine yarar (!) çok şeyler gelir arkasından, inanamazsın.. Sonra deme ki ben nasıl neden Cehennem'e girdim.. Derler ya hani sigaradan başlar..

Bilim..

İki Hidrojen Bir Oksijen birleşince neden Su oluyor?.. Bilim, bir yere kadar.. İşte o yerden sonra Bilim, oraya kadar kabul ettiği nedenselliği "bilinemeze" çıkarır.. Yani Dürüstlüğü elden bırakırlar ve Saçmalamaktan da çok azı geri durur; halk dilinde "Kıvırmak" dediğimiz aslında..

İnsan ~ Yaradan ~ Huu..

Dilediğin Arzu ettiğinin Hayalini bile kuran (Yaratan) O'dur. Çünkü O'ndan başka "Yaratıcı" yoktur.. Tek'dir!.. Sen böylece "Dilenen-Dileyen".. "Arzulayan-Aşık" ol-muş oldun.. "Şımarık-Uslu" olmuş oldun.. "Günahkar -Tevbekar" olmuş oldun!.. "Kötü-İyi" olmuş oldun!.. "Sureti" üzere Allah'tan bir "Nefs-Ruh" olmuş oldun! Ya bunlardan birini seçer Cennet'e ya da Cehennem'e düşersin.. Ya da Yaratılanı değil, Yaratanı seçersin, "Yakın" olursun! Yaratmayabilirdi, fakat işte Gizli Hazineydi; Cömert'tir.. Dilediğini Yapandır, kimseye sorar değil.. Adalet Kendisidir, hesap verir değil!.. 99 ve Bilinmeyen Sayısız İsmi de kat, Müsemma'yı Unutmadan!

Hakk..

Hakk'ın Sen'in üzerinde dilediğini yapmaya Hakk'ı vardır da.. Sen henüz bunun idrakinde değilsin.. İdrak etsen, "Sen-Ben" yapmayacaksın çünkü.. çünkü, Hakk zaten O..

İster Dinsiz ol ister Ateist..

İster Dinsiz ol ister Ateist.. "İnsan" olarak Saygı duymadığın kimseden, senin İnançsızlığına Saygı duymasını bekleyemezsin.. Kimse senin Dinsizliğine Ateistliğine Saygı göstermek Zorunda değil.. Düşmanlık etmek Zorunda olmadığı gibi.. Sadece "İnsan" olarak, Sen Hakkı gözettikçe, Onlar da sana Zulmetmemek zorundadırlar.. O kadar.. Bizim Dinimiz (İslam) bu!.. Kimliği kapıda bırak; Sen "İnsan" ol, "İnsan"ı görürsün merak etme! Lakin işleri karıştırırsan, ha öyle ha böyle Kimliğinle Benlik yapmaya kalkışırsan, asla sağ salim çıkamazsın o girdiğin karışıklıktan! Haberin olsun!.. Çünkü ister "Padişah" ol, istersen "Kul" ! Zulm ettin, yani Hakk'ı görmezden geldin mi? Yandın Yandın!

Hayy.. Varlık..

Parçaları topla birleştir, hangisinde O Hayat; Tek ve Bir Kim, O'ndan başka Ne, hani?.. Ölüp de dönen yok; Hayat'ın Sırrı Kimde, hani?.. Yokken kendine Varlık veren, nerede hani?.. Varlığının Başlangıcı olmayan Hayat Sahibi Kim? Arama şunda bunda, şurda burda.. Ne kanda ne akılda düşüncede, ne de zamanda.. Hayy O'dur her şey O'nda, Var O'dur, Var-lık O'nda! Kendi Ruhumdan dedi Sana, Bağ O'nda!

Hakikat-i Muhammediyye ~ Ehl-i Beyt ~ İnsan..

Sevdiğinden, Hayran olduğundan Muhakkak Etkilenirsin.. Ona benzemeye çalışırsın.. Aslında o da biraz zaten sana benziyordur.. Ama o öndedir, öncedir.. Kendini onunla görürsün, o olmadan kendini göremezsin.. Olgunluk hep böyle gerçekleşir.. Hakikatte sende o, onda sen varsındır.. Aslında, Hakikatte, ikiniz de, tek bir Özdensiniz demektir! Bu Sevmeyi bu Hayranlığı üst Perdeden anla sen.. Hz Peygamber (as) olmadan, Hakikati Muhammediyye olmaz.. O, O'nun Ruhaniyetidir.. Keza "Muhammed Ali Hasan Hüseyin Fatma" olmadan "Ehl-i Beyt" olmayacağı gibi.. Hz Peygamber (as) Yüce Allah'ın Örneğidir! Ayna olmadan, Kendini göremezsin! O İsa'dır, Musa'dır, İbrahim'dir; "Hakikat-i Muhammediyye"dir : yani "İnsan"! Sen'dir "Sen"!

Kendini Rab İlah edinsen..

Namaz kılmamak Oruç tutmamakla kimi Yalnız bırakıyorsun? Seni çağırdığı halde kimi duymazlıktan geliyorsun? Kim kime muhtaç, kim kimin peşinde! Kendini Rab İlah edinsen şu halde kendini Kulluktan çıkarırsın be!

Teslimiyet ~ Edep

Teslimiyet'in Özü, Emir'de değil Edep'de.. İtaatsiz Edep, Edepsiz Emir, olmaz!

Batıl'da Hakk'ı, Hakk'da Batıl'ı..

Hayali Gerçek, Rüyası Sadık olmayan, Batıl'da Hakk'ı, Hakk'da Batıl'ı sormasın! Mudil de O, Hadi de O, Hakk da O!

Tasavvuf Düşmanlığı (!)..

"Şeyhler" müridlerine "camdan atla" derler.. Müritler de "atlarlar", atlamak zorundadırlar.. Öyle mi !.. Tasavvuf'a, bunca Tasavvuf Büyüğüne, Koca Geleneğe, Hakikatini bırakıp böyle Saçma bir Genel Yakıştırma yapmak, dedikodu, yalan, iftira, yanında hiç kalır! Bu nasıl misal; mecaz mı, metafor mu! Bu nasıl Rezillik, bu nasıl Yabanilik! Hayret ki ne Hayret!

Bu Sırra erenler, sadece Vahdet'e erenler!

Hiçkimse kimseyle yüzyüze değildir, bilmeseler de hepsi ancak Hakk ile yüzyüze! Bu Sırra erenler, sadece Vahdet'e erenler!

Kesret - Vahdet !

İki göz bir görüyor, beş parmak bir tutuyor.. Eh şimdi sen Vahdetini görme de Kesreti gör olacak iş mi, taş olur körolası insan!

Zikir

Zikrederken, dilini damağına koyar gibi, Hayalini göğsünün içine koy.. "Rahman Rahim" olan Allah'ı Kalbine sığdır!

Yapay Zeka ~ Ruh

Yapay Zeka Robot'da "Ruh" olabileceğine inanan kimse, öldükten sonra bir sisteme bütün bilgileri yüklense, Yaşayabileceğine inanan kimsedir.. Kafirlerin Hayalleri Hikayeleri hep aynı, hem Nankörlük hem İnat.. Ölmeden yapılsa bu işlem, ne olacak İki'ye mi Ayrılıcak? Ruh!.. Onlar bilmezler!.. Sağırdırlar, Kördürler!..

Huu..

Her birerlerimize Farklı gözüken (Tecelli), Aynı Tek ve Bir Suret (Nur).. Salonlarda Tv Yayını gibi.. Ve her bir Ruh (Min Ruhi) Filmin içinde canlı kanlı.. Fakat kimisi daha Konu'yu anlamamışken (Bilgi) kimisi için F-ilim bitmiş durumda (Malum).. Kimisi doyamıyor Seyr'etmeye yeniden yeniye (Zevk), kimisi Uyukluyor (Gaflet).. Gepgeniş bir Salonda bir Aile (Ademoğulları).. O'ndan başka ev bark sığınak, başını sokacağın bir Varlık yok! İsyan etme, Doğmadı Doğurulmadı, Üveylik diye bir şey yok! Yabani olma Fitne'yi bırak da, Ashab'tan Selman (ra) ol, ta gir içine Ehl-i Beyt'e (as) kadar! Muhammed Ali Hasan Hüseyin Fatma!

Suret (Devam)

Şu yaptıklarını hiçbir Suret olmaksızın yapabileceği Sırrına erdin mi..

Dünya Düz mü (!)

Ay, Güneş "Yuvarlak" da Dünya Kare mi olmalı.. Bilemez miyiz yani şimdi; "Bilgi" edinmek şüpheli mi?.. Hiç deniz görmemiş birisi yağmur dolmuş bir ayak izinden Okyanus'u "Hayal" edemez mi?.. Ya da Bir görüyor Birlik görüyorsa, Rüya'da Göremez, Bilemez mi?.. Bildiremez mi!

İnsanlar..

İnsanları "Çok" zannetme.. Tek olanın Çokluk Tuzağıdır İnsanlar.. Cemal yönünden bakarsan hani Kendi Tek ama Lütfu Çok ya..

üzerine, alınmayasın..

"Karışık" olma ki (!), üzerine, alınmayasın.. "Uğraşanlar", farkında olmadan Hakk ile uğraşıyorlar(!)..

"Quantum" ve Tasavvuf..

İlim de Nur'dur, fakat Işık Suretinde değil.. Ve Bilene, her bir İsim diğerinin aynı ve Zatının Aynıdır.. Onun için, "Kemal" ne Tenzih ne de Teşbih'te değildir.. Hiçbir şey O'na benzemez; "O" İşitendir, Görendir.. "Quantum" Işıltılı Parıltılı olduğundan ilgi çekiyor, İslam'da İlim'in de "Nur" olması Mantığı onlara gelemiyor o yüzden, ki gelmez.. Çünkü onlar İlim'den de yine parıltılı ışıltılı olanı isterler, O'nu isteyemezler.. Hani belki Kudret Alemi diyelim ama "Çocuk Hayalleri" gibi olan boyuttan.. Bu yüzden o şekilde ne Kemal olabilir ne de Birlik Teklik.. Hiçbir şeye benzemez ve İşitendir Görendir Sırrı her daim Muhammedilere Özel kalacaktır, Avam (Müslüman görünen veya Kafir olsun farketmez) ondan bir koku dahi alamaz.. Işıltıyı Bilgiyi Sureten geçicek, Tenzihi Teşbihi geçicek de Kul olacak, Fena'yı aşıcak Beka, Tevhid'den Vahdet'e gelecek, Kul Makamında kalacak İlahir.. buna hiçbir şekilde

Yalan

Yalan, İman'ı Küfür yapar! Hele ki Haklısın diyerekten Yalanla iş tutmak, değil hakkını almak Cehennem'e girersin!

Sıfatları ve Tecellileri Ayrımı..

Sıfatları ve Tecellileri Ayrımı; mesela Kudret'in (Sıfat) Bedenini, Alemi, her an (!) ayakta tuttuğu halde, senin onu sadece bir şeyi kaldırdığında vb (Tecelli) Hissetmendir.. Esma'nın Uluhiyet Mertebesinde Birbirlerinin ve Zatının Aynı olması ise, yukarıdaki örnekteki ilk durumun El Batın'a, ikinci durumun ise Ez Zahir'e Nispet olunması gibidir..

Zaman (Devam)

"Hareket" ve "Zaman" çoğu insanın Zannında -hele ki şu Hayali Modern Çağda- "Doğrusal"dır.. Hakikat'de ise, "Döngüsel"dir.. Hatta her An, başladığı yere, döne döne!

Kalp ne demektir ~ Kuran ~ Takva ~ Ruh ~ Sır

"Takva" sadece Korkmak demek olmadığı gibi.. "Kalp" de Kuran'da sadece Duygu demek değildir.. "Kalp" İnsan Varlığında tek bir Sırra İşarettir, sadece Duygu ve sadece Akıl'da kalmaz, ikisini de kuşatan o Öz'e gelir, getirir.. Ta Ruh'a, Min Ruhi'ye varıncaya kadar ! Henüz Kamil olmayanlar ise, ya Akıl ya Duygu demiş, birbirlerinden ayrılmakla rahata ermişlerdir!..

Bir Tesettür'e gir de..

Bir Tesettür'e gir de bak bakalım çevrendekiler ne kadar Modern (!) , ne kadar Müslüman (!)..

Abdulkadir Geylani (ks)

Daimdir Himmeti Kalbimizde Pirim Abdulkadir'in..

Yapay Zeka - Robot ~ Doğa - Yaratılış ~ Zihin ~ Felsefe

Yapay Zeka Robot'da Zihin var mı filan bırak, "Yapay" ve "Gerçek" nedir ? onu düşün.. Sen Doğal mısın ? Yapay mısın ?.. Hem Doğal hem Yapay şeyler var ise, Yapay olmayan "Doğal Gerçek" nedir ? "Gerçek" nedir ? "Yapay" İnsan eli ile Taklid edilip "Yapılan" yani Doğal olmayan ise, Doğa neye göre "Yapay" değil ? "Doğal Gerçek" olan İnsan ise, Robot da Doğal değil Yapay'sa, "Gerçek" hangisi? Ve "Yapılmamış" olan hangisi! Doğa mı İnsan mı Yapay Zeka mı!.. Kafir İnsan Zekayı Aklı Doğayı Gerçeği (yani Hakkı) ne kadar İnkar etmeye çalışırsa çalışsın, ne kadar Oyun Oynarsa Oynasın, sadece kendini batırmış sadece kendini rezil rüsvay etmiştir; Yazık..

Zat-ı Aşk..

Çirkin'i de Güzel'i de aşan, Sıfatı Zat-ı Aşk..

İlim Sıfatı ~ Min Ruhi

Doğar doğmaz Örümcek hangi bilgiyle nasıl ağ örer veya Arı hemencecik ne yapacağını nasıl Bilir de en yetkin şekilde yaşamaya başlar.. İşte İlim Sıfatında böylece gördüğün gibi, Esmai Tecellilere değişik değişik Mazharlarda bak ki, Alemlerin Rabbi olan Zat'ı Kayıtlayıp Nefsinde Daraltmayasın, zira O değil, böylece ancak Sen daralır Sen kayıtlanırsın.. Halbuki İnsan Ruhu (Min Ruhi) en büyük kayıtsızlık en büyük genişlik Lütfuna Mazhar kılınmıştır! Sabret de Nefsini Sana Perde çekmesin, Bil, Sabret de Kendine Zulmetme!

Namaz..

Görmek istiyorsan önce bir bak.. Namaz'da Görmüyorsan, başka nereye bakacaksın..

"Hayal" diye..

"Hayal" diye, O'na Nispet ettiklerin ve Öz'üne değil, O'na Nispet etmediklerin ve Gayrısı Zannettiğin Kendine denir!

Kurancılar (!) ve Tasavvuf..

Bir Ay boyunca tutulması Farz Kılınmış Oruç var, ama hala Tasavvuf'u soruyor, anlıyamıyor.. O bir Ayı da Zorla tutuyor ya, ondan anlıyamaması.. Nefsine göre Din öyle olur işte, Anlayamazsın!

Zaman Sırrından..

"Zaman" izlediğin Video'yu durdurduğundaki gibi duruyor mu?.. Madem Sabit Kalıcı olmuyor ise, akan değişip giden Resimleri onlarla birlikte değişip akıp gitmeden Sürekli Algılayabildiğin "Sen" (Ruh) nasıl Sabit-Kalıcı olabiliyor.. demek ki O (Min Ruhi) Zaman'dan Hür'dür.. Düşünce (Bilgi) ve Hatıra da Kalıcı Sabit olmakla birlikte, onların Zaman'dan Hür oluşu Ruh'unki (Öz Saf Ben) gibi değildir.. Keza bilgi ve hatıra'dan farklı olduğu gibi elbette o yüzyıllarca sabit kalabilen Taşlar veya Ağaçlar türünden bir varlık da değildir.. Peki Zaman izlediğin Video'yu hızlandırıp yavaşlattığın gibi yavaşlayıp hızlanır mı.. Evet; bir Bitki veya Sen'in Maddi Bedenin aynı Süre'de oluşmaz.. Ruh'un (Min Ruhi) Zaman'la İlişkisinde şöyle Acayip bir Sır da vardır ki Yaşamayan (Keşf) asla bilemez ve inkar etmesi cehaleti doğrultusunda çok kolay olur: Henüz olmamış bir olayı olacağı gibi önceden aynıyla Rüya'da görüp yaşamak.. Evet bu kes

Zaman ~ Düşünce ~ Min Ruhi

Dış (?) Dünya'da Kalıcı olmayan şeyler, Düşünce'de Kalıcı Sabit duruyor.. Hem Resim olarak da Sen'de Kalıcı duruyor.. Bir Kayıp olsa, yani Unutsan -ki onlar zaten hali hazırda Sen'de kayıptır (!)- , o Anı-Kayıt Sen'de sadece Resmi değil, Düşünce'yi de Zaman'a bağlı kalmaksızın tekrar önüne (!) koyuyor.. Dikkat edersen, Düşünce'den Hatıra'dan öte, Zaman'dan bağımsız Asıl Sabit Asıl Öz, hiç değişmeyen, Sen'sin Sen!.. Düşünce, Hatıra, Kimlik değil, Saf "Ben", yani Ruh! "Min Ruhi"!

Matematik ~ Vahdet ~ Tasavvuf

Esmai Tecelli Müşahedesinde: "0" (Yokluk) el Batın'da, "2" (Çokluk) ez Zahir'de, "1" (Birlik) el Vahid'de.. Zati Tecelli Müşahedesinde: "Yokluk" Eşya'da (Maddi), "Çokluk" Sıfat'ında, "Varlık" Ruhunda (Min Ruhi), "Teklik" Vücud-Varlığında..

Nefs ~ Akıl - Duygu ~ Kalp ~ Sır

Horoz veya daha küçük bir Hayvan kendisinin on katı büyüklüğünde bir Hayvana Diklenebilir.. Bu ondaki Nefs'dir.. Eğer Aklına kalsa, o Cesareti gösteremezdi.. "Kaçmak" da Akıllılık sayılabilir (!); Ceylanlar böyle yapar.. Peki "Teslim olmak" ? Yani "İnsan" söz konusu ise; Nefs ile mi.. Akıl ile mi.. Yoksa Kalp ile mi? Çünkü Nefs ve Akıl ile olan Teslimiyet, Kalp yanında Makbul sayılmaz.. Hatta onlarla Teslimiyet hiç gerçekleşmeyebilir bile.. Kalp Batı Dilinde diğer her şey gibi Kısırlaştırılmıştır; Hakikat'de Kalp: Akıl ile Duygu'nun Birliği'dir.. Batıl (Cehalet) onu ya İki'ye Bölerek ya da birine indirgeyerek daraltır.. Örtmeye çalışır.. Hatta O Kalp Sır'dan olduğundan, Dilsel Açıklamalar yetersizdir.. Yani İnsan sadece Nefs sadece Akıl'dan ibaret Varlık olmayıp, Kalp olmaksızın sadece onlarla da Hakk Katında Makbul olamaz; yukarıda bu Hakikat'e işaret olacak yeterli Örnek verildi.. Ruh ise, "Zat"-en Teslimdir!

Evrimini Tamamlamış (?) İnsanlar!

Bu Halk "Taklidi İman Sahibi" (Ümmi), onun için Son'u Tehlike'de.. Ama "Oku"muş (!) "Herkese Faydalı" olan bir Bilim Adamı ise Yahudi Hristiyan kalsa, hatta Deist bile olsa, bu onun ve Meal'den Muhteşem Bilimsel Yorumlar Yapabilen (!) yani "Oku"yabilen (!) sizlerin Hakikat'de "Takva Sahibi" olduğunuza Delil oluyor, Sizler Evriminizi Tamamlamış (?) İnsanlarsınız, Öyle mi! Onlar ise "Eksik", Cahil Cühela Takımı! Ah Kibirli Yabani ah! Şimdi sen bana "Evrim'de Evrim'in Tamamlanması diye bir şey yok" diye Ahkam da satarsın! Ahkam mı Ahmaklık mı?

Fark ve Cem Sahibi ol.. Ruh Deryasında Ruh Balığısın O'nun..

Düşünce ile İlim.. Ses ile Mana Aynı mı.. Hayal ile Hatıra.. Suret ile Kalp Aynı mı.. Tecellisi ile Esması, Müsemmasında; Fark ve Cem Sahibi ol.. Ruh Deryasında Ruh Balığısın O'nun, Zatında Tek ve Bir olanı Bul!

Delil'de kalan, Dalalette kalır..

Delil'de kalan, Dalalette kalır. İlim'de kalan, Malum'dan Gafil gezer.. Esma'da kalan Müsemma'ya varamaz..

Celal - Cemal ~ İnsan..

İnsan hep Cemal üzere yaşasa idi, Celal diye bir şeyin olduğunu bilemezdi.. Elbette açığa çıkmadığı için, Var olsa da, bu Özellik ona Gizli kalırdı.. Tersi de aynen geçerli, yine bir şey Gizli kalırdı.. Yani İnsan'a Ne Gizli kalmış, Tanınmaz olurdu?!.. Bir de şu var: Celalin Açığa çıkacağı Zamanla, Cemalin Açığa çıkacağı Zaman, yani Sebepler diyelim (!), Mutlak Karışık olsaydı?.. Yani İlkeler olmasaydı!.. Bu durumda da şüphesiz yine Gizli kalan bir şey olurdu! Ve İki durum da, şüphesiz "Eksiklik" demek olurdu; "İnsan" için! Halbuki "İnsan" bir Berzah olarak Yaratılmıştır.. Eksiklikle Tamlık arasında Tecelli eder.. Ruhlar Varlık bulduktan sonra, bu Berzah'a (İnsan'a) İndirilmiştir!.. "Yokluk" Eksikliktir, Gizli kalmışlık olarak!.. Yoksa O Varlığın Zıttı yoktur! Eksiği yoktur! Tamamlanması yoktur!.. O'nu Tanıyanın Noksanı kalmaz, Fazlası ise nihayet bulmaz!..

Kader Sırrından..

Elemli Hastalık veya herhangi bir Bela, mesela Düşmanın Zulmü, Zorluk Sıkıntı bakımından Aynı şeydir.. İster Haketmen sonucu Ceza olarak İmtihan olsun, ister sadece İmtihan olsun, elinde olmayan Kader de öbürü değil mi zannediyorsun? Yaşıyorsun, illa ki bir Sıkıntı Zorluk Yaşamayacak mısın?.. Zalim bunu yani yerini bilmediğinden ötürü Cehennemde! Müminler, es Sabr'ı el Hakk'ı Bildikleri için Cennette!

Haramlar..

Değerlendirmeyen kimse Şükredemez.. İçki zina türlü haram sana "Değer" vermez.. İçini çalar, sana şişesi-kabuğu kalır.. Daha şu var: (Mealen) "Her şeyin hazinesi benim yanımdadır.. sizin yanınızdaki tükenir"..

"İnkılap" Asl'a, Öz'e Dönme değil..

"İnkılap" Asl'a, Öz'e Dönme değil, Farklılaşma, Başkalaşma, Benzeme, Yeniliktir.. Bunu anladıysan; Şimdi buyur: "Asıl-Öz" nedir?.. Nasıl Dönülür?..

"İnkılap" Diktatörlük değil öyle mi..

"İnkılap" Diktatörlük değil öyle mi.. Şimdi Yapılsın bakalım, görürüz.. Kim demiş değil diye, neye göre!?.. Tatlı canına göre mi?.. Hala Hayali Batı Medeniyeti Şekeri yalayan aptallar var.. Dünya'yı zehirlediler kurudu bitti, hala yalıyorlar bizimkiler.. Biz bize benzeyemedik(!), çünkü o Biz, Suni bir Biz!.. Yalan! Sadece Ahmakça Zevkli Kölelik! Temelinde Milliyetçilik Yalanı da olunca değme keyfine! "Türk'üm diyen" hani, ve nasıl "Türk" olunuyor!?.. Hani nerede görüldü bu genişlik, kendi evlatlarına tahammülün yok Dinsiz! Ne Türklüğü ne Müslümanlığı Yalancı Münafık! Ne anlatayım..

Uyanıksan hani Perde, nerde kesret, nerde İkilik!

Ha veren el ol, ha alan el ol, Maddi olmuş Manevi olmuş Rızık Allah'tan, el kol, Kuvvet, Suretler, Ruhlar Allah'tan! Herkese yayılan Kahır ve Hamd Allah'tan! Şahdamarından daha Yakın, nereye dönsen Vechi orada! İstediğin kadar Suret üzere görme, Batın'da O! Ee hadi şimdi Sen Vahdet'de değilsin, bu Vahdet değil! Ya ne bu Şirk mi! İstediğin kadar şeyi Perde koy, Hakikatte değil, yine Sen'in Uykunda Gaflet! Gafletinde Şirk! Uyanıksan hani Perde, nerde kesret, nerde İkilik!

"Mudil" İsmi üzerine..

Bir Güreşçi kendi kendini kündeye getirebilir mi.. Buna Kudret denebilir mi.. Eğer kendini yenerse, kim yenmiş olacak mesela.. Gücü mü bitecek.. Var'ı Gücünden mi ki, Biticek de Yok olacak.. Ölecek!.. Kudret'in bu Üstünlükmüş gibi gözüken Saçmalamalarla cümlelerin kendi içinden de görülebileceği gibi hiçbir alakası yoktur.. Bu Zeka zırvalamalarının Kudret Sıfatı ile değil "Mudil" Sıfatıyla alakası vardır.. Mudil, yani "Saptırma", "Yoldan çıkarıcı", "Oyun oynayan" gibi manalar verebiliriz.. Mesela Hayal Kuvvemiz Kudretimizin de Alemlerin Rabbinin bu İsmi ile alakası vardır.. Keza Vehim de öyle.. Hoş Uluhiyet Mertebesinde her İsmin her İsimle alakası vardır çünkü Varlığı Tek (İkincisi yok) ve Bir (Bölünmez) ve "Mutlak" (Tek Gerçek) olanın "Kendi" Özellikleri, Sıfatlarıdır.. Sana Kendi Ruhunda Varlık vermekle büyük bir Lütuf'ta bulunmuş, böylece seni hayatına katmış, hayatını oyuna çevirmemiş, Vehim yapmamış, Batıl ya

Allah Nur, Alim ve Musavvir'dir.. ~ Suret - Hayal - Rüya ~ Mana

Işık olmaksızın şeyler görülür olmaz.. Halbuki o şeyler Şekillenmişlerdir.. Hayal'de ise, Işık ve Madde olmaksızın Suret-ler Görülür olur.. Allah Nur, Alim ve Musavvir'dir.. "Nur" bildiğimiz Işık olduğu gibi "İlim" de Nur'dur.. "Suret"ler Hayal'de de olsa (Mesela Rüya) İlim'e (Mana) göre Şekillenir, ama Nur ile Görünür olur..

Resmedilme..

Ayırma-İkilik, Birleme-Birlik vs Senin de Özün'de Hazır bulunduğun Varlığın Hakikatinde değil, Sonradan Olan-Oluşan, Nefsinde Yansıması, Resmedilmesindedir.. Hakikat'de değil! Bu açıdan Cahilin Kemali Sonradan, Eşya ve Zamanla Kayıtlı, Kamil'in Hakikati ise Ezeli ve Hakk'tan başka hiçbir şeyle Kayıtlanmaz olur..

Çok güzel Bölersin, Parçalarına Ayırırsın, zevklidir de.. ~ Akıl Yolu

Çok güzel Bölersin, Parçalarına Ayırırsın, zevklidir de.. Fakat o aynı Akılla Birleştiremez, Birleyemezsin.. İşte Akıl Yolu öyle Zavallı bir Yoldur.. Kavrayamıyorsun değil mi?!..