Kayıtlar

Tasavvuf etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Rabta Şirk mi ! ~ Vesile ~ Tasavvuf

Allah Kur'an'ında bizZat Kendisi, Nebi, Resulleri ve Salih Kulları, Velileri ile bizlerin Kalplerini Rabtetmiyor mu ? Bizzat Allah onları Kur'an'ında bunca Zikrederek, bize Kendisine Yakınlık için, onları Vesile kılmıyor mu ? O'ndan ala Vesile eden, O'ndan ala Rabıta yapan mı var !

Tasavvuf ~ Şirk !

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de Kendini Fakirlerle Apaçık olarak Birlemiştir ! Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve -sadakaları alanın Allah olduğunu- ; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi? (Tevbe 104) Güzel bir söz ve mağfiret, arkasından eza gelen (başa kakılan) bir sadakadan daha hayırlıdır. -Allah Gani’dir-, Halîm’dir. (Bakara 263)

Hadid 3 ~ Hu ~ Zahir - Batın O'dur ~ Tasavvuf

Yok idin, yok iken nasıl Zahir olasın; Zahir değildin ki, Batın Sen olasın. Misal, Konuşma özelliği sen'de Batın iken, nasıl görünür oldu ? Ya da, sen'i şimdi şu surette görünür kılan sen misin ki ? Ya, seni seslendiren kim ? Dahası, Zahir sen misin ki Batın sen olasın ?.. "Batın" O'dur, "Zahir" O'dur (Hadid 3).. Yani şu görünme ve görünmeme de yine O Zât'a ait.. O halde "görünme" O'ndan başkasına ve başkalarına nispet edilemez, "görünmeme" de O'ndan başkasına ve başkalarına nispet edilemez.. Ve demek ki görünme ve görünmeme ancak O Zât'a ait O'nun bazı Sıfatlarıymış.. O Zât'ın özellikleriymiş bunlar, başkasının ve başkalarının değilmiş.

Vech ~ Tasavvuf

O'na Yön tayin edebilir misin ?.. O halde "Her yöndedir" demek "Hiçbir yönde değildir" demekten daha Makul ve Uygun olanıdır.. O'na Mekan tayin edebilir misin ?.. O halde "Her yerdedir" demek "Hiçbir yerde değildir" demekten daha Makul ve Uygun olanıdır.. Zaten bunlar Kulun bir şey demesine kalmamıştır.. "Nereye dönerseniz Vech'i oradadır" (Bakara 115) , "Şah damarından daha yakın" (Kaf 16) .. Şimdi sen anlayışsızların itirazlarını ve lüzumsuz tartışmalarını, yani Fitne'yi bı rak.. önce Sen Kulluk Ahlakını gözet de, kendi Nefsine Allah'ın Kelamını muhatab alıver.. Güya Kuran-CI-ların ahlaktan ve akıldan yoksun tartışmaları, Tasavvuf Ehline attıkları iftiraları, başka yüzden değil, Allah'ı bırakıp, kendi Nefislerini unutup, Hakk'ı değil Halk'ı muhatab almalarından kaynaklanıyor.. "Onlar gerçekten Rab’lerine mülâki olacaklarından şüphe içindeler.." (Fussilet 54) Kuranı muhata

Abdulaziz Bayındır ~ Tasavvuf - Şirk ~ Erdem Uygan ~ Yükselen Sözler ! ~ Mustafa İslamoğlu ~ Mehmet Okuyan ~ Caner Taslaman ~ Emre Dorman vb..

Abdülaziz bayındır'ın "Allah'ın bilmediği şeyler var" sözü şirk küfür iftira değil de tevili var ilmi var, fakat Tasavvuf Büyüklerinin sözlerinin tevili yok şirk küfür ve iftira ediyorlar, öyle mi !

Cübbemin altında.. - Enel Hakk ~ Tasavvuf ~ Şirk ~ Abdulaziz Bayındır

"Cübbemin altında benden başkası yok" yahut "Ben Ben'im" gibi sözler söylenmiş olduğunu hayal et.. Sonra abdulaziz bayındır'ın "Allah'ın bilmediği şeyler var" sözünü bunların yanına koy.. İyice düşün.. Hangisi doğru bu sözlerin ?.. Hangisi Şirk, Küfür ve Allah'a İftira ?.. İyi düşün !

Tasavvuf ~ Kemal

Hasan ile Hüseynin (as) Dedeleriyle (sav) Muhabbetleri, Hz Ali (kv) Efendimizin gayet esprili bir zat olması, Efendimizle arasındaki Muhabbeti düşün; Allah'ın Ehl-i Beytini bir düşün yani.. Anlamazsan, daha ötesinde ben derim ki, "Latife"nin kalktığı hiçbir Mertebe ve Makam yoktur. Bunun aksi bir haller durumlar, ancak kişinin kendine bir yükseklik vermeye çalışmasındandır, henüz kemale ulaşmamış olmasındandır. Ancak, Bidayette geçici bir süre gerekli olabilir.

Tasavvuf ~ Varlık ~ Yokluk ~ Vücud ~ Ruh

Şimdi sen ayaklarını hissetsen ellerin yoklukta kalır, ellerini düşünsen sırtın yoklukta kalır. "Sen" O'ndan bir Ruh olduğu için böylece hem yoksun hem varsın; Daha doğrusu: Özün olan Sen (Ruh) O'ndan olduğu için, bu yokluğun da varlığın da üstündeki Sırdansın. Keza O'nun Vücudu (Ruhu-Zâtı) hem Zihinsel Yokluğun hem Fiziksel varlığın Varlığıdır, onlara vücud olmaktadır. Hem o Yok'un hem o varlığın Varlığı işte O'nun O Vücududur; Sen'in Sırrın da işte O'nun Sırrından olduğundan, aynı gerçek-"lik" Sen'de de mevcud; ama O'nu Bilmezlik edersen, hem zihinsel yokluğa, hem bedensel (Fiziksel) varlığa, mahpus kalırsın. O ise Kendini Mutlak olarak Bildiğinden, O olduğundan, noksanlıktan Münezzehtir.

Selefiler ~ Kuran-CI-lar

"..şah damarından daha yakınız." (Kaf 16) Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zat’ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi’dir. (Bakara 115) Onlar gerçekten Rab’lerine mülâki olacaklarından şüphe içindeler, öyle değil mi? O, herşeyi ihata etmiştir, öyle değil mi? (Fussilet 54) O, evveldir ve ahirdir, zahirdir ve bâtındır. Ve O, herşeyi en iyi bilendir. (Hadid 3) Kuran'da bunca sayısız Ayet Lafzı böylece dururken, gidip de Tasavvuf Ehlinin sözlerini doğru anlayamamak, illa ki yanlış anlamak, Şirk ile Küfür ile suçlamak, nasıl bir anlayışsızlık, nasıl bir insafsızlık, nasıl bir iftira ve büyüklenmedir ! Bu nasıl vicdan ! Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? (Nur 12) Onu duyduğunuzda "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Haşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır..." demeli değil miy

Sanat ~ Din ~ Tasavvuf

Özellikle Sanatçılar çok iyi bilir: Bugün meydana getirdikleri ve çok beğendikleri bir Eserlerini yarın dönüp baktıklarında hoş bulmazlar beğenmezler, yeterli bulmazlar. Bu başlangıçta çok uzun zaman böyle gider. Sonra nihayet bir kemale ulaştıklarında artık geriye dönüp baktıkları eserleri onlara kötü gelmez, fakat yeni yaptıkları öncekilerden yine daha güzel olur; yani iyinin iyisi. İşte bu, Allah'ın Sırrından, Sıfatlarının Kemalinin nihayetsiz oluşundan, Yüceliğinin Sonsuz luğundan böyledir. Allah'ın hiçbir yaptığı kötü değildir, biz farklı nispetlere ve iyinin iyisine, güzelin daha güzeline göre onları "kötü" diye isimlendiririz. Yoksa her şey mükemmelin mükemmelin mükemmeline doğru sonsuza uzanır. Fakat bize göre Razı olup olmadığı işler ve bir Kıvam bir Kemal belirlemiştir ki Yaratılış-ımız mümkün olsun, hem Muhabbet gerçekleşsin hem bir Tatmin bulabilelim. Ahiret'teki durum Akılla izah edilecek bir durum olmadığı için söz edemiyoruz:  “Ben

Vech ~ Tasavvuf

Sen'in Yüz'ün değişmez, Sabit'dir, İfadeler olan Suretleri değişir: Gülen Surat, Hüzünlü Sur-e-t.. Yüzünde görünen bu İfadeler Suretler, görünmeyen Sıfatlar'dandır, bu Suretleri, görünmeyen o Sıfatlar görünür kılar. Vech'in ise aynı kalır. Neticede "Sen" görünmezsin ne de "Sıfatlar"ın görünür; bunlar Suretinde, Yüzünde görünen, Geçici Suretlerdir; Zât'ın ise Sabit'dir. Sen'i nerden tanırsın ? Zâtından-Vechinden mi ? Sıfatlarından mı, Suretlerinden mi ? Tanıyacak bir Zât lazım . Keza Sen'in Suret olmıyan bir Vech'in var ki, diğer hepsi de Sen'i Tanıman içindir; yahut O'nu mu desem ! O'na göre Sen ve başkaları Suretler gibidir muhakkak; ama Kendini-Nefsini bilmezsen, Zâtını nasıl bilebilirsin !.. Zâtını Zâtında ara, Sıfatını Sıfatında, Nefsini Nefsinde..; Yoksa bu Suretlerden Vechini bulamazsın; nereye dönsen, bulamazsın bulunmazsın.. Bulursan Vecd olur, Vech olur, o vakit Suretten de tanır bilirsin, Sıf

Tasavvuf ~ Felsefe

Tasavvuf Ehlinden bazıları Felsefe'yi ve Felsefe Terimlerini ancak aklıyla anlayabilen Halk'a ve Felsefecilere, bazı Özel Hakikatleri anlatmakta kolaylaştırmak ve ilgilerini toplayıp yönlendirmek için, sadece bir Yöntem olarak kullanmıştır. Bunun dışına çıkan bir başka Hal ve öykünme varsa, o kişi ya Tasavvuf Ehli değildir ya da Cahildir.

İnsan Bilinci ~ İnsan ~ Nefs-Doğa ~ Fıtrat-Yaratılış ~ Evrim Teorisi ~ Eşref-i Mahlukat ~ Ahlak ~ Felsefe ~ Din - Tasavvuf

Kendi Düşüncenden dahi olsa, harhangi bir fikrin Olumsuzlanması İnsan Bilincinin kanıtıdır. Eğer olumsuzlama Bilinçli görünmüyorsa Nefs'tendir, yani İnsanın Hayvansal Doğasından..; Kıskançlık-Hased ve Yaltaklanma, Hırs vb gibi.. Bu iki birbirine zıt durum ise İnsan Fıtratının Varlığının Kanıtıdır. Bu "durum"un reddedilmesi olumsuzlanması Akli yönden "Çelişki"ye benzediği içindir.. Kamil İnsan Fikir Üreten, Düşünen olmasa dahi, Nefsine (Ego) - Hayvansal Doğasına karşı çıkabili r durumdadır; Yani "İnsan" mükemmel olmasa da herhalükarda Bilinçlidir. Biz Evrim Teori'sinin ve özellikle Tarihselciliğinin İnsan'lara sanki mutlak gerçeklermiş gibi dayatılmasını olumsuzluyoruz; dinî bağnazlık ne ise bizim için Evrim Tarihselciliğinin mutlak gerçek tarihmiş gibi dayatılması da aynı öyledir. Evrim Teorisinin kendisinin "Mutlak" Gerçek gibi sunulması ve dayatılmasını ise şimdilik, birbirleriyle ihtilaf içinde olan Evrimci Bilim Adam

Felsefe ~ Makulat-Mahsusat ~ Tasavvuf ~ Alem ~ Varlık ~ Vahdet-i Vücud

Özellikle "Felsefeci"ler, Varlığı sırf "Düşünsel" yolla Müşahede ettikleri, araç olarak sırf Sınırlı olan Akıllarını kabul ettikleri için "Makulat" - "Mahsusat" gibi kategorize etmiş bölümlere (İkiye) ayırmış, bunu bir "Marifet" kabul etmişlerdir. "Dış Alem'de Sanat yoktur".. "Merhamet dış Alemde yoktur".. ; "Zihinsel Varlıklardır".. gibi sözler söylemeleri bundan kaynaklanır. Halbuki "Marifet" İnsan'ın iç dünyası ile dış dünyayı ayırmakta değil ortadaki "Mükemmel Uyumu" farketmekte olabilir.. "Allah" İnsanlara "Şahdamarları"ndan Yakın ve Tek-Bir olandır; "Alem" sırf bir "Ses-İsim"den ibarettir: "Varlık" değildir.. Daha ötesinde ve nihayetinde ise: "Marifet", "Marifetullah"tadır: yani Tek ve Bir olan Allah'ın Varlığını Müşahede edebilmek, Alem'i bilmek ve "İkilemek" değil, Varlığı B

Ve nefahtu fîhi min rûhî.. ~ Ruh ~ Tasavvuf

Bir insan altından yapılmaysa da değerini bilmiyorsa bu o kişinin Altının değerini bilmemesindendir. Senin benim tüm mahlukatın hem cismin Özü de su'dan taş'dan toprak'dan değildir. Şeytan da bu Sırrı bilmedi de "Ateşten" dedi.. Topraktan dedi.. Alim'di ya, Sıfatına güvendi de, "Cahil" dedi, ona göre buna göre dedi kıyas etti filan, şu bu.. İşin dedikodusu.. İşte O Nefesin de, O Toprak zannettiğinin, Hayvan dediğinin de Kıymeti O'na göre.. Öncesini bilirim, "Sonra"sını bilmem. Sana göre şuna buna göresini bilmem, cehaletime ver..

Tasavvuf ~ İnsan ~ Mertebe ~ Makam ~ Hakikat-i Muhammediye

"Hayvan'dan aşağı".. "Hayvan-İnsan".. "İnsan"-"lık".. "İnsan-ı Kamil".. "Hakikat-i Muhammediye"..

İnsan ~ Halife ~ Tasavvuf

O'nun Mertebesinde zannetme ki Halifelik sadece sana bana, İnsan'a mahsus kalır.. Verdiği İmkanın Kıymetini bilmeyip ziyana sarfedip aldanana, küçücük bir Karınca, bir Sivrisinek dahi Halife olur çıkar karşısına ! Dikkat et ve Şükret ki kendi Halifesi dahi O'dur ! “Sizi yeryüzünde halifeler kılan O'dur. Artık kim inkâr ederse, o zaman onun küfrü kendi aleyhinedir.” { Fatır 39 }

Tasavvuf ~ Tek - Bir ~ Sır ~ Birlik

Bunca sayısız varlık her biri farklı beden'de (yani farklı Dünya'da) ve de kendi Aleminde yaşarken ! , her bir Tür ve Cins bunun gibi başka bir Dünya'da yaratılması da Mümkün iken.. tutmuş hepsini de aynı Dünya'da aynı Alem'de toplamış.. Tek ve Bir değil mi ya !

Fıtrat ~ Elest Bezmi ~ Sır ~ Tasavvuf ~ Çocuklar

Hiçbir çocuk yoktur ki kendisine ilgi gösterilsin de çekinip utanmasın. Dikkat et istisnasız herbiri böyledir, Fıtratları budur, büyüdükçe, sonradan şımarır, şımartılır, ben-"lik" etmeye başlar. Onlardaki bu güzellik bu utanış, Elest Bezminin Sırrının Sıcaklığından, Perdelerin inceliğindendir.

Tasavvuf ~ Sır

Herbir şeyin suretini insanın önüne sermiş gösteriyor da kendi kendisinin suretini insana göstermiyor ya. Birbirlerini görüp dururlarken hiçbiri kendi suretini müşahede edemiyor. İnsanlar bilse ne acayip Sır bu. Sen bu Sırrı anla; Zat Cennetinin İlimlerinden, El-Batın'ın Müşahedesindendir!

Tasavvuf ~ İnsan (-lık) Mertebeleri

"Hayvan" değilsin..; aşağı düşmezse: "Hayvan-İnsan".. "İnsan(-lık)" ise önünde "İnsan-ı Kamil" Mertebesi.. "İnsan-ı Kamil"in önünde: "Nübüvvet".. Peygamber'den öte ise "Hakikat-i Muhammediye" !.. Mertebe olarak İstisnalar ve Özel Lütuflar bulunursa da Makam bakımından "Hakikat-i Muhammediye" Tek'tir.

Şefaat Şirk ~ Tasavvuf Şirk - Her Şey Şirk !

Şefaatin Şirk olduğunu zanneden Cahiller azıcık akıllarını çalıştırsalar ister Kurani olsun ister olmasın tüm Mahkemelerin Yargılamaların da Şirk olduğunu iddia etmeleri gerekir; çünkü Mahkemeler'de de ister Kuran üzere olsun ister olmasın, neticede Yargıç İnsan, Hakim İnsan olacaktır ve Yargılananın Suçlu mu Suçsuz mu olduğu da Vahiy ile belirlenemediğinden asla Hükmün Allah'a ait olduğu bilinemeyecektir ! İşte sana Şirk'in alası.. Şimdi ne olacak ? Hiçbir insanı yargılayamazsın ! Çünkü senin bozuk akıl yürütmene göre herhangi bir Mahkeme açıkça Şirk olmaktadır ! Netice'de Hüküm ve İcra bizzat Allah tarafından mı oluyor ? Hayır ! Olması için Yargıçın Vahiy alması gerekir.. Netice'de beni bir İnsan yargılamış, Hükmü insan vermiş olmayacak mı ?! O halde Şirk'tir bu ! O bozuk mantığına göre Kul Hakkı dahi Şirk olması icab eder.. Öyle Şefaat Şirk, Aracı Şirk, Tasavvuf Şirk, her şey Şirk !.. ; gibi hezeyanlı laflarla olmuyor bu işler !

Akıl ~ Kalp ~ Hu

Tam Akıl sahibine İman imkanı mutlaka açılır. Akıl, Nefsî açıdan fayda ve zararını gözetmek zorundadır. Kamil Akıl sahibi ise İman için Kalbî (Duygusal) yönü de gözetir. Fakat öyle ki kişi Nefsine uyarsa (Ben-LİK), İman bakımından Kalbini ve Aklını dahi inkar edebilir. Ben-LİK sahibine Akıl ve Kalp yetkin bir İmkan olsa da İman bakımından Kemal'e (Cenabı Hakk'ın Zâtına) eriştirmezler hatta "Fikir" yoluyla engel olurlar. Kemal'e eriştiren ancak Zat'dır, Zâtî Yol ki Tasavvuf'un Hakikatidir. Hakk, Hakikat'de İman için Akıl ve Kalb'e sorulmayacak, indirilemeyecek derecede Aşikar ve İnce'dir. O'ndan başka Laflar, Yollar, Yöntemler-Kişisel Marifetler boştur. Kemal için O'ndan başka hiçbir Yol yoktur.

Şefkat ve Havlu

Abdest aldıktan sonra senin yüzünü kurulayan havlu mu zannedersin. O'nu kendinde görmeyi bir iddiadan, kibirden ibaret sanan, O'nun şu Şefkatini şu inceliklerini görebilir mi dersin ? O'na Tevazu göstermekte O'nu lüzumsuz Tenzih etmekte hiç bir gariplik yok mu ? Bu Tevazu bu Tenzih, Sivrisinek misalini anlamıyan, onu Allah'a yakıştıramıyan Müşriklerin Tevazusuna Tenzihine benzemez mi hiç ? Müşriklere benzememek sadece suretle şekille mi zannedersin ? Hiç bunlar yok mu dersin, incenin incesini görmek hiç istemez misin ?

Allah'ın Zâtı ve Sıfatları ~ Sevgi

O, Sevgi'yi Sever, Kendi Sıfatıdır Sevgi, Sıfatlarını Sever. Zâtının Bilinmesini isteyince, Bütün bu Sıfatları Sebepler yoluyla Nispetlere bağlanmış, Hakk, Tecelli ettiği Suretinde Saklanmıştır. Ve bu Sıfatlar içinde Sevgi Sıfatının Zuhur edip de Sevilmemesi İmkansızdır, mümkün değildir. Fakat bu Sıfatın Nispet edildiği Sebep Bilinir "Kendisi" Bilinmez ise bu Zulüm olur ve "Zulüm" Sevilmez. İnsan'ın Zulümü, Kötülüğü "Sevmesi" İmkansızdır, yani o "İnsan" aslında Kötülüğü değil , Nispet ettiği Perde ardında yine Sevgi'yi Sever; Hakk'ı örter, İşini karıştırır ve Nefsine Düçar olur. Sıfatlar Sebeplere Nispetlere bağlanmasıyla -ki en büyük sebep ve nispet "İnsan"dır- iş karıştı ve "Bilinmeklik" de böylece gerekli oldu: Tahakkuk etti. Ve Hakk'ın Lütfu (Lutfeden Sıfatı ve Vehhab olması) Cihetinden bak ki Sevgi'nin Nispetlerinin, Sebeplerinin Sevilmesi de İmkan bulmuş ve Sevilmemesi de İmkansız olm

Müzik ~ Din ~ Tasavvuf

Hayat'ın Sırrı, Yaşamın Özü Kulluk'tur. Kendi İradesinden geçmeyen, bir sonraki Nota'nın ne gelmesi gerektiğini bulamaz, uyumu yakalayamaz, teslim olamaz. Tamamen kendinden geçmek olmaz, Skalalar var, kurallar var, Dengeli olmadan, Ses-Söz Dinlemeden, İtaat etmeden "Müzik" olur mu ? Zamanından önce veya sonra gelen Vuruşlar Yersiz olur; Namaz Vaktinde gereğince kılınırsa "Beyin" yersiz konuşmayı bırakır, susar, Sükut eder. Bilinçli bir kendinden geçiş lazım. Ritim'siz hiçbir şey olmaz, çok uzun vakit alırsa yakalamaya gücün, algın yetişmeyebilir, bu yüzden çözemezsin; yoksa "Din" bir Felsefi-Akli "Problem" değildir. Elektronik Müzik Ritim'e dayanır, Tekke'dekiler Ritim tutuyor, Kulüp'tekiler de kendilerinden geçiyorlar ama Hapı yutmadan olanına Zikir derim ben. 2000'lerde çok uçtuktan sonra "Minimal" çıkmıştı; Sert çakılmalara karşı biraz Merhamet olundu. Neticede Allah'ı Tespih etmiyen Zikretmiyen

Müminler de Benim Nurumdan.. ~ Tasavvuf ~ Zahir - Batın ~ İlim ~ Tenzih ~ Aynı Nur'danız..

Bazı Bilgiler vardır ki Hz Peygamber'de Batın, Varislerinde Zahir'dir. Ama bu, Allah'ın Batın olup, aynı şekilde Zahir olması gibidir. Yani, zannetme ki o'nda göremiyorsun diye bu İlim Peygamber'de (as) yoktu ! Bu mana'da Tenzih'in anlamsız düşer; zira her şeyi Tenzih edersen de Sen ne olacaksın ya ?! Sen olmadan Allah'ı nasıl bilebilirsin ! İşte anla ki, Müminlerin Peygamberin (as) Nur'undan yaratılması Sırrı bu mana'ya, bu Hakikat'e işarettir. Ali (kv) için, Aynı Nur'danız buyurmuştur !

Tasavvuf ~ Hayal ~ Gerçeklik ~ Hakk ~ Ruh

Hiçbir şey yok iken O vardı, ve el an öyledir. Bir Sanat Eseri düşün ki Sanatçısı onu sadece Hayal etmesi ile bildiğin şu madde gerçeklikten daha gerçek bir şekilde sadece Zihninde varlığa getirebilmiş olsun. Bunun örneği sendeki Vehim, Hayal ve Sanat Yeteneğidir. İşte bu "içeri"ye nispet ederek "hayal" ve "dışarı"ya nispet ederek "gerçek" diye "ayırt" ettiğin Varlık Hakikati ve Gerçeklik Sırrı, dış ve iç olarak iki olmıyan, Tek ve Bir olan Rabbinin Varlığında gizli, Hakk olu şu, Mülkünde de apaçıktır. Yani gördüklerini senin vehminin hayalinin gerçekliğine benzetsen de bu benzettiğin vehim, hayal, ve rüyalarının gerçekliğinin Sırrı, Cenabı Hakk'ın bizZat Hakk oluşunun Sırrındandır. Sen Hayal Eden olarak, elbette ki Hayalinle mukayese kabul etmez derecede Gerçeksin; Sen olmadan Hayal olmaz. İşte O'nun Halifesi olman bakımından böylece anla ki elbette Sen O'nun Mülkü içinde benzersizsin; çünkü Hayalinden değil, O

Tasavvuf ~ Hakikat içinde Hakikat

Hakikat içinde Hakikat arayan isen, hepimiz için geçerli aynı Hakikati dile getireyim: Sen ve O'ndan başkası yok.

Zât ~ Tecelli

O'nu sevmiş, bilmiş tanımışsan, Zâtının hiç bir şekilde gizli olmayıp yok olmadığını, değişmediğini, gizlenen, yok olup ve değişken olanın ise ancak Tecellileri olduğunu bilirsin. Böylece anlarsın ki sana göre hiçbir şey "kötü"ye nispet edilemez, zira sana göre "iyi" olan zaten ancak Zâtı olmalı !  

Hu ~ Tasavvuf

O'nun bir "söz"den mi bir "yazı"dan mı, "suret"ten mi "gizli"den mi, nereden Tecelli eder lütfu kahrı, belli olmaz bilen bilmeyene. Sen daraltma O'nu Tenzihinle, ve kayıtlama O'nu Teşbihinle, "sen"de mi "ben"de mi oyun oynama ya "şunda"dır ya "bunda".. O'ndadır O bilenlere.

Tasavvuf

"Tasavvuf"un eskisi yenisi olmaz. Daha bunu idrak edememişsen.. Eskilerin masalları, yenilerin ahkamları değildir "Tasavvuf".

Tasavvuf

"Marifetullah" O'nu kör göze parmak sokar gibi işaret etmek değildir.

Hz Peygamber ( sav ) ~ Zalimler ~ İfrat-Tefrit ~ Siyaset ~ Cenab-ı Hakk'a İttiba ~ Kulluk

Hz Peygamber (sav) Zalimlere Zorbalara o Kibirli Müşriklere genelde zannedildiği gibi "Siyaseten" değil, onlarda da kendilerinde göremedikleri Hakk'ı görebildiği için Sevgi Saygı Sabır göstermiştir ! Aynı Hakk'dan dolayı yeri geldiğinde de Zulümlerine son vermekte yine tereddüt yaşamamıştır ! Ahir olan Zamanımızda Müslümanların genelinde (!) Hakkı Müşahede değil "Siyaset", "Dünya Telaşı" hakim olduğu, ne yazık ki "Saygı, Sevgi, Sabır; Cenab-ı Hakk'a İttiba !" geride kaldığı i çin Sünnet'in Hakikati olan "Tasavvuf" da bu yönüyle işlevi elbette Hakk olarak yerine gelmemektedir ! Ya İfrat Tefrit ya Siyaset ! "..Ona (Firavun'a) kavl-i leyyinle=Yumuşak bir sözle (tatlı, yumuşak bir tarzda) hitap edin. Olur ki aklını başına alır yahut hiç değilse biraz çekinir.." { Taha 44 } Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pek iyi biliyor; onun için sen onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara ke

Şeyh - Biat - Tarikat ~ Nefs ile Cihad ~ Kemal ~ Kulluk

Nefs ile Cihad olmadan, O Kadir ile Hızırı bulmadan, Biat ile Kemal buldum, Hakk'a Erdim zannetme. Şeyh İçinde olmadan, İçindekini Şeyh tutmadan, dışardakiyle dışındakine, büyüklenip böbürlenme.

Kalp

Nefisle Cihadın üzerine Kalbinle Cihad'ı ekle de onu Huzur'da Sabit kılmaya bak. Paslanır ya, onu Muhabbetle Zikirle Namazla İlimle artık türlü türlü Nurlar ile parlatmaya tutuş.

Evrim ~ Tasavvuf

Yaratılış kare kare An'da mevcut, An be An gerçekleşiyor ; ne Evriminden bahsediyorsun sen ?

Burçlar ~ Tasavvuf

Nefsine uymayanın Burcu olmaz.

Zât ~ Sıfat ~ Adalet

İnsan için Adalet nasıl ancak Hakk'da bulunur ise, tüm Sıfatlar da öyle ancak Hakk'ın Zâtında bulunur. Zât'ına Arif olmıyan hiçbir Sıfat'da Kemal bulamaz.

Abdulaziz Bayındır - İbn Teymiyye - Mehmet Okuyan vb ~ Kuran ~ Tasavvuf ~ Şirk

"..Nereye dönerseniz Allah’ın Vechi işte oradadır.." Bakara 115 Şimdi bu Ayet'de Panteizm mi kastediliyor ?.. "..Şah damarından daha Yakın.." Kaf 16 Şimdi bu Ayet'de Şirk var mı ? Ki "Bir ben vardır ben'de benden içeri" denildiğinde bu kadar pervasızca yalanlayarak Şirkle İtham edebiliyorsunuz ? "Siz hiç düşünmez misiniz ?" Nahl 17 Özelde "Fususul Hikem" için Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri bu Kitap Allah'ın Resulündendir deyip ikaz ettiği halde sizin bütün Tasavvuf Ehlini ve Tasavvuf'u Yunan Felsefesine Panteizme Yahudilere Hristiyanlara İslam'dan başka her şeye İsnad etmeniz, "Allah'tan Korkmaz Kuldan utanmaz"lık değil midir ?; tam bir Müşrik İnkarı Kafir İnadı değil midir bu sizinkisi ? "...Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler.." Nisa 78 “Allah her şeyi ihata edendir” Nisa 126 Şimdi bu Ayet

Aşk

Sen'de Sana muhtacım. Zatına da Sıfatına da, hem her bir Tecelline de hayranım, kurbanım.

Tekfir ~ Şirk ~ Kulluk ~ Bidat ~ Tasavvuf

Hazreti Peygamber (sav) kendisine 'Anam babam sana feda olsun yaresulallah' denmesini yasaklamamıştır.. Her söz her laf Şirk olmaz. Müslümanın önce Allah'tan başka İlah olamayacağına tastamam İman etmesi gerekir ; etmişse sorun yok, o Kafir bir Doktor olsun, Müslüman Kardeşi olsun herhangi birinden yardım gördüğünde Şuuru "Yalnız sana Kulluk eder yalnız senden yardım dileriz" Ayeti üzeredir ; Yoksa başka bir İlah'tan yardım diliyor başka bir İlah'a sığınmış değildir. Kıt Akı llı olmamak lazım. Kişi önce kendisine bakmalı acaba neden her şeyi herkezi Şirk'te görüyor ?.. Allahtan başka bir İlah var korkusundan olabilir mi ? Gizli Şirkin aslı budur.. Yoksa, Allahtan başka İlah yoktur, olmadı, olamaz ! Bir Tasavvuf Ehli herhangi bir İnsan'a Secde etse bile ona İbadet Secdesi etmez, onun için Namaz kılmaz yani, Allah için Hürmet eder, Saygı gösterir, Meleklerin Adem'e (as) Secdesi gibi ( ! ) ; yahut da birinden yardım istese veya görse

Tasavvuf ~ Kuran

Sözüm ona "Kurancılar"ın Tasavvuf Büyüklerine burun kıvırdıkları sebeplere bakarsan bu Ayet'e de burun kıvırmaları gerekir ; lakin nefislerinin farkında olmadıkları için kalplerindeki sıkıntıyı farketmezler.. : "De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben kulluk edenlerin ilki olurdum!" [Zuhruf 81]

Tasavvuf ~ Sıkıntılı Sözler (!?)

"Yâ Ali! İnsanlar senin muhabbetinde birleşselerdi, Allah cehennemi yaratmazdı." sav İnsan nefsinde değil de bu sözde bir sıkıntı bulursa, alttaki sözde ondan daha da büyük bir sıkıntı bulur.. "De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben kulluk edenlerin ilki olurdum!"

"Muhammedi Şeriat (Yol) " (Devam)

Düşünenler bir uçta Maneviyatçılar bir uçta kalmışlardır. İkisinin de birliği ile Kemal yalnızca "Muhammedi Şeriat"da mevcuttur; Hamd Allah'a, Selam Resulüne. Hristiyanlık ve Uzakdoğu, Düşünme'yi dışlarken, Akılcılar, Felsefeciler, Kelamcılar, Fıkıhçılar ve son dönemde (güya) Kuran'cılar, Maneviyat'ı dışlarlar. Yahudiler ise zaten Irklarına mensup olmıyanları İnsan'dan saymazlar. Hakk "Muhammedi Şeriat"da O'nun (sav) varisleri olan Tasavvuf Ehlinde Apaçık Aşikardır; Görene !

Tasavvuf ~ Müzik ~ Mana - Duygu ~ Söz

Kalp Kulağını açık tutanlara Hafler Nota, Kelimeler Melodi, Cümleler bütün bir Şarkı gibi olur. Kalp Kulağı olana, Güzel Sözler de Güzel Müzik gibi, hatta daha da Anlamlı, Duygulu, Etkili gelir ; Allah Kelamı !

Yoga

Zevzeğe ne Yoga'dan fayda var ne Namaz'dan ! Bu noktada haklısın.. Çünkü O'nunla olmak için hiçbir şey yapamayışın ne demek olduğunu öğrenmişsindir.. O halde O'nunla olmanın O'nun İstediği şekilde olması gerektiğini de anlamışsındır.. Bu "Rıza", Bedeni İbadet'den başlayıp tüm vakitleri kuşatan bir Beraberliğe ulaşır. Hatta Hamd O'nadır ki Zâtına Mahrem olursun ! Lakin şunu bil ki o yüksekliğe ulaşsan bile, Habib'ini görmen görecelidir ! Ona uymamak mı ? O işte hiç olmadı !...

Tasavvuf / Ben-lik

"Ben Ben" diyorsun ama : Acıkıyor olan Karnın, Şehvet isteyen Organın, Mülk isteyen Hırs'ın..; Emreden Nefsin.. Köle olan Sen.. : Yani ortada Hükmü olan, iyi ve kötü Emreden her şey Senin dışında ve onların birer "Kölesi" durumundayken.. Sen "Ben" diyorsun.. Hani "Sen" ? Nerede bu "Ben" ?...

Tasavvuf ~ Oruç

İftar Vakti geliyor da Oruc'unu Ezan mı açıyor, yemekler, eller, mide vs.., mi İftar ettiriyor sana ? Hayır ! Doyuran, kendisi doyurulmayan, Eşya'nın Faili, Lütfuyla Tecelli etmiş O Allah sana İftar ettiriyor ! Nasıl ellerimiz Oruçken yemeğe uzanmıyor, nasıl unutulup da yediğinde Allah sana yediriyorsa, ellerin ayakların nasıl fiil ediyorsa, öyle !

Nefs ile Cihad

Müslümanlar kavga ederek değil, aksine Nefisleri ile Cihad ederek birbirlerinden ayrışsalar; ne güzel olurdu. Öyle değil ama Allahüâlem belki bağışlar da öyle kabul eder. İster Cemal ister Celal yönünden bak Yüce Allah İnsanları bir tek Nefis üzere yaratmıştır; buna arif olmayan zaten bilmez. Bir iddian bir fikrin var ise Nefsine sun, Nefsine söyle; onunla tartış.

Tasavvuf ~ Mecaz ~ Mana

Ya, "Söz" dediğin şeriatıyla hakikatiyle zahiriyle batınıyla işte böyle tam, böyle bütün, böyle kemalli olur ! Öyle sırf mecaz mana ile, abuk sabuk, kendi kafana göre, kendini bir şey zannetme ! Biz ikaz edince de bunlar manadan anlamaz zahir ehli deme ! Ahmak, ey "Hakikat Yobazı" ! Öyle deme !.. "Allah Kadir gecesidir. Kadir gecesi, İnsan her geceyi ibadetle geçirsin diye geceler içinde gizlidir ya Allah da öyle gizli. Ey genç, her gece Kadir gecesi değildir ama bütün geceler de ondan hâli değil." Mevlana Celaleddin-i Rumi (ks)

Tasavvuf ~ Hu ~ O

Yükselip alçalan, çoğalan azalan, gelip de geçen, bazen olan olmıyan; Haşa "O" değildir. Nefsindir o; ne yediğin bilmeden gözü doymıyan, sofraya çağrılan da Huzur'a gelmeyen, Tecellisine doymayıp da ne Zâtını, ne de kendisini bilmeyen.

Tasavvuf ~ Tevekkül ve Sabır

Sabır'da muhakkak ki Mücadele Merhalesi vardır. Lakin "Sabır Mücadele"dir diye ısrar eden Kul Sabr'ın esasta ne olduğunu mücadele edemeyeceği bir durumla İmtihan edildiğinde görebilir. Sabır, Es-Sabr "Allah"tır. Keza "Tevekkül"e 'Çalışmaktır' diyen bir Kul da Tevekkülün esasta ne demek olduğunu ancak böyle bir imtihan ile imtihan edildiğinde anlıyabilir. Allah'ın Rahmet ettikleri müstesna, gerisi "İddia" gibi boş laflardan ibarettir ve dışı Din'e dayanır görünse de muhakkak ki Dünyevidir.

Halkta Hakkı görmek / Tasavvuf

Kafir'de Müslümanlığı, Müslüman'da Kafirliği görmek..; Halkta Hakkı Müşahede etmek midir..

Tekrar / Zikir

Çok bildim dememeli, tekrar etmeli. İslam'da tekrar yoktur zikir vardır. Çokça zikretmeli, çokça tekrar etmeli ki yeniden yeni yeni bilmediklerimizi, göremediklerimizi, kaçırdıklarımızı, anladıklarımızı yine anlamalı, yeniden anlamalı; tekrar etmekten, zikretmekten zikrettiklerimizin Hakikatinden dolayı zevk almalı... Zikir yoksa, bildim deyip tekrar saymak varsa orada çok bildimcilik vardır, zenginliği görememek, basit görmek vardır, öyle olunca tekrardan usanç vardır, yerinde saymak, kısır görmek vardır, zevk yoktur; yani Zikir yoktur.

Başörtüsü - Tesettür / Tasavvuf

“Nikah ümidi kalmamış, kadınlık halinden kesilmiş kadınlar, ziynetlerini göstermemek şartıyla (dış) elbiselerini çıkarırlarsa suç yok onlara; fakat giyerlerse bu, daha da hayırlıdır onlara ve Allah, her şeyi duyar, bilir” [Nur 60] Eh artık sen yaşlı olmıyan için durumun nasıl olabileceğini aptal değilsen anlarsın.. "Fetvayı kalbinden al" buyurulmuş hani.. Edeb'i kaybetmemiş kimse azıcık sözden hatta Sükuttan, Felsefecinin kırk yıl düşünse yazsa yine de ortaya koyamayacağı şey i görür, anlar, bilir. "..Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıskanır. Allah’ın kıskanması, haram kıldığı şeyi kulun işlemesindendir.." Buhârî, Nikâh 107; Müslim, Tevbe 36. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ 4 “Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı kötülüklerin açığını da kapalısını da haram kılmıştır…” Müslim, Tevbe 33

Ruhumdan Üfledim - "ve nefahtu fihi Min Ruhi" (Devam)

Sen "ve nefahtu fihi Min Ruhi" Sırrını Mecaz Mana, Metafor deyip kendi kafana göre Yorumlayıp, Ademoğlundan kimilerine "Ruhsuz" diyebilirsin bunda sorun yok; Lakin kendi kısıtlı Marifetini Mecazını Tasavvuf Büyüklerine ve O Hakk'a Gerçek olarak Nispet etmek Gafletine düşme ! Bak O Hakk Ruhsuz dediğin o Ademoğullarının Hakikatlerine Nispetle onlara Gerçek olarak nasıl Seslenmekte ! Ve meleklere, “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel ! [Kehf 50]

Allah Yolu

Sen Kendini Allah'a Kurban sunmamışken, felsefeden, şiirden, müzikten, Entellektüellikten ne fayda ?

Erdem Uygan - Mehmet Okuyan - Caner Taslaman - Emre Dorman ..

Resim
Kur'an ve Resul Yeterli ve Apaçıktır da bir ömür okunup bitmeyecek O Kuran'a göre Hüküm vermede sizin kafalarınız pek Apaçık ve Yeterli olmayabilir ! Kuran'a göre verdiğinizi gördüğümüz tek Hüküm de bugüne dek şundan ibaret: Sizden gayrı İstisnasız her "Mezhep" (Grup) Şirk'de [Zuhruf 37]; Tasavvuf Ehlini bırakın Yer Gök bile size göre Hulül'de ! .. Allah'ı görmeyi arzulayan Koca Musa Peygamber size göre "Laubali" olmalı ! "Hızır" İsmi bile geçmiyor ama "Kul" dendiği halde "Melek" oldu [Âli İmrân 78] ! Peygamberin Dilinden dökülen "SÖZ" oldu da [Casiye 6], Felsefeci'nin, Bilim Adamı'nın iki gün sonra değişecek Fikri "AYET" oldu ! Ve 'Kendisine uyun ki sizi "SEVEYİM" ! ' buyurulan Muhammed (as) size göre "Sevgili" olmadı da ! "Robot Postacı" oldu !.. http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-cennette-mi-yaratld.html http://yunusco

Sırlar / Tasavvuf

En büyük Sırrı "Sen" iken.. Sırların Sırrı "O" iken.. Başkaca Sırlara meyletmek ?... En Edepsiz Ahmakça bir iş !..

Tasavvuf / Zahir - Batın

Güzelim sen "Doğru Sözlü" değilsin, kalkmış 'Allah'ın Tecellisinde her an bir Şan alıyorum - Şe'n üzereyim - Hızır'ım ben' diyorsun.. Gizli'de böyle diyorsun.. Sonra sen bize 'Anlamıyorsun, ben öyle kastetmedim, batıni mana' filan diyorsun.. Yavrum, yapma böyle.. Doğru Sözlü olmadığın gibi, Bağlamların da Doğru'ya Varmıyor.. Bir de üstüne şu Batıni İddia'ları bırak.. Etme..

Tasavvuf - Hızır Musa - Zahir Batın

Kendisini "Musa" zanneden Zahirde Ahmaklar bi yana.. Kendisini "Hızır" zanneden Batında Kibirli Şapşallar bir yana.. Bu iki taraf da kendilerini Tanrı'ya İzafe etmede, birbirlerinin kuyularını kazmaktalar.. Fakat içlerinde ne Musa'yı gördüm ne Hızır'ı.. Birbirlerinin ocaklarını, gönül ocaklarını söndürmedeler..

Atatürk ve Tasavvuf ?

Atatürk.. Küreselleşme (?) hakkındaki fikirleri.. http://www.anadoluaydinlanma.org/Ataturk/kuresellesme_hakkindaki_gorusler.pdf Birleştirici Temel Hakikat nedir ? Irk mı ?; Siyah, Beyaz !.. Din mi ? İsrailoğulları !.. Devlet mi ?; Komunizm !.. Aydınlık mı ?; Bilgi !.. Menfaat mi ?; Kapitalizm !.. Siyaset mi ?; Belki de Selahattin Casus Müslümandır !.. Dostum.. Bir olan Kimdir ? Nedir !.. Onlara: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın !” denildiği zaman: “Biz sadece ıslâh ediciyiz.” dediler. [Bakara 11] Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi tanıyasınız-tanışasınız. Muhakkak ki Allah’ın indinde en çok değerli olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır. [Hucurat 13] Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye ç

Ehl-i Beyt / Velayet / Ali (kv)

Velayet nedir ki Müslümanım diyenleri toparlamağa ve kuşatmağa Nispetle olmuş olsun ! Eğer öyledirse zaten Peygamber'den (sav) başka hani nerede başarılmış ! Şu halde Velayet'in Nispeti Halk'a göre değil, Hakk'a göre ! Ehli Beyt'in Nispeti şimdi neye göredir ! Mecazi diyorsun da sana göre mi ! O halde ne diye Nispet hesap edip duruyorsun ! Neye göre yarıştırdın da biri sadece ÇOCUK oldu da biri FAZİLETLİ DOST ! ... "Sen ahlakınla ehl-i beyt'e denk olamazsın Ehl-i beyt efendilerdir Onlar bir insanı sevmezse hüsrandır onun sonu Onları sevmek emin ol ki bir ibadettir ibadet" Muhyiddin İbn Arabi (ks)

Tasavvuf / İlim

Hal bakımından İyi olduğunda, Allah'a Sen'den yakını yoktur; Birlikten dem vurur, haykırır durursun.. Fakat Duygu Durumun Yoksunluk, Dengesizlik, hatta Azap içinde kıvranırken "Allah!" deyip, Aynı Yakın olduğunu bilmek, her yiğidin harcı mıdır ? Süre her zamankinden daha da uzasa, tahammül sınırlarına ulaşsa da aşsa, yine de Bir olur musun acaba ? Zâti Yakınlık, Sıfat Yakınlığı, Ruh, Nefs, Kalp, Haller.. Ey Birlik Eri ! Acaba bu konular hakkında İlmin yeterli midir !

Tasavvuf / Putperestlik

İnsancıklar Uluhiyeti İnek-lere İzafe ettiler diye İnek hiç İlah olur mu ? Doğru ol da Sevgi'nin Sevgilisi ol ! İnsanların Sevgi'yi Nispet ettikleri şey yine ancak Duydukları O Sevgi'dir bunu bildin mi; O'nu sayısız Putlara Nispet etmeleri de, O Sevgi'yi Devamlı Duymak Arzusundan başkası değildir, bunu bildin mi ? Halbuki Sevgi'yi yine ancak Sevgi Çeker, Sevgi Cezbeder.. Sevgi hiç Acıyı Kötülüğü, Doğru olmıyanı Sevebilir mi ? Hayır ! Sevginin Nispeti ne olursa olsun, onda Sev gi'yi Seven yine ancak Sevgi'dir; bildin mi ! O halde Cahillerden olma da Sevgi'ye Zulm etme ! Hakkı Cahillere Nispet etme de Sevgi'nin Sevgililerine Sevgili olmaya bak ! Hayvanların Tespihine üzülmediğin gibi, İnsancıkların Hayvandan aşağı hallerine de üzülme ! Hayvancıkların Putları olmaz ya ! Sen, Kamil ol da, Hakk'a Doğruya Kör olma, Sevgi'yi Doğruluktan, Hakk'tan başkasına Nispet etme ! Sevgi'nin Sevgilisi ol !

Birlik / Teklik / Tasavvuf - Şatahat

Suret'de Tecelliler "üç boyutlu" film izlemekteki gibidir.. "Birlik" hakkındaki sözlerin (Şatahat) çoğu bu tür Tecellilerde Nefsi Zevk'e Kapılmışlıktan peyda olur.. Zevkinde kalır; Ötesini düşünmez, İstemez.. "Ruh" hakkında zikredilen çoğu Nakıs Bilgi de Suretteki bu Tecellilerde Takılmış Nakıs İlim Ehlinden oluşmuştur.. Haklı-Haksız, Alim-Cahil, Kamil-Nakıs ayrımlarının kaldırıldığı Sözler de Fiil'de Tecellilerde Takılanlardan peyda olmaktadır.. Hal Ehli içinde de Tecel lilerde takılmışlıktan kaynaklanan nakıs İddilar Zanlar bulunur.. Hallerini Sıfat'a benzetmek, Sahv'dan hiç haberi yokken Şen'den bahsetmek vs.. Söylenecek söz bitmez, ama hepsini "Basit ~ Duyularda ~ Tecelliler'e Takılmak", "Pireyi Deve yapmak" olarak özetleyebiliriz.. Pirelikte takılarak ısrar etmenin anlamı yok, Develikten vazgeç !.. Her "Birlik"ten söz eden böyle Takılmışlardandır demek ve Nakısların peşinde onl

Müzik / Tasavvuf

İlahiler'de, Ezan'da Müzik vardır muhakkak ama, iyi bil ki Müzik, Müzik Bilgisinden değil, Duygu'dan meydana gelir.

Enel Hak / Birlik - Teklik / Tasavvuf

Şu Halk toplanıp da seni maddi manevi Taşlasalar, O seni sevmişse taş sana zarar vermez. Anla işte ki zarar ve fayda yalnızca O'ndandır. Peki Merhametsiz olan ve böylece kendilerine Merhamet olınmıycak olan şu Halk'a sen neden Merhamet ediyorsun da kendini taşlatıyorsun ? Birlikten Şımarıp İkiliğe meyletmiş olmandan olabilir mi ? Kendini Peygamber konumunda zannediyorsun ama, canın sıkıldığı için halka dönüyorsun.. ? Merhamet et, kendini taşlatma.. Ne olacak bu şımarıklıkların, bu yakınlık içinde uzaklıkların ?

Ucb / Sevgi - Muhabbet

Aslan yavrusunu severken öldürürmüş ! Hani yanaklarını sıkarlar çocukların, hani sevdiğini ısırmak gelir içinden insanın. Şaka yaparsın, takılırsın.. Canın yanar.. Nereden gelir bunlar ? İşte inceden inceye düşünmek, İnce olmak lazım ! Sevgi'de vardır bu, Muhabbet'de vardır bu: Hakk'tır ! O'dur ! Sululuk zannedersin, Ucb'a düşersin ! Kütük olma !

Tasavvuf / Hu / Zatı İlahi

Sevememek gibi bir acziyet O'nun için elbette yoktur; ama illa Sever denemez; Sevgi'sini Mahsus kılar; Merhametini genellemiş, Merhamet eder. Sayısız ve Bilinmedik İsimleri, Sıfatları var; ama Hüküm, yine Zatına ait; Dilediğini yapar da: İradesi var, İlkeleri var.

Tasavvuf Kitapları PDF

Büyüklerin Dilinden Tasavvuf İndir Tasavvuf Kitaplığı İndir Hz Ali efendimiz'den Mübarek Sözleri ve Büyüklerimizden, Ehli Beyt Hakkında Acizane bir Derlememiz.. İndir

Tasavvuf / Her şey Hayaldir / Hayal - Vehim / Suret

İki otobüs yanyanayken seninkini hareket etti sanırsın halbuki öteki hareket etmiştir. Bardakta kaşığı kırık görürsün halbuki kırık değildir. Hayal bazen Vehim'dir, bazen de Hakk'ın Hayalidir ve Gerçektir. Böylece her şey Hayal dersin, halbuki Vehim değildir; hem, hepsi de Hakk'ın Suretidir.

Tasavvuf-"ÇU"

Şeriat Ehlinin Amellerine Allah Katında Müteşekkir olmalı ve onlara karşı kendini Gönülden borçlu hissetmelisin. Bu Muhabbeti henüz kalbinde duymıyan adam Adam olamamıştır ki Hakikat Ehli olabilsin ! Tasavvuf-"ÇU"dur o ! O, Kafirlere karşı Yumuşak, Merhametli, Müminlere karşı ise Sert ve Horgörülüdür ! Aynı şekilde hatta daha fazlaca Şeriat Ehli de Hakikat Vadisinde olanlara Allah Katında Müteşekkir ve Borçlu hissetmelidirler. Madem Hissetmiyorlarsa (?) senin Halk içinde ne işin var ! Hak ilemiş ? Hadi ordan ! "Muhammed, Allah’ın rasulüdür. Onunla beraber olanlar kafirlere karşı şiddetli, birbirlerine karşı ise merhametlidirler." [Feth/29]

Tasavvuf

Daha Efendimiz'e Efendimiz deyişimizin Kulluk'ta olduğunu anlıyamıyan adama, Tasavvuf'dan ne anlatabilirsin ki ? Ona Allah'tan Hidayet dilemekten başka ne yapılabilir, ne denebilir..

Kayıt

Kayıtlarsan, Kayıtlanırsın.

Tasavvuf / Yokluk

Yokluğun sözünden geçip, Hakikatine özünde Erersen, görülmemiş bir Merhamet görürsün, Merhamet'in Zâtını görürsün.

Tasavvuf / Yokluk - Hiçlik

Madem ki Rabbin Mutlak Zengin'dir, o halde Sen nefsinden geç de, Fakirlik etme; "Nerede ise fakirlik, küfre denk olacaktı" (sav) sözünü güzel anla !

Tasavvuf

Tasavvuf'a düşman olan, Hakikatlerin açılmasını istemeyen, bil ki Hakk'tan, Hakikatlerinden korkuyordur; yani, Nefsi ile Cihad etmekten, Canını Allah'a Teslim etmekten, O'na Kurban olmaktan korkuyordur.

Tasavvuf / Yokluk - Mahviyet - Tevazu

Allah Güzel Sen Çirkinsin he ! Vay başıma Mahviyete bak ! Allah Güzel de, Seni Çirkin yaptı he ! Vah vah Hamd'e bak ! Allah İyi de Sen Kötü he ! Vay Sen ne konuştuğunu biliyor musun acaba vay ?! Sana düşmeyeni anlar isen Sözü duy Beka bul, Varlık bul ! Sen Yokluk filan görmemişsin ! En Mütevazi, en Kul, en Cömert, O ! Sen Çirkin görmemişsin ! En Güzel Çirkin O !

Tasavvuf / Yokluk / Zaman

Dün nerede ? Yok oldu gitti.. Yarın da onun gibi Yoklukta.. Ölenler de geçmişte bi yerde değil, Ruhları, şu An'da, başka Alem'de.. Yani ne yok ? Senin zaman dediğin yok.. Yok olduğu halde, Hatırlıyorsun.. Biliyorsun hani.. İkisi de yok da, Geleceği niye bimiyor, hatırlamıyorsun; çünkü Tecelli şu An'da.. Ama hepsi yokda ise şu An nasıl var ? Çünkü olacak olanı gerçekleştiren, senin yetişemediğin bir An'da Mevcut olan Allah var.. Aslında yukarıda izah ettiğimiz gibi Zamansızlıkta da,.. biz An'da diyelim.. Çünkü Tecellide bu cihetle O'nun bir İsmi Ed-Dehr'dir.. Senin zihnindeki Zaman dediğin ise senin zihninde O'na yetişmeye çalışıyor.. Olan, hepsi de nasıl olması gerekiyorsa öyle O'ndan Işıyor.. O'ndan Var, Var-lık oluyor.. Ve her açıdan hepsi de şu An'da, O'na O'nun Tecellisine mağlup, muhtaç..

Yokluk / Tasavvuf

Dil'de Yokluk, Dil'de İman Dil'de Zikir gibidir; Allah Kabul eder. Mahrumiyeti Hakikaten yaşamış İnsanın ise böyle kayıtlanması olmaz; 'Ne kadar Varlık gösteriyor', 'Benlik yapıyor' deseler de Yoktur, Dildedir ! Marifetindedir ! Allah onu, O Allah'ı bilir; gerisi zenginin malı züğürdün çenesini yorar !

Müslüman Entellektüelliğin sınırlılığı; Tasavvuf'a mesafeli duruşlarının gizli nedenleri..

"Bu dağ (Uhud) bizi, biz de onu severiz. O cennet kapılarından bir kapının üzerine asılacaktır." sav "Biz Resulullah (sav) ile beraberken bize yağmur isabet etti. Efendimiz elbisesini açtı, bedenine yağmur isabet etti. "Bunu niye yaptınız?" diye sorduk. "O Rabbinden yeni geliyor" buyurdular." sav Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. O ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. Yasin 69 Hakk'ı bir kayd ile bağlamayıp O'na mutlak olarak iman eden kimse, O'nun her bir surette değişik bir tecelli gösterdiğini inkar etmeyip gerçekler. O kimse, Hakk'ın bitmez tükenmez tecellilerindeki suretlerini yine Hakk'tan bilir. Muhyiddin İbn Arabi (ks)

Acziyet

O'nda Acziyet yok ise Varlıkta nasıl Acziyet olabilir ki ? Yüce Allah'ın Kudretinin bizde Zuhur etmesi başka bir seferde aynı derecede olmaz veya aynı Fiili bir dahaki sefer aynı surette yapmaz ise bu bize göre Acziyet olur. Yoksa Varlıkta Acziyet diye bir şey yoktur !

İnsan / Hayvan / Evrim / Tasavvuf / Min Ruhi

"Hayvan" tek bir Surette doğmaz. Kimi Kuş, kimi Böcek, kimi Tavşan Suretinde doğar ve sonra da yine o aynı Kuş, Böcek, Tavşan'dır.. Şimdi aklıma gelen bir İstisna Tırtıl, Kelebek olur. Ama bak o Sureti değişse de yine Hayvan kalır. Hayvan'ın böylece Cins'leri varken İnsan'ın ise hepsi aynı Surette tek bir Cins olarak "İnsan" doğar; Cinsleri yoktur. Ve hepsi de İslam Fıtratı üzerine doğar. Bunun da İstisnası yoktur. Sonra İnsan'a izafe edilen bütün Mahiyet, Sıfatlar (İstersen Hayvan oldu daha da aşağı olur de yahut Melek oldu de..) hep İzafidir, Mecazdır; yahut sapmadır. Dikkat et o her her halükarda Surette de Mahiyette de hep "İnsan"dı, Cins'i yoktu: İnsan'dır.. Cins'i yoktur.

Namaz / Tasavvuf

Namaz Sureti bütün hareketleri ile Manalı ve Manevidir. El çırpmak gibi pek çok hareketlerin ise Suretinde bir Mana ve Maneviyat yoktur.

Tasavvuf / Aşk

"Daha çoğunu İstemek" illa Acziyet ve Muhtaçlıkdan değildir. Az da yeter; yani "İnsan" olmak da yeter.. Ama O'nun Sıfatlarını ve Tecellilerini içimizde dışımızda yine de daha fazlasıyla isteriz.. O'nu mu isteriz yoksa Sıfatlarını mı ?.. Çünkü O'nun Sıfatlarını Nefsimizde görmek isteriz.. O'nu mu isteriz O olmayı mı.. Tanrılar olmak değildir arzumuz.. Ama kendimizi kaybederiz; Aşk bizi İnsanlıktan çıkartır.. Ama O'na Aşık olmamak da insan'a yakışır mı, insanlık mıdır ?.. Mümkün gelmez bize Aşık olmamak.. Ama ne kadar..

Râbıta / Tasavvuf

Râbıta Nedir ? Şeyhin Huzurunda Hakkın Huzurunda hissedip, ayrıldığında Halinin devamını arzular isen - ki Ashab Hallerinin değişmenin tam farkında idi - Şeyhin Hayalini Hakkın Huzurunda kendine Vesile edinirsin. Zikir ve Tespih de Hakka aynı Rabıta yapmak, Hakkın Huzurunda olduğunun şuurunu kuvvetlendirmek içindir; Mesela "La Faile İllallah" Zikri ile Hakkın Fiilini kendine Vesile edinmek Rabıtaya güzel bir örnektir. Râbıta "Rapt" kökünden türemiş "Birleştimek-Bağlamak" anlamlarına gelir.

Tasavvuf-ÇU

"...Bir zerreyi kesersen, içinde bir güneş ve güneş etrafında dönen gezegenler bulursun..." Mevlana Celaleddin-i Rumi (ks) “Zerre küllün aynasıdır” { sav } "..Allah bugün yaratıkların gözlerini açsaydı, denizin ateş olarak kaynadığını görürlerdi. Fakat Allah, her şeye güç yetiren ve her şeyi ihata ettiğini öğrenmemiz için, dilediğini gösterir, dilediğini gizler..." Muhyiddin İbn Arabi (ks) Güya Modern güya Bilimsel olan şu vakitde Dünyadasın diye, geçmiş Tasavvuf Büyüklerini senden eksik nakıs görüyorsun di mi bu yönden ? Çünkü onlar Bilimsel verilere bugünki kadar erişememişlerdi, değil mi sana göre ? Biz Müslüman kardeşlerin ise gelenekçi yobaz Allah'ı göğe atmışlar olduk di mi ! Tüh senin o kibirli burnuna ! OL emrini anlatıyor bana ! TÜH SENİN O KALIBINA ! Allah'sız tasavvuf-ÇU seni ! YENİLİKÇİ BOK SENİ ! Bu yüzden di mi evrim mevrim türlü türlü ahmakça alçakça yorumlarını onlardan daha iyi bilir gibi onlara nispet etmen, g dediklerine yumuşak g

Tasavvuf / Zâti Velayet

Dünyevi (Kimlik) ve Uhrevi (Manevi) Nefsi, İsmi Sıfatı Vasıfları Resmi tam fena bulup da şu Dünya'da çırılçıplak Ruh kalmıyan, ancak bu Kalışın tamlığı ile İnsanlığa ve Kulluğa yol almıyan, Zâti Velayetten bir tad koku almaz, anlamaz.

Ruh / İnsan-ı Kamil - Bilim Adamı - Felsefeci - Kelamcı / Tasavvuf

İnsan Kendisini Bildiğinde İnsan-ı Kamil olur; bu Bilişi "Hazır" olanı bilmektir, oluşma-oluşturma, buluş-icad değil "Keşf"tir. Yani o zaten her "İnsan" gibi, Hakkın Sureti üzere yaratılmış, Kalp Sahibi, Allah'dan bir Ruh'tur (venefaḣtu fîhi min rûhî).. Bedbaht, Cahil, Şaki olan da aynı şekilde Zatında böylece O'ndan bir Ruh olan "İnsan"dır, fakat o Nefsini (Kendini) bilmedi, başka şeylere meyletti, yöneldi, böylece malik olduğu hazineyi dışarıda aradı, bulamadı. Allah’ı unutan kimseler gibi olmayın! Böylece onlara, kendi nefslerini unutturdu. İşte onlar, onlar fasık olanlardır. (Haşr 19) Bu yüzdendir ki Bilim Adamı, Felsefeci, Kelamcı vs Alem'in üzerindeki perdeyi kaldırıp Tanrı'yı - İlah'ı bulabilir ve bir Fikir sahibi olabilir, fakat hiçbirisi İnsan-ı Kamil gibi kendi üzerindeki perdeyi kaldırıp yani Nefsini Bilip Rabbini bilemez; yani O'ndan bir Ruh olduğunu Bilemez, O'nu Kendinde bulamaz; Alem'i bilir, K

Tasavvuf / Tecelli

Musa'ya (as) Ağaç'tan O'nun Tecelli ettiğini biliyorsun.. Musa'nın (as) bunu bildiğini de biliyorsun.. O halde "Hakikat Yobazı Sufiliğini" bir kenara bırak da onun (as) O'nu görmek istemesinin senin İlminde olmıyan başka bir görmek istemek olduğunu anlayıver.. Ve Alemlerin Rabbinin "Beni asla Göremezsin" demesinin de senin anlıyamadığın başka bir "Göremezsin" demek olduğunu anlayıver.. Hoş sana Zati Tecelli olmadan bunu bilemezsin ve Hakikat Yobazı olmuş Sufi'ye de Zatıyla asla Tecelli etmez ya ! Olsun, neticede boş konuşmuyoruz, Hakikatlerden Hakk'tan konuşuyor O'nu öyle de olsa böyle de olsa Anıyor, Zikrediyoruz; ne güzel şeydir dünyada Allah'ı Zikreden İnsanların olduğunu bilmek, ne mutlu ne güzeldir onların arasında olabilmek, onları seyretmek, onların varlığından haberdar olmak Allah'ım ne güzeldir İman edenlerle, Dostlarınla olmak; Alemlerin Rabbi Allah'a Hamdolsun..

Nefs / Tasavvuf

İnsan'ın Nefsi Kendisine 'Allah için bana Merhamet et, Namaz Kıl, Hakkı Zikret, Kibirden uzaklaş, İhlaslı ol, Sadaka ver, Hakk yolunda bana Nasihatçi ol, bana Hakk İlmini öğret, beni Allah'ın Dostlarına, Nimet verdiklerinin Yoluna ilet, beni Kurtar' diye Yalvarır mı ?! A Uyurgezer Gafil.. Nefis nedir, Kalp nedir, Vahiy nedir, İlham nedir, Varidat nedir, Din nedir, İlim nedir, Ahlak nedir: İslam nedir ?! Ey Ruh ! Nefs'i bil de Kendi'ye gel !

Istılah / İlim / Tasavvuf

Istılah Marifet'e, İlim ise Kuran'ın Genişliğine döner. Büyükler Istılahlarında bu farkın farkındadırlar. Istılahlar ve İlim'i birbirine karıştırma. Istılahlardan İlim satıyorsun ! ve bunun Farkında değilsin: sen de fark-ında ol !

Tasavvuf - Kulluk

Güneş sende gerek ki gölge etmeyesin.

Tasavvuf - Esma Tecellileri

Zahir ile Batın arasında bir çizgi görüyor musun ? Rahman ile Rahim, Vahid ile Ahad arasında bir çizgi görüyor musun ? Böyle bir çizgi gözüne takılıyorsa Halk'ı görmekten kurtulamamışsın demektir. Rahim'de idinse Rahman'a, Rahman'da idiysen Rahime; Kemal böyledir: Halk'a dönmek yine senin Hakk'a dönmen içindir a canım. Şimdi artık çizgiden dem vurma, çizgiyi kaldır, yani Hakk'a dön; çizgiyi kaldır, Hakk'ı gör, Hakk'ı duy, Hakk'ı konuş, Hakk ile Halkı İrşad'a Hakk ile Halkı Yermeye dönme; Sen'i İrşad'a dön; ayıptır, densizliktir, edepsizliktir. Bak daha basit anlatalım : Rahman İsminin Tecellisi Kaydında kalan Salik'in Hâli Zenginin Fakir'i beğenmemesi Hâli gibi olur; Rahim'e hiç gelemez. Rahim İsminin Tecellisi Kaydında bulunan Salik'in Hâli ise Zengin'e Suizannı olan Fakir'in Hâli gibidir. Rahman İsminin Tecellisine ulaşınca bu "Sonradan Görme - Şımarık" bir Hale girer, ya da öteki nasıl Fakir'i

Tasavvuf-çu

Edepsizliğini gösterip sana Merhamet edene hemen de "Molla Kasım" dersin ya ! Ah ah seni Tasavvuf-ÇU ah !

Kuran - Mecaz / Tasavvuf / "Ol der olur"

"Ol der olur" Ayetini Aklı ile Tevil eden ve bunu yaptığı halde bir de güya Mana Ehli olan kimse: Nokta-i Küll'e ulaşamamış, Hakk Hazretini bulamamıştır.. Zaman (Nedensellik-Bilim, Geçmiş-Gelecek, İlkellik-Gelişmişlik vb-vs) kaydından kurtulamaz.. Dünya'yı kalbinden atamaz, An'a dahi eremez.. vb..

Tasavvuf / Kulluk / Sabr-ı Cemil

Şikayet yükünü kendinden at; Rabbine Nefsini iyi yönde bile olsa şikayet etmeyi, sızlanmayı kes. Kalb okyanusu içinde Nefsin eriyip gider; aksi halde Kalbini İlmini Zikrini, Nefsin içinde daraltmış, Sabr-ı Cemil'i hatırlamaz olursun.

Tasavvuf / Fark - Cem / Tevhid / Haller

Farksız Cem Tevhid değildir, Halin Şuhududur. Fark bulunmayan Cem Hal'den ibarettir, ve Fark Cem'den ötede Tevhiddedir, çünkü Cem'de Zıtları bulunan Toplamla karışık birlik vardır ve bu anlamda Farksız Cem eden Tevhid ettiğini zanneden Hal sahibi olabilir. O belki ancak Sıfatta Tevhid Ehli olabilir Zati Tevhide Şahit olamaz. Farksız Cem eden Hal sahibi ne Sıfatta ne Vücudda (Bir-lik değil Tek-lik anlamında) Zati Tevhide Şahit kılınmaz.

Tasavvuf / Nafile / Niyet/ Cehd / Gönül

Yakınlaşma "Nafile" iledir. Bu nafilelerden bazıları Riyazat'dır, Uzlet'tir, Halvet'tir vb ; Cehd'dir. Gönülden, Hüsnüniyet'le yapılan Cehd, İsteyen olmaktan İstenilen olmaya ulaştırır. Gönülsüz Cehd İhlasla yapılmıyan Farz İbadet gibi olur.

Tasavvuf / Kulluk

Hem incinmeye hem incitmeye, "Razı" ol.

Tasavvuf / Kulluk

Halk'a yarar amelin en büyüğü Hakk'a dönmektir; keza Hakk'a yarar amelin en büyüğü de odur.

Tasavvuf / Kulluk

Bize düşen sadece Tasdik, İkrar ve Takdis'tir; Ettiğimiz Söz de Amel de bundan ibarettir.

Felsefe / Tasavvuf

Tefekkür'ü öğret !